@berrasarfaklarli
|
İda ve Atilla, yıldızların altında geçen bu huzurlu anın büyüsünde kaybolmuşken, uzaklardan gelen bir uğultu dikkatlerini çekti. Rüzgar hafifçe hızlanmış, doğanın fısıltıları arasına bir uğursuzluk karışmıştı. İda başını Atilla’nın omzundan kaldırdı, çevresine bakarken içinde beliren tuhaf bir hisle ürperdi. Yıldızlar hâlâ parlıyordu ama bu sakin anın ardında bir tehlikenin yaklaştığını sezmiş gibiydi.
“Atilla… Bir şey geliyor,” dedi İda, sesi endişeyle titrerken.
Atilla da aynı huzursuzluğu hissetmişti. Sessizliğin içine giren bu karanlık enerji, ikisinin de dikkatini çekmişti. “Evet,” diye fısıldadı Atilla, bakışlarını çevrede gezdirerek. “Hazır olmalıyız. Bu gece bir şey değişecek.”
İda’nın içinde bir kıpırtı oluştu. Gücü... İçinde hissettiği o kontrol edilemeyen, büyük potansiyel... O an sanki ona sesleniyordu. Bu güç, ona sadece tehlike anlarında kendini hatırlatıyordu. Fakat Batuhan’ın sözleri zihninde yankılandı. Gücün bir bedeli var... Bu bedeli öğrenmekten korkuyordu ama aynı zamanda kaderine doğru çekildiğini de biliyordu.
Tam o sırada, ormanın derinliklerinden bir figür belirdi. Yüksek ağaçların gölgeleri arasında kıpırdanan bu karanlık varlık, İda’nın kalbini hızlandırdı. Bu kişi bir tehdit miydi, yoksa yardım etmeye gelen biri mi? İda, adım adım yaklaşan gölgeyi daha net görmeye çalışırken kalbinin çarpıntısı artıyordu.
“Atilla…” diye fısıldadı, ona sığınarak. Ama Atilla gözünü figürden ayırmadan elini İda’nın sırtında tuttu, onu sakinleştirmek için hafifçe sıktı. “Birlikteyiz. Korkma,” dedi.
Gölge yaklaştıkça, figürün üzerindeki karanlık sis dağılmaya başladı ve nihayet yüzü görünür oldu. Bu kişi… Batuhan’dı. İda’nın gözleri büyüdü, kalbi hızlandı. Birkaç adım geri çekildi ama Atilla, gözlerini Batuhan’dan ayırmadan İda’nın yanında dimdik durdu.
“İda,” dedi Batuhan, sesi derinden ve kontrolü elindeymiş gibi. “Sana söylediklerimi düşündün mü?”
İda’nın boğazı kurumuştu, ama Batuhan’la yüzleşmek zorunda olduğunu biliyordu. “Söylediklerin kafamı karıştırdı, Batuhan. Ama sana güvenmiyorum. Bunu anla artık.”
Batuhan yavaşça güldü, o karanlık ve soğuk gülümsemesiyle. “Bana güvenmemeni anlayabiliyorum. Ama ne yazık ki gerçekler seni benden uzaklaştıramayacak kadar güçlü.”
Atilla, Batuhan’a doğru bir adım attı. “İda’yı rahatsız etmekten vazgeç, Batuhan. Senin niyetlerini biliyoruz.”
Batuhan, Atilla’ya küçümseyen bir bakış attı. “Atilla, gücünü bilmiyorsun. İda’nın gücünü kontrol etmeye çalıştığını sanıyorsun, ama onu sadece zayıflatıyorsun.” Sonra bakışlarını tekrar İda’ya çevirdi. “Güç, seni çağırıyor, İda. Bunu görmüyor musun?”
İda, bir an duraksadı. Batuhan’ın söylediklerinde bir doğruluk payı var mıydı? İçinde hissettiği bu gücü anlamaya gerçekten de ihtiyacı vardı, ama Batuhan’ın ona sunduğu bu yol karanlık ve tehlikelerle doluydu.
Atilla, İda’nın gözlerindeki tereddüdü fark etti. “İda, ona kulak asma,” dedi kararlılıkla. “Senin bu gücü nasıl kullanacağını kontrol eden sadece sensin. Batuhan’ın seni manipüle etmesine izin verme.”
Batuhan, Atilla’nın sözlerini alayla karşıladı. “O bunu zaten biliyor, Atilla. Fakat hâlâ kendini inkar ediyor. Bu gücün, İda’nın kaderi olduğunu bir gün anlayacaksın.”
Birden, Batuhan’ın etrafında koyu bir sis belirdi. Bu, onun gücünün bir göstergesiydi ve tehlikenin tam anlamıyla farkına varılması gerekiyordu. “Ama o gün geldiğinde çok geç olacak,” dedi, sesi artık tehditkardı. “İda, kararını ver. Yanımda mı olacaksın, yoksa gücünün kurbanı mı?”
İda’nın nefesi kesildi. O anda karar vermesi gerekiyordu. Atilla, onun yanında duruyor, ona güveniyordu. Ama Batuhan, gücün karanlık tarafının gerçekleriyle onu zorlamaya devam ediyordu. İda’nın zihninde iki farklı yol vardı. Hangisini seçecekti?
Sonra İda, derin bir nefes aldı. Gözlerini Batuhan’a dikti ve kararlı bir sesle konuştu. “Batuhan, benim kaderimi sen belirleyemezsin. Gücümün kontrolü bende, ve seni dinlemeyeceğim.”
Atilla, İda’nın kararlılığını hissettiğinde, ona onaylayıcı bir bakış attı. Batuhan, İda’nın bu cevabı karşısında öfkelenmiş gibi göründü ama hızla toparlandı. “Pekala,” dedi, sesi buz gibi soğuktu. “O zaman bunu zor yoldan öğrenmen gerekecek.”
Batuhan geri çekilirken etrafındaki karanlık daha da yoğunlaştı. “Yakında görüşeceğiz, İda. Ve o zaman bu sözlerinin ağırlığını anlayacaksın.”
Sis içinde kaybolurken İda, kalbindeki kararlılıkla Atilla’ya baktı. Bu savaş henüz bitmemişti, ama İda şimdi kiminle savaşacağını biliyordu. |
0% |