Nina, son günlerde içinde bulunduğu sıkıntılı ruh halini aşmak için tekrar tekrar "shifting" yapmayı denemişti. Ancak her seferinde başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Hayalleri ve özlemleri, onu daha da derin bir yalnızlığa sürüklüyordu. İçinde büyüyen umutsuzluk, gün geçtikçe daha da ağır bir yük haline gelmişti.

Annesi, Nina'nın bu tuhaf davranışlarını ve kendi kendine konuşmasını fark ettiğinde, yüreği burkulmuştu. Kızının yaşadığı içsel mücadeleye kayıtsız kalamazdı. Nina'nın gözlerindeki boş bakışlar ve zaman zaman gözyaşlarına boğulması, onun için dayanılmaz bir hal almıştı. Bu yüzden, Nina’yı bir psikiyatriste götürmeye karar verdi.

Psikiyatrist, Nina’ya çeşitli ilaçlar vererek, onu tedavi etmeye çalıştı. Nina, bu ilaçların yan etkileriyle boğuşurken, içindeki boşluk duygusu daha da derinleşti. Hayata dair tüm umutlarını yitirmiş gibi hissediyordu. Geceleri, Draco’yu düşündü, ona ulaşmanın hayalini kurdu. Ama o hayal, gün geçtikçe daha da uzaklaşıyor gibiydi.

Bir gün, duygusal olarak en zor zamanlarından birinde, içindeki umut kıvılcımının yeniden yanmasını sağlamak için son bir kez daha shifting yapmayı denemeye karar verdi. Kalbi hızla atarken, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Düşüncelerini bir araya getirerek, Draco ile geçirdiği anları zihninde canlandırdı. O an, tüm hislerinin yoğunlaştığı bir anda, kendini tamamen odakladı.

Bir anda, Nina’nın etrafındaki dünya değişti. Öncelikle belirsiz bir boşluk hissetti, ardından gözlerini açtığında kendini Draco’nun yanında buldu. İki dünya arasında geçiş yapmanın verdiği heyecan, kalbinde bir sıcaklık yarattı. Draco, o tanıdık ve özlenen gülümsemesiyle karşındaydı.

“Draco!” diye haykırdı Nina, onun yanına koşarak sarıldı. Draco, ona sıkıca sarıldı ve bu an, her ikisi için de çok özlemle bekledikleri bir an olmuştu.

“Bir daha seni bırakmayacağım,” diye fısıldadı Nina, gözlerinde parlayan yaşlarla birlikte. Draco’nun varlığı, ona kaybolmuş umutlarını yeniden bulmuş gibi bir his veriyordu.

“Ben de seni bırakmayacağım,” dedi Draco, sıcak bir gülümsemeyle. “Beraberiz ve her zaman birlikte olacağız.”

Nina, Draco’nun yanında olmanın getirdiği güvenle dolmuştu. Aralarındaki bu bağ, her şeyden daha değerliydi. O an, yalnızlık ve kaygının yerini sevgi ve güven almıştı. İçinde hissettiği boşluk, Draco’nun sıcaklığında dolmaya başlamıştı.

Zaman geçse de, Nina’nın kalbinde bir daha asla kaybetmemek için verdiği bu söz, onu daha güçlü bir hale getirecekti. Artık birlikte, belirsizliklerle dolu bu dünyada cesurca yürümeye hazırdılar.