@berrasarfaklarli
|
Ancak, bu konuyu Rowena ile paylaşmak yerine, yalnız başına hareket etmeye karar verdi. Belki de bu, onun tek başına yapması gereken bir yolculuktu. Bir sabah, herkes henüz uykudayken, Ethan odasından sessizce ayrıldı. Saray koridorlarında yankılanan tek ses, dikkatlice attığı adımların hafif yankısıydı. Gün henüz ağarmamıştı, bu yüzden kimse onu fark etmeyecekti. Rowena'nın uykuda olduğundan emin olarak, sarayın dışına çıktı ve daha önceki gezilerinde öğrendiği gizli patikayı kullanarak, Mikmak Köyü'ne doğru yola koyuldu. Uzun yürüyüş boyunca aklından geçen düşüncelerle boğuştu. Ailesinin yüzlerini hatırlayamamak, onun ruhunu kemiren en büyük acılardan biriydi. O, adeta kim olduğunu bilmeden yaşıyordu. Kendisini sarayda bir yabancı gibi hissediyordu, gerçek ailesinin kim olduğunu bilmemek ise onun için dayanılmaz bir yük haline gelmişti. Mikmak Köyü’ne vardığında, köylüler henüz uyanıyordu. Çadırların önünde yakılan küçük ateşlerin etrafında toplanan insanlar, güne başlamak için hazırlık yapıyordu. Ethan, Wenona’yı çadırların arasında buldu. Kız, onu görünce neşeyle gülümseyerek yanına geldi. "Ethan! Seni tekrar görmek ne güzel!" dedi Wenona, heyecanla. "Buraya ne için geldin? Rowena yanında değil mi?" Ethan, derin bir nefes alarak, Wenona’nın gözlerine baktı. "Wenona, sana bir şey sormak istiyorum," dedi kararlı bir sesle. "Gerçek ailemi hatırlamıyorum. Onları hatırlamak istiyorum. Bu konuda bana yardım edebilir misin?" Wenona, Ethan’a anlamayan gözlerle baktı. Ethan derin bir iç çekti. Bu kıza güvenebileceğini biliyordu. O yüzden kendi yaşadıklarını kısa bir özetle anlatıp “Lütfen bana yardım et, Wenona.” Dedi ciddiyetle. Wenona, Ethan’ın gözlerindeki ciddiyeti görünce yüz ifadesi ciddileşti. Bir an için düşüncelere daldı, sonra Ethan'ı köyün dışındaki ormana doğru yönlendirdi. Ethan, Wenona’nın peşinden gitmeye başladı. Orman, sabahın erken saatlerindeki hafif sisle kaplıydı. Etraftaki kuş sesleri ve hafif rüzgarın hışırtısı, yürüyüşlerine eşlik ediyordu. Bir süre yürüdükten sonra, ağaçların arasında parıldayan bir ışık fark etti. Bu ışık, sanki ormanın içinde gizli kalmış bir hazineyi işaret ediyordu.
"Burası Şifalı Göl, Ethan," dedi, yumuşak bir sesle. "Bu gölün suyu, geçmişle bağlantı kurmanı sağlar. Eğer geçmişini görmek istiyorsan, göle girmen gerek. Ama unutma, bu süreç zorlu olabilir. Görmek istemediğin şeyler de ortaya çıkabilir." Ethan, Wenona’nın sözlerini dikkatle dinledi. Onun gözlerinde korku ve merakın bir karışımı vardı, ama kararlıydı. Başka seçeneği olmadığını hissediyordu. Gerçek ailesini hatırlamak, kim olduğunu anlamak istiyordu. Derin bir nefes alarak gölün kenarına yaklaştı ve ayakkabılarını çıkarıp yavaşça suya adım attı. Gölün suyu, ilk başta serin ve sakin görünüyordu. Ancak Ethan suya girdikçe, suyun içinde tuhaf bir enerji hissetmeye başladı. Sanki göl, onun ruhuna dokunuyor, geçmişini ortaya çıkarmak için kapıları aralıyordu. Su göğsüne kadar yükseldiğinde, Ethan aniden başının döndüğünü hissetti. Gözleri kararmaya başladı ve bir anda suyun içine düştü. Düşerken, zihninde bir dizi görüntü belirdi. İlk başta bulanık olan bu görüntüler, zamanla netleşmeye başladı. Gördükleri, onun hatıralarıydı.
Bu sırada, Ethan’ın gözleri önünde başka bir gemi belirdi. Bu gemi, Karasakal’ın korsan gemisiydi. Siyah bayrakları, keskin kılıçlı ürkütücü mürettebatı ile saldırıya geçmişti. Ethan, korsanların saldırısına uğrayan geminin Ravenna Krallığı’na ait olduğunu fark etti. Bu gemi, annesi ve babasının kraliyet gemisiydi! Ethan, şimdiye kadar hatırlayamadığı bir anıya daha geri dönmüştü. Ethan, zihnindeki bu görüntülerle sarsıldı. Gördükleri, onun gerçek ailesine dair ilk hatıralardı. Neden Karasakal tarafından kaçırıldığını ve onun elinde büyüdüğünü şimdi anlıyordu. Bu, onun kim olduğunu açıklayan eksik parçaydı. Wenona, onun halini görünce yavaşça yanına yaklaştı. "Hatırladın mı, Ethan?" diye sordu nazikçe. Ethan, başını hafifçe salladı. "Evet," dedi kısık bir sesle. "Artık kim olduğumu biliyorum. Ama bu bilgiyle ne yapacağımı bilmiyorum. Ailem... bunca aydır burnumun dibindeymiş. Şimdi onları daha iyi tanımak istiyorum.” Wenona, ona anlayışla baktı “Zamanla, Ethan.” Dedi. “Bu tür şeyler aceleye gelmez. Ama unutma, ne olursa olsun, senin yanında olan dostların var. Biz Mikmaklar da dahil. Her zaman buraya gelebilirsin." O an, Ethan’ın içinde yeni bir güç doğdu. Ailesiyle ilgili gerçeği öğrenmek, onu hem hüzünlendirmiş hem de güçlendirmişti. Artık kim olduğunu biliyordu, ama bu bilgi, onun omuzlarına büyük bir sorumluluk da yüklemişti. Bu sorumluluğu nasıl taşıyacağına karar vermesi gerekiyordu ve bu yolculukta yalnız değildi. |
0% |