@bestenizz
|
2 hafta sonra
"Nasıl lan?" Ceyhun elindeki çekirdeklerden bir tane daha alıp, " Senin gibi bir kızın sevgilisi var ve benim gibi bir erkeğin sevgilisi yok." Diye haykırmıştı.
Gülerek karşılık vermiştim.
"Ee ne yaparsın öyle oluyormuş."
Yüzünü ekşitip, kafasını yana doğru çevirmişti.
Konuyu açmamaya çalışıyordu ama malum olayın dedikodusunu hala konuşmamıştık.
"O kadını tanımıyorum Ceyhun."
Az önceki güler yüzü, yerini üzüntüye bırakmıştı.
"Biliyorum da bir görseydin kadını belki hatırlardın."
O buruktu... Ama ben daha da buruk...
"Görsem bile tanımam. Gerçi tanımak da istemem."
Kafasını önüne eğdi. Konuyu açtığı için kendini suçlu hissediyor olmalıydı.
Ortamı neşelendirmek amaçlı," Ceyhun, hadi sana ruh eşini bulalım." Deyivermiştim.
Sanırım yarasına tuz basmıştım.
Eyvah, tufan eyvah.
"Ya Kumsal niye öyle diyorsun ya?"
Ağlıyor mu? Lann.
"Ablacım ağlama ya. Bulacağız bak gerçekten. Söz verdim."
Gözleri dolu dolu başını kaldırdı. Böyle bakınca açık kahve gözleri onu fazlasıyla tatlı kılıyordu.
Şimdi kim bu çocuğa bakmaz ki yani?
Neyse ki onun bir ablası vardı ve ruh eşiyle aralarını yapacak kişi de o çok mütevazı ablasıydı.
"Oğlum otrucak başka yer mi kalmadı?
Buket teyzenin sesini duyduğumda, Ceyhun' a kaş göz yapıp, oturduğumuz merdivenlerden kalktık.
"Evet anne, evde depresyona girmeme izin vermiyorsun diye apartmanın merdiveninde depresyona giriyorum."
Bu çocuk ve annesi insana kafayı yedirtirdi.
"Bir sus be. Yeni nesiller sizi. Neymiş depresyonmuş, ben senin yaşınday-"
"Tamam anne biliyorum iki inek bakıp, beş çocuğu birden uyutuyordun."
Buket teyze şaşkınlıkla bakıp, "Abartma. Yürü yukarıya da koltuğu kaldırmama yardım et." Diye cırlamıştı.
Ana oğul, bana iyi akşamalar dileyip gitmişlerdi.
E ben de yukarıya çıkıyım ne yapacağım ki burada?
"Kızım."
Şu sıralar mahalledeki çocuklar da hiç rahat durmuyor. Annelerinin boğazları yırtıldı bağırmaktan.
Niye bu kadar yaramazlar ayol?
"Kızım bana bakar mısın?"
İşte bu kadın da aynı çocuğuna bağırıyor ama nafile.
Arkamı dönüp, "Teyze ötede oynuyorlardır." Demiştim.
Kadın bana bakıyordu. Gözleri ağlamaktan kızarmış gibiydi.
"Benim annen." Evet gel gelelim kuru fasulyenin faydalarına.
Abi benim annem yok. Bunu anlamıyorlar mı?
"Ee ablacım karıştırıyor olmalısınız. Ben sizin kızınız değilim."
Kurduğum cümlenin hemen sonrasında Kadın ellerini kafasına vurarak, "Hayır, hayır Yaren, benim annen. Beni neden tanımıyorsun?" Diye bağırmaya başlamıştı.
Yaren mi?
E ben biliyordum zaten bu teyzenin annem olmadığını ama inanan kim?"
"BENİM KIZIM BENİ NASIL TANIMAZ?" İki saattir kulağımın dibinde bağırnaktan çekinmemiş, üstüne üstlük kızı olmadığım halde bana hakareteler yağdırmaya başlamıştı.
Sabır küpü olan ben de gayet sakince hakaretleri yutmuş, akşam evin duvarlarından sinirimi çıkarmaya niyetlenmiştim.
Ya bacım bir sussan mı artık?
"Kim bu kadın?"
Tanıdık ses ile arkamı dönüp, bana kollarını sarmak için bekleyen sevdiceğime baktım.
Şuan onun burada olması gerçekten büyük nimetti de üstünde niye kan vardı bu manyağın?
İyileşir iyileşmez başka bir yerini mi yaralamıştı gerizekalı?
"Bilmiyorum kızım diyor başka birşey demiyor. Bu arada senin üstünde niye kan var?"
Soruma cevap vermemişti çünkü tam bu sırada yüzüme gelecek olan tokat darbesinden nasibimi almadan beni kurtarmıştı.
Şu kadın yine cırlamaya başladı.
"BU ERKEK KİM? BİR DE BAŞIMIZA OROSPU OLMADIĞIN KALMIŞTI. YÜRÜ EVE GİDİYORUZ!"
Bu nasıl bir zihniyet ya?
"Bana bak teyze kızın kimdir nedir bilmiyorum. Beni bir rahat bırak ya."
Eski kafalı, cinsiyetçi sümsük.
Rüzgâr elimi tutup beni apartmana doğru ilerletmeye çalıştığı esnada beyaz spor bir araba tam yanımızda durmuştu.
İçinden, Benim yaşıtım bir genç çıkıp, kadını kolundan tutmuştu.
Teyzenin bağırmaları esnasında zorla da olsa onu arabaya bindirmişti.
Evet biz de burada Rüzgar'la kütük gibi olanları izliyorduk.
He valla düpedüz izledik.
Genç yanımıza doğru yaklaşıp, acelesi varmış gibi konuşmaya başlamıştı.
"Kusura bakmayın gerçekten çok rahatsız ettik biliyorum. Kendisi annem. Kız kardeşim evden kaçtığından bu yana önüne gelen bütün kızları kardeşim olarak görüyor. İllaki sizi de öyle benimsedi. Tekrardan kusura bakmayın. İyi günler."
Konuşmasının ardından tek kelime laf etmemize izin vermeden çekip gitmişti.
Hala kütük gibi yola bakıyorduk.
"Aşkım biz niye mal gibi yola bakıyoruz?"
"Bilmem aşkım. Hadi gel gidelim."
Rüzgar'ın peşine düşüp apartmana girdim. Kapıyı açıp, içeriye geçtiğimiz esnada yanımdaki asalağa dönüp, "Üzerinde niye kan var?" Diye sormuştum.
Hayır yani sen neden iyileşir iyileşmez darbe yiyorsun ki?
Sıkıntılı bir nefes verip, bana doğru döndü.
"Rüzgar gözlerin niye kayıyor?"
Lan, abi ne oluyor?
"Kumsal bulanık görüyorum ya kafam mı güzel benim?"
Demesiyle yere yığılması bir olmuştu.
"RÜZGAR, ALLAH KOMŞULAR YARDIMA KOŞUN KOCAM BAYILDI."
Evvvet dedim az kaos olsun beyaaa.
Bölüme oy verip, yorum yapmayı unutmayın. Sağlıcakla kalın..
Instagram: Beste_lendimm
|
0% |