Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm Fedakarlık

@berrasarfaklarli

 

Pazartesi sabahı Hogwarts’ta bir gariplik hissediliyordu. Slytherin öğrencileri için alışılmadık bir durumdu; normalde ders programlarını teslim etmek üzere orada olan Profesör Snape, ortalıkta yoktu. Bunun yerine, Profesör McGonagall Slytherin öğrencilerinin ders programlarını dağıtıyordu.

Nina, masasında sessizce otururken önüne konan ders programını inceledi. Yoğun bir dönem onları bekliyordu ve dersler bu sene hiç olmadığı kadar zorlu görünüyordu. Ancak programını incelerken, yanına oturan birini fark etti. Draco Malfoy, her zamanki umursamaz gülümsemesiyle ona yaklaştı. Bir anlığına Nina’ya bakıp gözlerini hafifçe kıstı.

“Artık benden kurtulamazsın,” dedi şaka ile karışık bir tonda. Sesi her zamanki kadar kibirliydi, ama içinde belli belirsiz bir samimiyet de vardı. Draco’nun bu tavrı, Nina’nın kafasını karıştırıyordu; onunla bir oyun oynuyormuş gibi hissediyordu.

Nina, tam bir cevap vermek üzereyken, Draco’nun yüzü aniden acıyla buruştu. Dudakları sertçe birbirine kenetlendi, sağ eliyle sol kolunu kavradı. Gözleri acı içinde sıkıca kapandı ve nefesi hızlandı. Yüzündeki dehşet ifadesi, Nina’nın kalbini sıkıştırdı.

“Neler oluyor, Draco?” diye sormak için eğildiğinde, Draco, sadece onun duyabileceği bir sesle, fısıldayarak konuştu. “O... beni çağırıyor...” Draco’nun sesi titriyordu. Korku gözlerine yerleşmişti, ve bu korku her şeyden daha gerçekti.

Nina, onun ne demek istediğini bir an kavrayamadı, ama Draco’nun sol kolunu tuttuğunu görünce anlaması uzun sürmedi. Voldemort… O karanlık işaret, Draco’nun kaderini eline almıştı. Draco, karanlığın çağrısına kapılıyordu. Ama burada, Hogwarts’ta? Bu kadar erken mi?

Nina’nın zihni hızlıca çalışmaya başladı. Draco’nun ortadan kaybolması, ölüm yiyenlerin onu çağırdığını işaret ederdi ve bu olay, büyük bir felaketin habercisi olabilirdi. Draco’yu kurtarmak ya da en azından dikkatleri başka yöne çekmek zorundaydı. Ama nasıl? O an aklına bir fikir geldi—tehlikeli ve dramatik bir yöntemdi, ama belki işe yarayabilirdi.

Elini hızla asasına uzattı ve kararlı bir şekilde kendine doğrulttu. Draco, ne yapmaya çalıştığını anlamadan önce, Nina fısıldayarak büyüyü söyledi.

“Sectumsempra,” dedi, sesi kararlı ve soğukkanlıydı.

Draco’nun gözleri dehşetle açıldı. Bir anlığına ne olduğunu anlayamadı, ama ardından Nina’nın vücudu derin kesiklerle kaplandı. Kolları, bacakları ve göğsünden aniden kanlar akmaya başladı. Yüzündeki şok ifadesi, Draco’yu yerinden zıplattı.

“Ne yaptın sen?!” diye haykırdı Draco, sesi korkuyla yankılandı. O anda bütün gözler onlara çevrilmişti. Draco, etrafına umutsuzca bakındı, ne yapacağını bilemez bir haldeydi. “Biri yardım etsin!” diye bağırdı, sesi çaresizlik doluydu.

Sınıftaki herkes şok içinde kalmıştı. McGonagall hızla durumu fark etti ve asasını çekerek büyüyü bozmak için harekete geçti. Ancak Nina’nın aldığı hasar, onu büyüyle sarmalayarak havaya kaldıran sedyeler tarafından taşınmasını gerektirecek kadar ciddiydi. Büyücüler ve cadılar hızla etrafına toplanırken, Draco, Nina’nın arkasından çaresizlikle bakıyordu.

Her şey çok hızlı gelişmişti. Bir an önce gülümseyen, hafif bir şaka yapan Draco, şimdi tamamen şok içindeydi. Nina’nın kendisine neden böyle bir şey yaptığına dair hiçbir fikri yoktu. Onun bu tehlikeli ve acı dolu planı nasıl olup da böylesine dramatik bir şekilde gelişmişti?

Nina, büyülü sedyelerle sınıftan çıkarılırken, Draco’nun kalbi hızla çarpmaya devam ediyordu. İçindeki karmaşa gitgide büyüyordu. Peşinden koşmaya başladı, “Beni de götürün!” diye haykırarak ona yetişmeye çalıştı. İçindeki korku ve suçluluk bir arada dolaşıyordu; Nina’nın bu fedakârlığına anlam veremiyordu ama bir şeylerin çok yanlış olduğunu biliyordu.

Nina, yavaşça gözlerini kapatırken, Draco onun hemen arkasında, adımlarını hızlandırarak peşinden gitmeye devam etti. Yaşadığı şok, karmaşık duygularını açığa çıkarmıştı.

St. Mungo hastanesinde Nina'yı ağır yaralılar bölümüne almışlardı. Saatlerdir etrafında doktorlar fır dönüyordu. Kanamaları durdurduklarında, Nina'nın başında sadece Profesör Mcgonagall ve Draco kalmıştı. Profesör, doktorla konuşmak için hastane koğuşundan ayrıldığı sırada Nina gözlerini açtığında gibi hızla konuşmaya başladı" Çabuk Draco, Voldemort’u bekletme ve yanına git. Ben herkesi oyalarım." Dedi ve daha draco'nun tepki vermesini fırsat bırakmadan acı çığlıklar atmaya başladı. Canının çok acıdığını söylüyordu draco Nina'nın numara yaptığını anlamıştı bir an için Nina’ya minnetle baktıktan sonra hızla hastaneden çıktı ve voldemort'un yanına gitti.

Loading...
0%