Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@berenkayabasoglu

 

 

Leyla’nın anlatımı

 

Telefonumdaki alarm ile uyandığımda normalden daha dinç hissediyordum. Mutlu bir şekilde yataktan kalkıp yatağımı topladıktan sonra hızlıca gardolabımın önüne geçtim. Kendime krem rengi bir kargo pantolon ve siyah, vücudumu kavrayan bir siyah crop aldıktan sonra hızlıca banyoya gittim. Üstümü giyindikten, saçlarımı taradıktan sonra aynada kendi kendimi inceledim. Aynadaki yüzüm gözüme çok yorgun geldiğinde, makyaj çekmecelerime uzanıp kapatıcıyı çıkardım. Zaten az olan göz altlarımı kapadıktan sonra elime aldığım allık stick’i ile yanaklarımın üst kısmına ikişer nokta koydum ve fırçamla dağıttım. En son olarak kirpiklerimi kıvırıp birazcık rimel sürünce aynadaki halim bana daha güzel gelmeye başlamıştı. Aynadaki görüntüme bakıp gülümsedikten sonra, odama geri döndüm. Antreman için zaten önceden hazırladığım çantaya fazladan bir takım kıyafet ekleyip, alt kata indim. Kendime hızlıca bir smoothie hazırladıktan sonra smoothie’mi matarama koydum. Telefonumu şarjdan alınca evden çıktım. Arabama bindikten sonra radyoya uzanıp, radyoyu açtım. Smoothie mi içerken arabayı sürmeye başladım. Antreman için stüdyoya geldiğimde arabayı park ettim ve çantamı alarak stüdyoya girdim. Çantamı soyunma odasına bıraktım ve stüdyoya ilerledim. Oğuz’a gözgöze geldiğimde ona çantamdan aldığım kavanozu verdim. Gülümsedi ve elindeki kavanozu açtı, benim kağıtlarımı onun kavanozuna ekledi. Kavanozu bana uzattığında alıp çantama yerleştirdim. Kafamı ona çevirdiğimde yüzüme bakıyordu.

 

Oğuz’un anlatımı

 

Leyla, eline verdiğim kavanozu çantasına koyarken ona bakıyordum. Yüzüne dikkatli baktığınızda çok az makyaj yaptığını fark ettim. Dikkat çekmeyecek kadar az olan gözaltı morluklarını kapamıştı ve biraz allık sürmüştü. Sanırım kirpikleri de farklıydı, normalde yaptığğı gibi kıvırmıştı ama sanırım riimel de sürmüştü.

 

“Makyaj mı yaptın sen?”

 

Başını onaylar şekilde salladı.

 

”Sabah biraz makyaj yapmak istedim. Bir sporcu için makyaj pek pratik değil ama bir şeyler yapmak istedim.”

 

Makyaj yapmıştı.

Ona yakışmıştı.

Ama o makyajsız bile çok güzeldi.


 

“Güzel olmuş” dediğimde gülümsedi ve yanımdan ayrıldı. Biraz uzaklaşıp ısınma hareketleri yapmaya başladığından çok süre geçmemişti ki Diana geldi.




 

Diana ellerini birbirine çırpıp bizi bir araya topladı. Oğuz ve ben onun oturduğu bankın yakınına yere oturduk. Diana derse başlamadan önce bir şey anlatacaksa hep bunu yapardık. O banka oturur bizde yakınlarında yere otururduk. Diana boğazını temizlediğinde ikimiz de dikkat kesildik.

 

“ Yarışmanın bilgileri geldi, bu yıl her şey herseferinde olduğu gibi farklı.”

Leyla Diana’yı keserek “ Nasıl farklı” dedi.

 

”Bu katıldığınız yarışma Fransız biri tarafından yapılan bilinen yarışmalar ama bu yarışmanın özelliği her yıl değişik görevler eklenmesi. Örneğin bu sene bu yarışma 2 sekmeden oluşuyor. İlk dansınız da kurallara uygun bir kareografi beklenirken ikinci dansınız size kalmış. İstediğiniz dans haraketlerini, farklı tür dansları veya kafanızdan attığınız haraketlerle oluşturduğunuz kareografinizle çıkacaksınız o sahneye. Verilen duygu ve görünümden puanlayacaklar. Sonuç olarak 2 sekmenin toplam puanları en fazla olan takım kazanacak.”

 

Leyla konuşmaya başladı.,


 

” Yani bir tane kurallara uygun bir tane ise tamamen attığımız kareografi oluşturmamız gerekiyor”

 

Devam ettirdim.

 

”Ve bu kareografilerle tüm dünyadan insanlarla yarışıcaz”

 

Diana başını onaylar biçimde salladıktan sonra konuştu.

 

“Teknik olarak 2 değil 3 kareografi lazım çünkü ulusal seçmeler için de bir kurallara uygun kareografi gerekecek ama onun dışında haklısınız” dedi.

 

Ellerini tekrar çırpıp ayağı kalktı.

 

“İşe koyulma vakti, kalkın hadi.”

 

Leyla’da bende şok olmuştuk çünkü kafamız karışmıştı. Kuralsız, karışık bir kareografi öyle mi? Güzel olabilir. Ayağa kalktım ve Leyla’nın önüne geçtim. Ona elimi uzattığımda elimi tuttu ve ayağa kalktı. Elini bırakıp, dans için pozisyon aldık. İkimizde Diana nın açtığı müzik sayesinde dansı anlamıştık. Pozisyon aldım ve hazırlandım. Elimi Leyla’nın giydiği kıyafet yüzünden tam kapanmayan beline koyduğumda içimde bir anda bir heyecan belirdi. Dans boyu saklamak için uğraştığım gülümseme artık saklanamaz durumdaydı. Yüzümdeki gülümsemeyi saklamaya devam ederek, yeni müzikle yeni dansa geçtim. Art arda Leyla ile kaç farklı dans ettiğimizi, kaç kareografi denediğimizi ve kaç kusur üzerinde çalıştığımızı bilmiyordum. En son denediğimiz “Galaksi” kareografisi, Leyla’nın Melih’le oluşturduğu Mavi ve benle Melike’nin oluşturduğu Pembe (ismi Melike koydu) dansının bir birleşimiydi. Gayet güzel gitse de ikimizinde kareografilerde yanlışları vardı. Ben Mavi den eklenen kısımları o ise pembeden eklenenleri unutuyordu. Yine de dansı yaklaşık 5 kez daha yapınca bir ilerleme görülmeye başlamıştı. Normalde 20 dakika içinde bitmesi gereken antreman her pazartesi olduğu gibi bu pazartesi de ekstradan 1 buçuk saat antraman yapacaktık. Diana iki denemeden sonra müziği durdurdu ve ilk saatine baktıktan sonra konuştu.

 

” 20 dakika mola, sonra burda olun.”

 

Bunları söyledikten sonra hızlıca çıktı.


 

Leyla’nın anlatımı


 

Kendimi adeta sürükleyerek soyunma odasına gittim. Çantamdan kavanozu ve iki matarayı aldıktan sonra tekrar Oğuz’un yanına döndüm. Sessizce köşede oturan Oğuz’un yanına çöktüm ve ona elimdeki ikinci matarayı uzattım. İçinde su olan mataranın yarısını bir dikişte içtikten sonra bana döndü. Gülümsedi ve “Kavanozdan seçelim mi?”dedi. Gülümseyerek kafamı salladım ve kavanozu uzattım. Kapağı açtı ve bana uzattı.

 

“Sen seç, Kamelya”


 

Ona gülümsedikten sonra elimi kavanoza daldırdım ve elime gelen ve en iyi hissettiren kağıdı elime aldım. Elim kavanozdan çıktığında elimdeki küçük kağıdı açtım. Yazıyı gördükten sonra hafif bir şok ve yüzümdeki gülümsemeyle kağıdı Oğuz’a doğru çevirdim.

 

Sesli bir şekilde ” Planetaryüm ziyareti” diye okudu.

 

Şaşkınlıkla konuştum.

 

“ Gezegenlerin ilgini çektiğini bilmiyordum”

 

“Çekmiyor zaten” dedi omuz silkerek.

 

”Ama bunu ben yazmadım, sen yazmışsın”

 

Başıyla onayladı.

 

“Ben yazdım”

 

”Anlamıyorum” dedim. “ Sevmediğin bir şeyi neden yazdın?”

 

”Çünkü sen seviyorsun. Gezegenler, yıldızlar hep ilgini çekmiştir. Hoşuna gider diye düşündüm”


 

Hoşuma gider diye düşündü

 

Benim için yazdı


 

Ona gülümsedikten sonra Diana’nın odaya girmesiyle ayağı kalktım. Diana “Haydi bakalım kalkın sizi küçük yumurtalar. Başlama vakti. Kerografiyi tam ikiye bölüp öyle çalışıcaz. İlk yarı Mavi dansının, Leyla Oğuz’a kareografiyi göster. Daha sonra Oğuz sana diğer yarıyı gösterir. Ne yapmamız gerektiğini anlayınca Oğuz’un kalkmasını bekledim. Daha sonra onu dans pistinin ortasına kadar götürdüm. Telefonumu hoparlörlere bağlayıp şarkıyı açtım

 

“Elini belime koy”

 

Dediğimi yaptıktan sonra elini tuttum ve olması gereken yüksekliğe getirdim. İkimizde başlama pozisyonundayken ona sesli bir şekilde komutlar vererek onu yönlendirdim. Son dönüşü yaptığımızda bu sefer Oğuz direktifler vermeye başladı. “ Arka sol çarpraza 3 adım” “Birazdan dönücez”. “Şimdi sağa” gibi birçok direktif ardından en sonunda dans bitmişti. Normalin 4 katı yavaşlığında ve birkaç hareket atlayarak ta olsa ilk denemelere göre yine de iyi bir denemeydi.

 

”Hadi bir daha” dedim neşeyle.

 

Oğuz gülümseyerek başıyla onayladığında hızlıca pozisyon aldık ve direktifler eşliğinde dansa başladık.

 

”Sağa 3, arkaya 6”

 

”2 adım sağa sonra beni döndürmen lazım”


 

” Şimdi,şimdi,şimdi”


 

Şarkının yarısından biraz fazlasına yani 2 dakika 17. saniyede sıra Oğuz’un kareografsine gelmişti.

 

”Sıra sende” dedikten hemen sonra Oğuz beni etrafımda döndürdü ve “ Saat 8 yönü 2 adım.”

 

“ Arkaya 2 adım at sonra etrafında dön”

 

Antreman Bitiş Saati

 

Şarkımız bittiğinde Diana bizi alkışlıyordu.

 

“İlerleme olduğu bir yalan değil, bunu Ulusal yarışma kareografiniz seçiyorum. Bunu yapıyoruz”

 

Oğuz “ Hocam daha bölgesel turnuva var, geçebileceğimiz kesin değil.” Dediğinde Diana “ Valla bölgesel cepte, rakipleri inceledim ve sizin seviyede biri bu şehirde yok, Türkiye genelindeki Ulusal elemelere gelince, onu da kazanma ihtimaliniz gayet yüksek. Ulyslar arası yarışmaiçin fransa biletleri bakmaya başladım bile. Sizde boş zamanlarınızda gezeceğiniz yerlere bakmaya başlayabilirsiniz”

 

Oğuz’u doğru anladıysam, o da benim gibi Diana’nın bize olan güvenine şaşırmıştık.

 

“Hocam bölgesel elemelerde hangi kareografiyi yapmaya karar verdik?” Kolumdaki saatten günü kontrol edip konuşmaya devam ettim. “Tam olarak 1 ay 1 günümüz kaldı ve kareografiye karar bile vermedik”

 

Diana biraz düşündükten sonra “ Geçen ders çalıştığınız kareografilerden birine karar verin, onu yapalım”

 

Oğuz ile kafamızı sallayarak onayladıktan sonra Diana bizi çıkmamız için bıraktı.

 

Soyunma odasına gidip üstüme, çantama koyduğum bej kot pantolon ve siyah, kolsuz bir crop giydikten sonra çantamı sırtıma asıp soyunma odasından çıktım. Oğuz beni kapıda bekliyordu.

 

“ Çıkışın dibindeki kafeye gidip planateryuma bakalım mı?” Dediğinde gülümsedim ve kafamı salladım. Kafeye gidip oturduğumuzda ne kadar yorulduğumu farketmiştim.

 

“Pestilim çıkmış” dediğimde kıkırdadı. “ Benim de, dansı bilmeyince çok zor oluyo” dedi haklı olarak. İnternete girip şehirdeki planeteryumları sosyal medyada aramaya başladım. Birkaç tane baktıktan sonra önüme bir video çıktı. Videoyu Oğuz’a gösterdiğimde “Her gün alfabe harfleriyle hediye vermek he? Aslınnda güzel fikir bizde yapalım”. “ Bu gün başlayalım mı?” diye devam etti. “Olurr” dedim hızlıca. ”Bugünün harfi “A” o zaman” dedi ve sonrasında bana bir video gösterdi. Videodaki planetaryum çok güzel görünüyordu. “Buna gidelim, hem yakın hem de çok güzel” dedim. “ Saat kaçta?” Dediğinde aklıma okul geldi. “Okulu asmak ister misin” dedi Oğuz aklımı okumuş gibi” Hızlı bir evetten sonra bir saat sonra, planeteryumun olduğu alışveriş merkezinde, elimizde A ile başlayan hediyelerle buluşmaya karar verdik. Kafe’den çıkıp arabama atladım ve alışveriş merkezine gittim. Bir çok dükkan gezdikten sonra her tür eşya satan büyük bir dükkanda gezerken aklıma en doğru hediye geldi. Hızlıca anahtarlık reonuna gidip, örgü yeşil bir dinazor anahtarlığı aldım. Anahtarlığı hediye paketine koyan kasadaki kıza bakarken kızı durdurup hızlıca tekrar anahtarlık bölümüne gittim ve elime bir karınca anahtarlığı aldım. Bu da tekrar örgüden yapılmıştı. Kıza bu anahtarlığı da verip parasını ödediğim sırada aklım anılara dalmıştı.



 

10 SENE ÖNCE

 

LEYLA 10, OĞUZ 12 YAŞINDA

 

“ Ben kirpi değilim birkere” dedi Leyla Oğuza doğru. “Ben kelebeğim” diye devam etti çimlerin üstünde otururken, önüne koyduğu küçük bebeğinin saçlarını tararken. “Üzgünüm kamelya ama sen bir kirpisin. Tatlı ama ulaşılmaz” ded Oğuz, Leyla’nın zorlaması üzere kendi elindeki bebeğin saçını tararken. “Sen nesin o zaman? Diye sordu Leyla. İkisi oturmuş, Melih’in ailesinin ona ayarladığı maatematik dersinden çıkmasını beklerken bebeklerin saçlarını tarıyor ve birbirlerinin hangi hayvan olduklarını konuşuyorlardı. “Ben dinazorum” dedi Oğuz gururla. Leyla hemen “Hiçte bile, karıncasın sen.” dedi ve gülmeye başladı. “Karınca mı?” Dedi Oğuz şaşkınca. “Karınca tabi” dedi Leyla. O gün Oğuz Leyla yani çocukluk aşkı onu karıncaya benzetti diye üzülürken Leyla’nın en sevdiği hayvanın o zamanlar karınca olduğunu bilmiyordu.

 

Loading...
0%