Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Yeni Krallık

@beren_simay39

 

Yeni Krallık

-----------------------------------------------------------------------

*Her bitiş bir başlangıcın doğma aşamasıdır.*

 

Şafak çoktan doğmuş ve biz hazırlanmıştık. Kral artık göreve başladığı için araç kullanamayacaktık. Şimdilik Eflien krallığının bulunacağı yere göz atacaktık.

Yaklaşık on kilometre yolumuz vardı. Sorasında zaten Leoard krallığında imza attığım belgede sözü edilen “Gezegen Yöneticisi” adındaki krallıktan bu konu hakkında görüşme yapılması gerekecekti.

Orada da birçok belgeyi imzalamak gerekecekti. Ardından belli bir miktar para ödenecek ve bir aya yakın bir sürede beklenmesi kalacaktı.

Yola çıkmadan ihtiyaçlarımızı tamamlayıp ihtiyara veda ettik. Enerjimizin bitmemesi için konuşmadan ilerliyorduk.

Güneş tam tepede olduğunda bize öğle vaktinin olduğunu belirtiyordu. En sonunda da bir yerde mola verecektik.

Yakıcı bir hava bütün bedenimi kıpkırmızı yapmıştı.

“ Şuradaki çalıların ve uzun ağaçların arasında duralım”

Diyerek Lyra dinlenmemiz gereken yeri işaret etti. Yorgunluk bütün bedenimi kaplamıştı

Ağacın altına geldiğimizde herkes ayrı bir köşeye geçti.

Çantama yola çıkmadan aldığım suyu çıkardım. Yanında da ejder meyvesini çıkarıp yedim.

Ln ejder meyvesini görünce tiksinir gibi bir bakış attı.

“ Ne oldu”

“ Alerjim var”

Dediğinde çoktan kapamıştım bile. Yola çıkmadan önce bir kez daha suyumu içtim.

Beni bu kadar su “ Gezegen Yöneticisi” Adındaki krallıktan izin almadan önce vereceğimiz molaya kadar idare ederdi.

Yola çıktıktan sonra her zamanki ortam tekrar oluştu Enerji bizim için şu zaman daha önemi olmuştu.

Yol boyunca güneş yavaş yavaş batmaya başladığı için hava o kadarda sıcak değildi.

Bir müddet sonra Eflien krallığını kuracağımız alana geldik. Gerçekten çok güzel görünüyordu.

“ Gerçekten mükemmel burası”

“ Ne diyeceğimi bilemiyorum”

Krallığımın övgüleri şimdiden toplamıştı.

Denize bakan uçurum kısmı günün her saatinde mükemmel görünüyordu. Büyük bir araziye sahipti.

Her yere bakıp yine övgüler yağdırdıktan sonra “ Gezgen Yöneticisi” adındaki krallığa doğru son kez yola çıktık.

Milattan önce altı bin yirmi yedi yılında Leoard krallığından ayrılan bu krallık Tohanas The Adwer tarafından ele geçirildi.

Ardından başarısına başarı katarak Gezegen Yöneticisi oldu. Krallığın ismin ide bu sayede “Gezegen Yöneticisi” koydu. Ardından isim hakkında eleştiri aldığı ve nefret yorumları aldığı için istifa etti.

Krallığın geçmişini Gladrien’in getirdiği beş kitaptan birinde okumuştum. Ayrıca ihtiyarda dün gece ettiğimiz muhabbette olanları anlatmıştı.

Krallık benim kuracağım krallığın neredeyse on dakikalık yolun sonundaydı.

Sonunda oraya vardığımız da Tom Söylenmeye başladı.

“ Artık neredeyse bir ay evden çıkmayacağım”

Bu sözünün ardından Ln açıklama yapmayı ihmal etmedi.

“ Bir gece burada dinlenmek için kalalım sizce kızlar?”

Dediğinde dördümüzde aynı anda evet anlamında kafamızı salladık.

“ Konaklamak için yerler var. Burası bizimkilerden geniş ve daha çok konaklamak için çeşitli yerel var”

Wolf ve Ln dün geceki olaydan hiç bahsetmemişlerdi. İyi bir sırdaş olduklarını o an anlamıştım.

Wolf krallıkta çıkan birinci salgın adı verilen bir hastalıkta hasta olmama rağmen dışarı çıktığımda da hiç birine benden bahsetmemişti.

Krallığın başında kımızı bir element vardı. Halk etrafta ticaret yapanlardan ürün alıyor ve sonrada krallığa doğru gidiyordu.

“ Burası büyü olsa bile yaşamanın temel unsurlarından biri olan barınmada eksiler.

Herkes krallıkta yaşıyor gibi görünüyordu. Kalabalık azalmaya başladığında bizim diğer krallıklar da görmediğimiz çeşitte birçok meyve bulunuyordu.

Krallığa geldiğimizde son bir işimiz kalmıştı. Buradaki belgeleri imzalayacak ve bir ay kalacak sonrada yeni krallığımızda yeni bir yaşam sürecektik.

Her şey bir izdiham ile başladı. Hepimizin ailesi biz terk etmişti. Bizde el ele vererek krallık kurduk.

Sonunda başardık diyecektik. Biz yaptık diyecektik. Krallık hükmü bölümünde bu işi benim yamamı kararlaşmıştık.

Adımlarımızı hızlandırdık. Buradan gitmek ve sıcak yatağımıza yatmak istiyorduk.

“ Hadi bitirelim şu işi”

Diyerek diğerlerine de cesaret verdim. Geçmişte bizim kullandığımız dili kullandıkları için anlaşmayı sağlayacaktık.

Birkaç kat çıktıktan sonra “ Byn Morght”

Yazan kapıyı iki kez tıklattım. İçeriden ses her zaman ki gibi gelmedi. Bende tekrar tıklattım. Sonunda müsait olduğunu belirten bir ses duyuldu.

Kapının kulpunu yavaşça yukarı kaldırdım. İçeriye adımımı atarken gerçekten kalbim durdu. Adımımı hızlandırdım ve diğerlerinin içeri giresini bekledim.

Sora da konuyu açarak derdimi anlattım. Konuşurken sadece kafa sallayarak tepkiler verdi. Yaşlı ihtiyar varisin dediği gibi bize birçok belge uzattı.

Hepsini okuyarak imzaladım ve krallık hakkında nasıl bir bina istediğimi de açıkladım. Tahminim gibi izden belli bir miktar para aldılar.

Sonrada dedikleri gibi bir aylık bir süre verdiler. Eve dönmek için uzak mesafeli misafir olduğumuz için kraliçenin yardımcı varisleri bizi eve bıraktı.

Uzun yol yürümüştük geliş için ama uzun sürmeden geri dönmüştük. Geldiğimizde dün bulduğum parlak taşı ihtiyara sormak için hiç vaktim olmamıştı.

Şimdi ise yerine olup olmadığına bakmam lazımdı. Evin nündeki pencerenin mermerinde yoktu. Belki ihtiyar görmüştür diye içeriye girdim. Tahmin ettiğim gibiydi. Evde bir tutam bez parçasının üstüne koyduğu taşı inceleyip duruyordu.

Ellerinde yanmış leke izleri ve kırmızı izler bulunuyordu

“ Bu taş senin krallığının elementi olan taş”

“ Yıldız Tanrıçası taşı mı?”

Sorma evet anlamın da kafa salladı.

“ Burada neden bulunuyor ki bu?”

Bunu ben sormamıştım. Bellick hemen bizim konuşmamıza atlayarak sormuştu.

“ Burada e işi var bunu bende bilmiyorum. Ama bir dakika”

Diyerek ayağa kalktı. Salon diye kullandığımız bu bölümden sol alanda yıkılmış olan tarafın arkasın doğru ilerledi. Be dakika sonra elinde bir kalın kitap ile çıka geldi..

Önce üstündeki tozları sildi. Tozlara bakılırsa bayağı eski bir itaptı bu.

Sonrada oturduğu yere tekrar geldi ve yeniden oturdu. Sayfaları ir bir karıştırıp aradığı şey bulmuş gibi kafasını salladı.

“ Kitapta belirtilen ve tam olmayan bir bilgiye göre krallık uran veya kuracak kişi elementini yüksek sesle dile getirdiğinde yanında kimse bulunmadığı ve oturduğu yani kaldığı evin etrafında istediği element gök tarafından kendisine verilirmiş. Ancak krallık kurulmadan önce bu element tehlikeli olabilirmiş.”

Verdiği bilgideki tehlikeli olma durumu zarar verme an yakma gibi sonuçlara sebep oluyordu.

“O zamana kadar bu elementi saklayalım Winter.”

“ Neden? Orada sadece uzak kalmamız hakkında bilgi vermiş.”

“ Ama bunu duyan bizden başka varisler olursa element kurucunun canını en olmadık yerden en olmadık şekilde yakabilir.”

Kafam anladım anlamında salladım. Hiçbir varis bu durumu öğrenmemesi gerekiyordu. Ağzımızı sıkı tutmak ve olmadık yerlerde konuşmayacaktık.

Yolculuk sanıldığı kadar kolay geçememişti. Herkes yataklarına dönüp güzel bir uyku için hazırlıklarını yaptılar.

Bende odama geçip bu yastıklardan oluşan yatağıma kendimi bıraktım. Uyku beni içine kum torbasının içinde kumlar tarafından batırılıyorum gibi çekiyordu

Krallık kurmak o kadar kolay değildi. En kötüsü ise gelecek olan nefretler, linçler, savaşlar olacaktı.

Halkıma iyi bir şekilde hizmet uygulayamazsam her an bir batma durumu yaşayabilirdim.

Korkularımın sonucu her zaman kötü yollara çıkıyordu. Ve ben bunları engelleyecektim. Bu bir ayı kedime on gün yapmam lazımdı.

Leoard krallığı benim bitişimdi. Şimdi ise Eflien ile yani bir başlangıca ilk adımlarımı atıyordu.

Her bitiş bir başlangıca aslında davetiye idi. Ben Krallık kurma hayalim ile bu davetiyeyi çoktan kabullenmiştim.

Nasıl ilk geldiğimde üzülüyorsam şimdi ise mutluydum.

Geçmiş peşimi bırak masada dışa iyi görünmeye çalışmam, sıkı durmam lazımdı.

Her kahkahanın her bir gülüşün ardında bir gözyaşı saklı idi.

Kaybolmak zor değildi. Ama eve dönmek bunların başında gelen en zor durum…

Asıl zoruma giden vazgeçmek değil vazgeçilmekti.

Unutmak her yıl yaşanan bazen saniyeler sonra gerçekleşen bir durumdu. Ama unutulmak akılda kalıcı bir iz ya da yaranın oluşum hızıydı.

Biz hep yanlış yaptık aslında.

Gözyaşımızı değil, gözyaşlarımızı akıtanları Silecektik.

Ben o krallıktan ayrıldığımda silmiştim, her şeyi. Geçmişi ve bir süreliğine beni bu tanımadığım krallığa esir ettiren ailemi…

Hiçbir şey için ne geçti ne de erken. Şimdi ben bu sonsuzluk adında ki döneme ve kur çiçeklere attığım adım ile yeşertiyorum.

Sabah uyandığımda zaman yine tekrarlıyor gibi hissediyordum.

Yatak olarak kullandığım bu yerden dışarı bir adım atmak bile istemiyordum.

Herkes içeride çeşit çeşit meyve ve sebzelerden oluşan kahvaltı adındaki günün ilk öğününü yerken ben burada karşımda duran duvarı seyrediyordum.

Bacaklarım dünkü kilometrelerce yürüyüşü kaldıramamıştı.

Belli bir süre daha öyle kaldığımda acıktığımı far ettim.

Sağıma döndüğümde dün yatmadan önce çantamı yatağımın yanına koymuştum.

Çantamda halen belli bir miktar ejder meyvesi bulunuyordu. Onları çıkartmak bile artık bana zor geliyordu.

Sonunda en alta bulunan saklama kabına ulaştım.

Meyvelerim biraz ezilse bile iyi görünüyordu. Çantamda bulunan çatalımı da çıkartıp meyvemi yemeye başladım.

Tabii yokluğum fark edilince kapıma geldiler.

Gerçekten ama gerçekten içeriden ses verecek hali bile kalmamıştı Sonunda kapının kulpu yavaşça yukarıya doğru açılırken yatakta toparlanmak zorunda kaldım.

Gelen tek kanatlı Ln’den başkası değildi. Şaşırmadık.

“ Kahvaltı hazır. Ne yapıyorsun burada saatlerdir?”

Kucağımdaki saklama kabını gösterip:

“ Kahvaltı”

Diyerek ejder meyvesinin kapağını eli ile kamuflaj etmeye çalıştım.

“ İçeride daha iyileri var. İnan bana”

Dediğinde kafamı salladım.

“ Kalkacak mısın?”

Sorusunun ardından da mecburen zorla kalktım. Ayakta bile ölü gibi görünüyordum. Hatta uyuyabilirdim!

Zor zor adım atarak son adındaki bölüme geçtim.

“ Günaydın”

“ Günaydıın”

Kelime ve selamlamalarına karşı ruhsuz bir şekilde:

“ Günaydın”

Diyerek geçiştirdim. Herkes benden enerjikti.

Hem de olduğundan fazla.

“ Bazıları yorulmuş galiba”

Diyen Wolf ve Tom araların da gülüşmeye başladıkların da kolumu bile kaldırmaya zorlanırken yanlarında iyi rolünde yemek yedim. Yüzümü bile yıkamadan tekrar odama geçtim.

İhtiyar bu durumumdan şüphelenmişti. Bana bu ilk günde garip ve ‘Ne oldu?’ bakışları atıyordu.

Her zaman ki ruh ve yorgunluk haliyle sabah vakti bile uyku moduna geçtim.

Gözlerimi kapattığımda sanki yıllarca uyumamışım gibi bir uykuya geçtim

Şu yürüyüş bana ölüm gibi gelmişti. Bir daha asla yürümeyecekmişim gibi hissediyordum. Ama bir ay sonra bu eziyeti son kez yaşayacaktım.

Krallığın kuruluş aşamaları çoktan belirlenmişti. Belki bugün mimarı ile görüşülüp yapıma başlanılacaktı…

 

 

 

 

-----------------------------------------------------------------------------

 

İyi okmalar!!

 

                                                                                                                                                                                                      

 

 

Loading...
0%