@beren.1234
|
Hani hayatta bir şey yaparsınız kendinizden emin olursunuz ya.Benim dediğim doğru dersiniz.Ne anlatıyo bu dangalak dersiniz.Ha işte bir daha demeyin.Ben denedim olmadı. O keskin klik sesi sessiz ortamda yayılarken içimden kendime küfrettim.Her şeyde haklı çıkmaya çalışmamam gerekiyordu.Tabi büyük ihtimal bundan ders almıyıp gene yapacaktım. Klik sesi bir kaç kez devam etti.Her devam ettiğinde daha da pişman oldum.En son klik sesi durdu ve aşırı rahatsız edici cızırtılı bir ses başladı.Sesten korunmak için ellerimi kulaklarıma götürdüm ve pekde fayda etmedi.En son cızırtılı ses durdu .Bir anda oda ışıkla doldu.Elimle gözlerimi siper ettim.Gözlerim ışığa alışmıya çalıştı.Aynı zamanda odayı toz da kaplayınca bu hiç kolay olmadı.Gözlerim yavaş yavaş ışığa alışmıya başlayınca başımı hafifçe yukarı doğru kaldırdım.Ve önüme doğru uzanan uzun bir insan gölgesi gördüm.Ona odaklanmaya çalıştım.O da yavaş yavaş yanıma geldi ve tam karşımda durdu.Yukarıdan bir bakış attı.Bunun o konuşan saloz olduğuna emindim. En sonunda onu tamamen görebildim.Boyu 1.85 'ten aşağı değildi .Lanet olsun.Oldukça kaslı ve geniş bir yapısı vardı.Lanet olsun.Ve bana tepeden pis pos gülümsüyordu.Tekrar lanet olsun. Her şeye lanet okuduktan sonra onu tekrar inceledim.Oldukça koyu kahve, siyah diyebileceğim saçları vardı.Ön tarafından yukarı kaldırmıştı .İyi bir hava veriyordu.Yine oldukça koyu kahve siyaha çalan gözleri vardı.Badem şeklindeydi.Keskin çene hatları vardı.Sol kaşından(sağda olabilir emin değilim.)Alt dudağına kadar uzanan keskin bir yara izi vardı.Biraz imajını bozuyordu.Ama yine de oldukça yakışıklı gözüküyordu.Tahminimce 25, 26 larında olmalı.Üzerinde siyah bir tişört var.Üzerinde beyaz yazılar var ama ne yazıyo okuyamıyorum.Ve altında siyah bir pantolon .Bir eli cebinde.Dışarıdan çok havalı gözüküyo diyebilirsiniz.Ama o pis sırıtışı tüm havasını yok ediyor. Evet!Yukarıdan pis pis gülümsüyor.Pislik herif .Sırıtışı o kadar sinir bozucu ki.Bide ben yerdeyim o yukarda.Tepeden tepeden bakarak sırıtıyo. Sırıtışına sinirim bozulurken.Daha da sinirimi bozacak bir şey yaptı.Elini uzattı!Hay lanet olası şey.Bide bana elini uzattı.Sonra kafasıyla görünmez kapısının olduğu yeri göstererek "Bak, kapı varmış ."dedi. Gördük kapı olduğunu söylemesen olmuyo.Sinirlerimi bozduğu için elini tutmadan hızlıca ayağa kalktım.Şu kapı konusunda daha fazla altta kalmamak için konuyu hızlıca değiştirek"Demek şu mikrofondan konuşan dangalak sensin."dedim.Aramızda en az 20 cm var çok değil ya.Sadece tepeden bakması çok sinir bozucu. Yine o aptal sırıtışıyla"Dangalak ha?Sen çok terbiyesiz bir cadısın ama .Sözlerine dikkat et bence seni hemen şuan öldürebilirim." Ve parmağıyla burnumun ucuna dokundu.Kahpe şey.Bunun altında kalmamam gerekiyordu."Ah,demek beni öldürebilirsin.O zaman niye benim sizi öldürebileceğini düşünerek beni kaçırdınız?Ve hatırlatırım ki dört yıl tam dört yıldır öldüremediniz."Kollarımı göğsümde birleştirdim.Cesur ve kararlı gözükmek istiyordum.Ama gerçek şuydu ki kesin bir yerinde silah vardı ve bende yoktu.Ve ben o garip büyü güçleri hakkında hiç bir halt bilmiyordum.Yine de sözlerim işe yaramıştı.Dudağını ısırıp,elini yumruk yaptığını fark ettim.Onu gerçekten kızdırmıştım sanırım. Ama aramızda bir fark vardı o benden daha sabırlıydı. Bu yüzden elini sırtıma götürüp beni itleyerek"Yürü"dedi.Bir şey derdim ama harbi sinirliydi.Fazla sınırları zorlamasam iyi olurdu.Bir kaç adım atarak o görünmez kapıdan geçtim.Tabi kapıdan geçerken kapının nasıl olduğuna da baktım.Duvar çok kalındı ve içi oyuktu.Kapıyıda onun içene girip çıkabileceği şekilde ayarlamışlardı.Yani kapı olmadığını düşünmdekte haklıyım bence.Yine çok boş konuştuğumu fark ettim.Ve sesimi çıkarmadan ilerledim.Düz ilerliyordum o da arkamdan geliyordu.Nereye gideceğimi de bilmiyordum.Sesimi de çıkaramıyordum sinirlenmesin kellemi uçurmasın diye.Ben ne yapacağı bilmez halde dümdüz boş koridorda yürürken bir anda kolumdan sıkıca kavrayıp kendine doğru çevirdi.Tam napıyo bu maloz diyecektim ki elimdeki küçük lacivert kol çantasını fark ettim.Ben onun tam olarak ne olduğunu algılarken çantayı göğsüme bastırdı."Bu senindi."dedi.Gözlerimi göğsümdeki lacivert çantaya dikmişken arka cebinden bir şey daha çıkardığını gördüm.İlk önce kellemi almak için bıçak çıkardığını sandım.Fakat bu bir telefondu.Markasını tahmin edemediğim siyah kılıflı gözüme iyi gözüken bir telefon."Bu da sana aitti.Şarjı dolu ve içini karıştırmadım."dedi.Eliyle uzattı.İlk şaşkınlığımı atıp yüzüne mal mal bakmayı bıraktıktan sonra telefonu elime aldım.Gerçekten hiç mi açıp bakmamıştı?Ben olsam merak tan çatlar kilitli olsa bile kiliti kırar açardım.Helal olsun temiz adammış.Kolumu bıraktı ve önüme geçti.Ben çantanın içini açıp bakarken bekledi.Küçük bir çantaydı.İçinde bir cüzdan vardı.Umarım içinde para vardır.Küçük bir çakı ve küçük bir bıçak.Bu kadar.Telefonumu açtım.Kilit ekranında arkasında bir iki metre kar olan bir kız vardı.Fotoğraf siyah beyazdı .Bu fotoğrafta 17,18 yaşında gözüküyordu.Sanırım bendim .Ve güzel gözüküyordum.Fotoğraf siyah beyaz olsa bile .Ellerim titrese de kilit ekranını açmaya çalıştım.Niye açılmıyo diye düsünüreken altta beliren "Lütfen parmak izinizi okutunuz." yazısını gördüm.Parmak izini okuttum.Ve ana ekrana düştü.Ana ekranımda bir sürü gereksiz uygulama vardı.Çoğu oyundu.Bir kaç tane de banka uygulaması vardı.Umarım hesabında birazcık da olda para vardır.Sonra gene gözüm duvar kağıdıma kaydı.Bu sefer ben yoktum.Bir iskelet fotoğrafı vardı .Üç boyutlu. Uygulamaları incelemeye devam ettim.Sonra gözüme bir uygulama ilişti. Kamera Beni gereksiz yere heyacanlandırmıştı.Nasıl göründüğünü merak ediyordum. O yüzden kamera simgesine bastım ve kendi suretimle karşılaştım. Açıkçası beklediğimden iyiydim.Turuncu kahverengi saçlarım vardı.Uzunlardı.Dirseklerime kadar geliyorlardı.Dolgun yanakların.Küçük yuvarlağımsı bir yüzüm .Biraz büyük ama iyi gözüken kahverengi gözlerim vardı.Alnım küçük ama genişti.Güzel gözüküyordum.Baya güzel. Kilit ekranındaki fotoğrafta ki kızla aynıydım.Sadece tek bir fark vardı.Biraz daha büyük gözüküyordum. Dört yıl diyişı aklıma geldi.Dört yıldır onların elindeydim.Bu şimdi korkutucu gelmişti.Sordum ona"Şu an kaç yaşındayım?"Sesim biraz güçsüz çıkmıştı.Gözlerini yerden ayırmadan "22 olmalısın"dedi.Beynim yankılandı biraz.22 yaşındayım diye tekrar ettim.Sonra omuz silkip"İyi"dedim. Biraz büyümüştüm sadece.Hayatımın dört yılını yemeseler daha iyiydi ama.Bu sözüm onu şaşkınlığa uğratmıştı.Yüzünde bariz bir şaşkınlıkla "İyi mi?"diye sordu.Şaşkınken daha da dangalak gibi gözüküyordu."Hee...İyi"dedim.Bu onu daha da şaşırttı."Bağırıp ,çağırıp bi ton boş kelime konuşmıyacak mısın?" Şaşkınlık sebebi de belli oldu.Çok konuşmuyordum ki.Onunla daha fazla bu muhabbete girmemek için"Nereye gidiyoruz?"dedim.Sorum üstüne sırtını dikleştirdi. Ellerini cebinden çıkardı.Sırtını bana doğru dönüp "Beni takip et."dedi.Ve büyük ama seyrek adımlarla koridorda yürümeye başladı.Koridorun sonunda aşağı doğru inen merdivenler vardı.Acaba hazır sırtı bana dönükken kaçsam mı diye düşünmeden edemedim. Büyük ihtimalle kaçamazdım.Bu yüzden bu fikri çöpe attım.Yürüyürek merdivenlerin önüne doğru geldik.Yukarı doğru gidende vardı ,aşağı doğru giden de.O aşağıya giden merdiven basamağına bir adım atmıştı kı bir anda durdu.Yüzünü bana doğru döndü ve elini sanki el sıkışmak istermiş gibi uzatıp"Altay Çanlı"dedi. Çok meraklıydım senin ismine.Sanırım adımı söylememi istiyordu.Ama bildiğini tahmin ediyordum.Elini sıkmamak için"Adımı bildiğini tahmin ediyorum"dedim.Hafifçe sırıttı."Tabi kide biliyorum."dedi.Bildiğini biliyodum!Ama yine de kollarımı göğsümde birleştirip "Ne peki"diye sordum.Yüzündeki sırıtış büyüdü."Alev."dedi."Alev Yıkış." Soyadımı da biliyormuş.Dudaklarımı büzerken o sırıtırak önüne döndü ve merdivenlerin basamaklarını inmeye devam etti.Bende peşinden yavaş yavaş inmeye başladım.Merdivenler sarmak bir şekilde ilerliyordu.İndikçe basamakları saymaya başladım.76,77,78...89,90,91... Saymaya devam ettim.En son 142 dedim ve merdivenlerin sonu geldi.O durdu.Ve önümden çekildi.Bir şeyi görmemi istiyor gibiydi. Ve neyi görmemi istediğini anladım.Karşımda bir duvar vardı.Ama duvar bakmam gereken yer değildi.Duvardaki yarım daire kapıydı.Görmemi istediği şey bu kapı olmalıydı.Bu kapı normal bir kapı değildi.İçi mavimsi yeşilimsi bulut benzeri şeylerle doluydu. Toz demek daha mı doğruydu?İçinden geçilebilecek gibi duruyordu.Ama geçmeyi tercih etmezdim.Hiç tekin görünmüyordu.Bu evrene geçiş kapısı olabilirdi.Sordum."Bu kapı benzeri şey nedir?"Yanıma geldi.Tam yanımda durdu.Gözlerini kapıya odaklayarak bana bakmadan "Evrenimizle dünya arasında belli bölgelerde geçiş kapıları da var.Biri de burası."dedi.Kapıya baktım.Mavimsi yeşilimsi bulutlarla dolu bu kapıdan geçmek hiç hoşuma gitmiyordu."Buradan mı geçeceğiz?"diye sordum.Sesimden belli bir endişeyle .Gülümsedi."Evet."dedi ve kapıya doğru yürüdü.Tam önünde durdu ve bana doğru döndü. Bekledi.İstemsiz adımlarla ona doğru yürüdüm .Önünde durdum.Kapıya kötücül bakışlar attıktan sonra"İlk sen geç."dedim.Bekletmedi."Peki."dedi. Ve o bulutlu kapıdan içeri girdi. Arkasından boş boş baktım.Gerçekten kaybolmuştu.İçimi bir endişe kapladı.Kapıya doğru baktım.Nereye gitmişti acaba ?Bende mi girseydim?Etrafıma baktım.Kaçabilirdim.Arkama bakmadan kaçsam nasıl olurdu?Çıkışı bulabilir miydim?Ben kafamdan kaçış planı kurarken bir anda bulutumsu şeylerin arasından bir kol uzandı ve beni sertçe içeri çektı. İlk önce ne olduğunu algılayamadım.Soğuk bir havanın yüzüme vurduğunu hissettim.Elini hala kolumda hissediyordum.Mavimsi bulutlar vardı.Başka bir şey göremiyordum.Bedenim.Bedenimi göremiyordum.Lanet olsun.Telaşlanmaya başladım.Onun elini hissediyordum.Ama kolum .Lanet olası kolum nerdeydi?İçimden küfrettim.Hala düşünebiliyordum.Etrafımda mavimsi bulutlar olduğunu görebiliyordum.Peki çok değerli kel-lem neredeydi? İçimdeki telaş büyürken hissettiğim soğuk havanın biraz daha ılıklaştığını farkettim.Sonra mavimsi bulutların içinde siyahımsı ne olduğunu anlayamadığım şekiller gördüm.Elinin hala nerede olduğunu göremediğim kolumu bıraktığı hissettim.Yanımda bir yerlerde sesini duydum"Çıkıyoruz."dedi.Kalbim hızlandı.Gözlerimi yumdum. Hissettim.Ordan çıktığımızı görmesem de çıktığımızı hissettim.Ellerimi hissettim.Bacaklarımı.Ellerimi yavaşça diz kapaklarıma götürdüm.Derin nefesler aldım.Gözlerim hala kapalıydı.Yanımda onu hissedebiliyordum."Hadi gözlerini aç.''dedi.Bir kaç saniye daha öyle durdum.Sonra yavaş yavaş ellerimi diz kapaklarından çekip ,kafamı kaldırdım. Bir kaç derin nefes daha aldım. Ve gözlerimi açtım.
|
0% |