Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm: Şifacının İlk Görevi

@berrasarfaklarli

Ethan, Koa'nın verdiği bir görevle heyecanla doldu. Şifahanede birkaç hafta geçirmiş, şifacılıkla ilgili birçok temel bilgi öğrenmişti. Şimdi ise Rowena ile birlikte Koa'nın istediği otları toplamak için ormana gidecekti. Bu, Ethan'ın ilk dış görevi olacaktı ve bu yüzden biraz gergindi. Ancak Rowena'nın neşeli ve rahat tavırları onu biraz olsun rahatlatıyordu.

Ethan ve Rowena, sabahın erken saatlerinde şifahaneden ayrıldılar. Rowena, sırtında küçük bir sepet ve yanında bir çanta taşıyordu. Ethan da yanında her zaman bulundurduğu gümüş hançeri ve birkaç şifa malzemesi ile donanmıştı.
Orman, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte canlanıyordu. Kuşlar cıvıldıyor, ağaçların arasında hafif bir rüzgar esiyordu. Ethan, Rowena'nın yanında yürürken bu huzur verici ortamın tadını çıkarmaya çalışıyordu. Ancak içindeki tedirginlik bir türlü geçmiyordu. Rowena ise oldukça neşeliydi. "Ormanda ot toplamak her zaman eğlencelidir," dedi. "Babamla sık sık gelirdik ve her seferinde farklı bir şey bulurduk."

Ethan, Rowena'nın bu rahat tavrına hayran kaldı. "Peki, bugün ne tür otlar arıyoruz?" diye sordu.

Rowena, çantasından bir liste çıkarıp Ethan'a gösterdi. "Babam bu listedeki otları istedi. Özellikle mavi yapraklı şifalı otları bulmamız gerekiyor. Bu otlar, ciddi yaralanmalar için çok etkili iyileştirme iksirlerinde kullanılıyor."
Ethan listeye göz gezdirdi ve otların isimlerini aklında tutmaya çalıştı. "Tamam, anladım. Hadi başlayalım."

Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe, Ethan ve Rowena çeşitli bitkiler topladılar. Rowena, her bir bitkinin ne işe yaradığını ve nasıl kullanılacağını Ethan'a anlatıyordu. Ethan, Rowena'nın bilgisinden ve tutkusundan etkilenmişti. Bu görevin sadece ot toplamakla kalmayıp, Rowena ile daha da yakınlaşma fırsatı olduğunu hissediyordu.

Bir süre sonra, Rowena aniden durdu ve etrafına dikkatle bakmaya başladı. "Mavi yapraklı şifalı otlar genellikle bu bölgede bulunur," dedi. "Dikkatlice aramalıyız."

Ethan, Rowena'nın gösterdiği yere bakarak otları aramaya başladı. Birkaç dakika sonra, Rowena sevinçle bağırdı. "Buldum! Bak, burada birkaç tane var."
Ethan, Rowena'nın yanına geldi ve mavi yapraklı otları dikkatlice topladı. "Harika! Bunlar Koa'nın bahsettiği otlar olmalı."

Ancak tam o sırada, ormanın sessizliğini bozan bir ses duydular. Bir dalın kırılma sesiyle birlikte, karşılarına karanlık yüzlü, pis kokulu bir haydut çıktı. Haydut, elinde büyük bir kılıç tutuyordu ve tehditkar bir şekilde gülümsüyordu.
"Etrafta kim varmış bakalım?" diye hırladı haydut. "Güzel küçük bir kız ve zayıf bir oğlan. Ne işiniz var burada?"

Ethan, hızla Rowena'yı arkasına aldı ve gümüş hançerini çekti. "Biz sadece ot topluyoruz. Lütfen bize zarar verme."

Haydut, Ethan'ın elindeki hançeri görünce kahkahalarla güldü. "Şu işe bak! Küçük bir hançerle beni durduracağını mı sanıyorsun? Şimdi güzelce tüm paranızı ve değerli eşyalarınızı bana verin, yoksa kötü şeyler olacak."

Ethan, haydutun tehditlerine aldırış etmeden Rowena'yı korumaya devam etti. "Burada fazla paramız yok. Sadece şifacılık için ot topluyoruz.”

Haydut, daha da yaklaşarak kılıcını kaldırdı. "Demek öyle... Öyleyse sizi burada bırakacağım ve tüm eşyalarınızı alacağım."

Ethan, haydutun daha da yaklaşmasına izin vermeden hançerini savurdu. Haydut, beklemediği bir şekilde yaralandı ve geri çekildi. "Seni küçük pislik! Bunun hesabını vereceksin!"

Ethan, Rowena'ya dönerek, "Kaç! Hemen koş ve yardım getir!" dedi. Rowena, Ethan'ın bu cesaretine şaşırmıştı, ancak hemen emirlerine uyarak hızla ormanın derinliklerine doğru koşmaya başladı.

Ethan, haydutun yeniden saldırmasına hazırlıklıydı. Haydut, kılıcını savurarak Ethan'a doğru hamle yaptı, ancak Ethan çevik bir şekilde kenara sıçradı ve haydutun hamlesini boşa çıkardı. Hançerini tekrar savurarak haydutun bacağını yaraladı. Haydut acıyla bağırdı ve yere yığıldı.

Ethan, haydutun peşlerinden gelmemesi için bir an tereddüt etmeden haydutun kılıcını tekmeledi ve kılıcı uzağa fırlattı. Haydut, acıyla kıvranırken Ethan hızla geri çekildi ve Rowena'nın peşinden koşmaya başladı.
Bir süre sonra Rowena'yı buldu. Rowena, birkaç muhafızla birlikte geri dönmüştü. Ethan'ı görünce hemen yanına koştu. "İyi misin? Haydut nerede?"
Ethan, nefes nefese kalmış bir şekilde, "Onu yaraladım. Geri gelmeye cesaret edemez," dedi.

Muhafızlar hemen harekete geçerek haydutun olduğu yere doğru ilerlediler. Ethan ve Rowena, muhafızların peşinden giderken birbirlerine destek oldular. Ormanın derinliklerinde, haydutun yerde kıvranan bedenini buldular. Muhafızlar haydutu tutukladı ve güvenli bir şekilde saraya geri götürdüler.

Sarayda, Kral Marlon ve Kraliçe Nyla, Ethan ve Rowena'nın başına gelenleri duyduklarında çok endişelendiler. Ethan'ın cesareti ve Rowena'nın hızlı hareketleri sayesinde büyük bir tehlikeden kurtulduklarını öğrendiklerinde ise onlara minnettarlıklarını ifade ettiler.

Kral Marlon, Ethan'a dönerek, "Sen gerçekten cesur bir genç adamsın," dedi. "Sarayımızda seni görmekten onur duyuyoruz. Bugünkü cesaretin, burada kalmayı ne kadar hak ettiğini gösteriyor."

Kraliçe Nyla da aynı şekilde, "Ethan, senin gibi cesur ve kararlı bir gençle tanışmak bizi çok mutlu etti. Şifacılık eğitimine devam edeceksin ve seni her zaman destekleyeceğiz," dedi.

Ethan, gözleri ışıl ışıl bir şekilde “Teşekkür ederim, majesteleri! İzninizle şifahaneye geri dönmem gerekiyor.”

Kral ve Kraliçe, Ethan’a izin verince; çocuk adeta koşar adımlarla şifahanenin yolunu tuttu. İçi içine sığmıyor ama bir taraftan da endişeleniyordu. Ya kendisinin aslında bir korsan gemisinden atıldığı ortaya çıkarsa?

“Fazla evham yapıyorsun” diye kendi kendine mırıldandı Ethan. Alt tarafı bir haydutu bacağından yaralamıştı. En fazla ne olabilirdi ki?

Şifahaneye girdiği anda, Rowena dibinde bitti. Merakla Ethan’a bakarak “Nasıl haydutu o kadar iyi etkisiz hale getirdin? Daha önce hiç kılıç kullandın mı?” diye sordu.

Ethan, kızın kötü bir niyetinin olmadığını biliyordu. Fakat ona gerçeği anlatmayacak kadar zekiydi. “Mantıken bacağına zarar gelirse yürüyemeyeceğini düşündüm.” Diye yalan söyledi.

Rowena, Ethan’a sarılarak “Ne kadar zekisin! Senin sayende kurtulduk.” Dedi. Geri çekildiğinde Ethan’ın yanaklarının kızardığını gördü. “Ethan, iyi misin? Yanakların kızarmış?”

Rowena’nın bu endişeli sorusu üzerine Ethan karnında uçuşan kelebekleri bastırarak “İyiyim. Sadece yoruldum. Dinlensem iyi olacak” deyip kaçarcasına odasına gidip kapıyı arkasından kapattı. O an nefesi de düzensizleşmişti.
Kendi kendine “Koa ne demişti? Bu belirtiler gösteren biri aşırı heycanlanmış demektir.” Odasında bir ileri bir geri yürüyordu. “Ama ben niye heyecanlanmış olabilirim?”

Odasında volta atmaktan yorulana kadar bunu düşündü. Fakat mantıklı bir cevap bulamadı. En sonunda Haydutla savaşırken heyecanlandığını düşündü. Ne de olsa Haydut yetişkin ve kendisine kıyasla daha güçlüydü. Evet bu yüzden heyecanlanmıştı. Başka ne olabilirdi ki?

Loading...
0%