Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Yara Bandı

@beren_simay39

------------------------------------------------------------------* Seni görmek gibi bir kaygım var.*

Saatlerdir bu profesörün gelmesini ve şu sınavın bitmesini bekliyorum. Acımın dinmesini yerine bir mutluluk ve sevginin geçmesini bekliyordum. En sonunda saatlerdir beklediğim kapı çalınma sesi ile ayaklandım. Stres bütün vücudumda belli olmaya başlamıştı. Winter artık tekrar gözlerin açsın tekrar o etkileyici cümlelerinden kursun istiyordum.

Kapıya doğru attığım her adım Winter’ın iyileşmesine adım adım yaklaşmak gibiydi.

Heyecanıma ortak olan stres benim titrememe sebep oluyordu.

Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm manzara ile tüylerim diken diken olmuştu.

Tabii karşımdaki de beni görünce korkmuş ve ürpermişti. Tabii kapıdaki babamın en yakın iş arkadaşıydı. İsmini ilk kez duysam da yüzünü çok iyi tanırdım. Annem idam edilirken yanımızdaydı. Bir de küçük oğlu vardı bu Sutse’nin. Onun yüzünden kanadımın tekini kaybetmiştim. Bu yüzden beni görünce ürpermişti. Ne kadar çok ondan intikam almak istesem de bunu bir cesaret ile yapamamıştım.

Çünkü biliyordum ki eğer bunu bir intikam alarak yapsam annem ile aynı ortamda olurdum. Gizlice girdiğimiz bir gezegende oraya ait birine zara vermek de dam ile sonuçlanıyordu.

İçeriyi elim ile gösterdiğimde tedirgin bir eda ile yavaş adımlarını hızlandırdı.

Ben ise peşinden girdiğimde doktor varis onu görünce olayları anlatmaya başladı. Ardından Winter’ın bulunduğu odaya girdiler. Merak ve stres içinde beklemeye başladım. Sanki ilerlediğim yolda bir başa dönmüşlük içindeydim. Yeniden başlıyor yeniden ölüyordum. Ama işte şimdi başlayacaktı asıl o içinde yanarak küllerimizi izlediğimiz intikam hikâyesi…

Beklemek ne kadar uzun sürdüyse benim içimde verdiğim savaşta o kadar uzun sürdü. Beynim ne derse kalbim her zaman tersini söylüyordu. En sonunda birkaç kişinin konuşma sesi ile gözlerimi açınca fark ettiğim iki şey bu koltukta uyuya kalmış olmam bir, ikinci ise karşımda duran iki kişiye bakılırsa ameliyatın bitmiş olmasıydı.

Hava aydınlanıyor gibiydi. Saate baktığımda ise gözlerim neredeyse yuvalarından çıkacaktı. Uyuduğum zamandan itibaren neredeyse bir gün geçmişti. Yavaşça doğrulduğumda kan ter içinde kalan iki gülümseyen çehre gördüm. Gözlerimi ellerim ile ovuşturduktan sonra tekrar açtım.

Şafak yeni yeni sökmeye başlamıştı. Güneş hafif ışıkları ile etrafı aydınlatırken eski tül perdeden gelen ışık ve bu mutlu çehre ifadesi beni mutlu ediyordu.

“ Günaydın”

“ Günaydın. Ama bana pek gün aymadı gibi Winter… Winter nasıl? İyi mi?”

Hafif bir gülümseme ile bana cevap veren Sutse konuşmayı uzatmak için çabalar haldeydi:

“ Winter’ı seviyorsun değil mi?”

Sıkıntı ile iç çektim. Ne istiyordu b şimdi benden?

“ Evet seviyorum. Hatta ona aşığım.. Şimdi söyle bana o iyi mi?”

“ Bu kadar net olacağını düşünmemiştim. Ama soruna güzel hatta mükemmel bir cevabım var.”

“ Nedir?”

Git gide sabırsızlanıyorum. Ve artık kalp atışlarım bile hızlanmıştı. Sutse’ye dik dik bakıyor o mükemmel dediği cevabı bekliyordum.

“ Winter süper Ln yaşıyor. Şimdi ise odada seni bekliyor. Neredeyse bir gün uyudun. Kaç gün, kaç saat uykusuz kaldın?”

“ Sanırım üç ya da iki gün işte”

“ Gel benim ile”

Bu mükemmel ötesi haber beni yerimde dahil durduramazken şimdi Sutse ile beraber saatlerce beklediğim “ Aşığım” diye bir cevap verdiğim kadının odasına gidiyoruz.

“ Ne? Olamaz”

Ağzımdan çıkan kelimeler ile ayaklarım bir iki adım geriledi. Heyecandan dediğim o kelimeyi kurarken Winter’ın kapısının açık olduğunu bilmiyordum. Daha içeri girmezken bile utanmıştım.

Tanrım heyecan ve sabırsızlık beni neye sürüklemişti öyle…

Yavaşça tekrar odanın kapısına doğru ilerlediğimde kapıyı geriye ittim.

Derin bir nefes alarak içeriye girdiğimde işte o görüntüyü gördüm.

Hafif morarmış gözler, canlı renkte bir ten, hafifi ve halsiz bir gülümseme…

Ve en korkuncu ise beni duyan kulaklar. Kıpkırmızı kesilmiş bir halde yanına oturdum. Morarmış koyu kahverengi gözleri ile bana bakarken ona utancımdan bakamıyorum. Tam o sırada Sutse konuşmaya başladı:

“ Hızlı bir gelişme yaşadı. Sanki uyanmak için beklemiş gibi. Ameliyat sonrası yaklaşık bir saate uyandı. Ardından konuşmaya bile çabaladı. Ln senden bir isteğim var. Lütfen Winter’ı yorma. Şimdi ben çıkıyorum”

Arkasını dönerek kapıya doğru ilerledi. Kapı kapanma sesi ile Winter’a döndüğümd o da bana bakıyordu.

Acaba şu an neler hissediyordu?

“ Aşığım ha?”

Halsiz çıkan sesi ile utancımı bir kenara bıraktım.

“ Beni zorlamasın ve ısrar etmesi-“

Dememe kalmadan hemen söze girdi:

“Ben sormasını istedim.”

Şok içinde ona döndüğümde utançtan ne diyeceğimi bilmiyordum.

Sadece eskimiş parkelere bakıyordum.

“ Ln bunu bana sende itiraf ettin hadi ama ne bu utangaçlık?”

Derin bir nefes aldım. Aslında haklıydı. Ona daha önce hoşlandığımı belli etmiştim. Ama direkt olarak BEN SANA AŞIĞIM dememiştim. Mecbur kabul edecektim. Hem onunla konuşmak için günlerce eklemiyor muydum ben?

“ Tamam, pes ediyorum. Oldu mu?”

Hafif bir sırıtışın ardından başını sallayarak cevap verdi

“ Oldu…”

Mutlu ve halsizdi. Bir yandan dayanıklıydı da. Ölümden dönmüş kalbi durmuştu. Ama tabi ki bir yandan yaşama tekrar tutunmak için elinden geleni yapmıştı. Winter inatçı bir kadındı. Elbet hayata, kader en önemlisi de Ungol’a inat yaşayacaktı. İnatçılığı bazen bazı şeylere yarasada bazen de çekilmez olabiliyordu.

“ Dinlenmen lazım. Uyusan iyi olur”

“ Uykum yok Ln”

“Seni görmek gibi bir kaygım var.
Görsem sevgimden öleceğim,
Görmesem hasretinden.”

Son koz olarak kullandığım çekici cümlem onu hem etkilerken hem şaşkın bırakmıştı. Ondan ne kadar hoşlandığımı söylesem ve bu onu kabul etse de ben kabul etmiyordum. Bu gün tarih 23/ 08/ 1348 ben bu gün inatçı dediğim Winter’den daha inatçı olarak kabul ediliyorum.

“ Biliyor musun sana sarılmayı çok özledim Winter”

“Bana hiç bedensel sarılmasan da bende sana sarılmayı özledim Ln”

Evet, haklıydı ben ona hiç bedensel sarılmamıştım. Her zaman sarmaşıklarımı ona cümlelerim ile bağlamıştım.

“ Ln…”

“ Efendim”

Son gücüyle bir şeyler anlatmaya ve saçmalamaya biraz da etkilemeye çalışan Winter konuşmaya devam etti.

“ Kimsenin olma, benim ile kal!”

“ Kimsenin olmayacağım Winter, Seninle de kalmayacağım. Çünkü senin olacağım”

Dediğim son cümleye tepki veremeden derin bir uykuya ilk adımını atmıştı. Ediklerimi kabul ediyordum. Kimsenin olmayacaktım. Ama Winter ile de kalmayacaktım. Çünkü Winter’ın olacaktım. Şu süreçte ona bir yara bandı olacaktım…

Her yaranın bir iyileşme hakkı vardı. Kanayan yerlerin bir kabuk tutması gibi. Vücuttaki deri ve anılar kapatacaktı o yarayı…

 

 

 

 

 

Loading...
0%