Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@berenkayabasoglu

 

5. Bölüm

 

Leyla’nın anlatımı

 

Birkaç dakika sonra tekrar Melih'in hastane odasına girdiğimde doktor Melih'in muanesini bitirmişti. Doktor Melih'i tekrar yatağına yatırdıktan sonra bana dönüp konuşmaya başladı.

 

- Melih beyin dikişleri iyi durumda. Sabah taburcu olabilir. Dilerseniz şimdi taburcu işlemlerini başlatabiliriz.

 

Melihe döndüm. Başıyla beni onayladıktan sonra tekrar doktora döndüm. Başımı onaylar bir şekilde salladıktan sonra konuştum.

 

- Taburcu olması şuan uygun mu?

 

- Tamamen uygun. Evde dinlenmesi ve bir süre spordan uzak kalması lazım. Eğer ilaçlarını aksatmazsa birkaç haftaya iyileşmeye başlamış olur. Fakat her ihtimale karşı spora dönmeden önce en az birkaç ay geçmesi en sağlıklısı. Bu-

 

Kadın devam edecekti ki Melih araya girdi.

 

- Birkaç ay mı?! Ama ulusal elemeleri 4 ay sonra. Prova yapacak vakti nereden bulucam?

 

Hemşire konuşacaktı ki araya girdim.

 

- Melih senin iyi olman bir yarışmadan daha önemli. Bu sene yarışmaya katılmayacağız. Sen iyileşince çalışarak bir sonrakine hazırlanacağız.

 

- Bi sonraki yarışma 3 yıl sonra! Bu senekine katılmak zorundayız.

 

- Sağlığın daha önemli. Sakatlanabilirsin! Asla olmaz. Yarışmaya katılmak senin sağlığından önemli değil.


 

Melih konuşacaktı ki araya girip hemşireye döndüm.

 

- Taburcu işlemlerinin başlaması için ne yapmam gerekiyor?

 

- Benimle gelirseniz birkaç kağıt imzalayıp taburcuyu başlatabilirsiniz. Sigortanız zaten ücreti kapsıyor.

 

Başımla onaylayıp hemşire kadını takip ettim. Danışmanın olduğu yerde bana uzattığı kağıtları imzalayıp kadının söylediklerini dinliyorum. Bana tembihlediklerine başımı sallayarak onayladıktan sonra Melih'in odasına doğru gittim. 562 sayısı artık eskisi kadar korkutucu gelmiyordu bana. Odaya girdiğimde Melek ve Melih sohbet ediyorlardı. Ben odaya girdiğimde Melih bir nida sessizleşip bana bakmış ve bana özür diler gibi bakmıştı. Çok önemsemeyip koltuğa oturdum ve telefona bakmaya çalıştım. Annemden mesajlar gelmişti. Mesajlarda işi çıkığı için ve geç kalacağını söylüyordu. Aynı zamanda Melih'in durumunu soruyordu. Hızlıca anneme Melih'in iyi olduğunu yazdıktan sonra telefonu kapadım. Bir süre sonra bir hemşire içeri girip misafir vsktinin sona erdiğini ve Melih’in yanında gece için tek bir kişinin kalacağını söyledi. Melek’ döndüm ve “ Melek çok yoruldun, bugün ben kalırım sende sabah gelirsin tamam mı?” dediğimde Melek başını onaylarca salladı ve odadan çıktı. Hemşire benim adımı alıp gittikten sonra Melih’le başbaşa kaldım. Melih le sohbet ettikten sonra saat on iki ye gelirken Melih uyuyakaldı. Ben de odadaki sandalyeyi Melih’in yatağının yanına yerleştirip Melih’in elini tuttum. Bir süre sonra kendimi uykunun kollarına bıraktım.



 

“Çok tatlı uyuyor” dedi kim olduğunu anlamadığım bir ses. “Uyandırmalı mıyız?” dedi bir kız sesi. “Uyanır şimdi” dedi ilk konuşan ve şuan Melih olduğunu anladığım kişi. Gözlerimi açıp doğrulduğumda Melih bana gülümsüyordu. “ Saat kaç?” soruma “8” diye cevap verdi Melek. Eylül’ün elimi tutmasıyla beni kaldırdı ve tuvalete götürdü. Aynaya baktığımda yeni yeni uyanıyordum ve aynada bana bakan dağılmış görüntüm iğrenç duruyordu. Kendime güldükten sonra Eylül çantasından çıkardığı makyaj malzemeleriyle benim makajımı yaparken bende saçımı ördüm. Eylül sanat eserini inceledikten sonra aynaya baktım. Gerçek hayata dönmüş, normal birine benzemiştim sonunda. Tuvaletten çıkınca odaya döndüm ve enerjik bir şekilde konuştum. “Günaydınn, iyi misiniz?” Melih’e dönüp ona iyi olup olmadığını sorduğumda iyi olduğunu söyledi. Yüzümde oluşan gülümseme ile sohbet etmeye başlarken bir hemşire girdi. Elinde bir tekerlekli sandalye vardı.


 

Hemşire taburcu işlemlerinin bittiğini söylediğinde Melih tekerlekli sandalye kullanmayı reddetmişti. Sonuç olarak Melih'i destekleyerek Melih dinlenirken evden getirip otoparka park ettiğim arabaya bindirdiğimizde canımız çıkmıştı. Melek Melih'in yanına ben de sürücü koltuğuna ve Eylül ön koltuğa oturup soluklanığımızda arabayı çalıştırdım. Melih onların evine giden kavşaktan dönmediğimde konuştu.

‘’Nereye gidiyoruz? Kavşağı kaçırdın.’’ ’’Biliyorum. Sizi evde bırakamam. Annemle konuştum. Bir süre bizde kalacaksınız. Ve itiraz etmenizi istemiyorum.’2

 

Eve gelip garaja park ettiğimde yeni bir sorun akımıza gelmişti. Hastanede birkaç kişi zorla arabaya bindirdiğimiz Melih'i nasıl Melek, Eylül ve ben nasıl tek başımıza arabadan indirecektik? Melek ile arabadan inip Melih'in kapısını açınca birkaç saniye göz göze geldik. Melih gururunu kırmak istememiş olacak ki kararlı bir şekilde konuştu.

 

‘’Ben hallederim kızlar. Abartmayın. Bu iş bende!’’

 

Son kelimeleri sanki kendine sakinleştirmek için söylemişti. Biz biraz geri gittikten sonra kapının iki tarafından destek alarak kalktı. Dik durmak büyük bir zafermiş gibi gururlandığını hissetmiştim. Ki zaten şuan dik durması bile büyük bir zaferdi .Kendini daha güçlü hissetmiş olmalı ki ayağını kaldırarak ilk adımını atmaya hazırlandı. İlk adımını attığı anda yüzünün buruşması bir olmuştu. İkinci adımını atmaya çalışırken dengesini kaybedecek gibi olunca Melekle aynanda Melih'in koluna girerek onun dengesini sağlamasına yardım ettik. Melih her ne kadar istemese de Melih te birsüre desteğe yardımı ihtiyacı olacağını içten içe biliyor gibiydi. Ona destek vererek evime getirdikten sonra Eylül’ün açtığı kapıdan hemen girişten salona girdik. Melih'i koltuğa oturttuğumda kendim de koltuğa oturdum. Melih konuştu.

“Leyla, cidden burada mı kalmamı istiyorsun?”

Kararlı birşekilde başımı salladım.

“Melih annen yurt dışında. Sen yaralısın ve Melek sana bakamaz. Zaten annem eve geç geliyor. Annemden izin aldım. Misafir odasında kalacaksın. Okul sonrası ben yardım ederim, Melek ve Eylül de yardım etmek için gelirler. O yüzden birsüre bana katlanacaksın Melih bey.” Son dediklerimi alaycı bir sesle söylemiştim. Melih’e göz kırpıp çarşafları değiştirmek için misafir odasına gittim. Çarşafları değiştirip salona döndüğümde Melek ve Eylül gitmişti. Melek’i kursa bıraktıktan sonra Eylül’de okul sonrası voleybol antremanına katılacaktı. Melih kapağını göremediğim bir kitap okuyordu. Mutfağa gidip ikimize kahve hazırladım. Salona döndüm ve kahveyi ona uzattım. Durgun ve düşünceli gözüküyordu.

“Ne düşünüyorsun?’’ Soruma beklemediğim bir cevap geldi. “Seni’’ Ne demişti az önce? Beni mi düşündüğünü söylemişti? Şaşkınca sordum ‘’Beni mi?’’ Beni mi düşünüyordu? Neden? ‘’ Dans yarışmasını. Senin şimdiye kadar ki tek partnerin bendim. Şimdi ben yokum. Benim yüzümden yarışmaya katılamayacaksın.’’ Dedi üzüntüyle. ‘’Sen hala benim partnerimsin. Bu hep böyleydi. Bu yarışmaya katılmayacağız kadar.’’ dediğimde sinirlenmeye başlamıştım.

‘’Leyla, bu yarışmayı kazanmayı çok istiyorsun. Katılmak zorundasın.’’ dediğinde sanki birazdan bir şey önerecekmiş ve tepkimden korkuyormuş gibi gergindi.

‘’ Melih partnerim yokken yarışmaya katılamam ve senin sağlığın çok daha önemli.’’ Dedim kesin bir sesle.

 

Sözümün arkasında beklentimi doğrulayan o soru geldi;

‘’Leyla şimdi birşey söyliycem ama söz ver aşırı tepki vermeyeceksin.’’

 

‘’ Melih ne istiyorsun?’’ Dedim söz vermek istemediğim için.

 

‘’Söz ver.’’

 

‘’Bilmeden söz veremem’’ dedim sanki ne önereceğini biliyor gibi hissederek.

 

’’ Söz vermezsen söyleyemem’’

 

‘’Peki Melih söz. Ne söyleyeceksin?’’ dedim artık önerisini duymak için.

 

‘’Yarışma senin için çok önemli ve o yarışmaya katılman lazım.’’ Dedim devam etmesi için. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

 

’’O yüzden sana bir partner bulucaz. Yeni bir partnere alışman için 3 ay yeter de artar. Kalan sürede ise çalışmaları hızlandırırsınız.’’

 

‘’Melih partnerimi değiştirmeyeceğim!’’

 

Sinirlenmiştim. Melih benim bunu kabul etmeyeceğimi bilmeliydi. Ağzımı tekrar açacaktım ki Melih araya girdi.

 

‘’ Leyla lütfen. Sen yarışmaya katılamazsan kendimi çok kötü hissedicem. Lütfen. Bir dene.’’


 

Melih gerçekten mutsuz gözüküyordu. Gözlerimin içine baktı. Kahverengi güzel gözleri benim ona hayır deme ihtimalimi yerle bir ederken derin bir nefes verip, kafamı olumsuz anlamda salladım. O benim abim gibiydi. Onu üzmek istemiyordum. Melih'in gözlerindeki üzüntüyü gördüğümde yaptım yanlışı anlamıştım.

 

Derin bir sessizlik olmuştu aramızda. Konu açma ihtiyacı duydum ve Melih'e döndüm.

“ Birşey yapmak ister misin?”

 

Melih bir saniye düşündükten sonra kafasını salladı ve muzip bir tavırla konuştu.

 

“Makarna yapalım mı?”

 

Gülümsemesine karşılık verdim. Melih'le beraberken en çok yediğimiz yemek makarnaydı. Mutfağa gidip eşyaları hazırladım ve Melih'i çağırdım. Melih yavaşça kalkıp benim yanıma geldiğinde onun için bir sandalye çektim ve sandalyeye oturmasına yardım ettim.

 

“Neli makarna yapalım?”

 

“Kıymalı”

“Kıymalı”

 

Aynanda cevap vermemize güldükten sonra buzluktan kıymayı alıp tezgaha bıraktım. Suyu tencereye koyduktan sonra Melih'e döndüm.

“Makarnanın bir 15 dakikası var. Ben duş alıp gelsem sana zorluk olur mu? Yalnız kalabilir misin?”

“ Ben iyiyim Leyla, sakin olur musun? İstediğini yapabilirsin.”

Başımla onu onayladım ve üst kata çıktım. Kendi odamdaki banyoma girip çekmeceden havlu aldım. Suyu ısınması için açıp su ısınırken soyundum. Su yeterince ısındığında kendimi sıcak suya bıraktım. 1 günde ne kadar stres olduğumu sıcak su başımdan aşağı inerken anladım. Biraz rahatladıktan sonra elime lifimi aldım ve duş jelimi sıktım. Banyoyu bir anda duş jelinden gelen mango kokusu kapladığında sıcak suyun herşeyi düzeltebileceğini biliyordum. Kendimi durulayıp saçımı yıkadıktan sonra bornozuma sarıldım ve banyodan çıktım. Odama girip hızlıca giyindim. Saçımı kurutmak için banyoya tekrar girdiğimde sakin ve mutlu hissediyordum. Saç kurutma makinesini fişe taktım ve saçımı kurutmaya başladım. Saçlarım yeni kurumuştu ki aşağıdan bir yere çarpma sesi ve Melih'in bağrışını duydum.Aşağı hızlıca indim ve mutfağın kapısını açtım. Melih'i şok içinde kalmış ve olduğu yerde ayakta durur şekilde görünce daha da panik yapmıştım. Ne olduğunu anlamak için etrafa bakınırken heryere saçılmış makarnaları ve kaynar suyu yeni gördüm. Hemen Melih'in yanına gidip elini tuttum. Elini tutmamla hayata dönmüş gibiydi. Onu salona götürüp koltuğa oturttum ve hızlıca ellerine ve kollarına bakmaya başladım. Eli belliki yanmıştı ve acı çekiyor gibiydi. O daha hiçbirşey söylemeden altkattaki banyodan acil yardım çantasını aldım ve hemen yanına geri döndüm. Melih hala şok içinde gibiydi. Karşısında diz çöktüm ve kendimi onla aynı hizaya getirip göz teması kurdum. Onun elini kucağıma alıp yanmış yerine acil yardım çantasından aldığım yanık kremini eline uygulamaya başladım.O an ağzından fısıltı şeklinde bir ses çıktı.

 

“Özür dilerim Leyla.”

 

Başımı kaldırdım.Yüzüne yeni bakıyordum. Bana bakıyordu. Gözleri dolmuştu ve acı çekiyor gibi duruyordu. Yine fısıldayarak devam etti.


 

“ Özür dilerim, özür dilerim özür dilerim…”

 

Durmadan özür diliyordu.

 

“Melih”

 

Ona seslenince bana baktı ama artık gözleri daha da doluydu. Onu o halde görmek canımı yakıyordu. Ona sımsıkı sarıldığımda o da biraz tereddüt etse de en sonunda kollarını bana doladı. O da bana sarıldıktan sonra gözlerindeki yaşları daha çok tutamamıştı ki ağlamaya başladı. Gözyaşları yeni giydiğim ince ev kıyafetime değdiğinde ona daha sıkı sarıldım. Bir süre öyle kaldıktan sonra nefes alışları düzelmişti. Kollarımı yavaş yavaş çekerek uzaklaştım. Melih gözlerini eliyle sildikten sonra yüzünü aşağı çevirdi. Sanki benden utanıyor gibiydi.

 

“Melih, bana bakar mısın?”

 

Melih yavaşça orman kahverengisi gözlerini bana çevirdi. Gülümsedim.

 

-”Ne oldu? Elini nasıl yaktın? Mutfak o hale nasıl geldi?”

 

Yakalanmış bir çocuk gibi utanmıştı. Elini ensesine götürdü ve konuşmaya başladı.

 

“Sen yukardayken makarna oldu. Biliyorsun ikimizde diri seviyoruz ve yumuşasın istemedim. Ben de seni beklemeden alıyım dedim. Tencereyi kaldırdığımda yaramda fena bir acı hissedince reflex olarak tencereyi tutmakta zorlandım ve tenceredekiler her yere saçıldı. Elim de o arada yandı galiba

 

Melih'e bakarken kendimi zor tutuyordum. O anlatmayı bitirdiğinde bir kahkaha attım. Melih'in bana deli gibi bakması sonucu konuştum.


 

“O zaman ne yapacağımızı söylüyorum. Ben mutfağı temizlerken sen pizza söylüyorsun. Benimki margarita olsun”

 

Bu arada göz kırpıp konuşmaya devam ettim.

 

“Bir de film seç. Film maratonu yapıyoruz.”

 

Melih bana şaşkınlıkla bakarken tekrar güldüm.

 

“Melih niye öyle bakıyorsun? Alt tarafı bir makarna döktün. Biliyorum ç0k streslisin ama abartmana gerek yok. Başına gelenin ne kadar korkunç olduğunun farkında mısın? Ben senin yerinde olsam acıdan ölürdüm ama sen belli etmiyorsun bile.”

 

Melih kıkırdayınca moralinin düzeldiğini anladım.Yüzümde bir gülümsemeyle mutfağa geri döndüm. Ben mutfağa giderken Melih eline telefonunu almış sipariş vermeye başlamıştı bile. Hızlıca elime aldığım bezle çoktan soğumuş kaynar suyu sildim ve makarnayı temizledim. İşimin bitmesiyle kapının çalması bir oldu. Ellerimi yıkayıp kapıyı açtığımda kurye adam elinde 5 büyük boy pizza ve içecekler tutuyordu. Adama teşekkür ederek elindeki pizzaları aldım ve salona geçtim. Melih' e bir bakış açıp sehpadaki eşyaları toplamaya başladım.


 

“Sence de biraz abartmamış mısın Melih?”

 

Küçük bir kahkaha attı.

 

“Bende az mı aldım diyordum”

 

Şakacıktan söylediği şeye güldükten sonra sehpaya pizzaları yerleştirip içecekleri açtım. Melih'in açtığı filmi izlemeye başladığımızda ikimizde birbirimizle şakalaşmaktan nefes alamayacak kadar gülüyorduk.



 

FİLM BİTTİKTEN SONRA


 

Film'in sonunda ne olduğunu bilmiyordum çünkü ikimizde filme dikkat vermemiştik. Birbirimizle şakalaşmaktan zaman bulamamıştık. Film bittitğinde ve biz biraz daha pizza yersek kusacak hale geldiğimizde pizza kutularını mutfağa götürdüm. Melih'in morali çoktan düzelmişti. Salona geri döndüğümde telefonuma bir mesaj geldi. Melih' telefonumu uzatıp mesaja bakmasını söyledim. “Mesaj Melekten. Sen bakar mısın?”

 

Melih telefonu elimden alıp zaten bildiği şifreyi girdi. Mesajı sesli okumasını beklerken Melih'in donup kaldığını fark ettim. Melih'e mesajı sesli okumasını söylediğimde tekrar birşey söylemek yerine yutkunup telefonu bana verdi. Mesajı okumaya başladım. Mesajda "Leyla, bugün tekrar uğrayabileceğimi sanmıyorum ama demin Melih'in doktoru aradı. Bana Melih'in yatmadan önce aldığımız kremi yarasına sürmesi gerektiğini söyledi. Sürmeyi unutmayın. " yazıyordu. Altında bir mesaj daha vardı. " Doktora senin numaranı da verdim. Birşey olduğunda sana da yazacaklar yani. Haberin olsun " yazıyordu diğer mesajda. Melih'e baktım. Hala önüne bakıyordu. Saat geç oluyordu ve Melih'in yorulduğu belli oluyordu. Utanarak " Artık yatman gerekiyor Melih, iyileşmek için dinlenmelisin " dedim. Başını haklısın anlamında salladı. İki elini koltuğa koyup oradan destek alarak kalktı. İlk adımını attığında dengesi bozulacak gibi olduğunda hızlıca kolunun altına girerek onun düşmesini engelledim. Ben onun kolunun altında onu desteklerken Melih'in kalması için hazırladığım alt kattaki misafir odasına girdik. Melih benden ayrılarak yavaşça yatağına oturdu. Sessizce sordum, " Kremini kendin sürebilir misin? Yardıma ihtiyacın var mı? ". Salonda onun koluna girdiğimden beri ilk kez yüzüme baktı. " Gerek yok, kendim yaparım. " dedi gururu kırılmış birinin ses tonunda. Ona gülümsediğimde çok tatlı bir tebessümle bana karşılık verdi. Ona iyi geceler diyip odama çıktım. Uzun bir gün olmuştu. Kitap okumaktan vazgeçip direk yorganın altına girdiğimde uyumak üzere olduğumu hissediyordum. Komidindeki gece lambamı kapandığımda kendimi uykunun rahat kollarına bırakıyorum.


 

Gece 3-4 Civarlarında

 

 

 

Çok susamış bir şekilde uyandığımda ilk olarak ayılmak için gözlerini oluşturdum. Yavaşça yataktan kalkıp merdivenlere ilerledim. Mutfağa girip kendime büyük bir bardak alıp suyla doldurdum. Suyu birkaç dikişte bitirip tekrar merdivene doğru gitmek için Melih'in odasının yanından geçiyordum ki içerden bir Melih'in bağırdığını duydum. Gözlerim korkuyla açılırken kapıyı çaldım. Cevap gelmeyince tekrar daha sesli bir şekilde çaldım. Tekrar ses gelmeyince iyice panikleyerek kapıyı açtım ve odaya girdim. Melih yatağında yatıyor, kavus görüyor gibi korkmuş gözüküyordu. Acıdan inliyor, bağırıyordu. Kendimi tutamayıp panikle "Melih " diye bağırdım. Hızlıca yanına gittim ve elimi başına koyarak ateşini ölçtüm. Ateşi yoktu ama acı çekiyor gibiydi. Onu sırtüstü yatırdım. Tekrar adını söylesemde uyanmadı. Melih bir anda şoka girmiş gibi titremeye başladı. Durmadan titriyordu ve acı çekiyordu. Melih'i öyle görmek çok zordu. Gözlerimden yaşlar düşmeye başladığında Melih'in titremesi ve inlemeleri durdu. Hiç düşünmeden Melih'in elini tuttum. O sırada Melih'in adımı fısıldadığını duydum. " Leyla? " Telefonumu alıp ambulansı aramak için kalkacaktım ki Melih'in kolumu tuttuğunu fark ettim. " Gitme Leyla, lütfen" dedi yalvarır gibi. Bir süre durakladıktan sonra tekrar yatağın kenarına oturdum. Melih ben yanına oturunca sakinlemiş gibiydi. Elim istemsizce alnına gitti. Çok terlemişti ve ateşi yavaş yavaş yükseliyor gibiydi. Havlu ve ilaç almak için kalkmaya yeltendiğimde Melih tekrar elimden çekti. " Leyla " dedi sessizce yalvarır gözlerle bana bakarken. " İlaç getirmem lazım, hemen dönerim " dedim elini gevşetmesi için hızlıca. Odadan çıkıp hızlıca banyoya girdim. Odadaki büyük dolaptaki ilaç çekmesini açtım. İçinden ihtiyacım olan ilaçları ve ıslatıp Melih'i başına koyacağım küçük bir havlu aldım. Mutfaktan aldığım kovaya soğuk su doldurup Melih'in odasına girdim. Melih sakinlemiş gözüküyordu. Yanına gidip yatağın kenarına oturdum. Islattığım havluyu yavaşça başına koydum, yüzü gevşedi. Yüzüne düşen birkaç tutam kahverengi saçı düzelttim ve uykuya dalışını seyrettim.

Loading...
0%