@berrasarfaklarli
|
Ekim ayı, büyük bir hızla geçmişti. Varisler Okulu'nda gruplaşmalar iyice belirginleşmeye başlamıştı. Bu gruplaşmaların en büyük nedeni ise Draconis Krallığı’nın varisleri Kaida, Jüpiter ve Elvis'ti. Üçlü, dedikodu konusunda derslerden daha başarılıydılar ve ikinci büyük yetenekleri insanları birbirine düşürmekti. Bu özellikleri sayesinde çoğu öğrenciyi Ethan’a karşı kışkırtmayı başarmışlardı. Ethan’ın, anne ve babasından aldığı son mektup ise onu derinden sarsmıştı. Mektupta, Elvis, Kaida ve Jüpiter’in Draconis Krallığı’nın varisleri olduğu ve onlarla iyi geçinmesi gerektiği yazıyordu. Ethan, Draconis'in Ravenna’nın en büyük müttefiki olduğunu bilmesine rağmen, bu varislerle nasıl bir ilişki kuracağı konusunda kafası karışmıştı. Arkadaşları ise Ethan’a bu varisleri ve söylediklerini dikkate almaması gerektiğini sürekli söylüyorlardı. Ancak aldığı mektup, Ethan’ın üzerinde bir baskı yaratmıştı ve bu yüzden Draconis varislerinden bir daha mektuplarında söz etmeme kararı aldı. Bir gün Adalet dersi sırasında, sınıf atmosferi gergindi. Ders, okulun en saygıdeğer öğretmenlerinden biri olan Bay Wright tarafından veriliyordu. Bay Wright, adalet kavramını anlamanın, bir varisin en temel erdemlerinden biri olduğunu her fırsatta dile getirirdi. Ethan, dersi büyük bir dikkatle takip ediyordu. Fakat sınıf arkadaşı Hugo, Valoria Krallığı’nın kibirli ve kendini beğenmiş varisi, Ethan’a sataşmaktan kendini alamadı. Hugo, küçümseyici bir tonla, "Senin bu dersi neden aldığını anlamıyorum, Ethan. Bir korsan adaletten ne anlar ki?" dedi. Sınıfta bir anda sessizlik hâkim oldu. Herkes Ethan’ın ne cevap vereceğini merakla bekliyordu. Ethan, öfkesini kontrol etmeye çalışarak derin bir nefes aldı. Sakin görünmeye çalışsa da gözlerinden öfkenin parladığı belliydi. "Ben korsan değilim," diye başladı Ethan, sesinde kararlı bir ton vardı. "Hem senin gibi biri, bu dersin ismini bile anlayamaz. Daha dün kardeşin Isaac'e zorbalık etmiyor muydun? Hangi adaletten bahsediyorsun?" Ethan’ın sözleri, sınıfta bir uğultuya neden oldu. Hugo'nun yüzü kızarmış, ama cevap verememişti. Bay Wright, tartışmanın daha da büyümesine izin vermeden araya girdi. "Yeter!" dedi, sert ama adil bir ses tonuyla. "Adalet dersi, birbirinize karşı adil olmayı öğrenmeniz için var, tartışarak değil. Herkes kendi davranışlarına dikkat etmeli ve başkalarını küçümsemek yerine kendini geliştirmeye odaklanmalı." Bay Wright’ın otoriter tavrı, sınıfta derin bir sessizliğe neden olmuştu. Hugo, sessizce yerine otururken Ethan da sakinleşmeye çalışarak bakışlarını tahtaya çevirdi. Sinirden sol eli hafifçe titriyordu. Ethan’ın yanında oturan Pamela, “Sakin ol” diye fısıldadı. O an Ethan, Hugo’nun ona bakıp pis bir şekilde gülümsediğini gördü. Dişlerini sıkarak sakin olmaya çalıştı. Hugo’nun istediği gibi sinirlenmeyecekti. Önüne döndü ve kendini derse konsantre olmaya zorladı.
Adalet dersinin geri kalanında, sınıf sessizliğini korudu. Bay Wright, dersine kaldığı yerden devam etti, ancak Ethan’ın aklı bir türlü tamamen derse odaklanamıyordu. Hugo'nun sinir bozucu gülümsemesi ve söyledikleri, zihninde yankılanıyordu. Ethan, her ne kadar kendini toparlamaya çalışsa da, Hugo’nun onu kışkırtma çabaları sinirlerini daha da germişti. Dersin bitimine yaklaşıldığında, Bay Wright öğrencilerden birer birer kendi düşüncelerini paylaşmalarını istedi. Ethan, sıranın kendisine geldiğini fark ettiğinde, derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı. Sesini sakin tutmaya çalışarak, "Adalet, herkese eşit davranmayı gerektirir. Güçlü olanın zayıfı ezdiği bir sistemde, adaletten söz edilemez. Adalet, sadece yasalarla değil, kalplerimizde taşıdığımız erdemlerle de ilgilidir," dedi. Sözlerini bitirdiğinde, Bay Wright başını onaylayarak salladı, Ethan’ın söylediklerinden memnun görünüyordu. Ders sona erdiğinde, öğrenciler sınıfı terk etmeye başladı. Ethan, defterini toplarken Pamela ona dönüp hafifçe gülümsedi. "Bugün çok iyi iş çıkardın," dedi. "Hugo’nun seni kışkırtmasına izin vermedin ve doğru olanı söyledin." Ethan, Pamela’nın sözleriyle biraz rahatladı, ancak içindeki huzursuzluk tamamen geçmemişti. Koridora çıktıklarında, Hugo’nun uzaklaşan silueti gözden kayboldu. Ethan, derin bir nefes alıp arkadaşlarına katıldı. Harry, Lidya ve Pamela onunla birlikte yürürken, bir sonraki dersin ne olacağını konuşuyorlardı. Ancak Ethan, hâlâ zihninde Hugo ile yaşadığı tartışmayı tekrar tekrar değerlendiriyordu. "Onunla böyle devam edemezsin, Ethan," dedi Harry, ciddi bir ses tonuyla. "Hugo sadece seni kızdırmak istiyor. Bunu her seferinde başarmasına izin verirsen, onun oyununa gelmiş olursun." Ethan, başını sallayarak arkadaşını onayladı. "Biliyorum," dedi. "Ama bazen kendimi tutmak çok zor. Onun gibi birinin bu kadar kibirli olması sinirimi bozuyor." Lidya, yumuşak bir sesle arkadaşına destek verdi. "Hugo’nun lafını dinlemeye değmez," dedi. "Senin ondan çok daha fazlası olduğunu biliyoruz. Onun seviyesine inme." Ethan, arkadaşlarının desteğiyle biraz daha rahatladı, ancak içindeki huzursuzluk tamamen dinmemişti. Koridorda yürürken, başının içindeki düşünceler bir türlü susmak bilmiyordu. Draconis varisleriyle olan gerilim, Hugo’nun kışkırtmalarıyla birleşince, içinde büyüyen bir öfke ve karışıklık hissi onu rahatsız ediyordu. Bir sonraki ders başladığında, Ethan kendini daha fazla düşüncelere kaptırmamaya karar verdi. Kendini eğitime odaklamalı ve diğerlerinin oyunlarına gelmemeliydi. Ancak bu kararı vermek, uygulamaktan çok daha zordu. Günün ilerleyen saatlerinde, Ethan dersler bittikten sonra kütüphaneye gitmeye karar verdi. Kütüphane, okulun en sessiz ve huzurlu yerlerinden biriydi. Burada, kitapların arasında kaybolarak zihnini dinlendirebileceğini umuyordu. Kütüphaneye vardığında, rafların arasında dolanırken dikkat çeken bir kitap buldu. Kitabın kapağında "Kayıp Krallıklar ve Savaş Taktikleri" yazıyordu. Bu tür konular her zaman ilgisini çekmişti ve kitap, onun için mükemmel bir kaçış gibi görünüyordu. Kitabı alıp en arka köşedeki boş bir masaya oturdu ve sayfaları karıştırmaya başladı. Ancak kitapta ilerledikçe, okuduğu şeylerin şu anki olan olaylarla olan bağlantılarını fark etmeye başladı. Kayıp krallıklar ve onların savaş taktikleri, varislerin öğrendiği konular arasında önemli bir yer tutuyordu. Kitabın içeriği, Ethan’a Ravenna ve Draconis arasındaki müttefikliği yeniden düşünmesi gerektiğini hatırlatıyordu. Kütüphaneden çıkarken, Ethan kafasında yeni sorularla doluydu. Draconis varisleriyle olan ilişkisi ve Hugo ile yaşadığı gerilim, onun içsel bir çatışmaya doğru sürüklenmesine neden oluyordu. Ancak her ne olursa olsun, doğru olanı yapma kararlılığı onu ayakta tutuyordu. Ethan, arkadaşlarının yanına döndüğünde, aklında tek bir düşünce vardı: Kendi yolunu bulmalıydı, her ne pahasına olursa olsun.
|
0% |