Yeni Üyelik
8.
Bölüm
@bestenizz


Duyduklarım yanaklarımı kızartırken, 'ne yani bana gerçekten aşık mı olmuştu?' diye kendime sormadan edemedim.


Şimdi ne olacaktı? Daha doğrusu şuan olan olmuştu bundan sonra ne olacaktı.


Tekrar düşününce lise yıllarını aklıma getiremeden edemedim.


-Lise mezuniyet günü-


Yazardan..


Çok heyecanlıydı. Durup, durup kafasından kayan kepi düzeltiyordu.

Bu heyacanı artık lisenin bitmiş olmasından mı kaynaklanıyordu? Yoksa 2 senedir platoniği olan çocuğa hislerini açıklayacağından mı kaynaklanıyordu?


İnanın şuan o da bilmiyordu.
Beyni mantıklıyı önüne sererken, o duygularını seçmekte bir hayli kararlı olduğunu kanıtlarcasına adım atıyordu.

 

Olacaklardan haberi yoktu.
Oysaki o gün biriktirdiği harçlıklarından aldığı ucuz ruj ve allıkla yüzüne renk vermek için çok uğraşmıştı.


Son zamanlar onun için çok zordu. Hem bu karmaşık duyguyla uğraşıyor, hem de yetimheneden çıkıp, güzel bir hayat yaşamak için çabalıyordu.

Umarım her ikisi de güzelce sonuçlanırdı.

Onu kırmadan...

Merdivenleri stersle inmeyi bırakmış olacaktı ki, karşısındaki adama düşünceli, düşünceli bakmakla yetindi.


O onun için çok etkileyiciydi. Bugün her zamankinden daha farklı bir karizmaya sahipti sanki.

siyah bol bir pantolon ve üstüne ise salaş polo yaka bir gömlek giymiş, ayakkabı olarak beyaz bir nike ile kombinini kusursuz tamamlamıştı.


Büyüleyici yüz hatları adeta ben burdayım dercesine haykırıyordu.


Aslında ne vardı biliyor musunuz?

Bizim kızımız onun gözlerine adeta bayılıp düşecek kadar tutulmuştu.

Elaları ona her seferinde boş bakışlarını sunsa da
Kumsal hiçbir zaman pes etmeyip her seferinde umutla çevreliyordu harelerini.


Belki bir gün fark ederdi...
Belki de ona bunu fark ettirmeliydi...


Yavaş ve kararlı adımlarla yönünü ona çevirmişti.


Yanındaki kalabalık onu kararından saptırmak için yeterince basit bir seçenekti.


Gerçi seçenek sayılamazdı bile...

En sonunda bütün herkesin dikkatini çekmişti.

Ama Kumsal sadece onun dikkatini çekmek istiyordu ama ne yazık ki, oğlumuz biraz kördü galiba.

Herkesin sustuğunu gören Rüzgar nihayet önüne eğilip Kumsal'ı fark edebilmişti.

Şaşkın bir yüz ifadesiyle neredeyse ders dışında ilk defa konuşacağı o kıza baktı.


Pardon da neden önümde durmuştu? Der gibi bir ifadesi vardı.


Derin, derin nefes veren, milletin tabiri ile en ön sırada oturan inek öğrenciye baktı.


"E-e Rüzgar."

Ses gelmemişti. Sadece etraftakilerin kınayan bakışları ve şu hiç bıkmadan dile getirdikleri aptal cümleleri vardı.

Bu zaten onun yeterince gerilmesine sebep olmuştu.

"B-ben senden hoşlanıyorum!"

Kekeliyerek kurduğu cümle ile başını öne eğmiş, eğildiği anda ise kafasındaki kaygan kumaşlı kep yere düşmüştü.


Onu almaya vakti var mıydı?


Herkes sakindi. Kimsenin ağzından tek bir cümle bile çıkmamıştı.


Lâkin bu durumun fırtına öncesi sessizliği olduğunu anlaması pek de uzun sürmemişti...

Arkalarında şaşkınlıktan onları izlemekte olan tabiri caizse ağızlarını helikopter böceği bile teşrif edecek kadar açık bırakan öğrenciler, kesinlikle daha abartılı bir tepki vermek için Rüzgar' ın cevap vermesini bekliyorlardı.

Ne komik ama.

Kafasını kaldırdığında artık elalarının irislerine boş, boş bakmadığını fark etmişti.

Acaba sevinse miydi?

Gerçi sevinmek bir yana artık sinirle harlanan harelerine bakmamak için irislerini konduracak yer arıyordu.

"Kalbini kırmış olacağım ama inan ki, bu benim umrumda olacak son şey bile olamaz. Benden sana küçük bir tavsiye bence gidip kendin gibi zavallılarla takılmalısın."

Düşüncelerini hiç tereddüt etmeden dile getiren varlığa bakmıştı. Kumsal birşey daha söyleyemeden o beraberinde üç kişiyle çekip gitmişti.

Ardına bile bakmadan kahkahaların ortasında bırakıp gitmişti.


Ne bekliyordu ki?

Şükrettiği bir şey vardı o da bu okulda geçirdiği son günü olmasıydı.


Bir daha hiçbirini görmek istemiyordu.




-Günümüz-

 

Mantığım duygularımdan habersiz davranarak ağzına geleni pat diye söyleyiverdi.


"Benden sana küçük bir tavsiye Rüzgar. Senin tabirinle benim gibi bir zavallıyla takılma. Gidip dengini bul."

Dediklerimi hatırlamıştı. Ve yüzündeki ufak tebessüm yerini donuk bakışlara bırakmıştı...

"Kumsal." Sesi olabildiğince soluk çıkıyordu.

Evet değişmişti. Bu gerçeği kabul etmezsem uzuvlarım yer bile değiştirebilirdi.

Ama ne yazık ki bu değişim benim öncesinde yaşadığım burukluğumun üstünü örtemeye yetmiyordu.

Ne yani siz de benim onu hemencecik affetmemi beklemiyorsunuz dimi?

"Evet Rüzgar seni dinliyorum ordan bakınca hala zavallı gibi miyim?"


Yanında oturduğum için bana ulaşması pek uzun sürmemişti.

Elini elimin üzerine koydu.


"Oradaki kişiliğimi s-
Özür dilerim."

Affedebilecek miydim bilmiyordum ama yeterince sinirili olduğumu hiç şüphe etmeden dile getirebilirdim.

"Seni affetmemi bekliyorsundur illaki."

Ağlama raddesine geldiğimi yanarak belli eden göz yaşlarıma onlarca hakaret ettim.

Bakışlarına bakmak için yüzümü kaldırdığım esnada, çene kasalarının seğirdiğini ve şakaklarındaki damarların olabildiğince belirgin hale geldiğini görmüştüm.

Gözleri ise...

Gözleri mi? Ne yazık ki şuanda benimkilerden farksız haldeydiler.

Erkek adam ağlamaz diye bir kaide vardı ya.
Dünyanın en saçma cümlesi olabilirdi.

Her insan duygularını dolu dolu yaşamalıydı bana göre.

Sanırım benimki psikopatlık seviyesi gibi bir türdendi..

Kıyamıyordum. Onu böyle görmeye benim kalbim de kalpti ama ne yazık ki tam da vaktinde devre dışı olmuştu.

Kalpsiz miydim? Denemden bilemeyiz ki.

Başım göğsünü bulduğumda, orada yıllarca ağlayabilceğimi biliyordum. Gerçi şu saaten sonra ağlamama neden olacak birini göremiyordum.

Veya bir sebebi..

Ben zaten yeterince göz yaşı döktüm bundan sonrası zarar kızım.


Kafamı kaldırdığım anda bana ne kadar büyüleyici baktığını görmem beni bir kere daha paramparça hale getirmişti.

Neden bu bakışları o zaman hak edemedim?

 

 

evvet oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız.

sizce Kumsal düşüncelerinde haklı mı? Cevapları bekliyorumm

Loading...
0%