@berrasarfaklarli
|
Sabahın üçünde telefonuma gelen mesaj sesiyle uyandım. Telefonumu alıp mesajlara girdim. Mesajlar Ceyda hanım ve Demir amcadan gelmişti. İlk önce Ceyda hanımın mesajına baktım.
Ceyda hanım: Bize yardım edebilecek vampirler buldum teklifini kabul ediyorum
Ben: Çok sevindim Ceyda hanım. Diğer kurtlara sorarım olmazsa hafta sonu buluşup plan yapabiliriz.
Ceyda hanım: Tamam o zaman görüşürüz.
Ben: Görüşürüz.
Ceyda hanımın profili’nden çıkıp Demir amcanın profiline girdim.
Demir amca: Üç tane kurt buldum. Yarın okul çıkışı gelip onlarla tanışırsın.
Ben: Tamam peki afta sonu vampirlerle toplantı yapabilir miyiz?
Demir amca: Olur ben ayarlarım. İyi geceler.
Cevap verme ihtiyacı hissetmeden telefonumu yerine koyup uyumaya devam ettim...
Sabah, okula gider gitmez
Berke:
-Dün neredeydin?
Etrafıma baktım. Kıvanç ortalıkta gözükmüyordu. Dün Gökhan beyle olan konuşmamı anlattım.
Berke hayretle:
- Sen yabancı bir vampirle tek başına mı konuştun? Bunun riskini biliyor musun sen?! Isırılabilirdin daha kötüsü ölebilirdin!
Ben:
-Ama bir şey olmadı!
Berke derin bir nefes aldı:
-Sonuçların çıkmasına iki gün kaldı. Onun yanına bir daha gideceğin zaman bende geleceğim.
Bıkkınlıkla başımı 'tamam' anlamında salladım.
***
Okuldan sonra Berke ile Demir amcanın evine gittim. Oturma odasına geçtiğimizde Giray, Alperen ve kısa siyah saçlı, buğday tenli, yeşil gözlü yirmili yaşlarında bir kız vardı. Mini toplantıya başlamadan önce Demir amca beni kenara çekti ve bana ders veremeyeceğini söyledi.
Ben:
-Zaten sadece Berke'nin arkadaşlarıyla tanışma görevi verdiniz. Onun dışında da bir daha görev ya da ders vermediniz. Peki neden?
Demir amca:
-Açıklama yapmak zorunda değilim!
Çok fazla üstüne gitmedim. Herkesin yanına dönünce
Demir amca hiç bir şey olamamış gibi:
-Evet arkadaşlar! Bu gün burada Asya Arıkan gibi birçok kişiyi öldüren Emir'i vampirlerle iş birliği yaparak durdurmayı kabul edenler toplandık. (Gözüyle mavi gözlü kızı işaret ederek) bu Selma, bu kızda Karmen.
Selma:
-Tanıştığımıza memnun oldum Karmen.
Ben:
-Bende memnun oldum.
Demir amca:
-Vampirlerle konuşmadan önce bir fikrimiz olsun. Emir'in hakkında ne biliyorsun Karmen?
Ben:
-Postu siyah, gözleri kırmızı. Geçmişte sürüsünden birinin ihaneti sonucu tüm sürüsünü kaybetmiş. İhanet eden kişiyi öldürmüş ve psikopat bir seri katil olmanın ilk adımlarını atmış... Ayrıca nasıl oldu bilmiyorum ama benden hoşlanıyor.
Alperen:
-Senden hoşlanıyorsa mutlaka onu insanken görmüş olmalısın?
Ben düşünceli düşünceli:
-Bilmiyorum. Belki o beni görmüş ben görmemiş olabilirim.
Selma:
-Bence bundan sonra etrafındaki insanlara çık dikkat et. Sonuçta herkes Emir olabilir.
Başımı 'Tamam' anlamında salladım. Bir saat konuşmanın ardından Emir'i ormanda kıstırmaya karar verdik.
İki gün sonra Berke ile Gökhan bey'in yanına gittik. Adli tıp sonuçları çıkmıştı.
Berke:
-O Emir psikopatı mı öldürmüş Asya'yı?
Gökhan bey:
-Evet o öldürmüş. Dnalar uyuşuyor.
Berke beni kolumdan tutup kapıya doğru sürüklerken:
-Teşekkürler efendim!
Ben:
-Görüşürüz!
Gökhan bey bize anlamamış gözlerle bakarak:
-Görüşürüz çocuklar.
Binadan çıktığımızda
Ben:
-Niye beni apar topar dışarı çekeledin!? Ayıp oldu!
Berke:
-İhtiyaç dışı bir vampirle konuşmaya gerek yok. Öğreneceğimizi öğrendik işte. Uzatmaya gerek yok bence.
Ben:
-Of Berke of! Ne olur biraz daha yumuşak olsan.
Berke sakince:
- O zaman herkes tepeme çıkar.
Ben söyleniyordum. Berke ise hala kolumu bırakmamıştı ve beni sürüklüyordu. Nereye gittiğimizi bile bilmiyordum. Büyük ihtimalle ormana gidiyorduk. Aslında Berke'den güçlüyüm çünkü o beta ben ise alfayım. Fakat yine de beni yönlendirmesine izin veriyordum. Bu durum yanımızdan siyah saçlı, koyu gri gözlü, beyaz tenli, uzun boylu ve yirmi iki- yirmi üç yaşlarında bir çocuk geçene kadar sürdü.
İkimizde aynı anda arkamızı döndük. Burnuma bebe bisküvisi kokusu geldi. Bu kadar iyi gözüken birisinin kokusu nasıl olurda o psikopat katilin kokusuna benzerdi? Ona baktığımızı fark edince çocukta arkasını döndü ve bana baktı. İlk başta yüzünde beliren gülümseme benim kolumu tutan Berke’yi görünce soldu. Yanımıza yaklaştı.
Ciddi bir şekilde:
-Bu çocuk sizi nereye götürüyor?
Berke kolumu daha sert tutarak:
-Sana ne, işine baksana sen!
Çocuk cebinden telefonunu çıkarttı:
-Galiba polisi aramalıyım?
Ben panikle:
-Gerek yok! Sadece evime götürüyor beni.
Çocuk:
-Bu şekilde mi? Neredeyse kolunuzu morarartacak!
Ben kolumu Berke’den kurtararak:
-Sadece biraz farklı biri.
Berke bana ters ters baktı.
Çocuk cebinden bir kağıt çıkartıp elime tutuşturdu:
-Eğer bir şey olursa beni ara.
Ben buz gibi bir sesle:
-Gerek yok.
Berke ile önümüze döndük ve yürümeye devam ettik. Çocuğun bakışlarını üstümde hissediyordum. Köşeyi döndükten sonra
Berke:
-Sence ben 'farklı biri' miyim?
Ben:
-Tabi ki değilsin. O çocuk polisi aramasın diye öyle söyledim.
Berke somurtarak:
-Öyle olsun.
|
0% |