Yeni Üyelik
7.
Bölüm

6.Bölüm: Karşılaşma

@beril_ilhan24

>>İLAHİ BAKIŞ AÇISI<<

Toprak öfkeden deliye dönmüş bir şekilde Demir timinin gelmesini bekliyordu kapının önünde. Yaklaşık yarım saat önce olan tartışmada Ares ve Pars birbirini vurmuş, Ares'in sıktığı kurşun Pars'ın kolunu sıyırmıştı. Pars'ın sıktığı kurşun ise Ares'in omuzunda kalmıştı. Tim Pars'a pansuman yapsada Ares'in omuzunda kalan kurşunu bir doktorun çıkartması gerekiyordu. Bu yüzden daha önce Demir timinin konuştuğu doktorun gelmesi için onlara haber vermişlerdi.

Yaklaşık 10 dakika süren bir beklemenin ardından bir askeri araç hızla gelerek acı bir fren sesiyle Toprağın önünde durdu. Aracın sürücü koltuğundan Demir timinin komutanı Serhat Mir inerken ön yolcu koltuğundan ise doktor Aslı inmişti. Serhat sinirle Toprağa doğru yürürken "Biz, sizi iki dakika boş bırakamayacak mıyız lan?!" demişti. Toprak bozulmuş sinirleriyle bu dediğine kahkaha atarken "Sus lan. Bu sefer biz bile nasıl olduğunu anlamadık zaten." demişti.

Evet gülüyordular fakat özünde herkes ateş topu gibiydi. 2 aydır olan tüm tartışmalar büyük küçük demeden üstlerden saklanıyordu ve herkesin bunu bilerek gün geçtikçe bu sorunları çözmeye odaklanmak yerine daha büyük sorunlara sebep olması en çok bu ikiliyi delirtiyordu. Aslı arada geçen konuşmayı anlamasada iki yaralı olduğunun bilincinde olarak "Şey acaba daha fazla beklemek yerine biran önce içeriye girsek olur mu? Yaralılardan birinin omuzunda kurşun kaldı demiştiniz bu durum tehlikeli olabilir. Ayrıca diğer yaralıya pansuman yapmış olsanız bile dikişlik bir durum olup olmadığını kontrol etmem lazım." demişti.

Toprak onu başıyla onaylarken "Önden buyrun doktor hanım. Ayrıca merak etmeyin o iki domuza bir şey olmaz. Onlar anca bizi delirtir." demişti. Aslı onun bu dediğine hafif bir şekilde kıkırdayarak karargahın bahçesinden içeri girdi. Onun peşinden de Serhat içeri girmiş lakin aracı dışarıda unuttuğunu fark ederek geriye dönmüştü. İçinden kendi aklına söverken Toprağa "Aç lan şu kapıyı!" diye çıkışmış daha sonrada arkasını dönmeden önce bahçedeki varlığını gördüğü Alp'e hitaben "Çakı gibi herifsin madem doktor hanıma bizim öküzlerin yanına kadar eşlik et." demişti.

Bu aslında üstü kapalı bir 'Dikkat edin.' uyarısıydı. Evet doktorun üstlerden onayı vardı fakat onlar içinde bulundukları bu durumda üstlere bile güvenmiyordular. Uyarıyı anlayan Alp önce Serhat'a hitaben "Emredersiniz komutanım." demiş, daha sonra Aslı'ya dönerek "Buyrun doktor hanım." demişti. Aslı "Önce pansuman yaptığınız kişinin yanına gidelim. Kurşunu çıkartmak uzun sürebilir." demişti. Alp onu başıyla onayladıktan sonra revire pars'ın yanına götürmüştü.

5 dakika süren bir pansumanın ardından yarayı sarmaya başlayan Aslı "Yara yüzeysel sabaha kabuk bağlamış olur ama mikrop kapmaması için birkaç gün daha pansuman yapmalısınız. Geçmiş olsun. Buradaki işim bitti diğer yaralının yanına gidebiliriz." demişti son cümlesinde Alp'i hedef alarak. Alp ve Aslı odadan çıkmak için hazırlanırken, Pars çatık kaşlarla "Kurşunu çıkartmadan buraya mı geldiniz doktor hanım?" demişti. Aslı bu sorunun karşısında gerilsede "Kurşunun çıkmasının ne kadar süreceği belli değil bu yüzden önce buraya gelmek istedim." demişti.

Ortamın gerildiğini anlayan Alp "Sen hem adamı vur hem de kurşun içeride kalırsa ne olur diye düşün." diyerek dalga geçmişti. Alaya alınmak Pars'ı yine sinirlendiriken "Oda beni delirtmeseydi o zaman." diye kendini savunmuştu. Bu cümlelere alayvari bir şekilde gülen Alp "Buyrun doktor hanım biz gidelimde kurşun daha fazla komutanım omuzunda kalmasın. Dimi Sis komutanım." demişti.

Pars, Alp'in resmi konuşması üzerine susması gerektiğini anlamış, revirden çıkan Aslı'nın ardından Alp'in gözlerinin içine bakarak sessiz bir sabır çekmişti. Evet Ares'i o vurmuş olabilirdi ama içinde bir yerde buna pişmandı. Anlık bir sinirdi onunki. Kendini Toprağa mahçup hissediyordu ve ona göre sadece Ares kendini anlatırsa en azından şimdilik Toprağın odağı dağılacak oda kendini açıklamak için gerekli cümleleri toplayacaktı. Hem anlamıyordu, Ares cidden sıradan bir polise göre çok fazla şey yaşamıştı ve bunun İsimsiz lakabıyla ilgili olduğunu düşünüyordu ki haklıydı aslında. Sadece Ares kendini hazır hissetmiyordu ve bunun için biraz beklemeleri gerekti.

Pars revirde derin düşüncelere dalmışken, Aslı ve Alp bir alt kattaki özel ameliyathaneye varmıştılar. Alp ameliyathane kapısını açarak önden girmiş "Doktor geldi komutanım." demişti. Alp'in 'komutanım' demesi ilk başta Ares'i 'Acaba bana tavır mı aldılar?' düşüncesine iterken hemen ardından giren Aslıyla resmi olması gerektiğini anlamış ve rahatlamıştı. Alp, Ares'in 30 saniye içinde yaşadığı duygu değişimini gözlerinden görmüş ve ona güven verici bir şekilde tebessüm etmişti. Alp diğerlerini aksine Ares'in birilerine daha bağlanıp onlarıda kaybetmekten korktuğunu farkındaydı.

Aslı, Arese bakmak yerine içeri girer girmez Alp'e dönmüş ve "Ellerimi ve eşyaları yıkayıp dezenfekte etmem lazım nerede yapabilirim?" demişti. "Kapıdan çıkar çıkmaz sağ tarafa bakarsanız görürsünüz doktor hanım hemen ileride." diyen Alp, Aslı'nın onları duyamayacak kadar uzaklaştığından emin olduktan sonra Ares'in yanına gidip sedyeye oturdu.

Ares hafifçe yerinde kıpırdandıktan sonra "Önce buraya mı geldi Pars'ın yanına mı gitti?" diye sordu. Alp gülerek "Ulan hem birbirinize vurun hem de birbirinizi düşünün." diye söylendi. Sonra anlık gelen bir sinirle "Alkol mü içtiniz lan siz!?" diye çıkıştı. Ares hemen "Yok abi anlık sinir sadece." diyerek savunmaya geçti fakat Alp alayla "Sizi sorguya çekecek olan asıl kişi Toprak, sinirden deliye döndü herif. Lakabının hakkını vererek içinizden geçecek haberin olsun. Sonra onuda anlık sinirle vurma." dedi. Ares bi anlık boşlukla "Duvarlardan da geçebiliyor mu?" diye sorunca Alp kahkaha atmaya başlamıştı.

Bu sırada odaya giren Aslı yine ne olduğunu anlamsada sedyenin yanındaki tekerlekli masaya az önce yıkadığı eşyaları yerleştirdi. O gelince yeniden resmiyete dönen Alp ve Aresle ona henüz tam olarak güvenmediklerini daha net bir şekilde anlamıştı. Alp sedyeden kalkarak "Uzanda bitsin artık şu gün." demişti ama Ares öyle bir niyeti olmadığını gösterircesine "Doktor hanım uyutmaya gerek yok sadece kolu uyuştursanız yeter." demişti. Bu sözlerin ardından Alp, Pars'ın aksine sesli bir şekilde sabır çekmişti.

Tam o sırada Aslı ameliyathaneye geldiğinden beri ilk defa göz göze gelen Aslı ve Ares aynı anda "Sen? Senin burada ne işin var?" demişti. İkisi de büyük bir şok yaşamıştı fakat Ares'in yaşadığı şok aklına gelenlerle anında öfkeye dönüşmüş ve aslı'ya sinirle "İşinizi yapın doktor hanım daha sonra konuşuruz." demişti. Alp ne olduğunu anlamayarak "Siz daha önceden tanışıyor musunuz komutanım?" diye sormuştu. Bu soru karşısında Ares "Resmi bir şekilde değil ama Zeynep sayesinde dolaylı olarak tanışıyoruz." demişti.

Başıyla Aresi onaylayan Aslı "Önce şu kurşunu çıkartalım daha sonra dediğiniz gibi konuşuruz." demiş ve Ares'in istediği gibi kolunu uyuşturacak iğneyi vurmuştu. Bu sırada odada bariz bir gerginlik olduğunu fark eden Alp nedenini anlamasa da sessiz kalmış ve Aslı'nın işini bitirmesini beklemişti. Yarım saatlik bir uğraşın sonucunda Aslı kurşunu sorunsuz bir şekilde çıkartmış ve dikişleri atarak yarayı kapatmıştı. Son olarak pansumanı yaparken bir yandan da Ares'e dikkat etmesi gerekenleri söylüyordu.

İkisi daha önce yüz yüze gelmemiş fakat Zeynep'in isteği üzerine birbirlerini aramışlardı. Aslı Hakkari'ye döndükten 2 gün sonra Ares, Dicle'yi aramış ve durumu öğrenmişti. Aslı'nın İstanbul'a geçirdiği süre içinde Dicle ona Ares'in fotoğrafını göstermişti, Ares aradığı zaman ise Aslı'nın fotoğrafını Ares'e atmıştı. Zeynep'in ne istediğini Ares dışında kimse bilmezken Aslı arkadaşının son isteğinin ne olduğunu çok merak ediyordu ve bunu öğrenmek için bir an önce Aresle konuşmak istiyordu.

Ares Aslı'nın cenazeye gelmediğini öğrendiği İlk anda Zeynep'in Aslı'yı umursadığı kadar Aslı'nın Zeynep'i umursamadığını düşünmüş ve bu duruma sinirlenerek Aslı'yı aramayı bırakmıştı. Daha sonra Dicleyle konuştuklarında Aslı'nın cenazeden haberi olmadığını Zeynep'e ulaşamadığı için en sonunda Dicle'yi aradığını ve durumu yeni öğrendiğini öğrenmişti fakat hala Aslı'ya sinirliydi. Ne kadar yakın olduklarını bilmiyordu fakat kardeşinin son isteği bu kız hakkında olduğuna göre onu kardeş gibi görüyor olmalıydı. Kardeşi birine bu kadar değer verirken verdiği değerinin karşılığını olmaması onu sinirlendirmişti ve kafasında bir türlü bu duruma mantıklı bir açıklama bulamıyordu.

İşi tamamen biten Aslı eşyalarını tek tek çantaya doldurmaya başlamış bir yandan da Zeynep'in isteğini düşünüyordu. Ayrıca o her ne kadar hemen konuşmak istese de Ares şu an hafif de olsa yaralıydı ve dinlenmesi gerekiyordu. Bu yüzden bu konuşmayı biraz daha ertelemeye karar verdi ve çantadan çıkarttığı küçük bir kağıda numarasını yazdıktan sonra Arese döndü. Derin bir nefes alarak "Aslında bu konuşmayı hemen yapmak isterim fakat dinlenmeniz lazım. Bu benim numaram kendinizi daha iyi hissettiğiniz zaman bana ulaşırsanız sevinirim." demişti.

Ares onu başı ile onaylayarak numaranın yazılı olduğu kağıdı almış ve cebine koymuştu. Üçü beraber ameliyathaneden çıkıp üst kata gittikleri zaman herkesin onları beklediğini görmüşlerdi. Ares'i ayakta gören Melis ve Onur şaşırarak bakmış ve kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı;

"Abla normalde sadece doktorun çıkıp bize bilgi verip gitmesi gerekmiyor muydu?" (Onur)

"Vallahi bende öyle biliyordum ablam ama söz konusu komutanım olunca emin olamıyorum." (Melis)

Afra ikilinin her zamanki gibi ortamda kimse yokmuş gibi herkesin dedikodusunu yapmaya başlayacağını anlayınca yalandan öksürmüş ve ikiliyi gözleriyle uyarmıştı, uyarıyı alan ikili susarken Aslı onların bu haline tebessüm etmişti. Ekip yeni toplanmıştı ama Aslı ve dışarıdan bakan birçok kişi bu ekibin yıllardır beraber olduğunu düşünüyordu. Ekip henüz farkında değildi ama şimdiden bir aile gibi olmuşlardı. Mesela en basit örneği Pars ve Ares'in direkt birbirlerini sormasıydı ameliyathane kapısında birbirlerini gördükleri ilk anda gözleriyle nasıl olduklarını kontol etmeleriydi.

Ortamda bir sessizlik oluştuğu zaman Aslı derin bir nefes alarak " Her ikisininde durumu düşündüğümden iyi fakat Ares beyin kolunu fazla zorlamaması lazım bir hafta sonra dikişleri almak için tekrar gelirim ve Sis beyinde yarası bir iki güne tamamen kapanır sadece ona daha öncede dediğim gibi birkaç gün daha pansuman yapması lazım ayrıca hem reviri hemde burayı kontrol ettim bazı eksikler onlarında en kısa sürede tamamlanması lazım." demişti. Herkes onu sakince dinlemiş ve dediklerini aklına not etmişti.

Aslı sözlerini bitirdikten sonra Ares sert ve soğuk sesiyle konuşmaya başlamış ve "Aslı hanım yardımınız için teşekkür ederiz eksikler konusunda da sizinle iletişime geçer hallederiz merak etmeyin fakat benim değinmek istediğim ufak bir nokta var. Anlayacağınız üzere Sis bir isim değil lakap, gördünüz gibi yaralandığımızda bile buradan çıkmıyor ve gizliliğe önem veriyoruz sizden ricam adımı unutmamız ve buradaki varlığımdan başta Dicle olmak üzere kimseye bahsetmemeniz. Eğer sizinle nasıl iletişime geçtiğimizi sorarsa da benim size ulaştığımı ama sizi nereden bulduğumu bilmediğinizi söylersiniz. Bu sandığınızdan daha önemli bir konu dikkatli davranacağınızı umut ediyorum." demişti.

Başta Aslı olmak üzere kimse bu gereksiz sert tavrı anlamasada Aslı daha sonra düşününce Ares'in aklından geçenleri tahmin etmiş ve "Merak etmeyin Ares bey kapıdan çıkar çıkmaz sizi ve buradaki diğer herkesin varlığını unutucam ayrıca Zeynep konusunda ne düşündüğünüzü tahmin edebiliyorum ama inanın bana mantıklı açıklamalarım var. Tek kardeşiniz değil anne ve babanızda benim için önemli kişilerdi ve İstanbul'a gider gitmez ilk işim onları ziyaret etmek oldu. Ayrıca daha erken öğrenseydim inanın bana işi gücü bırakır yanınıza gelirdim." demişti.

Ares başını sallamış ve "Umarım açıklamalarınız dediğiniz gibi mantıklıdır çünkü kardeşimin verdiği değeri hak etmeyen bir insana değer vermiş olması beni üzer. Bu konu hakkında konuşacağımız günü sabırsızlıkla bekliyorum." demişti. Aslı başını sallayıp "Bende öyle." dedikten sonra onları sessizce dinleyen kalabalığın içinde Serhat'ı aramış gözleri onu bulunca ise "Benim işim bitti, eğer sizin de bir işiniz yoksa artık gidebiliriz." demişti. Serhat onaylayan bir mırıltı çıkardıktan sonra ekibe dönmüş ve "Bakın güzel kardeşlerim, çok sevgili silah arkadaşlarım en sonunda birbirinizide deştiğinize göre artık güzelce yemek yiyip zıbarmaya gidin tamam mı abisinin gülleri? Anlaştık mı?" demişti.

Ekip gülerek aynı anda uzatarak "Anlaştık öğretmenim." diyince Serhat "Sizden adam olmaz ki." demişti fakat bu sefer hamle hiç beklemediği Afradan gelmiş ve kendini, Aden'i ve Melis'i işret ederek "Biz erkek değiliz ki adam olalım bu diğerleri için geçerli." demişti. Herkes buna gülerken Serhat yazıklar olsun bakışı atarak Aslı'ya dönmüş ve "Buyrun doktor hanım buranın havası kaçtı gidelim biz." demişti.

Onlar çıkarken ekip mutfağa doğru kendi aralarında konuşarak ilerlemişti. Evet artık Pars ve Ares'in girmesi gereken ufak bir sorgu vardı. Alp bu sorgu için hain planlar yapmış sadece vaktin gelmesini bekliyordu. Kötü başlayan akşam iyi ilerliyordu ve herkesin temennisi güzel bir şekilde bitmeseydi.

6.BÖLÜM SONU

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Evet arkadaşlar bir bölümün daha sonuna geldik. Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya yazarsanız çok sevinirim.

Yeni bölümü en kısa sürede yayınlayacağım Yeni bölümde görüşmek üzere 👋👋👋

Loading...
0%