Yeni Üyelik
12.
Bölüm

11. Bölüm Güce Dokunmak

@berrasarfaklarli

İda derin bir nefes aldı, gözlerini kapatarak Atilla’nın öğrettiği şeyleri hatırlamaya çalıştı. İçinde kaynayan bir enerji dalgası vardı; yoğun, karanlık ve güçlü. Bu güç daha önce onu korkutmuş, zaman zaman kontrolünü kaybetmesine neden olmuştu. Ancak bu kez paniğe kapılmamaya kararlıydı. Gücü hissetmek, onunla bütünleşmek istiyordu. İda, bu kez ona karşı koymak yerine enerjiyi anlamaya, ona dokunmaya çalıştı.

 

Eymen, sessizce ona göz kulak oluyordu. Yalnızca İda’nın odaklanmasını kolaylaştırmak için arada bir rehberlik ediyordu. "Duyguların seni yönlendiriyor," dedi yumuşak bir sesle, "ama sen duygularını kontrol etmelisin. Eğer onları yönetemezsen, güçlerin seni ele geçirir."

 

İda, Eymen’in söylediklerini zihninin bir köşesine yerleştirerek derin nefesler almaya devam etti. Zihninde hâlâ karmaşa vardı, ama bu kez kendini daha sakin hissediyordu. İçindeki karanlık enerji dışarı çıkmak için sabırsızlanıyor, adeta onu zorlayarak yüzeye ulaşmaya çalışıyordu. Ancak İda, artık o enerjiye teslim olmak yerine ona hükmetmeye kararlıydı. Onun bir parçası olduğunu biliyordu, tıpkı Atilla’nın söylediği gibi.

 

Atilla’nın sesi hafif bir yankıyla duyuldu. "Gücün senin bir parçan, İda. Ona düşmanmış gibi değil, dostunmuş gibi yaklaş. Eğer ona hükmedersen, onu yönlendirebilir ve istediğin gibi kullanabilirsin."

 

Bu sözler İda’ya cesaret verdi. Gözlerini sımsıkı kapatıp daha derin bir konsantrasyonla içindeki enerjiyi hissetmeye çalıştı. Güç hâlâ kontrolsüzce dalgalanıyordu, ama bu kez onu dizginlemek için elinden geleni yapıyordu. O sırada çevresindeki ormanın sessizliğini fark etti. Ağaçların yaprakları hafifçe sallanıyordu, rüzgar yavaşça esiyor, sanki çevredeki her şey İda’nın içindeki gücün farkına varmış gibi tepki veriyordu.

 

"Şimdi," dedi Atilla sakin ama otoriter bir sesle, "O enerjiyi hisset. Onu çağır. Ama ona hükmettiğini göster. Senin kontrolün altında olduğunu bilsin."

 

İda, zihnindeki karmaşayı bastırdı ve tüm dikkatini içindeki enerjiye yöneltti. İlk kez bu kadar derin bir bağ kurabiliyordu. Bir an için, içindeki gücün nasıl şekillendiğini, nasıl aktığını hissedebiliyordu. Daha önce bu güç onu kontrol etmeye çalışmış, her seferinde onu korkutmuştu. Ama şimdi, İda bu gücü kontrol etmenin eşiğindeydi.

 

O an geldiğinde, çevredeki hava birden değişti. Rüzgar aniden şiddetlendi, ağaçlar bir an için savruldu ve açıklığın ortasında duran İda’nın çevresindeki hava titremeye başladı. Fakat İda, gücün yükselmesine rağmen paniğe kapılmadı. İçinde, bu enerjinin artık onun kontrolünde olduğunu biliyordu. Gücünü sakinleştirerek çevredeki titreşimi hafifletti.

 

"İnanılmaz, İda," dedi Aras, hayranlıkla ona bakarak. "O enerjiyi yönlendirdin. Artık onun senin bir parçan olduğunu anlıyorsun, değil mi?"

 

İda, yüzünde hafif bir gülümsemeyle başını salladı. İlk defa güçlerinin kendisini değil, kendisinin güçlerini kontrol edebileceğini hissediyordu. Bu özgüven ona derin bir huzur verdi. Yıllardır içinde taşıdığı bu yük, artık onun bir parçasıydı ve ona zarar vermek yerine yardımcı olacaktı.

 

Ancak bu huzur uzun sürmedi. Bir an için açıklığın etrafındaki atmosferde bir değişim hissetti. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen o kısa anda sanki etraflarına bir gölge çökmüş gibiydi. Atilla aniden sert bir hareketle durdu, gözleri bir noktaya odaklanmıştı ve yüzündeki ciddi ifade bir şeylerin ters gittiğini gösteriyordu.

 

"Batuhan burada olabilir," diye fısıldadı alçak bir sesle, gözlerini ormanın derinliklerine dikerken. "Onun varlığını hissediyorum."

 

İda’nın vücudu birden gerildi. Batuhan’ın tehlikeli olduğunu biliyordu. O, gücünü ve acımasızlığını defalarca kanıtlamış, gölgelerin içinde gizlenen bir tehdit olmuştu. İda’nın kalbi hızla çarpmaya başladı ama yanında Atilla, Eymen ve Aras’ın varlığı ona bir nebze de olsa güven veriyordu. Batuhan’ın varlığı büyük bir tehlike anlamına gelse de artık İda yalnız değildi.

 

Grup bir süre boyunca tetikte bekledi, gözleri her an saldırıya hazırmış gibi etrafı taradı. Ancak hiçbir şey olmadı. Sessizlik, sadece rüzgarın ağaçların dallarıyla oynadığı fısıltılarla bozuluyordu.

 

Ama fark etmedikleri bir şey vardı. Batuhan, gölgelerin ardına gizlenmiş, sık yaprak ve dalların arasında bir ağacın tepesinden onları izliyordu.

 

Loading...
0%