Yeni Üyelik
12.
Bölüm

11. Bölüm

@bercestederler

PART 2

Geçmişten devam...

Bir tarafta baba ne demek bilmeyen Mustafa varken diğer tarafta baba acısıyla kavrulan Elif...

Mustafa annesinin ölümünden sonra daha da zor bir çocuk olmuştu. Küçük yaşında karşısına bir adam çıkıp "Ben senin babanım." diyordu. Ama bu yaşına kadar yanında olmayan bir adama birden alışamazdı.

Bir evde iki yabancıydı onlar. Etrafa her ne kadar baba rolü oynasa da Mustafa babalığını hissetmiyor, aksine yabancı biri olduğunu unutmuyordu.

Aradan geçen yıllarda Mustafa evde başına buyruk bir genç olsada dışarıda bir o kadar da sorumluluk almaktan kaçınmıyordu. Bir gün eve geldiğinde Ümit Bey'in elinde bir fotoğrafa bakarak ağladığını gördü. Annesinin öldüğü gün ağladığını gördüğü adam yıllar sonra tekrar ağlıyordu.

"Bir sorun mu var?" diyerek merakını dile getirdi. Ümit Bey duyduğu sesle başını kaldırdı ve gözlerinin renginde olan gözler ona merakla bakıyordu.

"Yok, bir sorun yok oğlum." diyebildi Ümit Bey. Ayağa kalkıp odadan çıkarken yere düşen fotoğrafı aldı.

Elindeki fotoğrafa baktı Mustafa. Duru bir güzellikte olan esmer güzeli kız karşısındaki sarışın çocukla bir şeyler konuşuyordu.

"Kim bu?" dedi dilinden dökülen kelimelere engel olamadı. Burada ne yapıyordu? Kimdi bu adamda Mustafa onunla ilgili birini merak ediyordu.

"Neyse ne, beni ilgilendirmez." diyerek odadan çıkacakken duyduklarını idrak edemedi. Ne demişti o adam öyle?

"KARDEŞİN." dedi Ümit Bey. Yıllardır bir günah gibi saklamıştı çocuklarını birbirlerinden.

"Bugün doğum günü on yedi yaşına girdi. Anneni çok sevdim oğlum. Annen beni terk ettiğinde senden haberim yoktu. Olsaydı ne seni bırakırdım ne de kardeşini." Pişmanlıkları bir bir dilinden dökülürken durumu toparlamak yerine iyice batırdığını düşündü. Çünkü Mustafa ona kinle bakıyordu.

"Senin bir kızın vardı ve sen onu bıraktın! Senin bir ailen vardı ve sen aileni bıraktın öyle mi?! Ulan niye be, ha! Neden yaptın bunu bize? Ne istedin benden? Ne istedin annemden? Ne istedin kardeşimden? Ne istedin!" Sesi kendinden bağımsız yükseldiğini fark etmedi bile. Bu kadar olmaz diye düşündü. Bu kadar adice davranmış olmamalı.

"Annen benim kalbimin tek sahibiydi. Hala öyle, Elif'in annesiyle mantık evliliği yapmıştık. Annene aşık oldum, ona o kadar kapıldım ki ne olacaklar ne de Esma aklıma bile gelmemişti." Duydukları başında ağrılara sebep olurken kalbi kardeşi ve annesi için sızlamaya başlamıştı.

"Neredeler? Bana adreslerini ver! Bari bunu yap bana, kardeşim nerede?" diye feryat etti Mustafa.

Ümit Bey bildiklerini Mustafaya anlatırken, gereken bilgileri alıp evden ayrıldı. Elinde fotoğraf üstünde deri ceketle sokağa attı kendini. Öğrendiklerini kaldıramıyordu. Bir kardeşi vardı ve bugün doğum günüydü.

Geldiği kapıyı görünce düşünmeden kapıyı çaldı. Uzun sürecek bir aradan sonra kapı açıldı. Karşısında gördüğü kadın ona şaşkınca bakarken, tek bir şey söyleyebildi.

"Betül'ü görebilir miyim?"

"Tabii ki Mustafa geç sen içeriye ben Betül'ü çağırayım. Halit amcan içeride, tek kalmazsın." diyerek kızının odasına çıktı Nihan hanım. Mustafa ile kızı uzun zamandır birlikteydiler. Çocukluk döneminde yaşadığı olayları az çok tahmin eden kadın akşamın bir vaktinde kapısına gelen çocuğun iyi olmadığını anlamıştı.

Betül annesinin söylediklerinden sonra odasından fırlayarak aşağıya inmişti. Salona geldiğinde sevdiğinin yıkılmış halini görünce hızla yanına yaklaştı. Mustafa adım seslerini duyunca başını kaldırdı.

Betül olanları anlamak için sevgilisinin yüzüne bakmıştı. Mustafa kırık bir gülümseme ile Betül'ün yüzüne baktı, dayanamayarak Mustafa'ya sarıldı. Halit Bey ve Nihan Hanım odadan ayrıldıkların da genç adam dayanamayarak ağlamaya başladı.

Genç kız omzunda ağlayan sevgilisi ile şaşkınlığı bir doz daha artmıştı. Elleri yatıştırmak için siyah saçlara daldırdığında, Mustafa'nın hıçkırıkları artmıştı. Ağlaya ağlaya öğrendiği gerçekleri bir bir anlatırken, Betül ne diyeceğini bilememişti.

"Şimdi benim görümcem mi var? Olamaz ya, ben görümcelerden korkarım. Ya beni istemezse?" diye yakınan sevgilisine tebessümle baktı Mustafa. Amacının kafasının dağılması olduğunun farkındaydı.

"Ya beni kabul etmezse Betül? Bu zamana kadar olmayan ağabeyi çıkıyor karşısına, üstelik babasını ondan ç..."

"Babasını sen çalmadın. O adam düşüncesiz davranışının cezasını çekiyor. " dedi Betül. Sevgilisinin kendisini suçlaması çok yersizdi.

Sessizleşen Mustafa ne diyeceğini bilmiyordu. Kardeş özlemi çektiği tarafı sevinirken, kardeşini düşünüyordu. Onu kabul edecek miydi? Hayatına alacak mıydı?

Ertesi gün ilk işi Esma hanımın çalıştığı hastaneye gitmekti. Kendini içten içe rahatsız hisseden Mustafa rahatlamak istiyordu. Kalbi bu yükü kaldırmıyor, vicdani rahat etmiyordu.

Hastaneden içeri girdiğinden beri vücudu gerginlikten titriyordu. Danışmaya Esma hemşire ile görüşmek istediğini söyleyip, bekleme salonuna ilerledi. Koltukları es geçip koridorda volta atıyordu. Adım seslerini duyunca arkasını döndü.

Karşısında gördüğü kadınla nefes alamadı. Bu kadın kardeşinin kopyasıydı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başlayan Esma hanımı dinlemeye başladı.

"Buyrun, benimle görüşmek istemişsiniz?" diyen güler yüzlü kadına baktı, yüreği kaldıramadı bu manzarayı.

Boğazını temizleyerek baştan sona her şeyi anlattı Mustafa. Anlattıkça gözleri doldu, anlattıkça rahatladı. Karşısındaki kadın pür dikkat ona bakıyor, gözlerinden yaşlar özgürlüğe koşuyordu.

"Ben, annem adına özür dilerim. O adam, sizi saklamış annemden dediğim gibi asla sizi ayırmayı düşünmemiş." diyerek sözlerine son noktayı koydu.

"Sen, kalbi temiz bir gençsin Mustafa. Benim annene de sana da bir kırgınlığım yok. Ümitle aramızda duygusal bir bağ yoktu, ama verilmiş sözler vardı. Bana koyan, sözünü tutmaması. Seni getirseydi ben sana da bakardım, Elif'ten ayrı tutmazdım." diyen kadına bakan Mustafa ne diyeceğini bilemedi. Böyle bir iyi niyet olmaz diye düşündü, bu kadar iyi kalpli bir kadını nasıl bırakmıştı o adam.

"Eminim bakardınız. Ama geçmişte olanlar bir şekilde yaşandı ve bitti. Ben bu saatten sonra sizin hayatınızı alt üst etmek istemem ama kardeşimi tanımak istiyorum." dedi. Esma hanım karşısındaki gence baktı bir süre. Kendisinden başka kızına bakacak biri yok diye düşünürken, aslında bir ağabeyi olduğunu öğrenmişti. Kardeşleri ayırmam diyerek kızının okulunu ve sosyal medya isimlerini verdi. Cebinden çıkardığı kağıda numarasını yazıp uzattı.

"Ne zaman istersen arayabilirsin." diyerek oradan uzaklaştı.

 

Sonraki günlerde ise Mustafa hızla okulunu değiştirip kardeşinin çevresindeki insanları izledi. Kardeşinin samimi olduğu sarışın çocuğu görünce kasları gerildi. Daha ilk günden kardeşinin etrafındaki herkese düşman olmuştu. Kardeşinin her geçen gün biraz daha yıprandığını görmek Mustafa'yı çileden çıkarıyordu.

İki gün boyunca okula gelmeyen kardeşi için endişelenmiş Esma hanımı aramıştı. Hasta olduğu için gelmediğini öğrendiğinde yanına gidememek canını yakıyordu.

Okula geldiğinde kalabalık bir grubun konuşmaları kulağına geldiğinde, kimden bahsettiklerini anlamadı. Sonra baktığı yerde görünüşüyle, hareketleriyle kardeşini gördü.

Yakınlaşmak için masasına gittiğin önce Ozan'ın engeliyle, sonra ise Elif'in sözleriyle sinirlenmişti.

Daha sonra Ozan'ın kendisini tehdit etmesiyle haftaların sinirini kusmuştu. Şimdi ise kardeşine yakınlaşmış ama ona sarılıp, ben senin ağabeyinim diyeyememenin acısını çekiyordu.

 

***

Merhabalar. Geçmiş artık tamamen ortada.

Bir çoğunuzun tahmin etmediği bir durum yaşandı, farkındayım. Klişelerden arınmış bir kurgu olmasını istemiştim, ve sanırım başardım.

Yıldızları parlatın ve o güzel yorumlarınızı eksik etmeyin.

Sizi seviyorum...

Loading...
0%