Yeni Üyelik
8.
Bölüm

🎐Zihnin Oyunu🎐

@betulaybln

Yazardan not:

'' 🫧🤍🌸🪽Merhaba sevgili okurlarım. Yeni bölümün gelmesi biraz uzun sürdü farkındayım çünkü yeni açılmış olan 'zorluklardan yıldızlara' isimli kitappad yazarlarına destek discord sunucumuzla ilgileniyordum. Bu sebeple geç geldi bölümümüz. Umarım beğenirsiniz. Bu arads tekrar söylüyorum sunucumuz açıldııı!! 𓆩🩵𓆪 Sizleride aramızda görmek isteriz. Gelmek isteyen olursa dm den bana ulaşabilirler. Şimdi sizi kitapla baş başa bırakıyorum umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar. 🫧🤍🌸🪽 ''

🐻 ☕ 🧸 📋 🧋 🍪

Sabah saat 7 gibi çalan alarmımla gözlerimi araladım. Perdemin aralıklarından sızan Güneş , perdemi tamamen açmam için bana işaret veriyor gibiydi. Bir süre yatağımda gerindikten sonra perdemi açmak için ayaklandım. Perdemi açtığımda gözüme vuran güneş ışığı 'Bugün çok güzel olacak Özgür.'diyordu bana. Özgür diyordu evet. Çünkü ben yıllar önce vazgeçmiştim Denizden. Asıl ismimden. Yalnızca ölürken... Yalnızca o zaman kendim olmak istemiştim. En azından ölürken kendim olarak ölmek istemiştim. Gerçi onu da başaramamıştım zaten. Şuan buradaydım ve yaşıyordum. Tekrardan Özgür olarak yaşıyordum. Düşüncelerimden sıyrılıp mutfağıma kahvaltı yapmak için yöneldiğim sırada sol bileğimin kaşıntısını hissedip kaşımaya başladım. Sonra noktalı virgülü buldu gözüm.

'Doğru. Dün dövme yaptırmıştım ben.'

dedim önceki günü anımsayarak. Dövmeme gülümsemeden geçemedim. Hayatımda yaptırdığım ilk dövmeydi ve gerçekten çok güzeldi. Görenlerin saçma diyeceğine emindim ama benim için dünyanın en anlamlı dövmesiydi.

Gülücükler eşliğinde mutfağıma yürümeye devam ettim ve evin her yeri gibi mavi renklerle donattığım mutfağıma girdim. Sabah güneşi mutfağımada vurmuş ve çok güzel bir görüntü ortaya çıkarmıştı.Güneş bugün gerçekten bana 'sen hep gül' der gibiydi. Bende onu dinleyip gülücüklerimi eksik etmeden Ocaktaki çaydanlığı aldım ve kendime çay koydum. Çay olurken bir yandan da kendime menemen yapıp sofraya yerleştirdim. Kahvaltılık, bardak, tabak, çatalları da çıkartıp ,masaya, menemenin yanına koydum. Çayımı da doldurduktan sonra sofraya oturup kahvaltımı yapmaya başladım. Fakat fark ettiğim eksikle yeniden ayağa kalkıp odamdaki bilgisayarımı aldım ve kahvaltı masama koydum. İşte şimdi her şey tamdı. Video eşliğinde kahvaltımı yapmaya başladıktan bir süre sonra telefonumun çalmasıyla irkildim.

'Şevval abla' Arıyor.

Başımdan aşağı dökülen kaynar suların sıcaklığını hissedebiliyordum.Şuan gerçekten birinin kafamdan aşağıya o suları döktüğüne yemin edebilirdim. Şevval Ablaya hiçbir şey söylememiştim. Dün seansıma gitmediğim gibi bir de hiçbir aramasına cevap vermemiştim. Meraktan çıldırdığına emindim.

'Gerçekten gerizekalısın Özgür.'

diye kendime kızdıktan sonra korku dolu titrek sesimle telefonu açtım.

-Alo.

-Özgür! Çok şükür açtın. Nasılsın daha iyi misin? Yanına geleyim mi ? Çok hasta mısın hala? Neden bana kendin söylemedin? Bana Arafla tanıştığından da hiç bahsetmedin. Neden hiçbir şeyden haberim yok benim? Neden her şeyi Araf'dan öğreniyorum. Daha düne kadar hayatında yoktu bu çocuk senin daha doğrusu ben öyle sanıyormuşum. Nasıl söylemezsin bana?Özgür konuşsana!

-Araf mı?

- Evet Araftan öğrendim.Hastalanmışsın ve bayılmışsın. Arafla berabermişsiniz. Hastaneye götürmüş seni. Her şeyi bugün öğreniyorum. Aradım ulaşamadım gün boyu. Seansına gelmedin diye ne kadar merak ettim haberin var mı?

Yapboz parçaları Şevval Ablanın dedikleriyle bir bir yerine oturuyordu. Araf dün Şevval Ablayla çok yakın olduğundan bahsetmişti. Hatta beni tehdit bile etmişti. Muhtemelen olanları öğrenmemesi için Şevval Ablaya bunları söylemişti. Uzun süredir arkadaşmışız gibi lanse etmiş olmalıydı. Şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak çok bekletmeden Şevval Ablaya cevap verdim.

-Özür dilerim. Her şey bir anda gelişti. Arafla dışarda görüştükten sonra seansıma gelecektim. Ama sabah kalktığımdan beri bitkindim. Bayılmışım işte.Aklıma telefon gelmedi bile. Eve gelir gelmez uyudum.

-Seni görmeye geleceğim nerdesin?Evdesin değil mi? Bugünde seansın vardı evinde yaparız.

-H-hayır! değilim değilim evde.

Dedim neden yaptığımı anlamadığım ani bir kararla.

-Ne demek değilim?

- Dışarıdayım dolaşmaya çıktım. Hava alıyım dedim biraz.

-Saat sabahın sekizi Özgür. Dalga mı geçiyorsun?

- Ya hayır Şevval Abla. Gezmek istedim işte.Sahildeyim sonra kitapçıya falan gideceğim. Hadi hadi bak karşıdan karşıya geçiyorum şimdi. Konuşuruz seansıma gelince. Öpüyorum çok. Görüşürüz.

-Özg...

cümlesini tamamlamasına fırsat vermeden telefonu kapatarak derin bir nefes aldım. Neden böyle bir yalan söylediğime hala anlam veremiyordum. Şevval Ablayı birazcık tanıyorsam yalan söylediğimi anlamış olmalıydı. Gün boyu beni sürekli arayacağına emindim. Bende söylediğim yalanı gerçekleştirmek üzere hızlıca tabağımda kalanlarıda bitirip masayı toparladım. Otobüse binip bana yakın olan bir AVM de kitapçıya gidecektim. Hızlıca bulaşıkları da yerleştirip giyinmek üzere odama geçtim. Dolabımı açıp giyebileceğim en renkli kıyafeti aradım. Bugün güzel bir gün olsun istiyordum. Bu yüzden renkli giyinmenin bunun ilk adımı olacağını düşünmüştüm. Gözüme ilk çarpan koyu yeşil kapüşonluyu aldığım gibi üstüme geçirdim. Altıma da beyaz bol bir pantolon giydim. Yüzümün güzel gözükmesini istiyordum. Bu yüzden aynanın karşısına geçip hafif bir makyaj yapma kararı aldım. Mosmor olmuş gözlerimin altına kapatıcı sürerek başladım. Kapatıcının üstüne pudrada geçtikten sonra şeftali tonu bir allık sürdüm. Rimelde sürdükten sonra yine şeftali tonunda bir rujla kapanışı yaptım. Aynadaki yansımama bütünüyle baktığımda gerçekten güzel görünüyordum. Kahkahayla 'Gerçekten çok hafif bir makyaj oldu Özgür.' dedim aynadaki yansımama. Çünkü makyajım oldukça fazla görünüyordu. Ama önemli değildi. Güzel görünüyor olduğu için dert etmeyip ayaklandım. Montumu giyip atkımı ve bel çantamı da taktıktan sonra dışarı çıktım. Planım ,az önce de söylediğim gibi yakın bir AVM ye gitmekti. Şevval Ablayla seansım öğlen olduğu için en mantıklısı bu olacaktı. En azında bir kaç yer daha gezip vakit öldürebilirim diye düşünmüştüm. Otobüs durağına vardıktan kısa bir süre sonra çok bekletmeden otobüsüm geldi ve bindim. Bir süre sonra yanıma benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm bir kız oturdu. Bana sürekli bakıp duruyor bir şeyler dememi bekliyor gibiydi. Yaklaşık 5 dakika sonra bu bakışlara yenik düşüp konuşmaya karar vermiştim.

-Merhaba.

Az önce bakan öyle değilmiş gibi çekingen bir şekilde bana dönüp, beni bir güzel süzdükten sonra, karşılık verdi.

-Merhaba.

-Adınız ne acaba? Benimle yaşıt gibi görünüyorsunuz. Yirmi üç yaşında mısınız?Bide uzun süredir bana bakıyorsunuz nedenini öğrenebilir miyim?

kız sorularıma karşılık gülmeye başladı.

-Niye gülüyorsunuz?

-Özür dilerim. Kötü bir niyetle gülmedim. Art arda sorduğunuz sorular güldürdü. Hangisine cevap vereceğimi şaşırdım açıkçası. Ben 21 yaşındayım sizden küçüğüm. Anlayacağınız siz demenize gerek yok. İsmim Ada. Bide çok tatlı gözüküyorsunuz. O yüzden baktım. Sizin adınız ne şimdiden tanıştığıma memnun oldum.

diyerek elini uzattı. Utangaç bir şekilde elini sıkarak cevap verdim.

- Ben de Özgür.Memnun oldum.

- Yanlış anlamazsanız eğer...

Bir soru sormak için benim onayımı bekleyiyor gibiydi. Bu yüzden cümlesini yarıda kesmişti.

-Buyurun.

-Eğer önemli bir işiniz yoksa benimle gelmek ister misiniz? İki durak sonraki AVM de ineceğim. Gezecek kimsem yok, birazda canım sıkkın. Ailemle tartışıp kendimi dışarı attım. Ne yapacağımı bile bilmiyorum açıkçası.

Tebessümle karşılık verdim. Çünkü benimde durumum ondan farksızdı. İlk başta güvenip güvenmeme konusunda karasız kalsamda 21 yaşında AVM ye gitmek isteyen bir kızın yalan söylemediğini düşünerek başımı salladım. Hiç arkadaşım olmadığı için bu durum hoşuma gitmemişte değildi. Birazda heyecanlanmıştım sanırım. Yüzümde aptal bir sırıtma olduğuna emindim. Muhtemelen karşımdaki kız ,yani Ada, deli olduğumu düşünüp ,otobüste gördüğü bir kızla AVM ye gitmekten vazgeçmiş olabilirdi. 'Özgür kızım sil şu aptal sırıtmayı yüzünden. Hayır! silemiyorum.' Sanırım arkadaşım var şuanda.'

- AVM 'de ne yapalım? Sinemaya mı gitsek? Ah, ama önce kitapçıya uğrayacaktım. O zaman önce kitapçıya gidelim sonra sinema sonra yemek? Ne dersin?

- Bence çok iyi olur. Kesinlikle hepsini yapmalıyız.

- Bence de hepsini yapalım.

dedim heyecanla.

- Allah aşkına ne diyorsunuz?

-Ne?

- Deli midir nedir?

Ada yanımdan kalkıp giderken etrafımdaki gülüşme seslerine ilişti kulağım. Herkes benzer şeyleri fısıldıyordu. 'Deli mi bu kız?, uyuşturucu falan mı kullanıyor? , hasta mı acaba? ' Neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ve gerçekten delirmek üzereydim. Ada neden yanımdan gitmişti? Neden bir anda bana böyle bir tepki vermişti? Neden herkes bana gülüp deli olduğumu söylüyordu? Allah aşkına şuanda neler oluyordu? Otobüsün içinde dehşetle etrafıma bakarak bunları düşünürken boş kalmış yanıma bir adam oturdu.

-İyi misiniz?

-Bilmiyorum. Ne olduğunu anlamıyorum.

- Az önce karşınızdaki kadınla kendi kendinize konuşuyordunuz.

- Ne?

- Sizin yanınıza oturduğundan beri onunla konuşup sanki oda size cevap veriyormuş gibi davranıyorsunuz. Ama sizinle hiç konuşmadı. Beni yanlış anlamayın ama sanırım bir doktora görünmelisiniz.

Elim ayağım titriyordu. Zorlanarak ayağa kalktım.

-Bir sonraki durakta ineceğim de geçebilir miyim?

-Tabi buyurun.

Düğmeye basıp otobüsün durmasını bekledim. Aşağı indiğimde bacaklarımın boşandığını hissedebiliyordum.

'Özgür. Tamam sakin ol. Bir şey yok. İyisin. İyisin.İyisin. '

diye tekraryıp duruyordum kendime. Gözüm bana yaklaşan taksiye iliştiğinde hızla el sallayıp taksiyi durdurdum ve hastanenin yolunu tuttum. Hala ellerim titriyordu.Ağlamakla ağlamamak arasında gidip gelirken ne olduğunu idrak etmeye çalışıyordum. Bugün çok mutluydum , iyiydim , enerjiktim hiçbir sorunum yoktu. Ben iyiydim. Ama... Bir şeyler oluyordu ve size yemin ederim neler olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

 

Loading...
0%