Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@berelikraker

Gelen kapı tıklama sesiyle irkilerek gözlerimi bilgisayardan ayırdım. Melis'in geldiğini biliyordum; son zamanlarda beni evden çıkarmak için uğraşıyordu şimdiki bahaneside fal baktırmaktı. Alt komşumuz Didem astrologdu ve iki hafta önce taşınmıştı Melis'de bunu öğrenir öğrenmez beni darlamaya başlamıştı. Gitmek istemiyordum ama Melis'in inadı inattı ve artık beni sıkmaya başlamıştı bende gidip kurtulamaya karar vermiştim. Bilgisayarımın yanına koyduğum gözlüğümü takarak masadan kalktım ve kapıyı açtım.Melis her zaman ki baş ağrıtma mesaisine başlamak için azını açmıştı ki o konuşmadan konuştum.

"Salonda bekle hazırlanıp geliyorum." Deyip kapıyı suratına kapattım. Kapının ardında sırıttığına emindim.

 

Ağrıyan başımı ovuşturarak giysi dolabından kalın bir sweatshirt ve İspanyol paça bir tayt çıkarıp giydim. Kasım ayının başındaydık ve İzmir'de olmamıza rağmen hava buz gibiydi. Komidinin çekmecesinden de ağrı kesici bir ilaç çıkarıp içtim. Dün gece geç saatlere kadar uyanık kaldığım için baş ağrısıyla uyanmıştım. Aynanın önünde geçtiğimde yüzümü buruşturdum berbat görünüyordum. Göz altlarım mor ve şiş,kaşlarım uzun süredir alınmadığı için karman çorman ,saçlarım ise kuş yuvası gibiydi.

 

 

Biraz insana benzemek adına saçlarımı tarayıp sıkı bir at kuyruğu yaptım ve göz altlarımı makyajla olabildiğince kapatmaya çalıştım. Şimdi daha iyiydi kaşlarım dışında ama onu düzeltmeye üsenmiştim.

Makyaj yapmak için çıkardığım gözlüğü geri takıp odamdan çıktım.

 

 

Kapıyı açtığımda eşikte bekleyen Melis'i görünce irkilerek bir adım geriye gittim.

Melis beni umursamadan sitemli bir tavırla konuşmaya başladı,

 

"Sonunda be kızım iki saattir ne yapıyorsun içerde! "

 

Kaşlarımı çattım. On bir dakkika sürmüştü hazırlanmam. Ayrıca kendisi çok hızlı hazırlanan biriymiş gibi konuşması da sinirimi bozmuştu ama bir şey söylemeden onu dinlemeye devam ettim şimdi bir şey söylesem iki saat boş laf yapardı Melis'in sevmediğim tek özelliği çok konuşmasıydı. "Didem'le konuştum ilk falımız olduğu için ücret almayacak! Çok iyi bir kadın." Dedi neşeyle. Bir yandan da yürüyerek dış kapıya gelmiş ayakkabılarınızı giyiyorduk.

"O kadın çok tekin birine benzemiyor dikkat et." Dedim. Gözlerini devirdi.

 

"Yapma Gülce sende gördün kadın gayet tatlı ve sempatik biri sadece biraz kaba."

 

Bu kez ben gözlerimi devirdim. Hem tatlı hem kaba diyordu kadın resmen kaçıktı ama Melis bunu tabiki görmüyordu.

 

"Biraz kaba mı ? Kadın benim üstüme kahvesini döktü ama eli yandığı için ondan özür dilememi istedi. Bence bu kabalık değil manyaklık!" Dedim

 

"Sende özür dilemeni rica etti diye bardakta kalan kahveyi üstüne döktün.Özür dilesen ne olurdu sanki."

 

Sakin olmaya çalışıyordum ama Melis sınırlarımı çok zorluyordu. Kadın resmen bana bağırıp aşağılamaya çalışmıştı. Suçlu olmasına rağmen hemde.

Bu kadar saf olması canımı sıkıyordu. Cevap vermedim versemde inatla söylediği şeyleri diretirdi.

 

Didem'in katına gelmiştik. Melis zile bastığı gibi kapı açıldı. Sarı saçları Afrika örgülü ve remgarek giyinmiş Didem yüzünde kocaman bir sırıtışla bizi karşıladı.

 

"Hoş geldiniz kızlar!"

 

Pekâlâ yeni bir başlangıç yapabilirdik belki.

 

Melis içeriye girerken beni de arkasından çekti. Ev küçüktü kapıdan girince direkt salona giriyorduk. Her yer rengarek ve süslüydü.

 

Sarı iki kişilik bir koltuğa oturduk Melis'le.

Didem'de karşımızda ki pembe koltuğa oturdu biraz boş konuşup kısa bir bilgilendirme yaptı.

 

"Evet ilk seninle başlayalım Gülce." dedi ve elimi tutup avcumu açtı. El falı bakacaktı.

 

Bir kaç dakika elime -bana göre- boş bakışlar attıktan sonra konuşmaya başladı,

 

 

"Kısmetin açık en kısa sürede hayatının aşkını bulacaksın ama çok karamsar ve depresif bir ruh halindesin o seni düzeltecek sana iyi gelecek." Dedi ve elimi bırakıp Melis'in elini tuttu.

 

Ona da hayatının aşkını bulacağını söyledi ve bu fal saçmalığı bitti.

 

Dış kapıya geldiğimizde ayakkabılarımızı giydik ve teşekkür edip evden çıktık.

 

Ben eve çıkmak için merdivenlere yönelmiştim ki Melis beni durdurdu.

 

"Gülce ben markete gideceğim sende gelsene hem hava almış olursun." Dedi

 

Babam vefat ettiğinden beri dışarı çıkmamıştım yani 2 aydır evdeydim.

Her şeyi Melis'e aldırmış hatta maşımı bile ona çektirmiştim. Biraz yürümek iyi gelirdi belki.

 

"Peki geleyim." Dedim

 

Konuşarak merdivenlerden inmeye başlamıştık ki elinde nerdeyse 10 koli taşıyan yüzü görünmeyen bir kişi bana çarptı.

 

Son anda biri belimden tutunca kolilerle birlikte merdivenden yuvarlanmaktan kurtuldum.

 

Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda karşımda aşırı derecede yakışıklı bir adamın bana çatık kaşlarla baktığını gördüm.

 

Bende kaşlarımı çattım ve merdiven demirinden yardım alarak adamın kollarından kalktım. Ben adamın özür dilerim, kusura bakmayın demesini beklerken o bana kızmaya başladı.

 

"Hanımefendi önünüze baksanıza! Sizin yüzünüzden tüm koliler düştü!" Dedi sinir bozucu bir sesle.

 

Neden tüm manyaklar beni buluyordu anlamıyordum. Eğer 10 koliyle önünü görmeden merdiven çıkmaya çalışırsa tabi birine çarpıp düşürürdü kolileri!

 

"Asıl siz önünüze bakın diyeceğim ama görebileceğiniz bir önünüz yok beyefendi eğer 10 koli ile önünüzü görmeden merdiven çıkmaya çalışırsanız tabii birine çarparsınız!" Dedim ve cevap vermesine izin vermeden merdivenlerden inmeye başladım. İnerken Melis'ide götürmeyi unutmamıştım çünkü orda kalsa adamdan iki saat benim adıma özür dilerdi ve benim peşimden gelmezdi.

 

Ben hayatımda Melis kadar saftirik birini daha görmemiştim.

 

Binadan çıktığımızda Melis elini elimden kurtarıp koluma girdi.

 

 

"Yeni bir market açılmış iki sokak aşağıya Kore yicekleri satıyor baya iyi oraya gidelim." Dedi

 

Başımla onayladım. Markete geldiğimizde âzım açık kaldı çünkü aşırı büyük bir yerdi.

Markette sadece Kore'den ithal edilmiş şeyler vardı hepsinin üstünde Korece şeyler yazıyordu ve malesef bildiğim 8 dil içinde Korece olmadığı için paketini beğendiğimiz şeyleri almıştık.

Yaklaşık yarım saat markette dolaşıp değişik yiyecekler aldık. Eve geldiğimizde Melis marketten aldığımız tteokbbokiyi ve rameni pişirmiş yanına da dünden kalan ıspanak yemeğini koymuştu. Biraz değişik bir sofra olsa da yemiştim. Yemekten sonra aşırı uykum geldiği için Melis'e uyuyacağımı söyleyip odama gittim.

 

Üstümdekileri ve gözlüğümü çıkarıp odamın bir köşesine fırlattım ve dolapta bulduğum ilk geceliği giydim. Gecelik askılıydı altıda şorttu üşüyebilirdim ama umursamadım şuan kalın ve uzun gecelik aramaya üsenm

iştim. Baş ucumda ki gece lambasını kapatıp yatağa girdim ve gözlerimi kapattım.

 

Loading...
0%