Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@bestenizz


"Kızım salak mısın işine adapte olsana."
Ebru'nun sesiyle bir nebze daha kendime gelebilmiştim.


Evet aklım dündeydi ve hiçbir şeye odaklanamıyordum.


Telefonumdan gelen mesaj sesi ile zar zor toparladığım dikkatim yine dağılmıştı.


Tanımadığımşahıs: Günaydın bebeğimm.


Yüzüm yine kızarmıştı çünkü onu hatırladığımda yeterince utanıyordum.


Kumsal: Sana da günaydın.

Tanımadığımşahıs: Bugün ne yapıyorsun?

Kumsal: İşteyim çalışıyorum şuan. Onun dışında da boşum akşama doğru filan.

Tanımadığımşahıs:Hmm, kolay gelsin.

Tanımadığımşahıs:Acaba akşamdan sonra bu güzellikle sahile gidebilir miyim?

Kumsal:Bir dakika lütfen o güzelliğe sormam gerek.

Tanımadığımşahıs:Sor bakalım.

Kumsal:O güzellik dedi ki, olur gelirmiş seninle.

Tanımadığımşahıs:Tamam o zaman akşam çıkınca haber verirsin seni almaya gelirim.

Mesajını kalpledikten sonra hastalardan bir tanesine serum takmaya gitmiştim.

___________*____________


Hastaları bitirdikten hemen sonra telefonumu elime alıp malum kişiye yazmaya başladım.


Kumsal:Ben şimdi eve geçiyorum.

Kumsal:Yarım saate hazır olurum.(18.05)

Kumsal:Bakmam gereken bir hasta daha vardı onunla ilgilendim. Kusura bakma.
(18.49)

Mesaj sayfasını kapattıktan sonra dışarı çıkmaya yeltenmiştim ki,
Ambulans görevlileri içeriye acele acele sedye taşımaya başlamışlardı. Hemen sonra ellerinden sedyeyi hemşireler alıp ameliyathaneye yönelmişlerdi. Aralarından biri "nabzı atıyor mu?" Dedi. Diğeri ise "motosiklet kazasıymış."
Demişti.

İçime istemsizce öküz oturmuştu.

Yok canım o kadar kişinin arasından o olamazdı ya.

Mesaj sayfasına girdiğimde hala mesajımı görmediğini fark ettim.

Hemen rehebere girip telefonunu aradım.

"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor."

Hayır belki telefonu uzaktadır. Yetişememiştir.

Ama o zaman geri dönerdi..

İyimser düşünmeye çalışarak telefonunu tekrar aradım.

Hala çalıyordu. Tam umudumu kesip yine kapatıcaktım ki, karşıdan
gelen kadın sesi ile irkildim.

"Alo, bu telefonunun sahibinin kız arkadaşı olmalısınız şu anda kendisi hastanede-

Tanıdığım ses ile hemen ismini seslemiştim.

"Serap abla?"

"Kumsal?"

"S-Serap abla hasta kaçıncı katta?"

"Üçüncü katta canım."

Koşar adımlarla merdivenlere yöneldim. Asansör bekleyecek gibi değildim.
Serap ablanın daha sonra olayı benden detaylıca dinlemek istiyeceğini biliyordum ama belli ki, yeterince korktuğum sesimden de anlaşılmıştı.

Ameliyathanenin önüne geldiğimde nutkum tutulmuş gibi hissediyordum. Hani bazı kişilerin değeri ancak kaybedilince anlaşılıyordu ya. Sanırım öyle bir pişmanlık içindeydim.

"Lütfen beni bırakma."

"Ben nankörüm. Gerçekten kendimden nefret ediyorum."


Sesim kısık, kısık çıkıyordu.
Beni duyamazdı ki. Ne kadar sesli bağırsam da beni duyamazdı.

Ölmedi, hayır ölmedi.

Yanaklarımdan süzülen yaşları elimin tersiyle bile silme ihtiyacında bulunmamıştım.

Ayaklarım yerden kesilmiş gibiydi. Yere oturmuş, iki kolumu kafamın hizasında tutmaya başlamıştım.

"B-beni almaya gelirken oldu d-dimi?"

"B-ben ona bir daha bağırmıycam."

"B-ben onun bana verdiği değeri ona kat kat vericem."

"SÖZ VERİYORUM.
LÜTFEN
AÇIN ŞU KAPIYI O BENİ GÖREMEZSE ÜZÜLÜR."

Ayağa kalkmış, ameliyathanenin kapısını vuruyordum. Beni bir kere daha duyarlar ümidiyle tekrar vurdum.

"LÜTFEN AÇIN LÜTFEN."

Başım mı dönüyordu? Hayır ayakta durmalıydım.
Kafamı yana çevirdiğimde kolumdaki sızı başımı döndürmeye başlamıştı.

Bayılmadan önce duyduğum tek bir cümle vardı.

"Sakinleştirici etkisini göstermeye başladı."

____________♡___________



Gözlerim ağrıyla açılırken neler olduğunu çözmeye çalışıyordum.

Bayılmış mıydım?

Kolumdaki serumu fark ettiğimde hiç tereddüt etmeden bir çırpıda çekip koparmıştım.

Biliyordum sonradan çok ağrıyıp morarcaktı. Ama inanın bu umrumda olan en son şeydi diyebilirim.

Rüzgar aklıma geldiğinde, ayağa kalkıp yürümeye başladım. Gözlerim ara sıra kararıyor, düşecek gibi oluyordum.

Ameliyathanenin önüne geldiğimde, içeride kimsenin olmadığını fark ettim. Büyük ihtimalle normal odaya alınmıştı.

"Ya kızım iyi misin sen?"

Arkama baktığımda Ebru'yu görmüştüm.

"Beni Rüzgar'ın odasına getir."

Duyduğuyla gözlerini devirip,

"Daha yeni uyandın gel de biraz daha dinlen." Demişti.

"EBRU, BANA RÜZGAR'IN BULUNDUĞU ODAYI GÖSTER."

Bağırmıştım ama bu hareketimi şuan sağlam bir kafayla yapmadığımı biliyordu.

Kolumdan nazikçe tutup,

"Tamam gel gidelim ama sonra dinleniceksin." Dedi.

Başımla onaylar gibi yapıp asansöre bindik.

Çıktığımızda bir kaç odanın önünden geçtikten sonra o odanın önünde durduk. Elim titriyordu.

"Geç."

Dedi Ebru. Odanın kapısını açtım derin bir nefes alarak içeriye ilk adımımı attım.
Gözlerim ilk onu bulmuştu.

Ardından kapının önünde olan Ebru sessizce seslendi.

"Şuan uyuyor korkmana gerek yok."

Yüzüne küçük bir tebessüm ekledikten sonra kapıyı kapatıp gitti.

Odanın köşesindeki sandalyeyi alıp, yanına doğru ilerledim. Sandalyeyi sedyenin yan tarafına koyup, oturdum.

Ağlamıyordum gerçekten.

Sadece gözüme göz yaşı kaçmıştı.

Titreyen elimi elinin üstüne koydum. Yüzüne baktım yüzünde pek bir hasar yoktu. Sol kolu kırılmıştı.
Kafasında ise sargı bezi vardı.

"Çok korktum lan."

"Benim kimsem yok. Ya sen de gitseydin?"

Kafamı sedyeye yasladım. Bir yandan ağlıyordum, bir yandan da elini sımsıkı tutmaya devam ediyordum.

Gözlerim yeterince yorulmuş olsa gerek. Yavaş, yavaş kapanmaya başlamıştı.

Artık uyku tamamı ile beni ele geçirmişti.

 

Evvet bölüm sonuuu. Emeğe karşı bi oy verip yorum yaparsınız dimi canlarr??

 

OY SINRI: 14

 

instagram: Beste_lendimm

Loading...
0%