Yeni Üyelik
9.
Bölüm
@berilyavuz_

Göz devirip kendi masasına doğru gitti. Ardından masanın üzerindeki kağıtları toparlayıp sırayla herkese dağıttı.

 

Bana, M Lisa - Kim Bilir? Şarkısı gelmişti. Ardından önceki dersi geçemeyen öğrencilere döndü. Ben de içimden şarkıyı ezberlemeye çalışıyordum. Derya Hoca, Arel'i çağırdığında gülmeden edemedim.

 

"Eğer dersimden şimdi geçemezsen bir daha hiç geçemezsin." Kadının ciddiyetini gördüğümde işin ciddi olduğunu anlayıp sırıtmama son verdim. Arel, bu sefer her zamankinden daha iyi söylediğinde onu içten içe tebrik ettim.

 

Teneffüs zili çaldığında derin bir nefes alarak dışarı çıktık. Çardağa oturup Ay Işığı'nı sevmeye başladığımda Arel, Lara'yı almaya gitti. Arel gittiğinde Hazar da çoktan yanımda yerini almıştı. İkimiz, kediyi severken içimden Arel'in gelmesi için Allah'a dualar ediyordum. Lara'yı kolunun altına alarak yanımıza geldiklerinde göz devirdim. Hazar, dikkatini onlara vererek ellerini kediden çekti. İçimden şükürler ederken kediyi sevmeye devam ettim.

 

"Bu gece rock konseri var gelmek ister misiniz?" Diye sorduğunda Arel benden hızlı davranıp kabul ettiği için bir kez daha göz devirdim.

 

"Gideriz değil mi hayatım?" Diye sordu Lara'ya doğru.

 

"Olur, Efsun da gelecekse neden olmasın." Dedi gülümseyerek bana bakarken.

 

Önce Hazar'a sonra Arel'e içimden lanetler okudum. Gidemezdim. Gidemezdik. En azından Arel ve ben gidemezdik. Çünkü çalışmamız gereken bir kariyerimiz vardı. Erken yatmamız ve erken kalkmamız gereken bir programımız vardı. Uymamız gereken bir program vardı.

 

İnsanlar bana merakla bakarken ağzımı açıp tam gelemeyeceğimi söyleyecektim ki Arel benden hızlı davrandı.

 

"Ben nereye, sen oraya." Dediğinde şaşkınca ona baktım. Öfke bütün vücudumun içinde dolanırken üzerine atlamamak için zor tuttum kendimi.

 

"Miyav." Sesin geldiği yöne baktığımda Ay Işığı gözlerini dikerek bana bakıyordu. Başını okşadığımda kafasını kucağıma koyup gözlerini kapattı.

 

"O zaman saat kaçta buluşuyoruz?" Diye sordu Lara.

 

"18:00." Diye cevapladı Hazar.

 

Gergin olduğumu anladığında bana yaklaşıp kulağıma fısıldadığında ürperdim.

 

"Bir sorun mu var?"

 

Evet. 

 

"Hayır." Dedim gülümsemeye çalışarak.

 

"Ne giyeceksin?" Bu soru Lara'dan gelmişti. Arel ise kollarını Lara'ya sarıp Hazar ile konuşuyordu.

 

"Bir şey giymeyeceğim." Diye yanıtladığımda Arel bana dönüp büyük bir kahkaha attı. Söylediğimi duymuştu. Hem utançla hem de öfkeden kızarıyordum. Çalan zil, onun aptal kahkahasını böldüğünde Ay Işığı ile vedalaşıp sınıfa gittim. Ders Ceyda Hoca'ya olduğu için rahattım ama Arel ile oturmak canımı sıkıyordu. Arel gelene kadar kağıtlarıma karalama yaparken Berk yanıma oturdu. Defteri hızla kapattım.

 

"Görebilir miyim?" Dedi tebessüm ederek.

 

"Hayır, tabiki." Dedim stresli bir şekilde defterin kapağını tutarak. Sanki açmasından korkuyordum. Evet, korkuyordum. Çizimlerimi Arel dışında kimse görmemişti.

 

"Bununla ilgili bir kariyer planın mı var yoksa?" Dedi heyecanla.

 

"Sana karşı savaşmaktan vazgeçip başka bir alana ilgi duyacağımı sanıyorsan yanılıyorsun." Dedim ve sırıttım.

 

"Senden de bunu beklerdim Efsun. İstediğin kadar bana karşı savaş ama-" Lafını bölen Arel oldu. Berk'i tek hamlede sıradan kaldırıp geriye savurdu.

 

"Ama ne?" Diye sordu.

 

"Hiçbir zaman kazanamayacak. Eğitimciler annesinden dolayı onu övüp duruyor."

 

"Kıskananlar da varmış." Yerimde oturup kıkırdarken Arel, Berk'i öldürmek ister gibi bakıyor. Yerimden kalkıp aralarına girdim.

 

"Benden nefret edenlerden biri olabilirsin. Ama sadece nefretinle kalacaksın."

 

"Senden nefret etmiyorum Efsun." Dedi kendinden emin bir şekilde.

 

"Ceyda Hoca geliyor!" Sınıfa telaşla giren İnci'ye baktım. Hiç birimize bakmadan sırasına oturdu. Sınıftaki gürültü kirliliği azaldığında yerimize geçtik. Ceyda Hoca içeri girip bizi kısaca selamladıktan sonra masasına geçti. Hızlı bir şekilde yoklama aldıktan sonra sırayla bizi yanına çağırdı ve rastgele akorlar dağıttı.

 

Bana Mor ve Ötesi - Sevda Çiçeği denk gelmişti.

 

Sözlere göz gezdirdiğimde akorları ezberlemeye çalıştım. Bu ders zaten akor çalışacaktık.

 

Sessiz sedasız açardın gecelerde,

 

Kimse bilemez, göremez kuytularda,

 

Sonsuz ve dipsiz sevdalarda, duygularda,

 

Sakin, kimsesiz ve sahipsiz uykularımda.

 

Şarkıya kısa süre içinde alışmıştım. Etraftaki seslerden soyutlanarak hem şarkıyı mırıldanıyor hem de elektro gitarımın tellerine vuruyordum. Bütün sesler kesildiğinde gözlerimi kapattım.

 

Şimdi artık seni koklar yalnızlığım,

 

Seni arar, seni sorar sevda çiçeğim,

 

Şimdi artık seni koklar yalnızlığım,

 

Seni arar, seni sorar sevda çiçeğim.

 

Şarkı bittiğinde alkış sesleri kulaklarımda yankılarken gözlerimi açtım. Ceyda Hoca da dahil herkes beni alkışlıyordu. Utançla gözlerimi masaya diktim ve alkışların son bulması için içimden dualar okudum. Alkışlar sonunda son bulduğunda Ceyda Hoca beni tebrik edip diğer öğrencilerle ilgilenmeye başladı. Arel bana şaşkın şaşkın bakarken ona göz devirdim.

 

"O konsere gidemeyiz."

 

"Çocuğa söz verdik." Dedi kendini savunarak.

 

"Amacın ne Arel Demir?" Diye sordum. Gözlerimi kısarak onu süzüyordum.

 

"Of tamam, çok çalıştık ve çok yorulduk. Biraz dinlenmek istiyorum." Dedi mahçupca.

 

"Hayır!" Dedim sert bir şekilde. "O konsere gitmeyeceğiz."

 

"Ama-" Sözünü kestim. "Bir bahane bul."

 

"Ne bulabilirim ki?" Dedi naznalarak.

 

"Regl oldum karnım ağrıyor diyebilirsin mesela." Güldüm. Fakat o göz devirmişti.

 

Arel Demir, Ilgın Arslan'ı -yani annem olan kadını- ikna etmeyi başarmış ve sürücü koltuğunda annem, arka koltuklarda da Arel ve ben olmak üzere yola çıkmıştık.

 

Üzerimde kırmızı elbisem, biraz göz makyajı, biraz ruj derken kendimi kraliyet ailesinden fırlamış gibi hissediyordum. Bir tek siyah kedim eksikti. Onu da Arel'in annesine emanet etmiştim. Evden çıkmadan önce bir milyon kez tembihlemiştim.

 

"Anne grunge-"

 

"Harikasın bebeğim, boşver grunge kıyafetlerini." Diye sözümü kesti. Oflayarak arkama yaslandım.

 

Bu kırmızı elbise üzerine yemin ederim, Arel'i öldüreceğim.

 

Konser alanına geldiğimizde arabadan indik. Hazar'ı bulmak için telefonumu çıkardığımda yan tarafıma baktım. Arel yoktu. Ve benim yalnızlık korkumu biliyordu. Onu bu gece öldürecektim.

 

Dişlerimi sıkmaya başladığımda gözlerim dolmuştu. Bir ortamda, özellikle kalabalık ortamlarda annemi her kaybettiğimde olduğum yere oturup saatlerce ağlıyordum ve Arel bunu biliyordu. Bu gece hiç güzel geçmeyecekti.

 

Tam o sıra bana gelen birini farkettim. Ona doğru bakıp gülümsediğimde bunu refleks olarak yapmışım. Elimi tutup beni kendi etrafımda nazikçe döndürdüğünde gülümsemeden edemedim. Az önceki duygu durumumdan çıkmıştım.

 

"Harika görünüyorsun."

 

"Teşekkür ederim." Dedim utanarak. "Arel nerede?'

 

"Sevgilisiyle yiyişiyor az ilerde."

 

O sıra Arel ve Lara yanımıza doğru geldi.

 

"Selam." Deyip Lara'ya sarıldım. O da aynı karşılığı bana verince mor elbisesi çok dikkatimi çekmişti. Anlaşılan abartma konusunda yalnız değildim.

 

Konser alanına vardığımızda grup çoktan yerini almıştı. Şarkı başladığında havai fişekler de hemen ardından atıldı. Arel, sevgilisi ile dans etmeye başladığında Hazar da kibarca elini bana uzatmıştı.

 

Kabul etme.

 

Kabul etme.

 

Kabul etme.

 

Sakın kabul etme.

 

Kabul edemezsin.

 

Kabul etmemelisin.

 

"Dans edelim mi?" Diye eklediğinde titreyen elimi refleksle ona uzattım.

 

İyi bok yedin.

 

Bütün gece dans edip bağıra çağıra şarkı söyledikten sonra Arel ve kendimi arabada bulmuştum. Çok uykulu ve yorgundum.

 

"Ay Işığ." Dedim hırıltılı bir sesle. Kelimeler ağzımdan çıktığı anda ağzımın üzerinde bir el hissettim. O eli ısırdığımda Arel'in çığlığını duydum.

 

"Hey, çok yorgun olabilirsiniz ama bu arkada birbirinizi yiyeceğiniz anlamına gelmiyor." Bu ses annemden gelmişti.

 

Ay Işığı dediğimi duymuştu. Boku yemiştim.

 

"Gerizekalı." Dedi Arel dişlerinin arasından bana doğru fısıldayarak.

 

 

Loading...
0%