Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@betiborss

O gece işte , bütün dünyamın karanlığa büründüğü 5 dakikaya ait olan karanlık şehirlerin olduğu yer altına girdiğim o gece.

Soğuk kış gecesinde evimde kahvemi yudumlayıp kod yazarken , terk edildiğimi öğrendiğim ve geleceğimi belirleyen kartları seçip, kaderimi yazdığım o gece.
Aslında benim dünyam aydınlıktı ama bilmeden kendim ayaklarımla gittiğim ve içine çekildiğim o karanlık dünyaya girdiğim ana kadardı herşey.

Şimdi ise hala başında oturup çaresizce Feza'ya bakıyordum . Ne suçundan bahsediyordu bilmiyordum . Peki ya ben bunu Ahu için yapar mıydım? Benim buraya gelmemi o istemişti ve büyük ihtimalle haberi de vardı. O beni sevmiyor olsa bile sevmeye ve onu korumaya devam eder miydim ? Evet ederdim . Çünkü benim sevebileceğim tek insan o kalmıştı bu şehirde, tek sığınam o olmuştu kimsesiz kaldığım gürültülü aydınlık sokaklarda. Şimdi ise yine yalnızdım ama bu sefer farklıydı çünkü artık gürültülü ve aydınlık sokaklar değil, sessiz ve kirli sokaklar vardı . Yüreği kirlenmiş insanlarla doluydu bu sokaklar .Gökyüzünü görmeyen odaları vardı her birinin , bahçelerin kokusunu duyacakları bir pencereleri yoktu burada çünkü burası karanlık şehirdi . Ben ise bu karanlığın içinde ,kendi dünyasında yaşamaya çalışırken başkalarının hayatına çekilen bir figürandan ibarettim. Başkalarının suçunu kabullenmekti yaptığımız hayat boyunca . Çocukken yaptığımız yanlışları sadece silgiyle silerken şimdi ya canımızla ödüyorduk ya da hayatımızla .

Hala bu eski binanın bir odasında otururken gelen ses ile yerimde kıpırdanıp ayağa kalktım ve sesin geldiği yöne doğru yöneldim. Yaklaştıkça tanıdık gelen iki ses canımı acıtmaya yetmişti . Tabi birde konuşulanları duydukça. "Feza ben elimden geleni yaptım senin için şimdi sıra sende. Ben seni sevdiğimi gösterdim sen ne yapacaksın? Suçu onun üzerine atarak mı beni sevdiğini göstereceksin? Duyduğum ses bundan tam 10 saat önce benden, telefonda veda ederek ayrılan sevgilime aitti . Ahu Ela Badırcan'a aitti . Duvara sırtımı yaslayıp yere oturdum ve dinledim konuşulanları. "Ela ben seni sevdiğimi daha nasıl göstereceğim ? Sen o adamla birlikte olduğunda benim ne halde olduğumu gördün mü ? Görmedin, sen benim gözümün önünde o adamı sevdin ve şimdi benim hayatıma geldin . Onu sevmediğini söylüyorsun ama ben senin için yapacağım bunu . Ben senin için 5 senelik düşmanımı alt edeceğim. "

Oturduğum yerden kalkıp , kalkıp buraya geldiğim odaya geri döndüm ve kapısını hızlı bir şekilde çarpıp bağırarak konuştum. "Feza Karamanlı "
Feza telaşlı bir şekilde tek başına odadan çıktı ve ışıkların yanmadığı koridorda konuştu. "NolduÇakabey ?" Ona doğru yaklaşıp sakin bir şekilde konuştum. "Evime gidip birkaç eşya alacağım, sonra geleceğim. Adamların da benimle birlikte gelsin ." Kafasını salladı ve çıktığı odaya geri girdi.

Evet oyun şimdi başlıyor Feza Karamanlı , seninbeni dahil ettiğin bu karanlık oyunda yenilen ben değil sen olmaya hazırlanıyorsun . Sen bana kart seçtirdin ben ise sana sadece karanlık bir hayat vadedeceğim.

Evime geldiğimde adamları zor bir şekilde ikna edip kapıda beklemelerini söyleyip kapıyı kapattıktan sonra yatak odasına ilerledim ve Ahu'nun eşyalarını sakladığım, anılarımızın olduğu kutuyu elime aldım. Bu kutuyla çok şey yapabilirdim . Kutuyu ilk açtığımda gözüme bir Cd ilişti. Kutuyu elime alıp CD'yi de aldıktan sonra salona gelip CD'yi bilgisayarda oynattım . Ekrana gelen ilk şey karanlık bir odadaki boş sandalyelerdi de ve ekranda bir adam gözüktü. Sadece gözüken çakmağın ateşiydi. Ve arkadan gelen bir ses doldurdu odayı. "Oyun başlıyor saati belli ,zamanı belli. Elbet yaşayanlar olacak ,ölenler olacak ve elbet ki kendi hayatını mahvedenler olacak . İlk kurbanım sensin ." Ve CD bitmişti. CD'yi çıkartıp kutuya geri koydum ve Ahu'nun sakladığım küpesini buldum . Bende olan bir taneydi , diğeri kayıptı. Ahu öyle demişti ama bu küpenin onun için ne kadar kıymetli olduğunu biliyordum . Ve bu oyunun içinde küpe de vardı, benden ayrılmadan iki gün önce küpesi kaybolduysa bu da bu oyunla ilgiliydi.

Ve bu hikayede daha çok olay olacaktı biliyordum. Ama hayatım öyle karmaşık hale gelmişti ki bilmek istemiyordum . Aklıma gelen fikirle oturduğum yerden kalkıp sırt çantamın içine kutuyu ve birkaç parça kıyafetimi koyduktan sonra evin kapısını açıp hala kapının önünde beni beklemekte olan adamlara baktım ve aralarından geçip "Gidebiliriz" dedim.

Uzun bir yoldan sonra, benim tabirimle "Karanlık Şehir'e" geldiğimizde arabadan indim ve içeri girdim. Feza bu sefer alt katta değil de girdiğim yerde oturmuş elinde ki sigarası ve kitapla tekli koltukta oturuyordu . Yanına gidip aynı onun gibi oturdum ve ilgisini dağıtarak masanın üstünde duran viski şişesini hızlı bir şekilde tekrar masaya koyup bana bakmasını sağlamıştım . Amacım da buydu zaten ,onu rahatsız etmek . "Sana yukarıya oda hazırlattım , benim odamda yukarıda. "diye konuştu ve elindeki sigarayı yanında duran kül tablasına bastırarak söndürdü ve yanında duran bardakta ki yarıya kadar dolu olan viskiyi tek içişte bitirip kalktı .Üst kata çıkan merdivenlere yönelip yukarıya çıkarken bir taraftan da gömleğinin kollarını kıvırıyordu.

Ben de onun peşinden kalkıp üst kata çıktım ve nerdivenlerin tam karşısında ki kapıya ismimin büyük harflerle yazıldığını gördüm. Odaya girdiğimde tanıdık bir koku karşıladı beni , onunkokusu .

Ahu'nun orada olduğuna inandırdım bir süre kendimi. Sağa sola bakındım, dolabın içine bile baktım. Sonradan anladım ki ,benim odam olarak hazırlanan bu odada bir süre vakit geçirmişti Ahu. Belki de yaşadığı bir vicdan azabı ya da taşıdığı bir özlem vardı içinde. Bu odaya bu duygularını bastırmak için girmişti. Bildiğim şey ise bunun asla bu kadar kolay olamayacağıydı.
Oda oldukça büyük ve bu büyüklüğe oranla az eşya ile doluydu. Bir dolap bir yatak ve kumar odasındaki lambanın aynısından bir lamba vardı odada. Duvarlar siyaha boyanmıştı ve lamba loş ışık yayıyordu. Burada bir gece bile geçirme düşüncesi işkence gibi geliyordu ve bir an önce oradan kurtulmak istiyordum. Bunun nasıl olacağını bilemesem de kurtulmak...
Buranın bir diğer yanıda sessiz oluşuydu. Başka odadan çıt çıksa fark edilirdi sanki. Öyle de olmuştu ve gece benim tahmin ettiğimden de azaplı geçmişti benim için. Bunun nedeni ise yıllardır yumuşak tenine dokunmaya bile kıyamadığım sevgilimin, düşmanım ile yaşadığı onursuz ilişkinin çıtırtılarını hafiften de olsa duymuş olmamdı. Nasıl olmuştu da kulaklarımı kapatmaktan başka bir şey yapamamıştım ? Nasıl donup kalmıştım o zifiri karanlığın içinde, rahatsız yatağımın üzerinde öyle ?Nasıl basmamıştım onları ya da çekip gitmemiştim oradan ? Düşünmek manasızdı. Bana yazılanı daha doğrusu çektiğim kartı yaşıyordum ben. İhanet beni yıldıramazdı, benim duymamı istedikleri yoğun sevişme seslerine boyun eğemezdim. Ahu Ela tüm masumiyetini yitirmişti gözümde ve aynı gözler son gözyaşlarını akıtmıştı onun için. O uzun gecenin ardından uykuya kendimi bırakırken bir fısıltı duydum. Bu, o ana ait bir ses değildi. Bu geçmişe ait bir sesti, bir veda sesiydi. "Seni seviyorum. Beni gökyüzüne teslim etsen bile sen de beni seviyorsun çünkü sen gökyüzüne her baktığında beni göreceğini çok iyi biliyorsun sevgilim." Bunlar iki yıl önce, Ahu'yu uzunca bir seyahate yolladıktan sonra Ahu'nun bana söylediği sözlerdi. Aklımdan silmeme çok az kalan sözler...

Loading...
0%