@berrasarfaklarli
|
Kararlılıkla doğruldu ve ayağa kalktı. Üzerini değiştirdi. Odasından çıkıp kendi çalışma köşesine gideceği sırada bazı sesler duydu. Oldukça keyifli bir sohbet eden iki kişiye aitti. Sesler Raidne’nin yatağından geliyordu. Zaten seslerden bir tanesi onundu. Diğeri ise… Rowena’ya aitti! Ethan’ı gören Rowena “Gelsene Ethan! Bizde Raidne ile sohbet ediyorduk. Kendisi çok eğlenceli biri!” dedi ve hafifçe kıkırdayarak. Ethan’ın tek kaşı havaya kalkarak “Eminim öyledir, Rowena.” Dedi şüpheyle. Ethan, çaktırmadan Raidne’yi sorgulamaya karar verdi. Ortamda kısa bir sessizliğin olmasından faydalanarak “ Nerelisin, Raidne?” diye sordu, sahte bir dostluk ifadesiyle. Raidne, Ethan’ın gözlerine kısa bir an baktı. Adeta ‘ne yapmaya çalıştığını anladım.’ Der gibi bakıyordu. Sonra sessizlik derinleşmeden cevap verdi “Buralıyım. Burada doğdum.” Rowena, Hâlâ ne olduğunu anlamadığı için “Seni daha önce hiç buralarda görmedim?” diye sordu. Ethan, Raidne'nin dişlerini sıktığını fark ettiğinde, onun üzerindeki baskısının işe yaradığını düşündü ama aynı zamanda Rowena'nın güvende olmadığından endişeliydi. Raidne'nin sinirleri giderek geriliyordu; bu, herhangi bir anda patlamaya hazır bir tehlikenin işaretiydi. Ethan, bu gerginliği hafifletmeye çalışarak konuyu değiştirme ihtiyacı hissetti. "Evet, Rowena. Raidne’yi buralarda pek görmemiş olabiliriz ama belli ki çok fazla saklanıyor," dedi Ethan, yüzünde zoraki bir gülümsemeyle. "Belki de sadece doğru zamanı bekliyordur." Rowena, bu yorumu eğlenceli bir şekilde karşıladı ve gülerek, "Saklanmak mı? Raidne, sen saklanmak zorunda mısın?" diye sordu, ama içinde bir miktar merak ve şüphe de taşıyordu. Raidne, Ethan’ın oyununa geldiğini fark etti ve kontrolünü yeniden kazandı. Bakışlarını yumuşatarak ve kendini toparlayarak, "Bazı insanlar için saklanmak, hayatın bir parçasıdır. Ama ben sadece gözlerden uzak kalmayı tercih ediyorum," diye yanıt verdi. Ses tonu sakin ama tehlikeli bir şekilde durgundu. "Sanırım hepimizin saklanacak bir şeyleri vardır," dedi Ethan, gözlerini Raidne’den ayırmadan. "Ama burada, sarayda, gizemlere pek yer yok. Hepimiz birbirimize güvenmek zorundayız." Raidne, Ethan’ın sözlerinin altında yatan mesajı almıştı. "Güven… İnanmak kadar kolay, ancak ihanet kadar da kırılgan," dedi ve ardından Rowena’ya bakarak yumuşak bir gülümseme ekledi. "Ama tabii ki, bazı insanlar birbirlerine doğal olarak güven verirler, değil mi Rowena?" Rowena bu yorumu bir iltifat olarak almış gibi gülümsedi, ama Ethan Raidne'nin Rowena’yı manipüle etmeye çalıştığını düşündü. İçindeki koruma içgüdüsü daha da güçlenmişti. Ancak, Raidne’nin niyetini açıkça sorgulamadan da bu durumu daha fazla zorlamanın tehlikeli olabileceğini biliyordu. Bu sırada, dışarıdan birinin kapıya hafifçe vurduğunu duydular. Ethan hızla başını çevirerek kapıya baktı, bu anlık dikkat dağılması Raidne’nin yüzüne ince bir gülümseme yerleşmesine neden oldu. "Ethan," dedi kapıda duran hizmetçi. "Kral, seni hemen görmek istiyor." Ethan, Rowena’ya sessizce dikkatli olması gerektiğini belirten bir bakış attı, ama bir şey söylemedi. Rowena'nın Raidne'yle yalnız kalması fikri Ethan'ı endişelendiriyordu, ancak kralın çağrısı, onun görevinin aciliyetini gösteriyordu. Ethan, odadan çıkarken Raidne’nin bakışlarının sırtında hissetti. İçgüdüleri, bu kadının düşündüğünden çok daha tehlikeli olduğunu söylüyordu. Kralın yanına gitmek için hızlı adımlarla koridorları geçerken, zihninde sadece bir soru yankılanıyordu: Raidne’nin gerçek planı neydi ve onu nasıl durdurabilirdi? Ethan, hızla odadan çıkarken Raidne’nin gözleri onun ardından uzun süre kapıda asılı kaldı. İçgüdüleri ona, Ethan'ın şüphelerinden haberdar olduğunu söylüyordu, ama onun ne kadarını bildiğini çözmekte zorlanıyordu. Rowena, Ethan’ın son bakışlarını hatırlayarak hafifçe düşündü. Bu bakışta bir uyarı vardı, ama genç kız, Raidne’nin karşısında bunu belli etmeyerek samimi bir tavır takındı. Raidne, Rowena'nın bu küçük tereddüdünü fark etti ancak bunu sorgulamak yerine direkt olarak konuya girdi. "Eee Rowena," dedi Raidne, yumuşak bir ses tonuyla. "Sence Ethan nasıl biri? Onu daha önce hiç tanımadım." Rowena, soruya önce şaşırdı, sonra hafif bir tereddütle bakışlarını yere çevirdi. Ethan hakkında konuşmak, özellikle onun arkasından, garip geliyordu ama Raidne’nin ilgisini doğal bulmuştu. "Ethan mı?" diye tekrar etti, gözleri tekrar parlayarak. "Ethan çok güvenilir biridir. Her zaman sorumluluklarının bilincinde, cesur ve zeki biri olarak tanırım onu." Raidne, Rowena’nın gözlerindeki hayranlığı fark ettiğinde hafif bir gülümsemeyle yanıtladı. "Güzel özellikler... Demek Ethan, gerçekten de söylediğin gibi biri." Sesi samimiydi, ama derinlerinde saklı bir hesap vardı. Rowena, Ethan hakkında konuşmaya devam ederek, onun iyi kalpliliğinden, yardımseverliğinden ve insanların sorunlarıyla yakından ilgilenen biri olduğundan bahsetti. Ethan’ın ne kadar sadık bir arkadaş olduğunu, gerektiğinde liderlik yapmaktan çekinmediğini, ama asla kibirli olmadığını ekledi. Rowena'nın gözleri, her cümlede daha da fazla parlıyor, Ethan’ı yüceltirken içindeki sıcaklığı hissettiriyordu. Raidne, Rowena’nın Ethan'a olan bağlılığını anlamıştı. Bu kız ne kadar saf ve masumdu! Aniden içinde beliren bir istekle daha önce kimseye anlatmadığı hikayesini bu masum ruha anlatmaya karar verdi. Derin bir nefes aldı ve gözlerinde hafif bir hüzünle konuşmaya başladı. "Rowena," dedi samimi bir tonla. "Gerçek şu ki, Ravenna'da doğdum. Ama hayatımın büyük bir kısmı karanlık gölgelerde geçti. Henüz 8-10 yaşlarındayken, bir gün korsanlar tarafından kaçırıldım. Ravenna’daki huzurlu yaşamım aniden sona erdi." Rowena, Raidne’nin anlattıklarını büyük bir dikkatle dinliyordu. Raidne’nin gözlerindeki acı, Rowena’yı derinden etkiliyordu. "Korsanların eline düştüğümde, bana sadece kötülüğün gerçek olduğunu öğrettiler. Her gün, her an, kendimi karanlığa gömülmüş buldum. Kendimi kötü biri olarak kabul ettim. Kalbimdeki ışığın tamamen söndüğüne inandım." Raidne, bu noktada bir durakladı ve Rowena'nın tepkisini gözlemledi. Rowena, neredeyse nefesini tutmuş, Raidne’nin hikayesini dinliyordu. "Fakat," diye devam etti Raidne, sesi biraz daha yumuşayarak. "Bir gün, tutsak alındığım bir gemide, korsanlardan biri bir esiri serbest bıraktı. O esirin adı Aiden'dı. O korsan, Aiden’ı serbest bırakarak, bana iyiliğin hala var olabileceğini hatırlattı. Bu olay, içimdeki ışığı tekrar bulmamı sağladı. O zamandan beri, içimdeki iyilik ve kötülük arasında bir denge kurmaya çalışıyorum." Rowena, Raidne’nin anlattıkları karşısında oldukça duygulanmıştı. "Ne kadar zor bir yaşamın olmuş, Raidne," dedi hafif bir titremeyle. "Ama içinde hala iyilik bulabilmen... Bu gerçekten çok özel bir şey. Kimseyi yargılamamalıyız. Herkesin bir geçmişi var, değil mi?" Raidne, Rowena’nın bu empatik tepkisine içten bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Evet, Rowena. Herkesin bir geçmişi var. Ve bazen, karanlık anlardan geçerek aydınlığa ulaşmak gerekiyor.” Dedi bilge bir şekilde. |
0% |