@bercestederler
|
Zaman, mekan yetisini kaybetmiş bir şekilde karşısındaki adama bakıyordu Elif. Sevdiği adam, ona biz olalım mı diyordu? Biz olmak, eğer lügatte farklı anlama gelmiyor ise Ozan ona beraber olalım diyordu, birlikte olalım diyordu...
"Elif... bir şey söylemeyecek misin?" dedi Ozan, kalbini bir kurt sürüsü istila etmiş; içten içe kemiriyordu. Elif'in gözleri an be an dolarken, yanlış yaptığını düşünüyordu.
İstemiyordu işte, Ozan'ı sadece arkadaşı olarak görüyordu. Panik ve korku ile gözünden akacak bir damla yaşı düşmeden sildi parmakları.
"Şş.. ağlama, lütfen ağlama..." Alnını Elif'in alnına dayayıp gözlerini kapattı.
"Dayanamadım Elif, an be an elimden kayıp gitmene dayanamadım. İçimde tutmaktan yoruldum, sana yakın olup ama bir o kadar da uzak olmak canımı çok yaktı." dedi, her bir sözcük dudaklarından arsızca firar ediyor bir kuş gibi havalanıp Elif'in kalbine konuyordu.
"Senin sadece arkadaşın olmak istemiyorum, ben senin her şeyin olmak istiyorum. Sen bu kızın neyi oluyorsun diye bana hesap soranlara sevgilisiyim demek istiyorum." Sözlerini kısa kısa hıçkırıklar taçlandırırken, Elif duyduklarının gerçekliğini sorguluyordu.
Islanmış yanaklarını kurulayan parmakları hissedince bir adım uzaklaşıp hızla lavaboların olduğu yere ilerledi. Kollarından uzaklaşan bedenle boş bakışlarla arkasından bakakaldı Ozan.
Elif ve Ozan'ı baştan beri izleyen Mustafa kardeşinin nemli yanaklarını görünce Ozan'a doğru hamle yaptı, Betül ağlayan kızın arkasından lavaboya doğru ilerledi.
Elif lavabonun başında aynadaki aksine bakarken, bu zamana kadar karşılıksız sandığı sevgisinin aslında karşılıklı olduğunu öğrenmek duygularını alt üst etmişti. Kapının açılıp, kapanmasından sonra aynadan Betül'ü gördü.
Betül, gördüğü kızla içeride keyifle şarkı söyleyen kız arasındaki farkı görünce ne olduğunu iyiden iyiye merak etmişti. Neticede Betül'ün meraklı yapısına tersti bu kadar sakinlik.
"Elif, ne oldu? İçeride eğleniyorduk ne güzel?" Tebessümün ardından gelen gözyaşları ile Betül iyice meraklanmıştı.
"Kız çatlatmasana beni. Ozan ne dedi sana?"
"Beni seviyormuş.. beni seviyormuş..." Kısık sesden duyduğu sözler ile heyecanla bir çığlık attı.
"Yaa!! Gerçekten mi?! Ben biliyordum, sizin beraber olacağınızı biliyordum!." Betül biraz sinsiliğini biraz da çöpçatan yanının verdiği hisle başından beri olanları az çok tahmin ediyordu. Ama Ozan dan bunu beklemiyordu.
"Betül, ben bu sözleri duymayı hayal bile etmiyordum. Ozan'ın beni sevmesi o kadar imkansızdı ki..."
"İmkansız diye bir şey olamaz Elif. Ozan arkandan nasıl bakıyordu biliyor musun? Sadece bugün de değil, Mustafa'ya bile diklenmiş Elif'ten uzak dur diye. Sonra alışveriş merkezinde Mustafa'ya olan bakışları, etrafa yaydığı korumacı tavırları seni sevdiğinin bir işaretiydi." dedi Betül. Karşısındaki kız aşkın en imkansız olanını tatmış, şimdi karşılık bulunduğuna da inanamıyordu.
"Ne diyeceğim ben? Yani ne demeliyim?" Heyecan dört bir yandan kuşatmış, mantık yönünü saf dışı bırakmıştı.
"Bak görümceciğim, sen akıllı bir kızsın. Ne demek ne diyeceğim. İçeri geçiyoruz, ve siz sakin sakin konuşuyorsunuz. Tamam mı?"
"Tamam."
Salona döndüklerinde Ozan ve Mustafa'yı göremediler. Betül çantasından telefonunu alıp Mustafa'yı arayıp nerede olduklarını sordu. Dışarıda olduklarını öğrenince ceketlerini giyip dışarı yöneldiler.
Ozan kapıdan gelenleri görünce elindeki sigarayı atıp, ayakkabısının ucuyla ezdi. Mustafa olanları sorduğunda en saf hali ile anlatmıştı. Anlatırken de peş peşe yakmıştı mereti. Normalde aylık kullandığı paket bir anda yarılanmıştı.
"Mustafa, gelir misin sevgilim?" Betül ortam hazırlamak için çabalarken, Mustafa'nın o ortamın oluşmasını istemediği açıkça belliydi.
"Niye Betül?"
"Aşkım, gel işte. Açık açık söyletme, özledim." Cilve bir kadının en büyük silahıydı. Ve Betül bu silahın farkındaydı ve sonuna kadar kullanmaktan çekinmiyordu.
"Tamam." deyip Betül'ün yanına geldiğinde Elif'in şakağına bir öpücük kondurdu.
Elif şakağındaki öpücükten çok karşısındaki adamın ayak ucundaki izmaritlerle ilgileniyordu. Sigarayı çok kullanmayan Ozan paketi yarılamıştı.
Yanına ilerleyip duvara yaslandığın da yoğun sigara kokusuna karışmış parfüm kokusunu soludu uzun uzun. Sanki son kez kokluyordu sevdiği adamın kokusunu.
"Elif... ben tutamadım kendimi, seni zor durumda bırakmak istemem." dedi. Elif konuşmak istiyordu ama boğazında atan kalbi buna müsaade etmiyordu.
"Yalvarırım bir şey söyle. Susma, yeter ki susma. İstemezsen yemin ederim çıkarım hayatından, zorlamam seni." Ozan korkarak söylemişti sözlerini. Ya istemiyorum derse, bırakabilir miydi Elif'i?
Bırakamazdı, ama bırakmasını isterse içi yana yana bırakırdı.
"Ben, kendimi bildim bileli bir tek sen vardın. Ana okulunda, ilk okulda, lisede... her anımda sen vardın. Ben kendimi bildim bileli bir tek seni sevdim Ozan."
Genç adam heyecanla dinliyordu sevdiği kızı, hayatının her anını paylaştığı kızın kendisini sevdiğini söylediğinde içinden taşan mutlulukla genç kıza baktı uzun uzun, elleri sevdiği kızın yüzünü avuçlarken gözlerinden akan yaşlara bakarken her bir damlayı dudağı ile temizledi.
"Seviyorsun, beni seviyorsun. Benim seni sevdiğim gibi seviyorsun!. Seviyorsun!!" diye bağırdığın da kolları belini sarmış, etrafında döndürürken, onları izleyen Betül de sevgilisinin kollarına bıraktı kendisini.
"Seni sevmediğim bir anım olmadı Ozan. İçimde tutmak, seni başkaları ile..." sözünü kesen Ozan'ın parmakları olmuştu.
"Şş... söyleme, yaptığım hataları söyleme. Hepsi hataydı, sana olan duygularımı kabullenemedim ve saçmaladım. Ben de seni sevdim, çok sevdim, hâlâ da seviyorum. Şimdi bırak bize bahşedilen bu güzelliği yaşayalım. Olur mu?"
"Olur, yaşayalım." Sevdiği adamın gözlerine bakarak cevabını verdi. Yüzünü kavrayan eller ile gözlerini huzurla kapattı. Alnında hissettiği dudaklar ile dinen heyecanı tekrarlamış, ellerini yapılı kollara sarmıştı.
"Seni seviyorum." Ve o an iki aşık yılların birikimini attılar.
"Ben de seni seviyorum..."
***
Merhabalar. Nasılsınız?
Sizi seviyorum 💗
|
0% |