@berrasarfaklarli
|
Ertesi gün akşam Ay çıkmadan önce sürü bölgesine gittim. Emir'i öldürmek için herkes hazırlığını yapmış ve Berkelerin oturma odasında toplanmıştı. Bende kendimi bir tekli koltuğa attım.
Berke yanıma geldi ve bir hançer uzattı:
-Bu benim ilk hançerimdi. Şimdi senin.
Gülümseyerek hançeri aldım:
-Teşekkürler Berke.
Berke tereddütlü bir yüz ifadesi ile:
-Karmen ... eğer bu gece ikimizde sağ kurtulursak sana bir şey söyleyeceğim.
Ben:
-Merak etme sağ kurtulacağız. O bir kişi. Biz on kişiyiz.
Dakikalar kaydıraktan kayarcasına hızla akıp gitti. Vakit gelmişti. Hepimizin bileğinde Demir amcanın verdiği bilekliklerden vardı. Dönüşmeden önce evden çıktık. Ay gökyüzünde belirince acılı dönüşüm vücudumu sardı ama bu sefer farklı olarak bilincimi korudum. Dönüşümlerimiz bitince hepimiz ayağa kalktık ve sürü bölgesinden uzağa yürüdük. Ceyda hanım ve beraberinde getirdiği vampirler ağaçlardan atlayarak havalı bir giriş yaptılar.
Ay ışığının altında sessizce yürüyorduk. Ben en öndeydim. Herkesi Emirle ilk karşılaştığım yere götürüyordum. Bir anda durdum ve herkes durdu çünkü o katilin kokusu burnumu doldurdu.
Ben:
-Dikkatli olun her an saldırabilir. Birbirinizden ayrılmayın.
Demir amca:
-Daire oluşturalım.
Herkes sırtını birbirine verdi. Beş dakika sonra bebe bisküvisi kokusuna taze biçilmiş çimen ve gül kokusu eklendi.
Giray:
-Dikkatli olalım üç farklı koku alıyorum!
Birden üç kokunun sahibi üç farklı yerden saldırdı. Siyah, kahverengi ve kızıl kurttu bunlar. Siyah olan Emirdi. Fakat diğer ikisini tanımıyordum. Kızıl kurt ile Ahsen, Alperen ve Giray dövüşüyordu. Kahverengi olanı Altay, Anıl ve Berke almıştı. Emirle Ceyda hanım, Selma, ben ve Demir amca uğraşıyordu. Emir, Ceyda hanımın üstüne atladı ve boğuşmaya başladılar. Emir tam Ceyda hanımın boynuna hamle yapmıştı ki ben tam zamanında Emir'in üstüne atlayıp ön patisini ısırdım.
O sırada Selma, Emir'in sırtına pençe attı. Demir amca Emirin kuyruğunu koparttı. Ben hançerimi Ceyda hanıma verdim. O'da sırt üstü yatırdığımız Emir'in karnına hançeri sapladı. Emir acıyla bağırdı ve kurt formundan çıktı. Ben şok oldum. Bir kaç gün önce karşılaştığım çocuktu bu. Berke'nin bana şiddet uyguladığını sanıp az daha polisi arayacak olan çocuk.
Emir bana baktı :
-Özür dilerim. Onun senin annen olduğunu bilseydim asla öldürmezdim... Karmen seni çok seviyorum.
Benim gözlerim dolmuştu ama belli etmedim.
Sesimi sertleştirerek:
-Senin gibi insanları acımasızca öldüren birini asla sevmem Emir! Sen kemiklerine kadar kötülük dolusun!
Emir bana sevgiyle baktı:
-Çok iyisin. Keşke...
Cümlesini bitiremeden gözleri ifadesizleşti ve başı sağa doğru kaydı. Ölmüştü...
Onun öldüğünü gören kızıl kurt kaçmaya başladı. Kahverengi kurt gitmeden Berke'nin kalbini tüm kuvvetiyle ısırdı. Berke güçlü bir çığlık attı. Demir amca ve ben başta olmak üzere herkes Berke'nin başına toplandı. Çok kan kaybediyordu. Demir amcayla yanına çömeldik. Berke kafasını Demir amcanın kucağına koydu. Kalbindeki yaraya bakmasına izin vermedik.
Berke zorlukla konuşarak:
-Karmen sana bir şey söylemem lazım... Ben senden hoşlanıyorum! Bunu keşke daha önce söyleseydim yada belli etseydim ama yapamadım. Utandım... Seni çok seviyorum.
Benim gözümden yaşlar akıyordu. Demir amcada herkes gibi sessiz sessiz ağlıyordu.
Berke:
-Demir amcaya bakarak:
-Baba... annemin yanına gidiyorum. ağlama. Beni Cennet'te bekliyor. Karmen'e sahip çık. Ona kendi kızınmış gibi bak. Bizim sürüyle yaşasın.
Babası:
-Merak etme oğlum. O artık benim kızım.
Sonra Berke'nin gözleri ifadesizleşti. Hızlı ve güçlü kalp atışları duyulmaz oldu.
Berke'ye kuvvetlice sarıldım:
-Hayır Berke ölemezsin! O ÖLMEDİ. O ÖLMEDİ...
Kendime engel olamıyordum. Sürekli 'o ölmedi' diye avazım çıktığı kadar bağırıyor ve titriyordum. O bana aşıktı. Arkadaşlığımız bozulmasın diye bunu bana söylememişti bile. Şimdiyse ben çok yüce bir dostu kaybetmiştim... Beni güçlükle Berke'nin bedeninden uzaklaştırdılar.
(İki yıl sonra)
İki yıl önce bu gün Ceyda hanım sayesinde Emirle bizi bağlayan mühür kırılmıştı. Aynı zamanda Berke öleli tam iki yıl olmuştu. O gömüldükten sonra her iki günde bir mezarına gitmeyi adet edinmiştim. Artık sürüyle beraber yaşıyordum. Bana ait bir ev ayarlanmıştı. İki odalı mütevazi evimin her yerinde annemin, babamın, Asya'nın ve Berke'nin fotoğrafları vardı...
Bu günde Berke'nin mezarına gittim ve çiçekleri başucuna koydum.
Ben:
-Bak en sevdiğin papatyaları getirdim. Bu gün üniversitede herkes benimle alay etti biliyor musun? İçtiğim ilaçları gördüler ve bana deli dediler. Seni çok özledim ve sensiz geçen her saniye benim için işkence... Artık doğum günlerimi sevinçle kutluyorum çünkü ölüme her yıl daha çok yaklaşıyorum. Bazı şeylerin bir tadı kalmadı artık. Ben... Daha fazla duramayacağım. Galiba ağlayacağım. Ağladığımı görmeni istemiyorum. iki gün sonra görüşürüz...
|
0% |