Yeni Üyelik
13.
Bölüm

İnci Taneleri

@beren_simay39

 

 

İnci Taneleri

------------------------------------------------------------------------

* Kendine iyi bir yol çizmek için bazı insanların üstünü çiz*

 

Bu düşüncelerin ardından kendimi kahvaltı yaparken buldum. Bu sorular kafamı karıştırsa da sadece yemeğime odaklanmıştım. Arada bir kafamı çevirince Ln Ars ile göz göze gelince tekrar önüme dönüyordum.

Dışarıdan acaba ne zaman sorusunun cevabı hemen yöneldi. Halk arasından bir varis çıkmış bağırıyorlardı. Ben bilmiyor muşça masanın en başından ayağa kalktım.

“ Ne oluyor?”

Öldürdüğün insanın haberini veriyorlar. Ne Olacak?

Tanıştırayım bu benim iç sesim…

Evet, kendisi şu sıralar ortaya çıkmış ve içimdeki düşünceleri yönetmeye başlamıştı.

Bu sesin kaynağını bede o da iyi biliyordu.

Ln çok geçmeden benim oyunuma katıldı. Diğerleri bu durumda yabancı kalıyorlardı. Onlar gerçeği sergilerken ben ve Ln ayrıca içimdeki bu ses yalanıma ortak oluyor oyunu devam ettiriyorduk. Aşağıya Runha’nın gelmesine şaşırmadılar.

Kendime iyi bir yol çizmek için bazılarının üstünü çizmem gerekiyordu. Bu maalesef Runha olmuştu. Ona ikinci bir şansı vermezdim. Bir ay daha bekleyemezdim. Benim boşver dediğim bir gün bir canlı veya bir hasta için çok önemli idi.

Hayatıma artık olduğundan değer veriyordum. Olacak her hangi bir durumda Atipik veya majör gibi ağır depresyona girme tuşlarını elemem gerekiyordu. Hiçbir şey için ne geçti ne de erken…

Geç uyanacağını sanıp göz ardı ettiler. Pekâlâ, dışarıdaki direğe baktılar mı?

Hızlıca rolüme devam edip kalabalık ve gürültünün ortasında gözlerinin içine baktığım tek kişi Ln Ars’dı. Ne görüyorsa daha yeni görüyormuş gibi yapıyordu…

 

Yazarın Anlatımıyla

Ln Ars Ve düşünceleri

Kahvaltıya kadar düşünmüş taşınmış olarak aşağıya o sandalyeye oturdum. Winter’ı olduğundan fazla seviyordum. Belki içimde ona yer ayırdığım duygularım bile olabilirdi. Fakat şimdi bunu yapma sebebini alıyordum.

Aslına o haklıydı. Birçok umutla attı ilk adımdaki hayatının önemli unsuru olan krallık Runha denilen bu kız ile yıkıma uğramıştı. Aslında bazen kendimi de suçluyordum. Belki Winter ile konuşup burayı ben yönetebilirdim. Kalbimin etrafında onun adına yeşeren sarmaşıklar gün geçtikçe artıyor ve dinmek bilmiyordu.

Bugün sevdiğim varis suçlanıp, yakalanmaması için bilmiyormuş taklidi yaptım. Onun kurduğu oyuna ebedi bir adım attım.

Belki onu suçlayıp şikâyet edebilirdim. Fakat bunu ona yapıp bir ihanet halinde yapamazdım. Bana güvenip bir koca sır vermişti. Şimdi ona yaptığım büyük bir haksızlık olurdu.

Wnter’ı olduğundan fazla seviyordum. Fakat onun bu olaydan haberi yoktu. Tek korktuğum babamın o krallıktan kaçıp yeniden gelmesiydi. Yoksa benim bir varis olmadığımı anlayabilirdi. Ben diğerleri gibi değildim. Ben diğer gezegenden bir gezegende bulunan lordların tarafındaydım. Bunu Winter’a söylemezdim. Çünkü ben onu seviyordum.

Kendimi ona açmazdım. Zorbalığım yüzünden tek kanadımdan vazgeçmiş olsam da asla kendimden ve sevdiğim varisten vazgeçemezdim.

Sırtımda olduğundan derin ve uzun yaraların yanı sıra birde geçmişin yaraları vardı. Birçok kez sevdiklerim için savaşmıştım.

Fakat hiç birinde acı çekmemiştim. Şu an bu tuttuğum sır bana zarar veriyor ve canımı yakıyor.

Bu olduğundan büyük bir savaş. Kaybedersem benim sevgim ona karşı bir hayal kırıklığına dönebilir.

Bugün bu direğin tam ortasına saplanmış bu kızın etrafına şaşırmış gözlerle bakıyoruz. Ama sadece bakıyorum.

Çünkü bunu çoğu kez gördüm ve bunu benim sevdiğim varis yaptı.

Bana bunu söylediği günden beri terasta bu görüntü ile karşı karşıyayım. Bu direğin başın da bunları düşünürken sadece tek bir çift olduğundan koyu kahverengi gözlerle denk geldim.

Bana korkakça ve ürkekçe bakıyordu. Sanki bir şeylerin ortaya çıkmasının yakın zamanıydı. Benim babam oradan kurtulmak için elinden geleni mutlaka yapardı. Benim düştüğüm durum olduğundan korkunçtu.

Bu göz göze geldiğim kişi Winter’dı. Bana derin ve kısıtlayıcı bakıyordu. Bunar olurken Runha’nın cesedini oradan çıkarıp bir kutunu içine koydular.

Etrafına birçok çiçek koyuldu. İnci gibi süslemeler ile süslendi. Akat halkın kafasında tek bir soru vardı.

Bunu kim yaptı?

Bunun cevabı sadece benim içimde birde Winter’ın içinde gerçekti. Krallığın belli bir metre cinsinden uzaklığında ölen varisleri toprak altına gömmeye başladılar. Çünkü orada durduğu sürece çürümeye ve kokmaya başlayacaktı.

Bu krallıktakileri ve diğer halkı rahatsız etmeye başlayacaktı.

Bu kokunun sonun da krallığın boşalmasına neden olacaktı. Ayrıca Winter bu duruma çok üzülecektir.

Bu yüzden halk bu duruma daha uygun gördü.

Bu arazide artık ölen ya da işte hayatını kaybedenlerin gömüleceği yer olarak kullanacaktı.

Bu durumda bu varis Winter’ın en yakın arkadaşı olduğu için od sahte bir biçimde gözyaşı dökmek zorunda aldı. Olanları uzaktan uzağa izliyordum. Fakat gözler asla yalan söylemezdi. Elbet o gözyaşlarının arkasında bir mutluluk bir sevinç olsa da büyük bir üzüntüde kapının eşiğinde bulunuyordu. Yıllar süren arkadaşını öldürmüş ve çok üzülmüştü.

Şimdi tek iki kız arkadaşı ve iki erkek arkadaşı vardı. Birde ben kalmıştım.

O süslenilmek için kullanılan inciler oldukça parlak ve güzel görünüyordu. Winter çiçekli ve biraz tül gibi olan elbisesinin üstünde bu incilere benze takılar takmıştı. Aslında ayakkabısında hafif topuklu ve zarif görünen ayakkabının üstünde de o incilerden vardı. Sanki Ruha için yapılan süslemeye uymak istemişti. Kafasında bulunan Yıldız Tanrıçası elementine sahip olan tacı bu kombini destekliyordu. Halkın çoğu ise beyaz ve mavi giyisiler giyinmişti.

Herkes hem korkakça hem de üzgün evlerine dağıldılar. Fakat orada tek Winter kalmıştı. Runha’yı gömdükleri toprağa doğru bir şeyler diyordu.

Onu daha yakından duymak için yanına doğru biraz yaklaştın. Dediklerindeki ses geliyor ama netlik gelmiyordu. Biraz daha yaklaşıp sesi netleştirdim.

“ Ne kadar acımasız olsam da özür dilerim! O anlık sinirle oldu. Ama biliyorsun mücadeleden kaçınmam. Bence artık eşitiz. Sen yerin kilometrelerce altında ben ise toprağın ütündeyim. Fakat korktuğu o ki ben seninle aynı seviyeye gelmek istemiyorum. Bu arada artık rüyalarıma da girme. Berbat suratını tekrar görmek kötü hissettiriyor. Biraz dengesiz konuşuyorum sanırım. Ama diyeceğim başka kelime yok bu çiçekleri ve bu küpeyi sana getirdim. Bunları çok severdin. Bak beyaz lale ve inci taneleri. Ne şık görünüyor ama değil mi? Umarım orada rahatsındır.”

Bunların hepsinin ardından elindeki beyaz lale ve inci tanesinden oluşan küpeleri toprağın üzerine bıraktı. Sonra etrafına bakınarak krallığa doğru yürümeye başladı.

Bu konuşmada biraz dengesiz, duygusal ve sinirli bir şekilde gelmiş geçmiş ve bitmişti.

Aslında gerçek hayatta diri ve canlı iken söyleyemediklerini şimdi ona toprağın altında söylemişti.

Arkasından veya yüzüne değil toprağın altında söylemişti.

Şimdi bu törene benzeye olay bitmiş ve Runha unutulmaya bırakılmıştı.

Hala kahvaltı eden varisler üzgün değildi. Çünkü onlarında kalbi Runha’ya karşı öfke ve sinir doluydu.

Winter’ın ona mucize gibi baktığımı görmesini isterdim. Fakat o benim ona baktığım bakışlardan anlam kazanmıyordu. Bende o oturduğum kayaya gibi olan bu taştan kalkarak krallığın yolunu tuttum. Her zamanki gibi biraz oyalanarak masaya oturdum. Tabi oradaki cesedi buldum çığlığı bizim kahvaltımızı yarım bırakmıştı. Diğerleri kendi arların da vakit geçirmek için bir şeylerle ilgileniyorlardı. Bende bu önümdekileri yedikten sonra odama çıkıp biraz kafamı dağıtacak resimler yapacaktım.

Burada yapılacak bir şey yoktu. Her şey aynı çizgide ilerliyordu.

Hızlıca kahvaltıyı bitirip masadan ayrıldım Merdivenlere doğru ilerlediğimde ise o ses duyuldu.

“ Ln sanırım bir misafirin var!”

Bunu diye Winter’e döndüm.

“ Kim olabilir?”

Daha bugün ya da ilerleyen haftalardan beri aklımda olan bu davetsiz biri değildir diye umut ediyordum. En korktuğum şey onun gelmesiydi. Ve bugün burada benim bir misafirim olduğunu söylüyordu. Winter’dan korkuyla ondan gelecek ve gelmemesini umduğum bir kelimeyi duydum…

“ Baban…”

Aklımda bu kelimeyi duyduğum an başka bir şarkı çalıyordu…. Bu dört kelime için…. Her yerde yankılanan bir şarkı idi…

Şöyle diyordu ilk duyduğum zamana ait sözleri;

Yalnız kalmam beni silsen

Geriye dönsen de seni sevmem

Neler çektiğini bi' görsem

Değişmez hiçbir şey cidden

 

Sonra devam ediyordu şarkı zihnimde;

 

Çıkıp gittin hayatımdan

İstiyordun aslında bunu şaşırmam

Eskisi gibi değilim bi' bilsen

Tanır mısın beni bi' görsen

 

Evet, burada bugün hayatım son olmuştu. Babamı yıllardır görmüyordum. Daha korkuncu ise artık büyümüştüm. Beni gezegenimize götürebilirdi. Ama ben burada yaşamak istiyordum. Sevdiğim kızın yanında….

“ Nerede?”

Soğuk ve mutsuz bir sesle sorduğum bu sorumun ardından kahvaltı tabağına eğilmiş duruma olan kafasını kaldırıp bana baktı.

“ Konuşmak ister misin?”

Sorusunun ardından eklemede yaptı:

“Benimle”

Evet, istiyordum. Ama bir yandan da korkuyordum. Ona doğru tam bir şekilde dönüp yanına yavaş adımlarla ilerledim. Onunla konuşmak istediğimi anlamış olmalı ki yanında bulunan sandalyeyi benim oturmam için kendine doğru çekti…..

 

 

Yazarın Anlatımıyla Winter

 

Ln Ars’ı yanıma benimle konuşması için çağırdım. Aşağıda bekleme salonunda onunla görüşmek isteyen bir baba vardı. Belki de aralarında bir problem oluşmuştu. Çünkü şu ki ben

“ Baban geldi.” Dediğimde yüzü asılmış ve korkmuştu. Bunu gözlerinden anlayabilmiş ayrıca bundan sonraki soğuk cevabından da anlamıştım.

Sonrasında belki bu konu hakkında konuşur diyerek onu yanıma çağırdım. Teklifi reddetmedi. İçinden neler geçiyorsa bu konu derin ve soğuk bir düşünceye itmişti onu…

“ Baban ve geçmişin hakkında bana biraz bir şeyler söylemek ister misin?”

Belki anlatınca rahatlar mantığı ile ona bu soruyu sundum. Önce kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı sonra çekingen ve biraz da tedirgin bir biçimde konuşmaya başladı:

“ Ben bir varis değilim…”

Bunu dediğinde bir şaşırma gereği ya da nefret gibi duyguların hiç birini yaşamadım. Sadece soru sordum. Bura da olan herkes bir varis olmak zorunda değildi ki…

“ Pekala bunu neden benimle paylaşmak istemedin önce?”

Bu konuda kilitlenmiş kapıları aralayıp içeriden kağıt mı yada hazine mi çıkacağını merak ediyordum.

“ Beni sevmezsin veya bana güvenmezsin duyguları beni oldukça fazla tetiklemeye başlamıştı. Bilmiyorum…”

Sade kısa net ve utangaç bir tavırla söylenilmiş bir cevaptı. Sonrasında zaten duruşunu daha rahat bir pozisyona alarak sanki bir yükü indirmiş gibi rahat olmaya başladı.

“ Anladım fakat ben herkesi varis olmak zorunda ki seveyim gibi bir kural koymadım. Gönül isterse herkes sevilir Ln merak etme zaten bir varis asla kanatlı olmaz. Ben bu gezegende daha bunu önce görmedim. Sanırım babanla bu durumda biraz çeliştin. Anlıyorum Ln fakat bunları bir kenara koy baban ile konuş istersen, seni bekleme odasında bekliyor.

Bende gelirim olmaz ise..”

Bu ona sunduğum son cevabım idi. Bana karşı oldukça rahat ve soğuk görünüyordu. Geldiği günden beri böyle olsa da aramızdaki duvar artmaya başlamış. Aramıza sınır olarak koyduğu duvarları sevdiğim renge boyasam da bu mesafe beni rahatsız ediyordu. Biraz daha uzaklaşırsa bu güvensizlik ve düşmanlığa gidecekti.

Sadece geleceğe ve artık Ln Ars’a odaklanmaya başlamıştım. Neler oluyor ve neler bitiyor bilmiyorum ama bildiğim şu ki Ln Babasına benim ile koyduğu mesafe durumdan daha uzak ve mesafeli idi.

Fakat bir de şu var burada benim gibi kimse ile pek bir muhabbeti olmuyordu. Arada bir Wolf ile konuşsa bile sakin ve rahat bulunan bir arkadaşlık türüne sahip değildi. Onun ile arkadaşlık kurup anlaşmış olsak da tanımıyordum ben onu tam. Belki bir süre sonra onunla konuşarak kızlardan sonra iyi bir arkadaşlık derecesine onu ekleyebilirdim….

 

------------------------------------------------------------------------------

 

İyi Okumalar!!

Loading...
0%