@berrasarfaklarli
|
Birkaç gün sonra Ethan, Emris'ten gelen mektubu alır almaz heyecanla zarfı açtı. Abisinin mektubunu okumak, her zaman bir rahatlama kaynağı olmuştu. Ama bu mektup diğerlerinden farklıydı. Mektubu okurken, yüzünde önce bir gülümseme belirdi, ardından gözleri büyüdü ve kalbi hızla atmaya başladı. Emris’in mektubunda şöyle yazıyordu: Sevgili Ethan,
Ethan’ın zihni bu satırlarla dolup taşarken mektubu katlayıp cebine koydu. Yüzünde önce şaşkınlık, sonra panik belirdi. "Rowena’dan hoşlanıyor muyum gerçekten?" diye düşündü. Emris'in bu konuda haklı olabileceği korkusu içini sardı. Kalbindeki düzensiz çarpıntılar, Rowena'nın gülümseyişi, onun yanında geçirdiği zamanlar… Tüm bunları yeniden düşünmeye başladı ve aniden ayağa kalktı. “Bunu çözüp birine danışmam lazım. Raidne… Evet, Raidne bana ne yapmam gerektiğini söyleyebilir.” Dedi kendi kendine Ethan, soluğu Raidne’nin evinde aldı. Kapıyı heyecanla çaldı. Kapıyı açan Raidne, Ethan’ın yüzündeki paniği görünce kaşlarını kaldırdı. “Ethan? Ne oldu? Neden böyle telaşlısın?” dedi. Ethan kapıdan içeri adımını atarken nefes nefese “Raidne, seninle konuşmam lazım. Çok önemli.” dedi. Hemen oturma odasına geçtiler. Ethan ellerini saçlarının arasından geçirerek endişeyle söze başladı: “Galiba… Rowena’dan hoşlanıyorum. Ne yapacağım, Raidne?” Raidne, bir an duraksadı. Ethan’ın bu kadar endişeli olduğu nadiren görmüştü ama durumun ciddi olduğunu anlamıştı. Hafif bir gülümsemeyle Ethan’a baktı. “Ethan, dur bir sakin ol. Bu kötü bir şey değil,” dedi. “Rowena’dan hoşlanıyorsan, bu senin suçun değil. Duygularını bastırmaya çalışma. Bu çok doğal.” Ethan derin bir nefes aldı, ama içindeki panik hâlâ dinmemişti. “Ama yıllardır arkadaşız. Ya ona bunu söylersem ve işler değişirse? Ya bana aynı şekilde hissetmiyorsa?” Raidne, bu soruyu bekliyormuş gibi rahat bir tavırla Ethan’ın omzuna hafifçe dokundu. “Ethan, biliyorum, bu seni korkutuyor. Ama bir şeyleri değiştirebilecek tek kişi sensin. Rowena’nın ne hissettiğini bilemezsin, ama hislerini saklayarak kendini sadece daha fazla zor durumda bırakırsın. Eğer onunla konuşmazsan, bu duygular içini kemirmeye devam edecek.” Ethan derin bir nefes alarak başını ellerinin arasına aldı. “Peki ama nasıl konuşacağım? Ona ne söyleyeceğim? Ya her şeyi mahvedersem?” Raidne, Ethan’a güven verici bir gülümsemeyle baktı. “Bu, kesinlikle zor olabilir, ama unutma ki Rowena da senin yıllardır en yakın arkadaşın. Birbirinize güveniyorsunuz. Ona dürüst olman en iyisi. Hislerini yumuşak bir şekilde açabilirsin. Belki hemen aşık olduğunu söylemek zorunda değilsin, ama ona hislerinin değiştiğini anlamasını sağlayabilirsin.” Ethan, Raidne’nin sözlerini düşündü. “Yani, ona bunu söylemezsem, bu duygular büyüyüp beni daha fazla rahatsız edecek mi diyorsun?” Raidne başını salladı. “Aynen öyle. Hislerin ne kadar büyürse, onları saklamak da o kadar zorlaşır. Ve bu sadece seni değil, Rowena’yı da etkiler. Belki o da bir şeyler hissediyordur. Ama bunu öğrenmek için cesaret göstermen gerekiyor.” Ethan biraz rahatlamış gibi derin bir nefes aldı, ama hâlâ tedirgindi. “Peki ya işler kötüye giderse? Ya beni reddederse?” Raidne iç çekti ve Ethan’a daha ciddi bir bakış attı. “Eğer seni reddederse, bu dünyanın sonu değil. Arkadaşlığınız güçlü. Evet, bazı şeyler zorlaşabilir ama zamanla tekrar toparlanabilirsiniz. Ama Rowena seni gerçekten tanıyor ve ona dürüst olman, aranızdaki güveni sarsmaz. Bunu unutma.” Ethan başını sallayarak ayağa kalktı. “Sanırım haklısın. Rowena’yla konuşmalıyım. Ama ne zaman ve nasıl yapacağımı bilmiyorum.” Raidne hafifçe gülümsedi. “Zamanı geldiğinde hissedeceksin. Kendine güven, Ethan. En yakın arkadaşına, duygularını saklamayacak kadar değer verdiğini göster. Bu, aranızdaki bağı güçlendirebilir. Ne olursa olsun, dürüstlük her zaman en iyi yol.” Ethan, Raidne’nin tavsiyelerinden sonra biraz daha sakinleşmiş ve cesaret bulmuştu. “Teşekkür ederim, Raidne. Gerçekten, ne yapacağımı bilmiyordum, ama seninle konuşmak iyi geldi.” Raidne, Ethan’a sıcak bir bakışla karşılık verdi. “Ne zaman istersen buradayım, Ethan. Sadece kendine karşı dürüst ol ve kalbinin sesini dinle.” Ethan, Raidne’ye veda ederken kafasında hâlâ bir sürü soru vardı, ama artık ne yapması gerektiğini biliyordu. İlk adım, cesaretini toplamak ve Rowena’ya duygularını açmaktı.
Ethan, Raidne’nin evinden ayrıldıktan sonra kalbi hızla çarpıyordu. Kafasında dolanan düşünceler ve Raidne'nin tavsiyeleri onu bir an önce Rowena ile konuşmaya yöneltti. Ayakları adeta onu bulmak için acele ediyordu. Rowena’yı aramaya koyuldu ve onu sonunda arkadaşlık evlerinin yakınlarında buldu. Rowena, Ethan'ı görür görmez yüzünde sıcak bir gülümsemeyle ona yaklaştı. “Ethan, ne zamandır seni görmedim! Her şey yolunda mı? Biraz gergin gibisin…” dedi. Ethan’ın kalbi göğsünde bir davul gibi çalıyordu. Gözlerini kaçırarak bir an duraksadı, ama Rowena’nın merak dolu bakışlarını fark edince içindeki paniği yatıştırmaya çalıştı. “Sadece… bir şey konuşmamız gerek,” diye cevapladı Ethan. Sesi hafif titriyordu, ama cesaretini topladı. “Seninle arkadaşlık evine gidelim, orada daha rahat oluruz.” Rowena, Ethan’ın gerginliğini fark ederek kaşlarını hafifçe çattı, ama başını sallayıp ona eşlik etti. Arkadaşlık evlerinde rahat koltuklara oturdular. Rowena, oturduklarında Ethan’ın yüzündeki endişeyi daha da belirgin şekilde hissetti. “Ethan, bir şey mi oldu? Gergin görünüyorsun. Bana anlatabilirsin.” Ethan, derin bir nefes alarak gözlerini Rowena’ya çevirdi. Kalbinin hızlanmasına rağmen, Raidne'nin tavsiyelerini hatırladı. Şimdi ya da hiçbir zaman. Cesaretini topladı. “Rowena… yıllardır arkadaşız. Her zaman yanımda oldun, bana güç verdin ve seni düşündükçe içimde bir şeyler değiştiğini fark ettim. Artık sadece bir arkadaş olarak bakamıyorum sana. Senin yanında kalbim hızla atıyor, ve her gülüşünde dünyam aydınlanıyor. Galiba… hayır, eminim. Sana karşı hislerim değişti. Sana âşık oldum.” dedi Rowena bir anlığına şaşkınlıkla gözlerini büyüttü. Ethan’ın bu kadar dürüst ve doğrudan olması onu hazırlıksız yakalamıştı. Ama hemen ardından yüzünde tatlı bir gülümseme belirdi. Ethan’ın elini tuttu ve nazikçe sıktı. Gözleri sevgiyle parlıyordu. “Ethan… ben de seni seviyorum. Bu duygular uzun zamandır içimdeydi, ama seni kaybetmekten korktuğum için itiraf edemedim. Şimdi bunları senden duymak… beni çok mutlu etti,” dedi. Ancak sevincinin ardından yüzündeki mutluluk ifadesi birden kayboldu ve yerini bir hüzün kapladı. Eli hâlâ Ethan’ın elindeydi, ama gözlerini kaçırdı. Ethan, Rowena’nın bu ani değişikliğini fark ederek kaşlarını çattı. “Ne oldu? Neden üzüldün?” diye sordu, sesi endişeyle doluydu. “Beni seviyorsan, neden bu kadar mutsuz görünüyorsun?” Rowena derin bir nefes alıp Ethan’a baktı. “Ethan… sen bir prenssin. Ben ise sadece bir şifacıyım. Aramızda büyük bir tabaka farkı var. Halk, baban… böyle bir ilişkiyi onaylamazlar. Bu aşk… imkânsız olabilir.” Ethan, Rowena’nın gözlerindeki üzüntüyü görüp elini sıkıca tuttu. Gözlerinde kararlı bir ifade belirdi. “Rowena, bu farkın bizim aramıza girmesine izin vermem. Seni seviyorum ve hiçbir şeyin bunu değiştirmesine izin vermeyeceğim. Babamla konuşacağım. Ne olursa olsun, büyüyeceğiz ve evleneceğiz.” Rowena, Ethan’ın kararlılığını gördüğünde bir an gözleri doldu. Ama yine de içinde bir şüphe vardı. “Ethan, baban bu durumu kabul eder mi? Kraliyet için politik evlilikler yapılır, ben ise sadece halktan biriyim.” Ethan, Rowena’nın yanından ayrılmadan önce onu kollarıyla sardı. “Ne olursa olsun, babamı ikna edeceğim. Senin yanında olmadan yaşamak bana anlamsız geliyor.” Ethan, babasıyla konuşmak için hızla saraya döndü. Büyük taş kapılardan geçip taht odasına yöneldi. Babası, Kral Marlon, tahtında oturuyordu. Ethan, babasının sert bakışlarını hissetti ama içindeki kararlılık onu ayakta tutuyordu. “Baba, seninle konuşmam gereken önemli bir şey var,” dedi, sesi kararlıydı ama hafif titremişti. Kral Marlon, oğluna merakla baktı. “Nedir bu kadar önemli olan, Ethan? Neden böyle acele ediyorsun?” Ethan derin bir nefes aldı ve gözlerini babasının gözlerine dikti. “Rowena… Rowena’dan hoşlanıyorum. Onunla büyümek ve evlenmek istiyorum.” Kral Marlon’un yüzü bir anda sertleşti. “Rowena mı? Şifacı kız mı? Ethan, sen bir prenssin. Bir krallığın varisi olarak daha dikkatli olman gerekiyor. Bir şifacıyla mı evlenmek istiyorsun? Halkın ve kraliyet meclisinin tepkisini düşündün mü?” Ethan bir adım öne çıktı, sesindeki kararlılık daha da belirginleşti. “Baba, eğer onunla olamazsam, hayatımın hiçbir anlamı kalmaz. Beni hayatta tutan şey Rowena’ya olan sevgim. Krallık için ne kadar önemli olduğumu biliyorum, ama bu aşk benim için her şeyden daha değerli. Eğer ona izin vermezsen, yaşamamın bir anlamı kalmaz.” Kral Marlon, oğlunun bu sözleri karşısında derin bir iç çekti. Ethan’ın gözlerindeki ciddiyeti ve kararlılığı görebiliyordu. Onu bu kadar kararlı görmek hem gurur verici hem de zorlayıcıydı. Bir anlık sessizlikten sonra kral, çaresizce başını salladı. “Ethan, halkın ve meclisin tepkisi ağır olabilir, ama senin mutluluğun her şeyden önemli. Eğer gerçekten onu seviyorsan, bunu kabul edeceğim. Ama unutmaman gereken bir şey var: Bu yol zorlu olacak. Karşılaşacağın engelleri göze alıyor musun?” Ethan’ın yüzünde büyük bir rahatlama ve sevinç belirdi. “Alıyorum, baba. Rowena’ya olan sevgim her türlü zorluğun üstesinden gelmemi sağlayacak.” Kral Marlon, başını yavaşça sallayarak oğlunun kararını onayladı. “O zaman, seni ve Rowena’yı kabul ediyorum. Mutlu olman en büyük dileğimdir.” Ethan, babasının sözlerini duyduğunda kalbinde büyük bir hafifleme hissetti. Şimdi Rowena’ya dönüp ona iyi haberi verebilirdi. Her şey zorlu olabilirdi, ama Rowena ile birlikte olmak için her şeyi göze almıştı.
|
0% |