@betulaybln
|
Yazardan not: ''İlk bölümü okuyup buraya geldiyseniz sanırım kalbinizde bir yerlere dokunmayı başardım. Umarım sonrakiler içinde öyle olur... Keyifli okumalar.✨💙'' Saat: 03.34 ''Kahretsin! Yine mi? Uyuyalı bir saat bile olmadı! '' Telefon ekranında gördüğüm saati hiç görmemiş gibi öfkeyle telefonumu yastığımın altına sıkıştırdım. Yüzüstü uzanarak başımı yastığıma gömüp uyumaya çalıştım. Yaklaşık 20 dakikalık bir uğraş sonucunda başaramayacağımı anlayarak doğruldum. Mavi duvarlarıma yerleştirdiğim led ışıklara yöneldim. Işıklar açıldığında yüzüme bir gülümseme yerleşti. Oldum olası bu ışıkları çok severdim. Ne aydınlatıyordu ne de karanlıkta bırakıyordu beni. Yıldızlar gibi...Araftaymış gibi...Duygularım gibi... Bir insan led ışıkları ya da yıldızları kendine bu kadar benzetebilir miydi hiç? Ben benzetiyordum işte. Hem de öylesine benzetiyordum ki her baktığımda bana çok benzeyen bir arkadaşıma bakıyor gibi hissediyordum. Yalnızlığım diniyordu sanki. İşte bu yüzden odamın duvarlarını led ışıklarla ve tavanımı da fosforlu yıldızlarla doldurmuştum. 1 saat gözümü neredeyse hiç ayırmadan ışıkları izledim. Zihnimi boşaltmanın tek yolu buydu çünkü. Düşünmememin tek yolu buydu.Düşündükçe deliriyordum çünkü. Ve inanın bana delirmekten daha kötü bir şey varsa oda yalnız delirmekti. Bu yazıyı yazdığım zamanı düşündüm. Hastanede yediğim ilaçlı serumların arasından yazmıştım bu yazıyı. Aylar önce... Bir takipçim bile olmayan, günlüğüm gibi kullandığım bir sosyal medya platformuydu yalnızca. Takipçim olmadığı gibi beğenimde yoktu hiçbir yazımda. Nasıl olduda yazımı görüp beğendiğini anlayamamıştım. Fazla sorgulayacak halimde yoktu zaten. Fazla umursamadan telefonu yerine geri koydum. Biraz önce yaptığım planları düşündüğümde üstüme çöken üşengeçliğe izin vermeye karar vererek çekmeceme uzandım ve uyku hapımı aldım. Çok geçmeden uyku beni kolları arasına almıştı. Haplarla uyuduğunuz bir hayat , inanın bana hiç güzel değildi.... Saat 09.00 ... Yine bir bildirim sesine oflayarak araladığım gözlerim muhtemelen kıpkırmızıydı. Evet! İçtiğim uyku hapına rağmen saatin dokuzunda tekrar uyanmıştım. Uykumu bölen bildirimi görmek için yatağımın içinde kaybolan telefonumu aramaya başladım. Uzun bir uğraş sonunda bulduğum telefonu açıp bildirimi okudum. Noktalı virgül grubuna eklendiniz... Anlam veremeyerek bir kaç dakika bildirimi incelikten sonra yavaşça tıkladım. Grubun bir profili yoktu. 05......... Bu grubu oluşturdu. aynı numara tekrarlıyordu. 05......... sizi ekledi. Grup bilgisine girip eklenen diğer kişilere göz attığımda toplamda 13 kişinin daha grupta olduğunu ve sadece tek bir kişinin bende ekli olduğunu fark ettim. ''Şevval Abla'' Kaşlarımı çatarak ekrana baktım. Hastaneden taburcu olana kadar asla peşimi bırakmayan o doktor... "Şevval Abla." Tüm bu düşüncelerim arasında grubun isminin altında beliren o ince yazıya kaydı gözüm. 05......... yazıyor... Yine o tanıdık numaraydı. Grubu kuran , beni ve diğer herkesi bu gruba ekleyen o kişinin numarası. Yaklaşık 5 dakika sonra mesaj geldi. ortalama uzunlukta bir mesajdı. Grup ekranında beklediğim için hemen okumaya koyuldum. ''Merhaba arkadaşlar bu grubu kurmamı psikiyatristimiz Şevval hanım istedi. 'miz' diyorum çünkü o , bu gruptaki herkesin psikiyatristi. Öncelikle grubumuzun adını ''Noktalı Virgül'' koymamın sebebiyle başlayayım. Biz noktalı virgülüz. Hepimiz. Yani en azından ben buna inanıyorum. Çünkü noktalı virgül, noktadan daha güçlü gözümde. Cümleyi bitirmiyor çünkü onu yeni bir cümleyle birleştiriyor. İşte bizde öyleyiz. Hikayesi devam edenlerdeniz. Hikayesine yeni cümleler katanlardanız. Ruhuna tutsakken özgürlüğü düşleyenlerdeniz. Zihniyle savaş verenlerdeniz. Biz noktalı virgülleriz. İşte grubumuzun hikayesi bu. Birbirine benzeyen insanlar birbirini daha iyi anlar. Amacımız birbirimize iyi gelmek. Şimdi kendini tanıtmak isteyenler tanıtabilir fakat zorunda değilsiniz. İlk ben başlayayım. Ben Araf Akdemir , yaşım 24 ve bipolarım. '' |
0% |