Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Leoard Krallığı Öğrencileri

@beren_simay39

 

Leoard Krallığı Öğrencileri

 

-----------------------------------------------------------------------

*Yaşamak da bir savaş*

 

Sabah Gladrien’in odaya girmesi ile uyandım. Güneş çoktan doğmuştu. Gezegenin asil maddelerinden biride bu gökyüzü.

Rotayı çoktan çizmişlerdi. Önce Wlardn krallığından “Misafir Varis” adında bir belge çıkaracaktık. Sonrada en yakın bir krallıkta en fazla üç gün üç gece kalacak diğerlerine yol alacaktık. Ardından duruma göre Leoard krallığına dönecektik.

Herkes ile vedalaştıktan sonra normal yaşamımıza devam edecektik. Olası bir şekilde krallıklar arası savaşta saklanacak sonra ortaya çıkacaktık. Her şey planlanmış bir şekilde işliyordu.

Bir aksilik çıktığında ani bir şekilde “ B planı” adını verdiğimiz ikinci planımızı gerçekleştirecektik.

Henüz bir B planımız yoktu. Sabah odadan çıktığımda kolumdaki yarayı fark eden Ln Ars:

“ Kolun..”

Diyerek sağ olsun diğerlerine yaramı fark ettirdi. Gladrie umursamadı. Her zamanki gibi artık umursamama döngüsüne giriş yapmıştı.

İhtiyar ise sadee dönüp bakmıştı. Yaralı varis gün geçtikçe iyileşiyordu.

Birde yanımızda küçük kız varisi vardı. Onu ne yapacağımız belli değildi?

“ Krallıkta böyle ailesi olmayan varisler için bakılacak bir bölüm var. Oraya bırakalım”

İhtiyarın fikri pek içime sinmese de yapacak hiçbir şey yoktu. En iyisi onu burada bırakmak olacaktı.

Ailesi yoktu. İhtiyar ile belli bir şeyler konuşup anlaşırken anladım.

Artık Wlardn krallığının dillerini çözmeye başlamıştım. Yola koyulmadan önce krallığa doğru ilerlemeye başladık. Kimseden çıt çıkmıyordu.

Sessizce yol boyu ilerledik. Sadece ikinci sorun ile karşı karşıyaydık.

Birde yaralı varis…

Onu da burada “ Yaralananlar” bölümüne bırakacaktık. Bacağı iyi durumda değildi.

Yolumuz uzun ve yorucu olacaktı. Onu bu sandalye ile taşımak yük olurdu.

Krallığa geldiğimizde Glarden, İhtiyar, küçük kız varis ve yaralı varis içeriye girdi.

Ben ise Ln Ars’ı kenara çekip içeride bir nebi motorlu araç olarak tanımladığım cismi gösterdim.

“ Belki bu işimizi görür ne dersin?”

“ Bakmak ve kontrol etmek gerek Winter”

Diyerek cismin yanına doğru ilerledi. İlk olarak içine sıvı bir madde boşalttı. Sonrada birkaç yere tuşlayıp çalışıp çalışmadığını kontrol etti.

“ İşe yarıyor aslında ama beş kişilik.”

“ Tamam, o zaman Ln”

Diye cevap verdim. Glarden elinde beş adet kitapla geldiğinde benim ve Ln Ars’ın yanımıza gelerek taşıta baktı.

“ Buda neyin nesi?

“ Yeni teknoloji”

Diyerek Ln’ e baktım. Gayet mutlu görünüyordu.

“ Yürümekte kurtuldu-“

Derken ihtiyar sözünü kesti.

“ Onu kullanmanız yasak.”

Diyerek bizim umudumuzu düşürdü.

“ Neden?”

“Çünkü sadece kral ve yardımcıları için tasarlandı.”

Dediğinde ise uzaktan Beş kişilik bir gurup gördüm. Hepsinin siması tanıdıktı.

Runha

Tom Ford

Lyra

Wolf

Bellick

Bunlar sınıf arkadaşımdı. Hepsi de beni severdi. Bana gülümseyerek yaklaştıkları sırada Gladriel’in ağızından.

“ Belick”

Kelimesi çıkmasıyla ona doğru koşması bir oldu. Ağzım açık bir şekilde Gladriel’in Bellick’e sarılmasına bakıyordum. İhtiyar büyük bir kahkaha patlattı.

“ Bu zamana kadar âşıkları buluşturmak kolay olmadı.”

“Ne!”

Neyden bahsettiğini anlamamıştım.

“ Gladriel Beliick’e âşık”

Dediğinde şok üstüne şok yaşıyordum.

“ GLADRİEL SEN NE TÜR BİR PİSLİKSİN!”

Diye bağırdığımda Ln gülmeye başladı. İçimden sabır diliyordum. Neredeyse on yıllık arkadaşıma âşıktı.

“Anlaşılan buradaki bütün arabalar bize lazım olacak”

Diyen Ln Ars’a baktım.

“Bir krallık kurmak zor mu?”

Soruma hayır anlamında başını salladı.

“ Aklından ne geçiyor bilmem ama bir şeyleri anladım sanırım”

Diyerek fikrimi tahmin etti. Aslında bu kadar çok kişiyken yeni bir krallık kurmak zor olmayacaktı. Fikrimce biraz zorda olsa yaparız gibi geliyordu.

Bunun için kendi krallığımdan izin istememizi istiyorlardı. Gezegen kanun ve kuralları belgesinde bu şekilde yazıyordu.

İlk rotamızı Leoard krallığına sürdük. Bulduğumuz aracı çalıştırmayı başardık ancak beş kişilik olduğu için sadece Gladrien, Ben ve Ln Gidecektik.

Diğerleri şimdilik krallıkta kalacaklardı. Yola çıktığımızda Gladrien’ın getirdiği kitapları Okumaya başladım. Zamanın geçip gitmesini bekliyordum. Fikrim herkesin aklına yatmıştı. Aslında krallığın yönetimi bana kalıyordu. Beni biraz olsun heyecanlandırıyordu.

“ Ortalama ne kadar sürer ki bir yol?”

“Fikrimce dört saat diye düşünüyorum”

“ Bayağı uzun geçecek o zaman”

“ Molada veririz”

Ln İle aramızda geçen konuşma sonrası kitaba devam ettim. Pek odaklanamıyordum ama olsun.

“ İlk krallık Milattan önce altı bin elli yılında kurulmuş. Bu inanılmaz”

“ Ayrıca yöneticisi ilk kadın krallık yöneticisiymiş.”

“ Adı Sasha”

“Bu kitap çok sıkıcı”

“Daha ne kadar kaldı”

“ Ay çok güzel değil mi?”

Yol boyunca bütün konuşmalarım bunlar idi. Sonunda da uymuştum. Acaba ailemi görebilecek miydim? Ya da görsem ne tepki vermeliydim?

Beni ve Gladrien’i bu tanımadığım krallığın askerlerine vermişlerdi. Hem de başımıza geleceklerinden gram fikirleri yokken. Sanrım onlarala iletişimi belli bir süre ya da komple kesmem gerekecek. Tanımadığım ihtiyar varis sayesinde hayattaydım.

Başlarda ona kızsam ya da gıcık olsam bile bilmedğim bu yerde tek hiçbir şey yapamazdım. O izdihamın içinden çekip bize harabe olmuş evini paylaşmıştı. En büyük iyiliği de yapmıştı aslında. Belki de kralın askerleri tarafından kalabalığı ortasında ölecektik. Ya da yaralı bir halde acı çekecektik.

Başımıza her şey gelebilirdi. Ölenlerin tarafında olmadığım için aslında bir yönden ne kadar üzgünsem o kadar yaşadığıma mutluydum. Duygularımı birbirine karıştırmışlardı bu olanların hepsi…

Şimdi ya da gelecekte krallıklar bir savaşa hazırlanıyor. Bir yerde kaçak olarak yaşamak idam edilmek ya da hapse kapatılmak en kötüsü de savaşın ortasında savunmasız bir şekilde ölmek olacaktı.

Kendime ait bir krallık kurarsam belki anca o zaman orada gönül rahatlığıyla ölürdüm. Savaş eğitimleri alır gerekirse kendi toprağım, krallığım için savaşırdım.

Kaçak olarak sığındığım bir krallıkta savaşamadan ölmeyi bekleyecektim. En azından ben savaşırdım.

Belli bir sertifikam var. Eğitimim, savaş için malzemelerim de bulunuyordu. Bu rahatsız edici neredeyse milattan önceyi temsil eden arabada krallığımın ismi ve hayallerini düşünürken uykuya dalmıştım.

Uyandığımda hava yeni yeni aydınlanıyor ve kaşımda elementlerin bulunduğu koskoca Leoard krallığı var. Gladrien ve Ln Ars uykudayken son kez doğup yaşamımın yarısını burada geçirdiğim topraklarda dolaşmayı ve aileme gizliden veda etmek istedim. Arabadan indiğimde burnuma tanıdık bir koku geldi.

Lavanta ve gül karışımı…

Ve yine tanıdık bir manzara.

Bataklık ve lotus çiçekleri…

İşte Leoard krallığında özlem çekeceğim tek yer bu kısımdı. O koku ve bu manzara…

Evim krallığın ulunduğu sokağın hemen ilk sokağın sağ köşesinde idi. Şafak tam doğmamışken kral için mesai başlamazdı.

Bunu babamın çalıştığı zamandan bilirdim. Belki de şimdi iş için hazırlanıyordu. Evime ve çocukluğumun geçtiği yere gözlerim dolu dolu son kez bakmaya gidiyorum.

Sokaklardan geçerken diğer beşlinin de bu duyguyu yaşamasını ve evlerine son kez veda etmesini isterdim…

Herkes uyuyordur diye düşünerek gittiğim evimin ışıkları açıktı. Sokakta sadece bizim evimizin ışıkları yanıyordu… Annem perdeleri örtmeyi her zamanki gibi unutmuştu. Bu sayede içeriyi görebilerek son kez onlara bir veda edecek el sallayacaktım…

Belki de uyanık değillerdir umuduyla yaklaştığımda maalesef umduğum gibi değildi. Babam evden çıkıyordu. Hemen yan komşumuzun evinin arkasındaki küçük yaban mersini ağaçlarının arkasına saklandım.

Babamı krallığa doğru ilerlerken son ke görüyordum…

Ona büyük bir veda ettiğim sırada yanağıma her gece evimdeyken bile hissettiğim o tanıdık hissiyat geldi…

Gözyaşı

Evet, evdeyken bile geceleri ağlardım ben. Ayı görünce geçmiş gelirdi aklıma. Hâlbuki beş yaşında küçük bir varis idim daha.

Büyük annem evimize son kez gelmişti. Ayın ve krallığın elementi olan gök taşının hikâyesini anlatırdı bana…

Uyandığımda ölüm sessizliği idi her yer.

Sormadım anne ne oluyor diye.

Biliyordum hazin sonun geldiğini. Suçunun belli olduğu ve ölüm cezası aldığını.

Babama baktıktan ve kocaman GÖRÜŞÜRÜZ BABA, dedikten sonra zor olan tek şey vardı.

Annem…

Nasıl diyecektim ona bir elveda.

Bir varis olarak yüreğim elverecek miydi bir daha?

Gerçeklikti bu acı. Yavaş ve sessiz adımlarla yürüdüm evime. Annem mutfakta aile resmimize bakıyordu.

Bir şey yapamadan ona bir el salladım.

Ama o an fark ettim ki en büyük acının tepkisi bağırmak, çağırmak, ağlamak değil tepkisizce ilerlemekti.

Dışa vurmaktansa içimde yaşayacaktım yangınımı.

“Ağlama”

Arkamı dönüp sesin sahibine sarıldım. Sonrada arabaya doğru tekrar yola çıktık Ln ile birlikte.

“Senin…”

Ailen diyemedim ama o bunu fark etti.

“ Yok..”

O an başta anlam veremediğim gözlerindeki acının kaynağını bulmuştum. Ailesiydi geçmişi. Orada “ Bana yardım edin” Diye bağırıyordu gözleri. Tek ben mi fark etmiştim bilmem. Ama yardım istiyordu.

Kanadının teki gerçek anlamda yokken, ruhsal anlamda da yoktu.

“Anladım”

Diyerek aslında “SORUNUNA ÇÖZÜMMÜ ŞİMDİDEN BULDUM” demek istiyorum. Fark etmiş olsa ki sadece yere bakan kafasıyla evet anlamında başını salladı.

Gladrien uyanmadan krallığa girmeyecektik ki karşıdan bir ses duyuldu.

“ Hoşça kal”

Başımı kaldırdığımda Gladrien yerde oturuş Leoard krallığına son vedasını ediyordu. Ardından bize dönüp:

“ Ben hazırım”

Dedikten sonra krallığa doğru ilerledik. Sadece sustuk. Yol boyunca kimse bir şey demedi. Tam krallığın önünde merdivenlerden birine kocaman hayatımı belirleyecek olan o adımı attım.

“ Ben hallederim”

Diyerek diğerlerini geride bıraktım. Yavaş yavaş çıktım. Yavaş yavaş yürüdüm. Acelem yoktu. Bu yaptığım bu binaya bu krallığa son vedam idi.

Sonra son kez de olsa yapmak istediğim ve buraya gelirken planladığım bir şey yapacaktım.

Üzerinde babamın isminin yazdığı odaya doğru ilerledim. Derin bir nefes aldım ve kapıyı iki kere aynı ritim de tıklattım.

Babam burada önceden çalıştığında anne ile geldiğimiz bir ziyaretimizde hep böyle çalardım.

Tak.

Tak. Tak

Babamın içeriden sesi gelmedi. Dayanamadan ben kapının kulpunu yukarıya doğru çevirdim. Açılan kapıdan kafamı içeri uzattım.

Uzun koltuğunda arkası dönük bir şekilde her zamanki gibi oturuyor ve gele evrak, şikâyet ve talepleri imzalıyordu.

Yavaşça içeri grim ve konuşmaya başladım.

“ Krallıktan ayrılma ve yeni bir yere geçme izin belgesi için gelmiştim”

Aman Tanrım neredeyse ağlayacaktım. Bir anda bana döndü. Sadece koyu kahverengi gözlerime baktı. Sonrada ayağa kalktı. Yanıma yavaş yavaş yaklaşıp küçüklüğümde onun eve gelince beni karşıladığında yaptığı gibi kollarını kocaman açtı.

Bende ona aynı tepkiyi verdim. Kollarının altına girip göğsüne kafamı yasladım. İşte evime koca bir şekilde veda sarılması yapıyordum.

Ne ben ağladım nede o. Sadece sarıldık. İkimizde şunu biliyorduk ki buna büyük bir şekilde ihtiyacımız vardı.

“Tamam”

Dedi ve benden ayrılıp belgeyi önümde duran mavi ve pırlanta şeklindeki masaja koydu.

“ Bunu imzalaman gerek”

Dedi ve işaret parmağıyla belgenin sol alt köşesinde yazan “Varisin İmzası” yazan yere kocaman ailemin harflerinden belirlediğim imzamı attım.

Bunu görünce gözleri doldu ama artık ben bu krallıktan değildim.

“Hoşça kal baba”

“ Hoşça kal küçük hanım ama en az bir yıl sonra yine buraya dönmek zorundasın unutma”

Dediğinde hüzünlü idi.

Bu madde aile sözleşmesinde yer alıyordu. Ben küçükken böyle bir sözleşmeyi bir kâğıda yazıp bütün aile bireylerine imzalatmıştım.

Şuan bu sözleşmeyi bahsediyordu.

“Tamam”

Diyerek dışarı mutlu bir şekilde çıktım. Krallığın çıktığım merdivenlerini yavaş yavaş yine indim. Mutluydum ona son kez “hoşça kal” demiş ve gönlüme biraz da olsa su serpmiştim.

Bazen en büyük acı, intikam ya da mutluluktur sessizlik. Yavaşlamaktır veda etmek ya da kalmak. Varislerde bir krallık kurabilirmiş dedirtmeye ve imkânsızı başarmaya

Kafamda çalan şarkı diyor ki:

Sana kanmıştım, sokakta boşlukta dalmışım,

Gözlerine sözlerine,

Eskisi gibi değilim bir bilsen,

Tanır mısın ben bir görsen?

Bu şarkıda ki gibi hissediyorum aileme karşı. Ne kadar farklı açıdan baksan da bazı şeyler yine aynıdır.

 

 

-----------------------------------------------

 

İyi okumalar yıldızlarım!!

Şarkı Lotuxs- Neredesin

Loading...
0%