Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@berenkayabasoglu

 

Leyla’nın Anlatımı


 

Melihle beraber okula vardığımızda ilk ders bitmiş, ikinci dersin yarısı sona ermişti. Melih ile koridorda ayrıldıktan sonra sınıfıma doğru koşar adımlarla yürüdüm.Kapıyı tıklatıp açtım. Kapının içinden geçmemiştim ki öğretmenin kötü ve sert bakışlarına maruz kaldım.

 

- Bakın kim katılmaya karar vermiş? Leyla hanım siz buralara uğrar mıydınız ya? Biz sizin okulu bıraktığınızı düşünmüştük oysa!!!

 

Kadının benle alay etmesi sinirimi bozmuştu. Sesindeki alaycılığı görmezden gelmeye çalışıp konuştum.

 

- Özür dilerim hocam. Biliyorsunuz Uluslararası Genç Yetenekler yarışmasının elemelerine 7 aydan az, Ulusal elemelere ise 5 ay kaldı, 4 ay sonraki bölgesel elemelerden bahsetmiyorum bile. Bu nedenle çok sıkı çalışmam gerekiyor. Şimdide stüdyodan geliyorum.

 

Kadın hiç acımadan sanki yalan söylüyormuşum gibi baktı ve konuştu.

 

- Yarışmaymış, dünyaymış,uluslararasıymış. Tamam dansını et ama bu yarışma senin ilerdeki mesleğin olmayacak. Bırakacaksın ve hiçbirşey öğrenemediğin için öylece ortada kalacaksın. Hayır anlamıyorum ki!!!

 

Kadın iyice sinirimi bozmuştu.

 

- Hocam afedersiniz ama ben dansı bırakmayı düşünmüyorum. Aynı zamanda bu benim hayalim ve vazgeçmeyeceğim.

 

Kadın sinirlenmişti belliki çünkü çığlığa benzeyen bir sesle bağırdı.

 

- Ay bide cevap veriyor. Geç yerine! Ya sabır ya!

 

SAATLER SONRA

Okulun bahçesinde Eylül ve Melih'i beklerken telefona bakıyordum. Eylül benim ilkokuldan beri arkadaşımdı ve özellikle lise yıllarında çok samimi olmuştuk. Eylül okulun en yetenekli ressamı ve aynı zamanda voleybolcusuydu. Ben tam telefona dalmışken arkamdan, tam kulağımın dibine bir bağırma sesi geldi ve bende çığlık atmamak için kendimi zor tutara arkamı döndüm ve karşımda sırıtan bir Melih ve gülmekten yerin dibine giren Eylül’ü gördüm.

- Eylül! Ne diye kulağıma bağırıyorsun ödüm koptu!

-Tamam, tamam kızma. Hadi gidelim.


 

Melih'in evine doğru yürümeye başladık.Normalde arabamı okulda bırakmamak için arabayla giderdik ama bugün ben okula geldikten sonra annem arabamı bakıma götürmek için almıştı. Melih'in evine doğru yürürken yanımıza Melike geldi. Melike de Oğuz gibi bizimle aynı okula gitse de pek konuşmazdık. Melike tam önümde durdu. Beni küçümseyen bir ifadeyle süzdü ve konuştu.

 

- Diana'nın size yaptırdığı haraketi biz aylar önce Oğuz'la denedik. Ben o dönüşleri yapamadıysam sen hiç yapamazsın.

 

Melike bunları söyleyip gitti.

 

Ben ve Melih şaşırmamıştık ama Zehra Melikenin davranışına şaşırmış gözüküyordu. Sinirle konuştu.

 

- Kıza bak ya! Bu ne özgüven ne gerizekalılık. Bu kızla hergün nasıl görüşebiliyorsunuz anlamıyorum. Çok sinir bozucu biri!

- Sakin Eylül . Leyla da bende alışkınız artık. Bizim moralimizi bozup performansımızı düşürmeye çalışıyor çünkü bizim önümüze başka türlü geçemiyor.

 

Melih'in açıklaması Eylül’ün aklına sinmişti ki başını salladı ama yinede sinirlendiği belli oluyordu. Elimi Eylülün omzuna doladım ve kulağına fısıldadım.

 

-Öfkelenme minik civciv!

 

Fısıldadığım an gülme krizine girdi ve konumuzda böylece hızlıca değişti.




 

Melih'in evinde


 

Melih'in evine vardığımızda ilk iş Melih'in odasına girdik. Odaya girdiğimiz anda Eylül konuşmaya başladı.

 

- Size birşey anlatmam lazım. JK'yi biliyormusunuz?

 

Soru Melih'in bildiği yerden gelmişti.

 

- Futbolcu mu?

 

- Aynen! Bizim okuldan Naz o çocukla çıkıyor. Ve dün akşam yemeğinden fotoğrafları sızdırıldı.

 

Olayı anlamamıştım.

- Nolmuş yani. Kız akşam yemeği yiyormuş.

 

Eylül anında cevap verdi.

 

- Başka bir çocukla yerken ki fotoğrafları sızdırılmış. Ve bilin bakalım o çocuk kimmiş?

 

Melih ilginç bir şekilde kendini kaptırmıştı.

 

Şaşkınlıkla soru sorduğunda gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

 

- Kimmiş?

 

Eğer Eylül’ün bir sorusuna daha cevap verirse gülmekten kırılacağımı biliyordum

 

- JK nin en iyi arkadaşıymış.

 

Melih şaşkınlıktan ağzını kapamıştı. Gülemek için dudaklarımı birleştirdim ve kendimi tutmaya çalıştım. Melih bir soru daha sordu.

 

- Biri JK'ye söylemiş mi?

 

O sırada Eylül Melih' i şaşırtacak bombayı ortaya attı.

 

- Fotoğrafı çeken zaten JK'ymiş


 

Melih aynı dedikodu dinleyen gün ablaları gibi dizine vurunca gülmekten kendimi yerlere attım. Ben gülerken Melih şaşırmış gözlerle bana bakıyordu.


 

- Neden gülüyorsun Leyla.

 

- İki saattir gündeki teyzeler gibi dedikodu dinliyorsun. Bide dizine vuruyorsun!!!


 

Ben bunu söyledikten sonra Eylül’de gülmeye başlamıştı. Biz gülerken Melihle kendini tutamayıp kahkaha atmaya başladı. En az 5 dakika deli gibi güldükten sonra en sonunda sakinleştik. Bir süre daha sohbet ettikten sonra Eylül’üın karnının guruldaması sayesinde aklımıza birşey gelmişti. Hepimiz acıkmıştık. İlk Eylül konuştu.

 

-Acayip acıktım,salata sipariş edelim mi?

 

Bizim grubun çoğu zaman sipariş ettiği şey buydu. Salata. Gerçi 2 dansçı bir sporcudan oluşan bir arkadaş grubunda salatadan başka bir yemek sipariş etmek garip olurdu. Aslında ben dansçı olmasamda salata yemekten hoşlanırdım, bence salata en güzel yemeklerden biri. Yine de arkadaşlarımın bundan mutlu olduğunu sanmıyorum. Siparişlerimiz geldiğinde Harry Potter maratonu yapmaya karar verdik. Film’i açmadan önce Melih’e döndüm. “Melek derste mi?” Melih kafasını sallayınca cevabımı almış bir şekilde önüme döndüm ve film’i başlattım.



 

Askaban tutsağının yarısına varmıştık ki telefonuma gelen mesajla gerçek dünyaya döndüm.Mesaj annemdendi ve 1 saat içinde eve varacağını haber vermek için aramıştı. Hemen ayağa fırladım ve televizyonu kapatıp ayakkabılarımı giymeye başladım. Melih salondan seslendi.

 

- Heyyy, nereye böyle acele?

 

- Annem 1 saate evdeymiş, acele etmem lazım.Yarın antrenmanda görüşürüz.

 

Kapıyı kapayıp evden çıktım. Melihlerin evi benim evimden çok uzak değildi. Arabam annemde olduğu için hızlıca eve doğru yürümeye başladım. 10 dakika sonra eve vardığımda annem daha gelmemişti. Odama gidip ders kitaplarımı çıkardım. Yarışmalardan dolayı çok ders kaçırdığım için bir sınıf geriden başlamıştım liseye. Bu nedenle şuan lise son sınıftaydım ve gelecekte psikoloji okumak istiyordum. Her ne kadar dansçı olmak istesem de psikoloji okumak ve psikolog olma fikri bana herzaman yakın ve olası gelmişti. Olurda dansta önemli yerlere gelemezsem ikinci bir planım olması içindi bu psikoloji sevdası. Lise son sınıftrada olsam konuları önceden tek başıma çalıştığım için lise konularını biliyordum bu nedenle önümdeki üniversite 1. sınıf psikolojiye giriş kitabı, şuanki yeni konularımı kapsıyordu. Yarışmalar nedeniyle giremediğim derslere sonradan yetişmek yerine her yıl bir sene öncesinin konularını öğrenmeye çalılıyordum. Türkçe, matematik,biyoloji , tarih gibi dersler bana kolay gelsede konu ingilizce zaman çekimlere geldiğinde sorunlar başlıyordu. Annem geldiğinde biraz daha ders çalışıp yemek yemek için masaya oturdum. Annemle beraber kendimize tavuklu salata hazırlayıp televizyonun karşısında yemeye karar verdik. Ben bir film ararken annem de işlerini halletti. Annem yanıma geldiğinde eski ama komik bir film olan '' Aile Arasında'' filmini izlemeye karar verdik. Film boyunca gülme krizine girdikten sonra salata tabaklarımızı yıkayıp biraz sohbet ettik. Daha sonra duş almak için yukarı çıktım. Sıcak bir duş aldıktan sonra üstüme pijamalarımı giymiştim. Elime Gece Yarısı Kütüphanesi kitabımı alıp okumaya başladım. Birkaç sayfa okumuştum ki telefonum çalmaya başladı. Telefonumu elime aldım. Melih 'ın kardeşi Melek arıyordu. Melek, benimle arasında bir iki ay olan ama farklı bir okula giden, arkadaş grubumuzun en küçük üyesiydi. Telefonu açıp kulağıma dayadım. Meleğin sesi duyulduğunda kaşlarımı çattım. Melek çok ağlıyordu. Birşeyler söylemeye çalışıyor ama ağlamaktan söyleyemiyordu. Çok endişelenmiştim.

“Melek, birazcık sakin ol, ne dediğini anlamıyorum.”. “Leyla”.Melek iyice kekelemeye başlayınca onu sakinleştirmeye çalıştım. “Melek derin bir nefes al, ver,al,ver.”

Telefondan gelen derin nefes seslerini duyunca sakinleştiğini hissettim.,

“Tamam şimdi söyle bakalım, noldu?” Uzun hissettiren bir süre sessizlik sonrasında Melek komuştu. “ Leyla, Melih abim yoğun bakımda.”

 

Bu beş kelime benim olduğum yerde donmama yetmişti. Melih'e ne olmuştu? Durumu iyi miydi? İyileşecek miydi? Başına ne gelmişti? Hiçbirşey söyleyemiyordum ve düşüncelerim beni öldürüyordu. Ona birşey olmaması gerekiyordu, o benim için bir arkadaştan fazlasıydı, benim abim gibiydi. Telefondan gelen sesle kendime geldim ve kekeliyerek sordum.

“Hangi hastanedesiniz?”

“İstanbul Özel Sağlık Hastanesi”. Kekeleyerek cevap verdim “Ge- geliyorum”

 

Üstüme siyah bir tayt ve beyaz bir tişört aldım. Elime bir sweatshirt geçirip aşağı uçarcasına indim. Ellerim titriyordu ve anahtarımı bulamıyordum. Aşağı indiğimde annem mpntunu giymiş, evden çıkmaya hazırlanıyordu. Annem bana şaşkınca baktı ve konuştu.

 

— Leyla noluyor? Ellerin titriyor ve betinbenzin atmış!

 

— Melih yoğun bakıma alınmış. Hastaneye gidiyorum

 

— Ne! Bu halde gidemezsin ellerin titriyor, ben de geliyorum. Zaten ofise gitmem lazım, ilk seni bırakabilirim. Arabaya bin, geliyorum.

Loading...
0%