Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@berrasarfaklarli

Yatağımda oturmuş çantamdan gizemli mektubu inceliyordum. Tam açacağım sırada aynı odayı paylaştığım üvey kardeşim Nilis mektubu elimden kaptığı gibi odadan koşarak çıktı. Bende peşinden gittim. Oturma odasında oturan üvey annem Özde'ye verdi mektubumu.

 

Ben öfkeyle:

 

-o mektup bana ait geri ver!

 

Özde hiç aldırış etmeden mektubu açtı ve okudu. Sonra yüzüne alaycı bir ifade yerleştirdi:

 

-vay vay birileri bizim fazlalığa aşk mektubu yazmış.

 

Ben bağırarak:

 

-Bu mektup beni ilgilendirir. Sen annem bile değilsin Özde!

 

Nilis mektubumu Özde'nin elinden aldı ve yırtmaya başladı:

 

-Ama unutma ki bizim evimizde kalıyorsun o yüzden o ses tonunu biraz alçaltmanı öneririm.

 

Sonra mektubun parçalarını yüzüme fırlattı. Bende bu hareketi üzerine sokak kapısına yöneldim. Çünkü ağlamak üzereydim ve bunu onların görüp duymasını istemiyordum. Bir şey demelerine fırsat bırakmadan kapıyı çarpıp çıktım. Kaldığım yer- oraya evim demek istemiyorum- ormana beş dakikaydı. O yüzden direkt ormana yöneldim. Gidecek başka yerim yok zaten. Telefonumu yanıma almadığım için Asya'yı arayıp durumu anlatamam.

 

Asya benim en iyi arkadaşım. Kafamı kaldırıp gök yüzüne baktığımda dolunay tüm büyüsüyle gök yüzünü aydınlatıyordu.

 

Ormanın derinliklerine doğru ilerledim. Ne kadar yürüdüm bilmiyorum. Baykuşlar ve çeşitli hayvanlar ses çıkartıyordu. Sonra bir şey oldu. İnsanın içine işleyen bir kurt uluması duyuldu. Bu sıradan bir kurt değildi. Okuduğum kitaplardan ve filmlerden izlediğim kadarıyla bu bir kurt adam ulumasıydı. Kurtlar yalnız olduklarında ulurlar. Demek ki bu kurt adam ya da kurt kadın. Sesinin kalınlığına bakacak olursak kurt adam.

 

Bu ormanda ve bana çok yakın. Kahretsin dönüş yolunu da unuttum. Ormanın bu kadar derinine gitmemeliydim. Kulağıma koşma ve hırlama sesleri gelince bende koşmaya başladım. Bilinçsizce koşuyordum. Derken karşıma simsiyah iri bir kurt çıktı. Ben ormanda yankılanacak kadar güçlü bir çığlık attıktan sonra kurdun ters istikametine doğru koşmaya başladım. Fakat kısa zamanda bana yetişti ve beni yüz üstü yere düşürdü.

 

Kurt burnunu yanağıma değdirecek kadar kafasını yaklaştırdı. Sıcak nefesini yüzümde hissettim. Açık kırmızı rengi gözlerinin göz bebekleri büyümüştü ve Şefkatle karışık bir vahşilikle bakıyordu. Bu bakışları sakinleşmemi sağladı. Belki de düşündüğüm şeyi yapmayacaktı. Bir kaç saniye sonra yanıldığımı anladım. Aniden omzumu ısırdı. Acıyla çığlık attım. Isırdığı yere baktığımda dehşete kapıldım.

 

Isırdığı yerden toprağa oluk oluk kan akıyordu. O kadar kan kaybettim ki bayılmışım. Gözlerimi açtığımda odamdaydım. Oturmaya çalıştığımda ağzımdan bir inilti çıktı. Canım yanmıştı. Başımı omzuma doğru çevirip baktığımda tişörtümün kurdun ısırdığı kısmının parçalanmış olduğunu gördüm. Ayrıca o derin yaradan geriye bir çizik ve garip yara izi kalmıştı.

İçimde daha önce hissetmediğim kadar güç vardı. Hiç koşmadığım kadar hızlı koştum. Okula vardım. Saat’ime baktığımda derse beş dakika vardı. Çok şaşırdım nasıl bu kadar hızlı koşmuştum? Buna çok fazla takılmamaya karar vererek sınıfıma gittim. Hoca daha gelmemişti. O yüzden her zamanki gibi en arkaya oturmuş kireç beyazı teni, simsiyah saçları ve ruhsuz bakan kırmızı gözleriyle bana el sallayan Asya'nın yanına oturdum.

 

Dış görünüşü tıpkı bir vampire benzediği için ara sıra onu kızdırmak için "vampir kız" diye sesleniyorum ona. Bazen bana gülerek bazense kızarak cevap veriyor.

 

Asya:

 

-Ne oldu eskiden on beş dakika erken gelirdin. Şimdi derse üç-beş dakika kala sınıftasın.

 

Ben:

 

-Teneffüste anlatırım.

 

Asya:

 

-Nasıl istersen Karmen.

 

Sonra hoca geldi ve derse başladı.

 

 

 

Loading...
0%