@bercestederler
|
Ozan: Elif gördün değil mi? Gördün nasıl da güzeldi bugün? Bu kıza fena çarpıldım ben. Elif: Güzellik göreceli Ozan, bence diğer günlerden bir farkı yoktu. Ozan: Nasıl yoktu ya, bugün saçlarını topuz yapmıştı. Aynı senin gibi. Elif: Ben saçına dikkat etmedim, sen öyle diyorsan öyledir. Ozan: Şimdiden başladın görümcelik yapmaya be Elif. Elif: -Görüldü- Elif telefonu rastgele yatağın üstüne atıp aynanın karşısına geçti. Asla kompleksli bir kız değildi. Kendine bakım yapmasa bile doğal bir güzelliği vardı Elif'in. Ama konu Ozan olunca güzel görünmek istiyordu. Ozan bunca zaman kendisini en yakını olarak görmüştü. Eli saçlarını tutsak eden tokasına gittiğinde, yavaşça saçlarını özgür bıraktı. Bir şelale gibi omuzlarına dökülen saçları ile aynaya bakmaya devam etti. Siyah uzun saçlarını, baştan uca kadar taradığında dalgalı olan şekli biraz daha belli oluyordu. Saçları ensesini yakmaya başlamasıyla öne doğru atıp, elinde topladığı saçlarını kıvırıp kendi ekseninde çevirip topuz şeklini verdi. Tekrar tutsak ettiği saçları ile kendini daha özgür hissetti. Elif, sekiz yaşındayken babası trafik kazası sonucu hayatını kaybetmişti. En mutlu günü, hayatındaki en acı olayla mutluluğuna gölge düşürmüştü. Büyük masanın başında pembe elbisesiyle arkadaşlarının hep bir ağızdan söyledikleri doğum günü şarkısıyla etrafına gülücükler saçarken, gelen acı haberle kulaklarında sadece annesinin acı feryadı kaldı. Elif o günden sonra doğum günü kutlamadı. En özel gününde babasını kaybetmek genç kızı derinden sarsmıştı. Kahramanı artık yoktu. Onu kötülüklerden kim kurtaracaktı? Bunu Ozan'a anlattığında ellerinden tutup, "Ben varım Elif, şimdi de büyüyünce de ben korurum seni. Hiç bırakmam." deyip küçük kollarıyla bir kartal gibi Elif'i kanatları altına almıştı. Babasından sonra annesine tutunan Elif, hayatı boyunca dertlerini sadece Ozan'a anlatır olmuştu. Bundandır ki gün geçtikçe Ozan'ı kalbinin derinlerinde saklamak istemişti. İçinde filizlenen duyguların gün geçtikçe katlanarak büyümesi genç kızı korkutuyordu. Ozan'ın da bir gün elinden kayıp gitmesi kızı çok korkutuyordu. Ozan da Elif'in güzelliğinin farkındaydı, bundandır ki okulda ki erkekleri tehdit dolu bakışlarla uyarıp Elif'ten uzak tutuyordu. Ozan için genç kız korunması gereken değerli bir mücevher değerindeydi. Ve genç adam bu mücevherin gönüllü koruması idi. Ozan: Elif, neredesin? Görüldü atmakta ne oluyor? Elif: Üstümü değiştirdim Ozan. Ozan: Korktum kızım bir şey oldu diye. Elif: 😄😄😄 evdeyim Ozan ne olabilir? Ozan: Bayılabilirsin, düşebilirsin? Elif: Yok artık Ozan. Ozan: Var artık, bu saatten sonra mesajlarıma görüldü atarsan evi basarım ona göre. Elif: Tamam, Ozan görüldü atmam. Şimdi yüksek müsadenle karnımı doyurabilir miyim? Ozan: Ne yiyeceksin? Annem kereviz yapmış, midem bulandı kokusundan. Elif: Patates kızartacağım, birde hazırda börek var onu yerim. Hadi gel, taze ekmek almayı unutma. Ozan: Aslansın be Elif'im! Taze ekmek senin ıhmm neyse nimet o. Elif: Aferin koca adamım acele etme daha patates kızartmadım. Ozan: Beraber yaparız Elif'im. Ozan-Çevrimdışı- Elif, telefonu ile odadan çıktığında evdeki sessizlikten annesinin eve gelmediğini anladı. Annesi, hemşireydi. Bundandır ki eve geliş saati belli olmuyor, nöbeti olduğunda Elif'e haber veriyordu. Bu saate kadar da haber vermediyse geç gelecekti. Telefonu ulaşabileceği bir yere koyup, gerekli hazırlığı yapmaya koyuldu. Derin bir tencereye yağ döküp ısınmasını beklerken, dolaptan börekleri çıkarıp tepsiye dizdi. Tenceredeki yağ ısınmaya başladığını görünce patatesleri tencereye aktarırken, süzgeçteki su tanecikleri yağın sıçramasına sebep oldu. Bir miktar yağ bileğine sıçrarken acıyan canıyla inledi. "Ah! Lanet olsun." Bir yandan kızaramaya yüz tutmuş bileğini suya tutarken, diğer tarafta kapının dışında Ozan, Elif'in acı dolu sesini duyunca kapıyı yumuruklamaya başlamıştı. Genç adam elinde ekmek poşetiyle yokuştan aşağıya inerken, acıkan karnını bastırmak için ekmeğin baş kısmından küçük bir parçayı tek lokmada ağzına attı. Kapının önüne geldiğinde içeriden gelen inleme sesiyle, eli ayağına dolaşmış bir halde kapıyı yumruklamaya çoktan başlamıştı. "Elif! Aç kapıyı. Elif!" Açılmayan her saniyede Ozan biraz daha endişeleniyordu. Tedirginlik dört bir yandan kuşatmıştı sanki genç adamı. "Geldim!" Elif'in sesiyle biraz olsun rahatlamıştı ama yetmiyordu. Elif'i hemen görmeliydi. Kapı açıldığında direkt genç kızın vücudunda hasar tespiti yaptı. Bileğindeki kızarıklığı görünce, ekmek poşetini portmantoya astı. Kızarık olan bileği avuçları arasına alıp söylenmeye başlamıştı. "İyi misin? Canın acıyor mu? Elif cevap versene?" "Nefes alırsan ve bana söz hakkı verirsen cevaplayacağım. İyiyim, canımda yanmıyor." "Hadi oradan, kızarmış elin nasıl canın yanmıyor. Yalan söyleme bana, hadi yürü hastaneye gidiyoruz." "Ozan, sakin ol. Evde krem var onu sürünce ge... Eyvah! Börekler!"Genç kız az önceki teması yok saymaya çabalasada faydası yoktu. Seven bir kalp için en ufak bakışın bile anlamı çok farklıydı. *** Bölüm aralığı hakkında net bir şey söyleyemeyeceğim. Hazırda iki bölüm olacak şekilde paylaşmayı düşünüyorum. Gelen tepkiler beni mutluluk sarhoşu yaptı ve yeni bölüm yazamaya başladım bile... Sizden tek ricam beni oy ve yorumlarınızla mutlu etmek. Bir de kitabı çevrenize önermeniz🙈 Sizi seviyorum❤ |
0% |