@betiborss
|
Karanlık bir odaydı , sadece loş bir ışıktı odayı aydınlatan . Ve masanın üzerinde bir gece lambası. Kimin ne yaptığını çok az görüyordun . Gece lambasının ışığında geceye karışan zar sesleri , duyuluyordu odada. Ve ite o an bütün zarlar atıldı. Bütün oda sessizliğe büründü o an ve geriye kalan zar Şah Mat .
3 Saat Önce
Evimde yarına yetiştirmem gereken sitenin kodlarını yazarken bir taraftan da uykuya direnmek adına kahvemi yudumluyordum . Sessizliğe bürünen odamda yankılanan telefonun sesiyle , telefona doğru çevirdim bakışlarımı sevgilim Ahu arıyordu. Her gördüğümde tebessüm olan dudaklarımı yine doldurmuştu tebessüm. Telefonu açıp hoparlöre aldım ve bilgisayara bakmaya devam ederken konuştum. "Söyle Ahu'm" Telefonun diğer tarafından ağlamaklı bir ses duyuldu . "Özür dilerim sevgilim ben yapamıyorum seninle , bu acıya daha fazla dayanamıyorum. Ve ben gidiyorum sakın beni bir daha arama ." Ve telefonun kapanma sesi , güzel başlayan gecem kötü devam ediyordu . Şaşkınlıkla telefona bakmaya devam ettim . Tekrar numarayı tuşlayıp aradığımda ulaşılamıyordu . Hızla yerimden kalkıp üstümde ki hırkanın üzerine montumu taktım ve kendimi soğuk rüzgarın içine attım. Apartmanın merdivenlerinden o kadar hızlı inmiştim ki nefes nefese kalmıştım. Ama sevgilimin yanına gitmeden önce en sevdiği çiçek olan beyaz gülleri aldım ve yola koyuldum. Yolda yürürken bir taraftan da kucağımdaki beyaz güllere bakıyordum. Apartmanın önüne gelip kafamı 3.kata kaldırdığımda ışıkların kapalı ve perdelerin çekilmiş olduğunu gördüm. Ahu karanlıktan korkardı ve çoğu zaman perdeyi çekmezdi. Kapıdan hemen içeri girip 3. kata çıktım hızlı bir şekilde. Derin bir nefes aldım ve zile bastım. Başımı güllere eğip baktığım sırada kapı açıldı ve başımı kaldırdığımda karşımda yaşlı bir teyzeyi gördüm. "Buyur oğlum kime bakmıştın ? " O sıra kafamın içinde Ahu'nun tek başına yaşadığı dolanıp duruyordu . "Ben Ahu Ela Badırcan 'a bakmıştım. Çağırabilir misiniz onu ?" Kadının dudakları hüzünlü bir hal aldı ve üzüntüyle omuz silkti . " Oğlum bahsettiğin kız bundan 1 hafta önce buradan taşındı yani şuan nerede bilmiyorum." Bir anda duyduğum şeylerle kaynar sular dökülmüştü üstüme. Ve elimdeki güllere bakıp karşımda duran kadına uzattım. "Aslında bu çiçekleri ona almıştım ama siz alın benden bir hatıra olsun."Kadın elimdeki çiçeği alıp tebessüm etti ve kapıyı kapattı. Ben ise zorlukla merdiven demirlerine tutunup ineceğim sırada kapı tekrar açıldı ve kadının sesini duydum. "Oğlum eşyalarımı yerleştirirken böyle bir kutu buldum. Bahsettiğin kıza ait olmalı bir bak istersen. Gelip almadı, bazılarını da atmamızı iletmiş emlakçıyla. Ben bunu atmadım belki gelir alır diye . " Tebessüm edip elindeki kutuyu aldım ve merdivene doğru yönelip aşağıya indim . Apartmandan çıktığımda soğuk rüzgarlar yüzüme vurdukça irkiliyordum , buna ihtiyacım vardı yoksa kendime gelemezdim. Yürüdüğüm yolları tekrar yürüyüp evime ulaştım ve montumu sinirimi atmak istercesine yere fırlatıp duvar dibine eğildim ve başımı ellerimin arasına aldım. Derin bir nefes aldığım sırada gözyaşlarım kendiliğinden akmaya başlamıştı bile . Bu hayatta hep terkedilmiştim . Dedem ile büyümüştüm o da beni bırakıp gittiğinde hayata küstüğüm an da o çıkmıştı karşıma. Tekrardan doğmuştum şimdi ise yine dönmüştüm o kişiye. Kapının yanında duran komedinin üzerine koyduğum kutu ilişti gözlerime. Oturduğum yerden kalktım ve kutuyu elime alıp oturdum yere. Kutuyu açtığımda bir not vardı üstünde. "İçindekilere ilk aldığında bakmayacaksın zamanı geldiğinde bakacaksın. Henüz zamanı değil " Ve kağıdının arkasını çevirdiğimde bir yazı daha vardı. " 1 Ağustos'ta saat 00:00'da Konakta ki Hürriyet Parkında ol . " Telefona uzattım elimi hemen, tarih 1 Ağustostu ve saat 20:10'du. Yerimden doğruldum ve camın önüne yürüyüp İzmir manzarasına baktım. Ve gelişigüzel akıttım göz yaşlarımı.
Saat çok çabuk geçmişti camın önünde durup dışarıyı seyrettiğim tam tamına 2 saat olmuştu saat 11'e geliyordu .Yerde duran ceketimi alıp kapıya yöneldim . Ellerim cebimde yürüyordum ve geçmişime dönüp bakmasam da bana sunulan küçük bir tepsiyle geçmişimin nasıl önüme geldiğini düşünüyordum. Geçmişimde nasılsam şimdi de böyleydim. En son ellerimi cebime koyup yürüdüğümde dedem gitmişti bu dünyadan sonra ise güçlenmiştim ve dedeme verdiğim sözü tutup Bilgisayar Mühendisi olmuştum. Şimdi ise ben neydim ya da neredeydim ,kimdim , nasıl bir yerdeydim bu soruların cevapları yoktu bende . Çünkü yalnız kalmıştım yine . Parkın önüne geldiğimde saatin tam 23:51 olduğunu gördüm 9 dakika önce gelmiştim . Banka oturup beklemeye başladım ve kısa bir süre sonra yanı başımda bir gölge hissettim başımı çevirir çevirmez gölgenin sahibi konuştu . "Poyraz Bey sizi bekliyor Kuzey Bey ." Başımı salladım ve yerimden kalktım iş için olmalıydı. İyi düşünmek istiyordum ve iyi olmasını istiyordum. Poyraz Bey benim çalıştığım şirketin patronuydu . Her ne kadar bu durumdan kıllansam da kötü bir şey olmayacağını düşünerek adamlarla yola koyuldum. Uzun bir yoldan sonra yıkık dökük bir binanın önüne gelmiştik arabadan inip binanın kapısına doğru ilerledim ayağıma değen taşları iterek yoldan. Binanın içi ve dışı kesinlikle aynı değildi. İçi özenle döşenmiş , koyu tonlarının çoğunlukta olduğu bir yerdi ve biraz ileride yukarıya çıkan ve aşağıya inen merdivenler vardı. Adamlardan biri eliyle işaret edip merdivenleri gösterdiğinde aşağıya inen merdivenlere yöneldim . Merdivenin sonunda siyah büyük bir kapı vardı ve diğer yerler karanlıktı . Karanlığın aydınlanmasıyla arkaya çevirdim başımı . Bir adam gece lambasıyla merdivenden iniyordu. Siyah Kapıyı derin bir nefes aldım ve iterek açtım. İçeri girdiğimde büyük yuvarlak bir masa vardı ortada ve diğer kalan yerler boştu ve masanın üzerinde bir gece lambası. Sandalyeyi çekip oturdum ve yüzünü tam göremediğim takım elbiseli bir adam konuştu. Sessiz oda da yankılandı gür sesi ."Hoşgeldin" Başımla onaylayıp sorgulayıcı bakışlarımı diğer adamların üstünde gezdirdim ve konuştum. "Neden buradayım ben ?" Adam dediğime cevap vermedi ve o sıra masanın sallandığını hissettim. Gece lambasının ışığında gördüğüm kadarıyla masaya konan bir tane orta boy zar ve kartlar gördüm . Ve adam el çabukluğuyla elindeki kartları dağıtıp zar attı .Neden zar atılıyordu neden zar ve kartlar vardı masada bilmiyordum . Onlara ayak uydurup önüme sürülen zarı elime aldım ve masanın orta yerine doğru geri attım avucumun içinden. 6 gelmişti sanırım bu da demek oluyordu ki 6 tane kart koyacaktım . 6 tane kartı alıp masanın orta yerine koydum. Ve yine zar sesinin yankılandığı odada adamın gür sesi yankılandı. " Güzel seçim , sevdim ben bunu ."
Ve tekrar yankılandı ses odada "Oyun bitmiştir kartlar seçildi zar atıldı ve işimiz bitti . Artık geçmişi silip önümüze bakacağımız dakikalara giriyoruz. Seçtiğin kartların anlamlarını biliyor musun ? Bu kadar isabetli bir karar olamaz . Senin oturduğun yere ışık gelmiyor mu ? Yoksa böyle güzel bir seçim yapılamaz kesinlikle." Masanın tam karşısında duran adam oturduğu sandalyeden kalkıp ayakkabılarını yerde vurup ilerledi odada . Ben ise o sıra neden burada olduğumu ve o bana verilen kutuyu Ahu bırakıp gittiyse bu işlerin Ahu'yla ne ilgisi olduğunu düşünüyordum . Ve o sıra ışık açıldı ve adamla göz göze geldim. Tanıyordum bu adamı, bu adam , dakikalardır aynı masada oturduğum adam üniversiteden tanıdığım ve her anımızı gerginlikle geçirdiğim Feza'ydı . Ama buna rağmen yinede birbirimizi gördüğümüzde selam veriyorduk . Ben Bilgisayar Mühendisliği okumuştum o ise Mimarlık okuyordu ama okurken , okulu bitirmemize 1 sene kala okulu dondurup gitmişti ve geçen yıllar içinde görmemiştim . Biraz değişmişti , o adamdan geriye hiçbir şey kalmamıştı. Tekrar konuştu Feza " Ortaya koyduğun kartlara bak ." Masanın orta yerine uzanıp kartları elime aldım incelemeye başladım. Şaşkınlıkla baktığım kartlar şunlardı . "Maça 2 ilişkilerde ihanet ve ayrılığa işarettir . Karo 6 ilişkilerde problemleri ve ayrılığı ifade eder . Karo kızı dedikoduyu simgeler . Kupa 7 , sizinleilgilenen birinin güvensiz olduğuna işarettir. Maça 6 küçük değişikleri ve gelişmelere işarettir. Ve Sinek 5 ,yeniarkadaşlıklar veya düşmanlıklara işarettir . " Başımı kartlardan kaldırdım ve sorgulayıcı bakışlarımı Feza'nın üstünde gezdirip konuştum. "Ne yapmaya çalışıyorsun Feza ? Ne alaka bunlar ?" Cebinden çıkardığı sigarayı yaktı ve uzun bir süre içine çekip yüzündeki sinsi tebessümü belirginleştirip konuştu.
"Kartlar gece lambasının ışığında görmeden seçildi, 6 tane kart demek 6 tercih demek ve sen en iyi tercihi yaptın . Bu da demek oluyor ki suçu sen üstleneceksin , üstlenmezsen Ahu Ela yok olur Kuzey Efe Çakabey . Ben kazandım Şah Mat . |
0% |