Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn.
İyi okumalarr 🤍
"Evet, iyi geçti sanırım." Dedim sırıtarak Yiğit'i izlerken.
"Aynen. Mükemmel geçti." O gözüne buz torbasını tutarken benim bakışlarım okul revirinde geziniyordu. Dudaklarımı büzüp Yiğit'in patlamış dudağında ve morarmış gözünde bakışlarımı gezdirdim.
"Baya güçlüymüşsün. Artık beni koruyabileceğine güvenim tam." Dedim alayla sırıtmaya devam ederek.
Ne mi olmuştu?
O ve erkek 'vampir' kavga etmeye başladığında sanki liseli iki ergen gibiydiler. Ben ise yanıma oturan birkaç kişiyle onları izlemeye başlamıştım.
Sanki iki doğaüstü varlık değillermiş gibi kavga etmişlerdi. Elime bir çekirdek alıp izlemediğim kalmıştı.
"Eee, senin şu süper güçlerine ne oldu?" Dedim. "Ateş falan?"
Bana yandan kısa bir bakış attı. "Evet, neden insanların ve okulun tam ortasında ellerimden ateş çıkarmayayım ki? Bu hiç garip değil. Alt tarafı uzaylı denekler haline gelirdik, bilirsin insanlar bilmedikleri şeyler hakkında deney yapmaya bayılırlar." Dedi ve başını salladı. "Ya da büyük bir kurda dönüşebilirdim. Okul bahçesinde fantastik film çekerdik, ne dersin?"
Homurdanarak bakışlarımı kaçırdım. "Tamam anladım."
Elbette normal iki ergen gibi kavga etmişlerdi, buna zorundalardı. İnsanların onların varlığını öğrenmemesi gerekiyordu.
Ayrıca denek olmayı hiç istemezdim.
"Şu vampir kız bir anda ortadan kayboldu, onu gördün mü?" Dedim erkek vampirin yanındaki kızı kastederek. Kavga başladığında gözlerini bana dikmişti ve bu ürkütücüydü.
Omuz silkti. "Onu sonra halledeceğim. Kalabalık ortamlarda dur. İnsanların arasında sana bir şey yapamazlar."
Kaşlarımı kaldırarak ona ciddi misin der gibi baktım. "Sana bir şey yapmadıkları gibi mi?"
"Koruyuculara bulaşmamaları gerektiğini öğrenmelilerdi. Bu sadece uyarıydı." Dedi ve bakışlarını üzerimde gezdirdi. "O vampir bayıldı, biz ise buradayız. Bu açıklayıcı olmuştur."
"Koruyucular?" Diye sordum revirdeki yataktan inerken. "Orada dur bakalım. Şu anda ciddi derecede sıradanım ve ellerimden ateş çıkarmak istediğimden emin değilim."
Sinirle güldü. "Sana ateş koruyucusu olduğunu düşündüren ne?" Dedi ve başını salladı. "Şu annenin sana verdiği kitabı biraz okur musun lütfen?"
"Sen o kitabı nasıl biliyor-" Dedim ve derin bir nefes alarak sustum. "Biliyor musun? Boş ver. Ben gidiyorum." Deyip revirden çıktım.
Sinirle güldüm. Benim dışımda herkes her şeyi biliyordu.
Çantam sırtımda sınıfıma doğru ilerlemeye başladım ama herkes derste olduğu için koridorlar boştu. Korkak değildim, yalnız bir koridorda yürürken korkacak halim yoktu.
Arkamdan gelen çıt sesiyle yerimden sıçradım.
Evet, kesinlikle korkuyordum.
Yavaşça arkamı döndüğümde vampir kız ile göz göze geldim. Pekala, başlıyorduk.
Omuzlarımı dikleştirdim ve en iyi yaptığım şeyi yaptım, bilmemezlikten gelmek. "Sana nasıl yardımcı olabilirim?" Diye sordum gülümseyerek.
Gözlerini benden ayırmadan güldü ve kollarını arkasında birleştirdi. Gözleri bir anlığına parladı ama sanırım ben yanlış görmüştüm. "Çok küçüksün. Bu bir şaka olmalı."
Gözlerimi devirdim. "On yedi yaşındayım ve bir lisedesin, ne bekliyorsun ki?" Dedim sıkıntıyla. Sesiyle ensemdeki tüyler diken diken olmuştu.
"Evet, haklısın. Seni burada öyle savunmasız bırakmışlar ki, işimin hiç bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim." Bana yaklaştığında bir adım geriledim. "Teslim olursan canın daha az yanar."
Kısık sesle güldüm. "Bütün filmlerde böyle derler ama hep yalan çıkar."
Bana biraz daha yaklaşacağı sırada bakışları karardı. İçine derin bir nefes çekti. "Şeytan. Şeytan kokusu alıyorum."
Şaka mıydı bu?! "Köpekler gibi koku alabiliyor musunuz? Bu çok... iğrenç." Dedim ve başımı salladım. "Ayrıca şeytan kokmadığıma eminim ve canımı sıkmaya başladınız. Yeter, ben gidiyorum."
Arkamı döndüm. Gördüğüm şeyle gözlerim irileşti. Üç tane daha kız bana yaklaşıyordu. Etrafım sarılmıştı.
Yiğit neredeydi? İhtiyacım olduğunda kaybolmakta üstüne yoktu!
"Bütün okulu buraya toplamamı istemiyorsanız uzaklaşın." Dedim titrek bir sesle. "Ne olduğunuzu biliyorum ve bunu anlatmaktan çekinmem."
Kızıl saçlı kız kahkaha at. "Lütfen dene. Ama büyü yapabildiğimizi ve bizi asla duyamayacaklarını da hesaba kat, olur mu?"
"Size söylemiştim, kızlar. İşimiz çok kolay olacak." Dedi ilk karşılaştığım vampir kız. "Ona hiçbir şey anlatmamışlar. Burada yavru bir kurt gibi ölmeyi bekliyor." Hep birlikte güldüklerinde gözlerimi devirdim.
Utanmıştım. Ayrıca endişelenmeye başlıyordum, gerçekten büyü yapabiliyorlar mıydı?
İşim bitmişti.
Derin bir nefes aldım. Şu anda üniversite sınavına çalışan sıradan bir kız olmak için nelerimi vermezdim. "Bir şey fark ettiniz mi?" Diye sordu geldiğinden beri sessizce beni inceleyen soldaki vampir kız. "Şeytan kokusu ondan geliyor."
"Evet ve sanki..." kızıl saçlı olan içine derin bir nefes çekti. "Tanıdık bir koku gibi."
Akılları karışmış olan vampirler birbirlerine baktı. "Savaş. Bu onun kokusu. Nerede olsa tanırım." Dedi ortadaki vampir kız kaşlarını çatarak. "Ama bu nasıl olabilir?"
Kızıl saçlı olan keskin bakışlarını bana dikti. "Gidelim." Dedi diğerlerine. "O aileye bulaşmak istemiyorum."
"Ama bir görevimiz var." Diye ısrar etti ilk gelen vampir. "Onu götürmeliyiz."
"Görevin canı cehenneme. Diğerleri halletsin. Melek ve şeytanları karşıma almak istemiyorum." Dedi kızıl saçlı ve bana kısa bir bakış attı. "Şimdilik kurtuldun, küçük koruyucu. Ama sakın kendi sayende olduğunu sanma." Dedi ve korkutucu bir şekilde gülümsedi. "Seni parçalamamız yarım saniyemizi bile almazdı."
"Teşekkür ederim. Çok cömertsiniz." Diye homurdandım. "Bir dahaki sefere artık." Dedim ve onların uzaklaşmasını izledim. Onlar koridordan çıkana kadar yerimden bir santim bile kıpırdamadım. Soğuk terler döküyordum.
Savaş kimdi bilmiyordum ama sanırım birinin adıydı ve beni kurtarmıştı!
"Sanırım parfümümü değiştirmekten vazgeçtim." Dedim kendi kendime sinirle gülerek. Şeytan ya da Savaş kokusu -her ne ise- beni güvende tutacaksa kalabilirdi.
Stresten midem bulanıyordu.
"Güzel." Arkamdan gelen sesle yerimden sıçradım. Yiğit'i görmemle rahat bir nefes aldım. "Savaş ilk defa bir işe yaradı."
"Sen... ne?" Ona kızgınlıkla baktım. "Başından beri burada mıydın?!" Omuz silkti.
"Kendini nasıl savunacaksın merak ettim." Dedi ve sınıfa doğru ilerlemeye başladı. "Yarın matematik kursun varmış, katılman gerekiyor." Dediğinde sinirlendim.
"Konumuz bu mu şimdi?!"
"Cırlama hemen. Bütün okulu başımıza toplayacaksın." Sırıtarak başını arkasına çevirdi ve bana baktı. "Daha yeni başlıyoruz."
Sanırım annem ve abimin her şeyi neden anlatmadığını anlamıştım. Delirmemem içindi, küçük bir kızın bunları bilerek hayatını yaşadığını düşünemiyordum. Paranoyak olurdum.
Yiğit'in arkasından bakarken derin bir nefes aldım.
Kesinlikle daha yeni başlıyorduk.
Devam edecek...