Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Dr. Ungol Golineyt

@beren_simay39

 

Dr. Ungol Golineyt

-------------------------------------------

*Bazıları ne yapsa ne etse de her zaman içi elbet çürüktür*

 

Runha’yı ittirdiğim direk daha hazırlanmamış bayrağımızın direği idi. Şimdi intikamımı almış ve bir suç elde etmiştim. Burada benim yaptığım gösteren şimdilik bir kanıt yoktu.

Burada durmaya ve aşağıdaki cesedi incelemeye devam edersem olacaktı. Terasın kapısına doğru ilerledim. Herkes yolun yorgunluğu ile uyurken ben bir intikamın peşindeydim.

Her şey Runha için artık bitmişti. Yeniden yönettiğim krallığımda ekstra bir katil olmuştum.

Bunlar aklımdayken aklımda Ruhan’ın bana olan sahte sevgisi ve son bakışı geldi gözlerimin önüne.

Bazen diyorum ki; bir varis bu kadar fazla sahtekârlık yapamaz. Ama bir de şu var; Geçmişte ben yeni yeni okula başladığım zamanlar Ruha’nın babası bir yeni hastalık türü çıkarmıştı. Bulaşan herkese bir takım şeyler oluyordu. O zamanlar Runha ile iyi bir arkadaşlığımız ardı.

B hastalığa yakalananlar sadece bedensel değil ruhsal da etkiler gösteriyordu.

Runha bana o hasta olduğunu açıklamadan önce;

“ Seni kaybetmekten korkuyorum Winter”

Demiş ve bir içecek içtiğimizi hatırlıyordum. Sonra bende yakalandım o hastalığa…

Neredeyse üzerinden on yıla yakın bir zaman önce olmuştu bu olay.

Aklıma şimdi geldi. Muhtemelen beni hasta yapan içecek de o.

Bu hastalığı Runha’nın babası Dr. Ungol Golneyt türetmişti.

Nesli bile bilinmeyen hastalık gözlerde aşınma, Atipik depresyon, klostrofobi… Çeşidinde zararlı hem bedensel hem de ruhsal bir etkiye yol açıyordu.

Daha yen yeni dünyayı keşfettiğimde oluşmuştu bende Atipik depresyon…

Saatlerce tavana veya duvarlara bakar olduğum yerde yatardım. Bazen böyle olduğunda hiç yataktan çıkmadığım çoğu kez olmuştu.

Tabi ki bu depresyonarın tek ruhsal olan berbat yanları yoktu. Bu düşünme ve fazla ayrıca zararlı olan uyku maalesef insanı yoruyordu.

O an aklıma odama tam ayağımı atmışken bir şey geldi.

“ Tabii ya!”

Diye söylendiğimde bir tek bu düşünceyi unutmuştum.

Runha öldü v babası nerede?

Kimsenin bu durumdan haberi olmamalıydı. Ama birine konuyu açmak ve özetlemek zorundaydım.

Tom eğer Tom’a bunu yaptığımı söylesem hoşlandığı kız olduğu için belki bana da aynısını uygulayabilir ve onu da öldürmek zorunda kalabilirim.

Şu ki bir savaşı veya herhangi gibi bir varisle girdiğim kılıç kılıca olduğum bir ortamda kazanan elbet ben oluyordum. Kendimi savunma ve kılıç kullanma konusunda baya iyi bir eğitimim vardı. Krallıkta çok küçükken yanlışlıkla (!) bir arkadaşımın kolunu kesmiştim.

Fakat kendisi yetim ve öksüz olduğu ayrıca krallığın önündeki sokakta yaptığı suçlar nedeniyle beni şikâyet bile etse inanılmayacak biriydi.

Bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Kılıç ve savunma dersinde özenle ve dikkatle verdikleri kılıcı o yaşımda kana bulamıştım.

O gün itibariyle her kılıç kavga, savaş bunlarda genellikle öldürülen taraf karşısı oluyordu. Neredeyse bir saat önce birini daha öldürdüm. Bu benim çocukluk ve en yakın arkadaşımdı. Ayrıcalıkla bana o güven duygusunu kaybettiren biri…

Krallığın önünde karın bölgesini delerek diğer tarafa geçiren direğin üstünde kana bulanmış bir halde yatıyor. Kimse fark etmediği için şanslıyım. Açılacak ve bunu yaptığımı söyleyecek kişileri odamda masamın üzerinde bulanan aynaya bakarak düşünüyorum.

Bunların yanı sıra şimdi kız arkadaşlarıma bu durumu söylersem bu sefer belki “ Gezegen Yöneticisine” bildirebilirler ve sonumu getirebilirdi. Bu yüzden onlara bu durumu belirtmeden bir oyun gibi normal yaşama devam edecektim.

Wolf buda onu kız kardeşi gibi gördüğü için benimle yine bir kılıç mevzusuna kalkışabilirdi.

Fakat birini saymadım…

Ln Ars…

Ln bilmiyorum ne kadar sır saklar ama beni sevdiği ve güvendiği için bir sırrıma daha ortak olabilirdi. Şu zamana kadar dışarıdan soğuk görünse de içeriden bence sıcak biri olmalıydı…

Bir keresinde yeniden işlediğim bir cinayette sır tutmaya devam ediyordu.

İstese belki o krallığa beni şikayet edebilirdi. Ama o gün o Ay’ın altında bana sözünü verdi.

Kimseye de söylemedi. Sözünü tuttu. Ben şimdi bu yaptığım olayı anlatmam gereken tek kişiydi. Benim dostum ve arkadaşımdı. Ayrıca bu olay beni git gide bunalıma sokuyor ve beni zorluyordu. Belki kendimi birine anlatsam ve beni anlayabilen birini bulsam fena olamazdı.

En azından beni anlayan biriyle konuşmak daha iyi olurdu…

Bu düşüncelerimden sıyrılarak hemen kendime geldim. Tekrardan bir düşünce, karar verme yağmuruna tutulmak istemiyordum.

Yavaş ve sakin bir biçimde derin nefes alarak ayağa kalktım.

Ln Ars’ın odasının bulunduğu alana doğru yürümeye başladım. HERKES UYUR VE DİNLENİRKEN BENİM YAPTĞIM İŞ GERÇEKTEN DEĞİLMEZDİ. Belki birazdan sıcak yatağıma girer ve uykuya ilk adımımı atardım.

Fakat ardı arkası bitmeyen ve derin bir çukura iten sorularım beni rahat bırakmıyordu.

Şu an tam bu anda Ln’nın kapısındaydım. İçeriye girmeden önce üstüme başıma bir çeki düzen verdim.

Runha öyle saplanınca benim üzerim biraz kan sıçramıştı. Üzerimdeki kan lekeleri ve kokusu belli olmasın diye başka bir elbise giyindim.

O anki yaptığımın şoku sonrası illa kendime gelmem ve sakin kalmam gerekiyordu. Bunun için de elim ile yüzümü yıkamış her şeyimi tazelemiş ve Ln Ars’ın odasına girmek için kapıyı tıklattım.

Önce içeriden bir ses veya bir cevap gelmedi. Sonra ikinci tıklatma girişiminde bulundum.

Sonunda içeride bir hareketlenme sesi duydum. Ayak sesleri kapıya yaklaştı ardından da kapının arkasından Ln göründü.

Saçları dağılmış ve uykulu gözler ile beni süzüyordu.

Hemen ona bakmayı kesip konuşmaya başladım.

“ Biraz konuşabilir miyiz?”

Dediğimde beni onaylar gibi kafasını sallayıp kapıyı kapattı.

Krallığın dışında konuşsak tam önümüzde yatan cesedi yok sayamazdık. Bu yüzden muhtemelen bu krallığın birinci katında bulunan küçük bir balkonda Runha’nın cesedini görmeyeceğimiz bir alanda oturup konuşabilirdik.

Sonunda hazırlanıp aşağıda bahsettiğim yere varabildik.

Balkona benzeyen üstü açık bu alana ulaştığımızda Ln beni meraklı gözlerle izliyordu.

Bu olaya artık bir son verip içimi ona dökecek ve tepkisini izleyecektim.

“ Bugün burada sana anlatmam gereken bir suç var.”

Bu sözümün ardından kafası iyice karışmış olacaktı ki bana anlamlandırmayan gözleri ile bakakaldı.

“ Ben bu yıkım sonrası biliyorsun ki üzülmüştüm. Fakat içimde eğer beni biraz tanıdıysan bir intikam hırsının oluştuğunu anlamışsındır. Orada kaldığım günler boyunca belki Runha’yı çok kızdırıp, sinirlendirip, kışkırtmış olabilirim. Orada kaldığında annemin sana verdiği odadan gece gelen ağlama seslerini elbette duymuşsundur.”

Bunları dememin ardından anladı ki büyük bir bomba şimdi patlayacaktı. Beni dinlerken bir ada duruşunu dikleştirdi ve kafasını onaylar anlamında salladı.

Sonrada eklemeler yaparak konuşmama devam ettim.

“ Bugün buraya geldiğimde kılıçlarımı temizliyordum. Bana saldırmaya çalıştı. Sonrasında ise onu hani krallığın önünde bulunan direğin üstüne it-“

Dememe fırsat tanımadan bana koskocaman açılmış gözleri ile bir tepki verdi. Sadece şunu diyebilmişti.

“ NE!”

Kafamı bu dediklerimin üstüne acımasızca salladım.

“ Evet, doğru anılıyorsun krallığın önünde bir ceset var”

Bunu derken bile tek gözümü bile kırpmamıştım.

Bana bakıp bunu yapmamı hem anlıyor hem de bir sonuç çıkarmıyordu. Biraz afallamış olsa da en sonunda koşarak merdivenlere yöneldi. Biliyordum ki terasta o manzaraya bakacaktı. Bunu halen bir fark eden yoktu. Tabii Ln Ars dışında biliyorum ki onu öldürmeye bile çalışsalar ağzını açıp “Winter yaptı!” demezdi. Bunu çok iyi biliyor ve ona olduğundan güveniyorum. Çünkü önceden yaptıklarımı da biliyordu. Ama aklıma takılan tek birer soru daha vardı.

Eğer Runha öldüyse babası illa ki o salak ve saçma aletlerinden başını kaldırıp onu arayacaktı. Fakat artık fark edildiğin de bazı şeyler çok geç olacak ve sanırım bizden bir intikam alacaktı.

İlk ben intikam zincirini başlatmıştım.

Ama her şeye karşı dayanacağımı umuyordum. Asla da pes etmiyordum. Ln terasta şok kalmış bir biçimde aşağıya baktığını ve gözlerini alamadığından adım gibi emindim.

Artık birilerine de bunu açıklamış ve rahata kavuşmuştum. Şimdi ilk yaptığım şey ise odama çıkıp yatmak olacaktı. Ln Ars ‘a söylemesem de bunu benim yaptığım için sır tutmasını bilirdi. Uyarıya bile gerek bırakmadığı için onu en azından bu yönüyle seviyordum.

Yavaş yavaş oturduğum yerden kalkarak odama gittim. Belli bir süre dinlenip Dr. Ungol Golineyt’ti araştıracaktım.

Fakat hakkında en azından bildiğim bazı şeyler vardı. Bunları küçüklüğümden beri biliyordum.

Dr. Ungol bir profesördü. Laboratuvarın da krallığa yarar katacak şeyler yapmaya çalışır başarılı olunca da ünü herkese yayılırdı. Hatta bazen ona özenir ve bir profesör olmak için can atardım. Kendisi kimya ve matematik derslerinden hoşlanır ve çok iyi denklem çözerdi. Her şeyi bir kenara bırakalım ve birde nasıl rezil oluğuna da bakalım.

“ Krallığıma formül buldum. İşe yarayacak ve daha gelişmiş bir krallık olacağız.”

Diyerek etrafta gezinirken kral bunu sevmiş ve krallığına almıştı. Tabi bizim doktor krallıkta baş kimyacı olunca afalladı ve işleri birbirine karıştırdı.

Kral bunu öğrenince onu işinden attırtmayı sağladı. Fakat bilmiyor ki Dr. Ungol Golineyt krallığı terk ederek başka bir krallığa yerleşmişti. Bu onun için basit bir numaraydı. Fakat orada eski krallığındaki gibi olmadı iyi rolü yapmaya çalıştı. Tekrar buna benzer bir olay olduğunda kendisini suçlayan birine şiddet uygulamıştı.

Bu olaydan sonra arkasındaki bütün pislikleri temizleyerek ortadan kayboldu.

Ben aklıma bu olay geldiğinde sadece şunu anlıyorum;

Kişi ne kadar değişmeye çalışıp kendisi hakkında rol yapıp bir duvar örse de içi elbet çürüktür.

Bir elma kabuğu ile dışını saklar fakat önemli olan dışı değil içidir.

Bir bina sağlam değil ama dışından gösterişli olduğu gibi... Sonrası ise felakete karışıyordu.

Bu yaptığım olay ve düşündüğüm şeyler konusunda oldukça haklıydım. Biraz sakin olup dinlenmem lazımdı….

En sonunda sanırım bir şeyleri başarma peşindeydi. Bunu önceden Runha’dan duymuştum.

Yatağıma yattığımda her zamanki yorgunluğum beni artık rahat bırakmıyordu. Gözlerim artık kıpkırmızı olmuş bir şekildeydi. Bazen konuşmak bile yoruyordu. En çokta istediğim u kafamdaki seslerin kesilmesi ve rahata kavuşmaktı Önce yattığım gibi sorular yoktu ve beni rahatsız edecek bir durum. Tek bir gerçek vardı ki ben gerçekten bir katil olmuşum.

Buna halen inanamıyor ve korkuyordum. Gözlerimi kapatıp perdenin arka kısmına bir yolculuk etmeye başladım.

Aradan saatle dakikalar geçmiş olsa ki uyandığımda şafak yeni yeni söküyordu. Aklımda ise tek soru vardı. Şimdi oradaki manzarayı gören olmuş muydu?

Yatağımdan kalkıp soğuk bir duş aldım. Sonrada üzerimi giyinip dışarıya çıktım. Mutfaktan da kahvemi aldım.

Salonda masanın üzerinde bulunan kitaplardan birine dalıp çoktan gitmiştim.

Sıkıcı bir durumun tam içine batmıştım. Ve bu olaydan bedenim bataklığın altında kalmış sadece yüzüm dışarıdaydı. Oradan alabiliyordum nefesimi…

Rüyamda gördüğüm siluet Runha’ya aitti. Tabi bunu hiç yaşamamıştım. Artık ismini anmak veya duymak istemiyordum….

 

------------------------------------------------------------------------------

 

İyi Okumalar!!

 

 

 

Loading...
0%