Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1.Bölüm: Yeni Ekip

@beril_ilhan24

Dün gece bana gelen telefon sonucunda şuan il emniyet müdürlüğünün önündeydim. 5 ay öncesine kadar buraya gelişim o kadar normaldi ki yaşanan onca şeyden sonra ben bile artık burada olmamı garipsiyordum. Etrafdaki bana dönen bakışları ve fısıldalaşmaları umursamadan amirimin daha doğrusu eski amirimin odasında doğru yol aldım. Odanın önüne geldiğim zaman derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. İçeriden gelen 'Gir' komutuyla odaya girip amire baş selamı verdim ve onun komut vermesini beklemeden oturdum. Bu hareketime önce şaşırmıştı, çünkü meslek hayatım boyunca üstlerime hiç saygısızlık yapmamıştım, sonra ise bu hareketime gülmüştü. Dile getirmesede olanlardan başta kendim olmak üzere birçok kişiyi sorumlu tuttuğumu farkındaydı.

Amirim her zaman bana yol gösteren kişi, dara düştüğümde ilk elini uzatan kişi olmuştu. Beni akademi yıllarımda ve meslek hayatımın ilk yıllarında o eğitmişti. 18 yaşımdayken polis akademisine baş vurmuş, 2 yıl eğitim aldıktan sonra 20 yaşımdayken iş başı yapmıştım. İlk 3 yıl Mehmet amirle çalıştıktan sonra onun tahini çıkmıştı. O zamanlar bu duruma çok üzüldüğümü hatırlıyorum çünkü 5 yılımı onunla geçirmiştim ve o benim meslek hayatımda ki idolümdü, ilerde onun gibi olmak istiyordum. Ama şimdi diyorum ki keşke hep uzak kalsaydı, keşke 2.5 yıl önce yeniden aynı yerde görev yapmaya başladığımıza sevinmek yerine en kısa sürede görev yerimi değiştirmek istediğime dair dilekçe yazsaydım. Belki ailem hâlâ yanımda olurdu...

Ben derin düşüncelere dalmışken amirin "Nasılsın Ares?" demesiyle kendime geldim. Nasılmıyım? İşte bunu uzun zamandır bende bilimiyorum. Sadece gözlerine baktım, görsün istedim. Nasıl acı çektiğimi, yalnızlığımı, kırgınlığımı görsün istedim. O gördü mü bilmem ama ben onun gözlerinden geçen hüzün ve çaresizliği çok net bir şekilde gördüm. Sessizliği bozmak adına "Artık iyi olup olmamam önemli değil. Sonuçta artık ardımda kalacak olan kimse yok. Beni boş verin siz nasılsınız amirim?" dedim.

Önce derin bir nefes aldı Mehmet amir sonra ise konuşmaya başladı, "Ben iyiyim ve sende çok yakında iyi olacaksın Ares. Konuyu hiç uzatmayacağım suçsuz olduğunu ortaya çıktı ama ben seni buraya silahını, rozetini ve mesleğini sana teslim etmek için çağırmadım. Ben buraya seni intikam için çağırdım Ares. Eğer bunu kabul edersen istifa etmiş olacaksın ve daha konunun ne olduğunu bilmeden bir karar vermen lazım. Mesleğin mi? İntikamın mı?" sözleride sorduğu soruda beni afallatmıştı.

Birkaç dakika ne diyeceğimi bilmeden öylece yüzüne baktım. Tam mesleğim her şeyden daha önemli diyecekken aklıma başka bir detay takıldı. Zaten başıma gelen her şeyden mesleğime olan bağlılığımda sorumluydu. Tamam mesleğimi hâlâ seviyorum ve 5 ay öncesine her şeyin başladığı güne dönsem sonucu bile bile yine aynı seçimleri yapardım ama bu bir gerçekti. Üstelik bana bunların yaşatanların bedel ödemesi lazımdı. Ailemin intikamını almam lazımdı. Ama önce bir şeyden emin olmam lazımdı. Amire döndüm ve "Her şey bittiği zaman mesleğime geri dönebilecek miyim?" diye sordum. "Belli bir süre sonra evet. Şimdilik bu sürenin ne kadar olacağı belli değil görevlere ve görevlerin sonuçlarına göre belli olacak." cevabımı aldıktan sonra verdiğim karar netti ve geri dönüşü yoktu. "Önce intikamım, sonra mesleğim."

Mehmet amir aldığı cevaptan sonra önüme bir dosya itti. Ona anlamaz gözlerle bakarken anlatmaya başladı. "Eski, daha doğrusu senin gibi iftiraya uğrayan ve birçok şeyini kaybeden asker, polis ve mit ajanlarından oluşan yeni bir ekip kurulacak. Bu ekibin başında senin olmanı istiyoruz. Sen sormadan ben söyleyeyim ekibin başında asker yada mit ajanı olmamasının sebebi bazılarının ölü bazılarınınsa tutuklu sanılması. Bize rahat rahat ortalıkta cirit atabilecek ve gerektiğinde bir sokak serserisine dönüşebilecek biri lazım. Aslına bakarsan ekipteki tek polis sensin. Senin gibi istifa ettiği düşünülen yada meslekten men edildiği sanılan iki kişi daha var ama onlar senin kadar asi değil. Deliliğin ve asiliğin lazım bize. Siz üçünüz dışarıda rahat rahat dolaşırken geri kalanlar görev ve istihbaratta size yardım edecekler. 2 aylık bir hızlandırılmış eğitime alıcaz sizi daha sonra ise sahalara çıkacaksınız. Önündeki dosyada ekipteki kişilerin bilgileri ve ekibin kurulmasının sebebinin detayları var. Şimdi istifasını vermiş öfkeli ve asi bir polis olarak önündeki dosyayı alıp kapıyı çarparak çık. Ekiple tanışacağın gün geldiğinde ben sana haber vereceğim." dedi.

Anlattıklarından sonra özelliklede son dediğinden sonra aval aval yüzüne baktım. İstediği şeyi idrak ettikten sonra "Bi bok anladıysam yedi düvel si- sevsin beni." diyip kalktım. Dosyayı elime alıp kapının önüne doğru yürüdüm. Tam kapıya geldiğimde yüzümde sinirli bir ifade oluşturmaya çalıştım, mehmet amire dönüp "oldu mu?" diye sordum. Başıyla onay verdiğinde "Umarım odan başına yıkılmaz." diyip kapıyı sert bir şekilde açıp arkamdan aynı sertlikle çektim bayağı gürültü çıkmıştı. Neredeyse herkesin bakışı bana dönerken ben kimseye bakmadan seri adımlarla binanın dışına çıktım. Hızlıca yoldan geçen bir taksiyi çevirip bindim. Biran önce eve gidip dosyaya göz atmam lazımdı.

>İLAHI BAKIŞ AÇISIYLA<

"Aslı hanım acilde bir hasta var. Şuan kimse yok acil gelmeniz lazım." duyduğu sesle daldığı yerden irkilerek kaldırdı başını genç kadın. Onun bu hali bir haftadır herkesin dikkatini çekiyordu. Normalde deli dolu eğlenceli bir kişiliği vardı fakat son bir haftadır ruh gibi geziyordu etrafta ve bunun sebebini kimse bilmiyordu. "Geliyorum." diyerek kalktı oturduğu yerden. Acile doğru ilerlerken bir yandan da burada geçirdiği 1 yılı düşünüyordu. İkinci görev yeriydi burası bir yıl önce ataması olmuş ve buraya gelmişti. Ataması gerçekleşene kadar İstanbulda özel bir hastanede çalışmıştı. Şuan Hakkaride Yüksekova-Çukurca sınırındaki bir devlet hastanesinde görev yapıyordu.

Hastane konum olarak Derecik ilçesideki karargahda dahil olmak üzere çevredeki tüm karargahlara yakın olduğundan aynı zamanda bir askeri hastane görevide görüyordu. Aslı normalde genel cerrah olmasına rağmen hastanedeki doktor eksikliğinden dolayı acilde de görev yapıyordu. Doktor eksiği vardı çünkü çoğu kişi sinir bölgesinde görev yapmak istemiyordu. Hele de askeri hastane olarak kullanılan bir hastanenin daha tehlikeli olacağını düşünüyorlardı.

Yersiz buluyordu Aslı bu bahaneyi. Ona göre insanlar yaptığı mesleğin hakkını vermeliydi. Asker, polis ve doktorlar insanları korumak için canını vermekten çekinmemeliydi, öğretmenler çocukları eğitmek ve geleceğe hazırlamak için dişini tırnağına takmalıydı. Ülkeleri yönetenler ve siyaset adamlarının önceliği kendi çıkarları, rekabet ve üstün olma çabası değil ülke çıkarları ve halkların refahı olmalıydı. Hem herkes işini en doğru şekilde yapmalı hem de birbirine saygı duymalıydı. Maalesef günümüzde bu işler böyle değildi. Herkesin kendi tercihiydi ama... Aması vardı işte...

Acile vardığında hemen gelen hastanın yanına gitti. İlk kontrollerden sonra durumun denildiği kadar acil olmadığını fark etti. Gelen hastanın elinde küçük bir kesik vardı sadece. Yarabandına bile gerek olmayacak kadar küçük. Emin olmak için en az kırk defa sormuştu adama. Her seferinde "Vallahi tek budur doktor hanım." cevabını almıştı. Adam panik atağı olduğunu söylemişti en sonunda. Anlaşılan onu çağıran hemşireninde panik atağı vardı yada 50. saate yaklaşmakta olan nöbet yüzünden kontrol etmek aklına gelmemişti. Evet bide bu vardı doktor sayısı az olduğu için nöbetler aralıksız 50 saat sürüyordu ve her nöbette 1 doktor 2 hemşire görevli oluyordu.

Bazen 'Keşke bende ana-baba parası yiyebilseydim.' diyordu. Yetimhanede büyümüştü, babası ayyaşın tekiydi neredeyse her gün içer eve geldiği zaman annesini, Aslıyı ve ikizi Kerem'i döverdi. Yıllarca sabretmiştiler ama Aslı ve Kerem 12 yaşındayken işler iyice kötüye gitmeye başlamıştı. En sonunda Kerem Aslıyı korumaya çalışırken babası onu öldürmüştü. O gün annesi için kayışlar kopmuştu ve oda babasını öldürmüştü. O gün babası ve Kerem mezara, annesi hapise girmişti. Annesi nefsi müdafaadan 6 yıl ceza almış fakat bir daha dışarı çıkamamıştı. tutukluluğunun 2. yılında kansere yakalanmış ve 3 yıllık tedaviye rağmen iyileşememiş vefat etmişti. Annesini kaybettikten sonra doktor olmaya karar vermişti Aslı. Tüm bu olanlardan babasını sorumlu tutuyordu.

Ayrıca bir haftadır ruh gibi gezmesinin nedeni ise uzun zamandır ulaşamadığı annesinin ve kardeşinin yokluğunda ona destek olan arkadaşının ve ailesinin ölüm haberinin gelmiş olmasıydı. Fazlaydı bu kadarı. Çok fazlaydı kaldıramıyordu ama yine de her şeye rağmen ayakta duruyordu. En son gördüğü zaman annesine söz vermişti. Canı pahasına tutardı o sözü. Zaten şuan bile o söz için ayaktaydı;

'Ne olursa olsun söz veriyorum kimse beni yıkamayacak anne. Kimsenin beni üzmsine izin vermeyeceğim söz.'

1.Bölüm Sonu

Yeniden merhaba arkadaşlar. Sanırım buraya alışmak sandığımdan daha zor olacak. Sürekli bölümünü kaydetmem gerektiğini unutuyorum. Umarım burasıda kendi kendine kaydediyordur da yazdığım bölümler bir anlık dalgınlık sonucu silinmez.

​​​​​​Her neyse. Ares ve Aslı hakkın ne düşünüyorsunuz? Bu konu hakkında görüşlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın yeni bölümde görüşmek üzere 👋 👋 👋


Loading...
0%