Yeni Üyelik
1.
Bölüm

İzdiham Ve Kan Gölleri

@beren_simay39

 

 

İzdiham Ve Kan Gölleri

 

-------------------------------------------------------

* Kan göllerinin ortasında oyun oynayan kız çocuğu*

 

Kan gölleri, aile haykırışları, kralın bağırış sesleri… Neler yaşadığını yani uyanmış olan Gladrien ile beraber anlamaya çalışıyoruz. Karanlık odada ailemin koskoca Leoard krallığına karşı gelmesi ve bizi yoksul olan evin daha doğrusu “ev” demeye bile gerek olmayan yıkılmış yani harabe içinde olan bu tanımadığım kapsüle benzeyen insanı bunaltacak derecede olan yerin içinde gözlerin bile göremediğim abim ile aynı oda da inceleme yapıp ne olduğunu çözmeye çalışıyoruz.

Dışarıda halkın bağırış seslerinin arasında çocuk gülme ve oynama sesleri de geliyordu.

Odanın zeminine uzak tavana da yakın olmaya bir bölümünde dışarıyı görebileceğimiz pencere vardı.

Gladrien ‘nın oraya çıkması imkânsızdı.

“ Hadi”

Diyerek ayağa kalktığında amacını anlamıştım. Beni yukarıya kaldıracak ve olanları görmemi sağlayacaktı.

Onun ayaklandığını görünce planı için ayağa kalktım. Ellerini birbirine kenetleyip bana bir basamak oluşturduğunda ayağımı tam Gladrien’ın kenetlediği ellerinden destek alacakken bir anda içeri yaşlı uzun bir sakala sahip ihtiyar ve yoksul bir varis bağırarak girdi.

“ Hayır”

İçerisi biraz olsun aydınlanmıştı. Uzun süre karanlıkta bekleyip gözlerimizi ışığa alıştırmak zor olacaktı. Varisi sadece ihtiyar ve uzun yırtık sararmış kıyafetinden tanıdım.

Bu kişi krallığın en pahalı okulunda bulunan müdürü. Yani ben öyle düşünüyordum. Fakat bu halde içeri giren bizim krallığımıza ait olmayan tanımadığım biriydi.

Gladrien gözlerini açıp sürekli kapayarak olanlara anlam vermeye çalışıyordu.

“ Ne oluyor?”

Diyerek dışarı çıktığımda gördüğüm manzara iğrenç ve korkunçtu. Burası Leoard krallığı değildi. Etraf kanlar içinde ve ölü varisler ile ile doluydu.

Ben Winter ömrüm hayatım boyanca asla görmek hatta yaşamak istemediğim şeyler yaşadım.

Herkes gibi bende Leoard krallığında yaşıyordum. Ta ki o güne kadar. Krallığımızda tek bir okul var.

Olimpresty Okulu

Evet, belli bir bütçeye sahip olamayanlar oraya gidemiyor. Ben yoksul bir ailenin son çocuğuyum. Birde başımıza gelenlerden sorumlusu umursamaz ve bol aksiyon seven bir Gladrien .

Okula bütçem yetmediği için gidemediğimde orada öğretilenlerden haberim bile yok. Sadece bizim krallığımız bulunuyor sanıyordum. Maalesef birçok krallık daha bulunduğunu aniden içeriye giren bu varis den öğrendim.

Burada tek hayatta kalan onun olduğunu sanıyordum. Etraf cesetlerle dolu ayrıca her tarafta kan kokusu var. Burada yaşayanların yarısının bedeni paramparça olmuş ve atılan oklar bedenlerine isabet etmişti.

Her şey normal evdeyken uyandığımda bu iğrenç manzara ile karşı karşıyaydım. Olanların hiç birine anlam veremiyordum. İhtiyar varis konuşmuyor sadece bana bakıp sırıtıyordu.

“ Ne var?”

Diye sertçe çıkışımdan sonra cesetleri inceleyen ve nasıl öldüklerini tahmin etmeye çalışan Gladrien’e döndü.

“ Burada tek zeki ben olsam gerek”

Diyerek sırıtmasını devam ettirdi. Çokbilmiş bir eda ile konuşmaya devam etmeye başladı:

“ Krallıkların hepsinden on adet öğrenci getirdiler. Halk buna karşı çıktı. Sonrasında ise olanlar gördüğün gibi devam etti.”

“ Herkes birbirine gir-“

Derken arkadan Baş belasının sesi duyuldu.

“ BUNLARDAN BİRİ YAŞIYOR!”

O tarafa döndüğümde yerde bacağını tutmuş hayıflanıp ağzından farklı bir şeyler geveleyen bir varisi gördüm.

“ Siz uzaklaşın”

Diyen çokbilmiş koşarak varisin yanına gitti. Aralarında farklı bir dilde bir şey söyleyip iletişimi sağladılar.

Hangi krallıkta olduğumu bile bilmezken aklımda tek soru vardı.

“ Ailem buna izin verdi mi?”

Bana bunu yapacaklarını sanmıyorum. Bilmediğim bir krallıkta Gladrien ile beraber izdihamın da bulunduğu bir olayın içindeyim.

Karşımdaki ihtiyar ve yerde kurtulduğunu umduğumuz varis farklı bir dilde bir şeyler söylerken ben Gladriel ne kadar meraklı olduğunu düşünüyordum.

Her yerde kan gölleri harabe içinde olan evler ve tam karşımda bu yoksulluğun içinde bulunan gösterişli ve başında üç elementin taşının bulunduğu krallık var.

“ Buranın adı da ne?”

Diyerek şu zamana kadar mantıklı bir soru sorduğum sırada ihtiyar her tarafı kanlar içinde yaşamasını umduğumuz varisi sırtına aldı:

“ Wlardn”

Diye söylendiği sırada eklemede yapayı unutmadı.

“Her krallığın bir elementi vardır. Karşıdaki gördüğün krallıkta doğa yani bitkilerin elementi bulunuyor.”

“O zaman doğa elementini Büyü ya da sihir ile yönetirsiniz.”

Dediğimde sadece kafasını Hayır anlamında salladı.

“ Maalesef bu haldeyken olmuyor. Yılın belli zamanları kontrole başlıyoruz.”

“ Anladım. Peki, şimdi ne yapacağız?”

“ Krallıkta kimse kalmamıştır. Bizi yönetenler şimdi herhangi bir yerde saklanıyor olsa gerek”

“Neden?”

Diye devam eden koyu bir merakın içindeydim.

“ Tamam, yeter sus artık. Soru sormanın zamanı değil. ”

Derken beni de tersliyordu. Gladrien etrafa bakınıp bizi dinliyordu. Bu sefer çizgiyi ben aşmıştım.

Etraf her zamanki gibi rutubet ve kan kokuyordu. Bunalım yaşıyordum. Krallığa doğru ilerliyorduk. Oradan bir tekerlekli sandalye alıp bu yaralanan adamı oturtarak yeni bir rota çizecektik.

Artık eve dönmek istiyordum. Kendi krallığım ve arkadaşlarım bana yeterdi. Bir çoğun dan nefret etsem de bazıları vardı işte tek de olsa iyi bir arkadaş olması daha iyiydi.

Yaptıklarına anlam vermek imkânsızdı. Bu yüzden seçimimi iyi yapmıştım. Aslında onlardan intikam alma fikrine de sahiptim.

Ama şunu da iyi biliyorum ki buradaki yani bu gezegendeki tüm krallıkların ağır kuralları ve ağır cezaları vardı.

Varisler kimseye zarar verme ya da bir kurala karşı çıkma gibi hareketlerde bulunamaz.

Krallığımda en ağır cezada buydu işte. Ama son zamanlarda bir savaş için hazırlık yapıyorlardı.

Buda saçmalık bir yönden bakarsak.

Krallığın kuralları her zaman dengeli olmuyor. Bu yüzden diğer varislerden intikam alamıyordum.

Krallığa yaklaştığımızda Gladrien etrafa bakıp bizden başkasının olup olmadığını kontrol ediyordu.

“ Kimse var mı?”

Diye seslendiğimde ihtiyar varis her zamanki sırıtışı ile bana döndü.

“ Seni anlamazlar. Her krallık farklı dile sahip”

Diyerek bilmiş tavrını yeniden bize kanıtladı. Sırtına aldığı varis Homurdanmaya başladı. Ağzının içinde tuhaf sesler çıkararak acı çektiğini anlatmaya çalışıyordu.

Dillerinden anlasam aslında bu ihtiyar varise sorduğum sorulardan daha fazla soru sorardım.

En azından bir bilgi sahibi olurdum. İçerisi dışarıdan daha iyiydi. En azından burada ölü varisler ve kan yoktu. Her yer gayet normal ve temizdi.

“ Sen burada bekle, içeriden bir tekerlekli sandalye bulurum.”

Diyerek ihtiyar varis nereye çıktığı belli olmayan bir kapıda içeri girdi. Gladrien etrafta görünmüyordu.

Ama onun dışında bir ses daha geliyordu. Sanki biri sıvı bir madde ile oyun oynuyordu.

Ama bizim dışımızda şu zamana kadar canlı ya da yaşam belirtisi göstermiş kimse ile karşılaşmadık.

Tekrar döndüm baktım. Ama kimse yoktu. Ses krallığın içinden bir yerden geliyordu.

Etrafta bende dolaşmaya başladım. Burası Leoard krallığından biraz daha büyük ve genişti.

Belli bir süre incelememin ardından krallığın sol tarafında bodrum katına benzeyen aşağıda kan gölüne dönüşmüş kanların birikintileri ile oyun oynayan küçük bir kız varis vardı.

İlk defa böyle bir manzara ile karşılaşıyordum.

Seslensem beni anlamayacağını bildiğim için orada onu izledim. Sonunda dışarı iki varis de çıktı.

“ Burada bir kız varis var!”

Dediğimde görüş alanıma mor ve ela rengine karışmış renkte bir çift göz girdi.

Saçları kumral yani kahverengi idi. Benden uzundu ve bir dakika bu varisin arkasında tek bir kanat vardı. Oysa kanatlı varislerin hepsinde iki tane bulunurdu.

İhtiyar varisin bana döndüğünü fark ettiğimde kumral saçlı çocuk ile göz temasını kestim. Ardından kız varisin yerini işaret ettim.

Kumral saçlı varis bize doğru gelmeye devam ediyordu. Gladrien bunu fark ettiğinde bozulmuş bir eda ile önüme geçti.

“ DÖN ÖNÜNE!”

Diye bağırdığında kıza odaklanmaya çalıştım. Burada sadece biz yaşamıyormuşuz anlaşılan başkaları da vardı. Belki de şuan ölmek üzere olanlar da vardı. Yaralı olanlar, aç olanlar, hasta olanlar…

Küçük kız kan gölünde oyun oynuyordu. Arkamızda da tek kanatlı ve kumral saçlı olan varis bize yaklaşıyor biz yeni rotamızı düşünüyorduk…

Her şeyin en büyük gerçeği ise ailemi bizi buraya getirenlere uyurken vermiş bizden vazgeçmiş olmasıydı….

Tek başımıza yönümüzü bir krallığa sürmek kaçak casus gibi barınmak zor olacaktı. Aramızda hiçbir iletişim kaynağı yoktu…

Herkes birbirini tanıyıp anlamaya çalışıyordu. Bir krallığa hapsedilmiş buradan kurtulmayı savaştan kaçmayı bekliyorduk…

-----------------------------------------------------------------------------

 

Benim biricik yıldızlarım,

Okuduğunuz için teşekkür ederim

 

 

İnstagram: Aselsimay89

Youtube: Beren Simay310

Loading...
0%