Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm Hastane Ziyareti

@berrasarfaklarli

Bir hafta boyunca Nina, St. Mungo Hastanesi'nde kalmıştı. Bu süre boyunca Draco, bir kere bile Nina’yı ziyarete gelmemişti. Onun yerine Harry, Ron ve Hermione, okuldan sürekli izin alıp sırayla Nina’nın yanında kalmışlardı.

Nina, hastanenin beyaz duvarlarında uzun süreli bir tıkanıklık hissediyordu. Her gün biraz daha zayıfladığını hissediyor, doktorların ona verdikleri ilacı içmesine rağmen iyileşmekte zorlanıyordu. Ama Harry, Ron ve Hermione’nin onun yanında olması, biraz olsun içindeki boşluğu dolduruyordu. Her biri farklı bir zamanda geldiğinde, Nina onlara gülümsemeye çalışarak moral vermeye çabalıyordu.

Bir gün Harry, Nina'nın yanına oturmuş, ona ne kadar iyi olduğunu sormuştu. "Nina, kendini nasıl hissediyorsun? McGonagall, Hogwarts'taki tüm derslerin senin için çok sıkıcı geçeceğini düşünüyor," demişti.

Nina, hafif bir gülümsemeyle başını salladı. "Bilmiyorum, belki de ben de derslere dönmeyi istemiyorumdur. Bu kadar sıkılmak, en azından burada olduğum için kendimi daha iyi hissettiriyor," dedi.

Ron, elinde bir kart oyunu tutarak konuştu. "Peki ya burada bizimle oynayıp sıkılmayı azaltmaz mısın? Korkma, biz kazanmaya devam edeceğiz," dedi, gülümseyerek.

Hermione, Ron’un söylediğine karşılık bir kütüphane önerisi getirdi. "Ya da senin için birkaç kitap alabilirim. En azından burada geçen zamanı daha keyifli hale getiririz. Bu, senin okulda kalmanı sağlarken, aynı zamanda zihnini de meşgul eder," dedi.

Nina'nın gözleri parladı. "Bunu yapabilir misin? Çok sevinirim," dedi. Hermione, hemen bir not alarak dışarı çıkmak üzere hazırlandı.

Ziyaretleri esnasında Harry, Nina’nın yanında kalmayı sürdüren Ron ve Hermione’ye teşekkür etti. "İyi ki buradasınız, beni çok mutlu ediyorsunuz," dedi Nina. Arkadaşlarının desteği, onu hayatta tutan en büyük şeydi.

Ama her geçen gün, Draco’nun yüzüne dair hayal ettikleri, daha da derin bir karanlıkta kayboluyordu. Nina, onun neden gelmediğini merak ediyordu. İçinde bir huzursuzluk vardı; Draco’nun karanlık tarafla olan ilişkisini düşündüğünde, bu durum onun için daha da anlam kazanıyordu. Belki de, onun gelmemesi için bir sebep vardı.

İyileşme süreci devam ederken, Nina'nın zihninde başka bir şey daha yankılanıyordu: Voldemort’un çağrısı. Onun bu kadar yaklaşması, Draco için büyük bir tehlike anlamına geliyordu ve Nina, bir an önce iyileşip Hogwarts’a dönmek için her şeyi yapmaya kararlıydı.

Bir sabah, hastane odasının kapısı açıldığında, içeriye Harry, Ron ve Hermione’nin yanında yeni bir yüz girdi. Draco, cüppesinin içine bürünmüş, karanlık ve belirsiz bir havayla yanlarına geldi. Üç arkadaş, Draco’yu görünce şaşırmış ve gerilmişti. Nina ise içindeki karmaşık duygularla, onun yüzüne odaklandı. Draco, ona doğru adım attı ve derin bir nefes aldı.

"Nina," dedi, sesi soğuk ama duygusal bir tonda yankılandı. "Özür dilerim. Burada kalamadım... Ama sana bir şey söylemem gerekiyor."

Hastane odasındaki hava bir anda yoğunlaştı. Nina, Draco’nun gözlerine baktığında, içindeki endişe ve merak karışımı büyüdü. Draco'nun sözleri, yaşadığı tüm belirsizlikleri ortaya çıkarmak için bir kapı aralıyordu.

Loading...
0%