Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Broşür

@bernaa

Tarihler 11 Aralık 2010'u gösteriyordu,

İstanbul'un en ücra semtlerinden Gazi Mahallesi'nde bir bacadan duman tütüyordu, içerisinde sıcacık bir ortam dışarıda tehlikeli bir hava vardı. Herseye rağmen 8 yaşındaki küçük Elvan'a ders çalıştırmaya çalışan İnci, kardeşinin her yaptığı muzurluklari yok sayarak sabırla öğrenmesi için tekrarlıyordu.Ama küçük kardeşi öğrenmek için çabalamıyor, okulu da sevmiyordu.

-Elvan, ablacım dinliyor musun sen beni.

Ellerini dizlerine koymus sallanıp duruyordu sallanan sandalye gibi.

-ya abla ders çalışmak, okula gitmek istemiyorum ya neden anlamıyorsun.

-seni okula gitmessen ben de gitmem bunların yanında akşama kadar ne yapacaksın.

Bunlar... Öz annesi ve üvey babası, İnci olmadığı zamanlarda öz dediği annesi, küçük kardeşine şiddet uyguluyor, üvey babası da dışarı atıp akşama kadar eve almıyordu. Yine bunlar merhametli olduğu günlerdi çünkü anneleri evde olmadığı zamanlarda, üvey babaları kızlara saldırıyordu.

-okuyup ekonomik özgürlüğünü eline alıcaksin Elvan, ben de unuversiteyi bitirip ev tutucam yepyeni bir yerde evimiz olacak. Ama o zamana kadar okula devam, hem dün öğretmeninle konuştum derslerde çok kötüymüşsun bak sınıfta kalıcaksın. Hadi biraz gayret et.

Tam tekrar derse odaklanicakken dış kapı çarpma sesiyle irkildiler, küçük Elvan ablasının kollarının altına sığındı. İnci çok korkuyordu ama kardeşine belli edemezdi.Hizla kalkıp kapıyı kilitledi anında kapıda bir gölge belirdi. Elvan daha çok sindi Tiz bir şekilde ablasına seslendi. İnci hemen hazır halde beklettiği koltuğu kapının arkasına çekip kardeşinin yanına gitti. Elvan'i kucağına alıp kıyafet dolabının içine sakladı kardeşinin saçlarını okşadı.

-Ne olursa olsun çıkma burdan ve sakin sesini çıkarma.

-kızlarr çıkın dışarı

İnci hemen kıyafet dolabını kilitleyip anahtarı yatağın altına koydu kapıya bir yandan destek olmak için ayağa kalktı. Burdan bile içki kokusu alabiliyordu leş gibi içmişti annesinin eve geleceği vakitte böyle davranamazdi

-defol burdan adı herif.

-İnci çık dışarı bak sana ne dicem. Kızım ben ananla senin için evlendim bir he de bak...

-polisi arıcam.

Tam o anda annesi anahtarı çevirip dış kapıyı açtı.

-Arif ne oluyor burda

İnci derin bir nefes aldı. Telefonu çagri düşmeden kapattı.

Aslında annesi herşeyin farkındaydı ama onun için koca daha önemliydi İnci'nin yaşı büyüktü de onu yetiştirme yurduna falan bırakamıyordu.

-HAA karıcım Halime'm hosgeldin ben de bu canım kızımdan bir bardak su istedim. Bana ağzına geleni verdi demediğini bırakmadı.

Annesi baktı... baktı çantasını kenara bıraktı. Kapının önünden kocasını aldı ve koltuğa oturttu

-ben veririm sana su, otur şuraya

Annesi Hamiyet Hanım kocasına su verdikten sonra kapının arkasında hâla tetikte bekleyen İnci ye doğru yaklaştı kapıya sertçe iki kez vurdu.

-o yanındaki salağa söyle öğretmeni aradı dersleri çok kötüymüş eğer diğer döneme düzeltmezse okuldan alicam artık, sen bul çaresini İnci.

İnci çaresizce Elvan'in saklandığı dolaba baktı. Elvan da caresizdi ki derslere kafasi basmiyordu işte, dolabın içine daha çok sindi. Eğer okuldan atılırsa ablasi da okumaz onun için okulunu bırakırdı, hem de hiç düşünmeden. O gün kimseye değil kendine söz verdi tutamazsa diye ablasına bile söylemedi ablasi olmasa bile kendi ayakları üzerinde durucakti...

(Günümüz) 2024 11 Aralık

Kan ter içinde sıçradım etrafıma baktığımda kabus olduğunu farkettim önüme gelen saçlarımı düzelttim. Ders çalışırken uyuya kalmıştım Ceza Hukuku kitabının kapağını kapattım, ablamın öldüğü yıllarda yaşadıgim günlere geri dönmüştum bir an o seneleri düşündüm, o korkuyu tekrar yaşadım, içim ürperdi. Tam o anda elinde fincanla Hüma içeri girdi kısa olan saçlarını daha da kısaltmıştı liseden beri tanışırdık ve asla saçını uzatmayı sevmezdi.

-artık uyusan mı Elvan saat 2 ye geliyor ne oldu sana betin benzin atmış.

-zaten bırakmıştım,kabus gördü Hüma sen neden uyumadın.

-uyku tutmadı ya heyecandan.

Hüma liseden beri dilinden düşürmedigi mesleğe, polisliğe ilk adımı yarın atıcakti 1 senedir bunun için uğraşıyordu, ilk sene kazanamayınca günlerce ağlamıştı sonra ise daha da hırslanıp çalışmaya başlamıştı. Onun adına ben de heyecanlıydım yarın onu yolcu edecektik ama bu evde tek nasıl kalıcam bilmiyordum. Ayağa kalktım kollarımı açtım mizirdznarak ona yürüdüm

-beni bu evde tek bırakma ya

-izinlerde falan gelicem kızım, ama keşke Hazan burda kalsa.

-onun ailesini biliyorsun yani hayatta izin vermezler, okula bile zor izin veriyorlar ya. Ben bulurum bir yolunu ya hadi sende yat yarın erken kalkicaz.

Hüma odasına gittikten sonra ben de yatağa uzandım, birkaç gündür aklımı kurcalayan rüyalar vardı yetiştirme yurduna dair rüyalar, sanki o günlere ait biri bana birseyler anlatıp beni korumaya çalışıyordu. İlginçtir ki çocukluğumun sadece 1-2 dönemini hatırlamıyordum sanırım o dönemlere ait rüyalardi, tanıdıktı ama çok yabancıydı. Düşüncelerin arasında rüyalara daldım.

-Elvan oraya çıkma düşeceksin...iyimisin bak işte dizin kanıyor, gel hadi tut elimi gidelim.

-off eteğim yırtıldı ya...

-müdüre anne Elvan düştü dizi fena kanıyor.

... 

Sabah alarmın iğrenç sesiyle uyandım. Her sabah ayni melodiyle uyanmak nasıl bir duygudur tüm öğrenciler bilir.

Bugun ders yoktu ama kızlarla biraz takılıp sonra da Hüma'yi artık polis akademisine yolcu edecektik.

Rutin işlerimi halledip Hüma'nin adeta üzerine zıplayarak uyandırdım. Biraz mizirdansa da kalktı. Üzerime siyah pantolonumu ve sweatshirt giyip çıktım. Hüma da hazırlanmıştı valizini iteklerken göz göze geldik. Valizini indirmesini yardım ettim kahvaltı yapıp hızlıca kabanları giyip çıktık. Hazan'da bir süre sonra bize katıldı.Son giriş saatine kadar eğlenip yemek yedikten sonra artık vakit geldiği için Hüma 'ya taksi çağırdık. Beklerken bir yandan da sohbet ediyorduk. Gözüm bir anda karşı yoldan tanıdık bir sima çarptı, nasıl oluyorsa her yerden çıkan bir kadın. Leyla...

-ooo kızlar napiyosunuz böyle, Hüma gidiyomusun yoksa bak ya hiç haber vermiyorsun Elvan ayıp...

Göz devirdim, artık hergun nereye gitsek karşımıza çıkiyordu.

-bizi mi takip ediyorsun Leyla sal bizi Bi ya senin arkadaşın yok mu.

-var tabiki , sadece tatlı bir tesaduf diyelim mi.

-Demeyelim, kızım sen yetiştirme yurdundan beri benim peşimi bırakmadın ya sal artık.

Tartışma alevleniyor gibiydi ki taksi geldi Hüma ile vedalaşıp arabaya bindirdik, artık onun önünde koskoca bir eğitim 6 ay vardı. Arada izinlerde gorusebilecektik.

Leyla biraz laf sokmaya çalıştı, bak ti ki onu takan yok yanımızdan uzaklaştı. Yolda ilerlerken Hazan'in babası aradı acil eve çağırıyordu.

-baba bugün Elvan Nazlı 'da kalsam olur mu kız evde tek.

... 

-evet baba hukuk okuyan kız Hüma gitti okula.

-tamam baba geliyorum.

Telefonu kapatıp kafasını salladı.

-yok izin vermiyor.. Sen bize gel olmaz mı?

-yok ben rahatsızlık vermeyeyim size Hazan hem kokacak ne var, kapıyı kilitler uyurum.

Hazan ile ayrıldıktan sonra yavaş yavaş eve dönüyordum ki elbise mağazasının önünde 17 yaşlarında bir çocuk brosurlerle önüme çıktı.

Kaşlarımı çattım benim aksime sırıtıyordu.

-abla yeni, yakın dövüş teknikleri öğrenim merkezi açıldı hemen 2 sokak ötede başvurmak istemezmisiniz?

-yok teşekkür ederim canım ihtiyacım yok.

Bir adım atıp tekrar önümü kesti

-abla nemelazim hayatta, özellikle İstanbul'da şart böyle şeyler al bir tane yazılmasanda broşür eksilir.

Böyle insanlar bu kağıt parçalarının miktarına göre para alıyor, belki de bunun parasıyla ekmek zor alıyorlardı o yüzden 2 tane aldım.

-bir tane de arkadaşıma veririm, çok haklısın İstanbul'a gerekli böyle şeyler.

Gidiyordum ki tekrar önüme çıktı, heyecanla gülümsedi

-yazılacak mısınız yani abla?

-y-yani bilmiyorum belki.

Sonunda çocuk yolumdan çekildi. Eve kendimi zor attım hem soğuk hem de rüzgar çok sert esiyordu. Yolda ki çocuğun davranışlarını garipsemistim ama üzerine düşülecek bir konu olmadığına karar verdim.

Bir ılık duş alıp pijamalarımı giyindim,birseyler hazırlarken tezgahın üzerine koyduğum brosurleri gördüm, üzerindeki yazıları inceleme gereği duymamıştım ama dikkatimi çekmişti.

Yakın Dövüş Teknikleri Öğrenim Merkezi

Dövüş eğitmeni /Cihan Aktaş

Cihan... Cihan bu isim hiç yabancı gelmiyordu. Hafızamı zorladım ama birsey bulamadım ben de karıştırıyor olabilirim diye broşürü aynı yerine bırakıp çerez tabağını alıp kendimi koltuğa attım film izliyecekken yarının pazartesi olduğunu ve 2 dersim olduğunu hatırladım. Oflaya puflaya da olsa güzelim filmi yarıda kesip, camı pencereyi kontrol ettikten sonra yatağa uzandım.

Tam kuruntularimdan arınıp uykuya dalacakken aşağıdan tıkırtı gibi sesler gelmeye başladı. Mutfak penceresi kapalı mıydı acaba diye düşündüm... Yataktan kalkıp Işığı açtım belki de gerçekten duymadım ya da.. Kuruntu mu yaptım hadi ama dedim kendime sen neler atlattın be Elvan korkma. Elime bir vazo alıp assagi indim, inerken tüm ışıkları açıyordum ki hırsız olsa bile korkup kaçardı belki. Son basamağı attım ki 'mutfak tezgahındaki broşürler uçtu, broşürü yerden almıştım ki arkamı döndüm ve hırsızla göz göze geldik masmavi korkutucu gözleri vardı. Çığlık atmaya çalıştım ama elini ağzıma kapattı.Elimi amcamla vazo yere düşüp bin parçaya bölündü...

Çırpındım durdum ama sonradan farkettim ki o gunki travmam tekrarlanıyordu.

Yoksa bu adam... O muydu, artık o pis ellerden koruyabilecek ablam yoktu, ne de biraz da olsa gözdağı verebilecek öz ama üvey annem. Bir ben vardım bir de elimde sımsıkı tuttuğum broşür...

 

🩵🌸

Selam herkese, ilk bölümümüz hayırlı ve de uğurlu olsun canlarrrr.

Bolum nasıldı, sorularınızı assagi yorumlara bekliyorum ha bir de Sizce bölüm hangi gün gelsin ya da hafta da 2 bölüm mü yapsak onu da yazın yorumlara bakaliiim.

Takip etmeyi, beğenmeyi, fikirlerinizi yazmayı unutlayinnn

Hayatınızın aşkının sizleri bulması dileyiyle

 

#AŞK #KİTAPPAD #BROŞÜR #yenibolum

 

Loading...
0%