Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm: Tanışma

@beril_ilhan24

>ARES<

Yaklaşık 10 dakika önce eve gelmiş ve direkt dosyanın başına oturmuştum. Biraz kabarık bir dosyaydı. İlk sayfada ekip hakkında genel bilgiler ve eğitim süreci hakkında detaylar yazıyordu. Bıkmadan tek tek hepsini okumuştum. Nihayet 15. sayfaya geldiğimde ekip üyeleri hakkındaki bilgileri bulmuştum. Ekip başı ben olduğum için en başta benim bilgilerim vardı, ilk sayfayı geçip diğer sayfaları okumaya başladım;

Toprak Ayaz;

30 yaşında. Eski MİT ajanı, teröre bilgi sızdırdığı hakkında bir suç duyurusu yapılmıştır. Böyle bir suç işlemediğini her sorgusunda dile getirmiştir. Eline geçen ilk fırsatta suçsuz olduğunu kanıtlamak için kaçmış ve örgütün içine sızmıştır. Suçsuz olduğunu kanıtlamıştır fakat örgüt içinde deşifre olmuştur. Buluşma noktasına gelirken ağır yaralanmıştır. Onu getiren ve ekibe bazı görevlerde destek olacak olan özel kuvvetlere bağlı 'Demir timi' dışında herkes tarafından ölü olarak bilinmektedir. Ekip içindeki kod adı: RUH

​​​​​Pars Duman;

30 yaşında. Eski MİT ajanı. Toprağın örgüt içine sızmadan önce görev yaptığı ekibin üyesidir. Toprağa atılan suçtan sonra tüm ekip sorguya alınmıştır. Diğerlerini suçsuz olduğu kısa sürede ortaya çıkmasına rağmen Pars'ın suçsuzluğu Toprağın ulaştığı belgelere kadar ortaya çıkmamış olup suçsuzluğunu ortaya çıkaracak belgeler bir şekilde yok edilmiştir. Suçsuzluğu kanıtlandıktan kısa bir süre sonra tekrar bilgi sızdırma suçundan yargılanmıştır. Bu sefer suçsuz olduğu kısa sürede kanıtlamış olup yakın zamanda tahliye edilmiştir. Tahliyesi ve suçsuzluğu gizlenmiş olup halen tutuklu bilinmektedir. Ekip içindeki kod adı: SİS

Aden Hazer;

25 yaşında. Eski MİT ajanı. Görev yaptığı karargahda hain oluğu tespit edilmiştir. Hainin kim olduğunu bulmaya en çok yaklaşan kişi Aden olmuştur. Durum hain tarafından fark edilince Aden'e tuzak kurup tüm suçu ona atmıştır. Hainin attığı iftira sonucu Aden anına tutuklanmıştır. Üstlerinin ona olan güveni sayesinde suçsuzluğu kısa sürede ortaya çıkmıştır fakat hain halen bulunamadığı için tedbir amaçlı tutukluluğu devam etmektedir. Ekip içindeki kod adı: GÖLGE

Afra Dağ;

27 yaşında. Eski asker(Üsteğmen). Örgüt içine sızmış 6 ay boyunca başarılı şeklide görevini yapmıştır. Dönüş emri geldiği zaman yakın zamanda esir alınan bir timide yanına alarak bulunduğu kamptan çıkmıştır. Yanına aldığı belgelerde eksiklik fark ettiği için elindeki tüm belgeleri tim komutanına verip kampa geri dönmüştür. Fakat tim komutanının hain olduğundan habersizdir. Kampa geri döndüğü sırada asker olduğu ortaya çıkmış ve unuttuğu belgelerle tuzak kurulmuştur. Kurulan tuzakta ağır yara alıp 2 ay komada kalmıştır. Belgeleri teslim ettiği komutan onu hainlikle suçlamıştır fakat komutanın ihaneti kısa zamanda ortaya çıkmıştır. Hain ortaya çıktığı zaman yeni bir görev için ölü olarak gösterilmiştir. Ekip içindeki kod adı: ECEL

Melis Çiçek;

25 yaşında. Eski asker(Teğmen). Afra'nın timindendir. Afra ölü olarak gösterildikten sonra tüm tim zaman zaman emre itaatsizlik yapmıştır. Bu itaatsizliklerden en büyüğünü melis yaparak Afra'ya suç atan komutanı sağ getirmesi gerekirken bulduğu yerde öldürmüştür. Öldürmeden önce gereken bilgileri almıştır fakat üstler dışında bundan kimsenin haberi yoktur. Komutanı öldürdüğü için emre itaatsizlikten meslekten men edildiği düşünülmektedir. Men edildikten sonra Afra hakkındaki gerçekleri öğrenmiştir. Ekip içindeki kod adı: AVCI

Onur Sezer;

23 yaşında. Eski asker(Uzman Çavuş). Afra ve Melis ile aynı timde görev yapmıştır. İkisinide ablası olarak gördüğü için Melis meslekten men edildikten kısa süre sonra daha fazla dayanamamış ve istifa etmiştir. İstif ettikten bir süre sonra görev yaptığı karargah tarafında aranmıştır. Karargaha gittiği zaman hem Afra'nın yaşadığını hemde Melisin meslekten men edilmesinin sebebini öğrenmiştir. Görevi öğrendikten sonra onada teklif sunulmuş ve kabul etmiştir. Ekip içindeki kod adı: KUZGUN

Alp Sarı;

35 yaşında. Eski asker(Yüzbaşı). Son görev yaptığı karargahta görev yapan albayın tahini çıktığı için yeni albay gelene kadar karargah komutanlığı yapmıştır. Karargah komutanlığı yapmaya başladıktan kısa süre sonra karargahtaki timler üst üste görevlerde başarısız olmaya başlamıştır. İlk başta tesadüf denilsede kısa sürede karargahta hain olma ihtimali ortaya çıkmıştır. Bu başarısızlık tüm timlerde yaşandığı için suç tüm görevlerden haberi olan Alp'in üstüne kalmıştır. Alp tutuklandıktan 2 ay sonra asıl hainin albay postası olduğu ortaya çıkmıştır. Albay postası yakalanmıştır fakat Alp'in suçsuzluğu gizlenmiş ve yeni kurulan ekip göreve başlayana kadar tutuklu kalmasına karar verilmiştir. Ekip içindeki kod adı: ÇAKI

Dip Not: Ekip tanıştıktan 2 gün sonra Hakkari ilinde bulunan eski bir karargaha gidecek orada 2 aylık hızlandırılmış eğitime tabi tutulacaktır. 2 ay sonra ise aynı karargahta görev yapmaya başlayacaktır.

Okuduklarıma şaşırmıştım. Bu kadar zorlukla baş eden kişileri neden bir araya topladıklarını cidden merak ediyordum. Beni şaşırtan bir diğer detay ise Hakkaride görev yapacak olmamızdı. Ben İstanbulda kalırız diye düşünmüyordum. Anlaşılan terör örgütüne karşı kurulmuştu bu ekip. Hadi diğerlerinin başına gelenlerden örgüt sorumluydu ama benim değildi. Yani en azından ben öyle biliyordum. Umarım korktuğum şey başıma gelmemiştir. Umarım ailem benim inadım yüzünden ölmemiştir. Hemen 15. sayfaya geri dönüp kendi bilgilerime göz gezdirdim.

ARES KAYA;

29 yaşında. Eski polis. 5 ay önce bir iftiraya uğramıştır. Geçirdiği 5 aylık sürede defalarca saldırıya uğramıştır ve bu saldırılar sonucunda ailesi başta olmak üzere birçok kişiyi kaybetmiştir. 2 gün önce suçsuzluğu ortaya çıkmış ve ekibe dahil edilmiştir. Yaşadıklarından sonra daha fazla dayanamayıp istifa ettiği sanılmaktadır. Dışarıda en rahat hareket edebilecek kişi olduğu için ekip başı olması uygun görülmüştür. Ekip içindeki kod adı: İSİMSİZ

Bişey saklıyorlardı benden. Diğerleri hakkında daha detaylı bilgi varken benim hakkımda üstün körü bilgi verilmişti. İftirayı atan kişinin kim olduğu yada mevki bile yazmıyordu. Mehmet amire sormam lazımdı bunu. Telefonu elime alıp hemen onu aradım ama açmadı. Birkaç kez daha denedikten sonra pes ettim. Nasıl olsa illa arayacaktı beni. Fazla bunalmıştım. Kafam artık bazı şeyleri kaldırmıyordu. Yorulmuştum, odama gidip saatin kaç olduğuna bakmadan kendimi yatağa attım ve daha fazla düşünmemek için uyudum.

>> 2 GÜN SONRA<<

Ne o gün nede ondan sonraki iki gün boyunca Mehmet amire ulaşamamıştım. Ben umudumu kesmişken 1 saat önce beni aramış ve 1 buçuk saat içinde hazır olmamı istemişti. Ekiple tanışacakmışız. Nereye gideceğimizi bilmediğim için üstüme her yere uyum sağlayacak siyah bir tişört altıma ise siyah kot pantolon giymiştim. Sırf gıcıklık olsun diye eşofman takımı giyinmek isteyen bir tarafım vardı ama orada kimlerin olacağını bilmediğim için günlük giyinmeyi tercih etmiştim.

Gerçi Adidas eşofman takımının dolaptan bana 'Beni giyin.' dercesine göz kırpması hâlâ daha cazip geliyor. Ben eşofman takımıyla bakışmaya devam ederken telefonumun yeniden çalarak bakışlarımın odağı olmuştu. Mehmet amir arıyordu. Telefonu meşgule atıp dolaptan siyah bir deri ceketi alıp üstüme geçirdim ve gerekli eşyaları yanıma alarak aşağı indim.

Apartmanın dışarıya açılan kapısını açar açmaz Mehmet amirle burun buruna gelmiştim. Ben şaşkınca ona bakarken o telefonumu kast ederek "Elindeki o zımbırtı sana ulaşalım diye icat edildi dimi. Niye aradığım zaman açmıyorsun lan?!" dedi. Şaşkınlığımı anında üstümden atarak laf sokma moduma geçerek "Siz neden iki buçuk gündür telefonlarımı açmıyorsanız bende ondan açmadım amirim." dedim.

Derin bir nefes alıp sabır çektikten sonra "Yürü lan arabaya. Bide beyefendiye şoförlük yapıyoruz." dedi. Cidden tuhaf adamdı. Ona beni mekana götürmesini ben söylememiştim ama o bana kızıyordu. Sıkıntıları var sanırım. Rabbim acil şifalar versin. Arabaya bindiğimiz zaman bana konuşma fırsatı vermeden "Kemerini tak ve oraya gidene kadar ağzını açma Ares. Zaten tek bir cümleyle delirttin beni bari oraya gidene kadar sus." dedi. Sanırım ona hayatının en büyük iyiliğini yapıp doktor randevusu almam lazım. Bu gidişle çok çabuk yaşlanır.

Yol boyunca Mehmet amiri dinleyerek susmuştum. Yaklaşık yarım saat sonra bir mekana gelmiştik. Bir mekana değil bir restorana gelmiştik. Lan hani bu millet ölü ve tutuklu biliniyordu. Biz buradayız demek için mi restorana getirdiniz bizi. Tam soru sormak için Mehmet amire dönmüştüm ki beni gözleriyle susturdu. Bu adam görmeyeli iyice tuhaflaşmış. Katil gibi bakıyor herif. Sen polissin be adam kendine gel. Ne öyle katil gibi bakmalar filan.

Mekana girdiğimiz zaman etrafa kısaca göz gezdirdim. Mekanın ortasında büyük yuvarlak bir masa vardı. Masanın etrafında 9 kişi vardı. Muhtemelen yedisi ekipteki kişilerdi diğerleride onların üstleriydi. Masada 4 kişilikde boş yer vardı. Hadi biri benim, biri de Mehmet amirindi, ya diğer ikisi kime aitti? Cidden allak bullak olan kafam iyice karışıyordu. Mekanda bide 3 garson vardı. Mehmet amir masaya doğru yürüdüğünde bende onu takip ettim. Masaya vardığımız zaman herkes ayağı kalkmıştı.

Herkes tek tek kendini tanıtıp el sıkıştı. Ekiptekilerin artık bu durumdan sıkılmaya başladığı aşikardı. Masaya, daha doğrusu ekiptekilere baktığım zaman Toprak denilen adam dışında herkes siyah saçlıydı. Yine onun dışında herkesin göz rengi koyu kahverengiydi. Toprak ise kumral saçlı kehribar gözlüydü.

Herkes yeniden masaya oturduğu zaman ellili yaşlarda olan bir adam garsonları çağırdı. Mehmet amir susmam için ikide bir beni gözleriyle uyarıyordu ama garsonlar herkesin siparişini alıp gittikten sonra daha fazla kendimi tutamadım ve aklıma gelen ilk soruyu sordum. "Diğer iki kişiyi beklemiyecek miyiz?" Mehmet amir bana yine uyarıcı bir bakış attıktan sonra "Onlar bize yemekten sonra katılacak." dedi. Onun bakışlarını gören ekip üyeleri kaşlarını çatmıştı. Mehmet amirin bakışlarını umursamadan sorularımı sıralamaya başladım;

"Onlarda mı ekibe dahil?" diye sordum.

"Hayır." dedi Mehmet amir.

"Dosyada bahsi geçen timin mi üyeleri?" diye başka bir soru sordum.

"Hayır." yanıtı bu sefer MİT müsteşarından gelmişti.

"Neden gelecekler o zaman?" diyerek 3. sorumuda yöneltmiş oldum. Ekibe baktığım zaman üstleri sıkıştırmam hoşlarına gitmiş gibi görünüyordu.

"Gelince anlarsın oğlum." dedi Mehmet amir. Evet kayışların koptuğu yere gelmiştik. Yerimde iyice dikleşip en sert ses tonumla konuşmaya başladım. "Bana oğlum demeyin amirim çünkü o zamanlar bayağı geride kaldı. Ayrıca bizi buraya topladıysanız sorularımıza yanıt vermek zorundasınız. Ve benim daha soracak çok sorum var. Meselaa neden ekipteki herkes hakkında detaylı bilgi varken benim hakkımda yok? Yada ekipteki herkesin yaşadığı şeylerin sorumlusu olan kişiler ve örgüt belliyken bana bunları yaşatan kişiler hakkında neden bilgi yok? Ahh sanırım biraz fazla zor sordum."

Mehmet amir ve MİT müsteşarı olan beyefendi birbirlerine bakarken albay sorularımı yanıtlamaya başladı. "Öncelikle haklısın Ares ama her cevabın bir vakti var. Sorularına gelicek olursakta evet zor ve çalışmadığımız yerden sordun. Senin hakkında detaylı bilgi yok çünkü bazı şeyleri senin anlatmanı daha doğru bulduk. Kendini hazır hissettiğin zaman anlatırsın. Bu diğer ekip üyeleri içinde geçerli. Herkes dosyada yazanları istediği zaman daha detaylı bir şekilde anlatır. Yaşadığın şeylerin sorumlusuna gelincede muhtemelen aynı örgüt çünkü çoğu ipin ucu aynı yere çıkıyor. Kişileri söylemiyoruz çünkü onlar hakkında başka planlarımız var. Umarım bu cevap şimdilik senin için yeterli olmuştur."

Garsonlar ellerinde tabaklarla bize yaklaşırken Mehmet amir bana dönüp "Ares, yemekten sonra daha detaylı konuşacağız zaten. Biraz sabret." dedi. Gece uzun olacağa benziyordu. Hemde çok uzun...


2. Bölüm Sonu


Çocuğu hem delirtin hem de sakin ol diyin amirim bu nasıl bir çelişki? Neyse Bölümü nasıl buldunuz?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Diğer bölümde azıcık kaos olacak. Yeni bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın 👋👋👋

​​​​​​


Loading...
0%