@betulaydileek
|
Bu benim ilk kitap yazma deneyimim, o kadar çok istekliyim ki yazmaya.. ama sorunumuz şu ki tutup tutmayacağından emin değilim ama tutmazsa da bütün isteklerim boşa çıkar, ama olsun yine de değer bir hikaye olacağını düşünüyorum. Lütfen kitabı beğenirseniz oy vermeyi unutmayın! Hayat, hayat ne zordur değil mi? Ama tabii zenginlere göre hayat çok güzel. İtiraf ediyorum, bende zengin olsaydım banada güzel olurdu ama benim kaderimde zenginlik diye birşey yoktu. Apartman sahibinin kapıyı kapatmasıyla kendime gelmem bir oldu. Evet, artık benim de evim olmuştu!! Ama tek bir sorun vardı; kiralık'tı. Ama olsun yine de bir evim olmuştu. Artık gerisi umrumda değildi! Geri kalan hayatımı banklarda geçirmek istemiyordum sadece birazcık fazla çalışmam lazımdı o kadar!!
Umarım komşularım iyi kalplidir!! Mutfağa doğru yürümeye başladım! Dolabı açtığımda bomboştu. Ah, doğru benim markete gitmem gerek'ti geri kalan paramla! Sadece ve sadece biriktirdiğimden kalan 1789 Tl'm kalmıştı. Önemli değil! Bu bana yeter de artar bile!! Yani, umarım. Kar yağdığı için sweat'ın üstüne ince bir yelek giydim. Anahtarımı ve paramı'da alıp evden çıktım. Merdivenlere doğru yürümeye başladım. Burası çok lüks bir apartman olmadığı için asansöre gerek bile duymamışlardı sanırım. Merdivenleri adım adım inmeye başladım. İndiğim yerin yukarısından bir ses duydum. Bu ses, bir kadın sesiydi sanki. Umursamayıp devam ettim. Belki birisiyle kavga ediyordu hem ilk günden başıma bir dert açmamı istemiyordum hem de kendi meselelerine karışmak istemiyordum. Apartmandan çıktığımda marketin yerinin buraya fazlasıyla yakın olmadığı aklıma geldi, bi hazır çekip koşmaya başladım. ** Biraz ara verip daha hızlı koşmaya başladım. Markete girdiğimde direkt olarak kadınlar wc'sine yöneldim. Büyük bir sıra vardı. Hayır, hayır Alina sabretmelisin. Dayan. Sıra bana gelmişti ve benim arkamda kimse yoktu. Herkes yavaş yavaş wc'den çıkmaya başlıyordu ve ben yeni giriyordum. Hızla işimi yapıp buradan çıkmam lazım'dı. Pantolonumun düğmesini indirmeye çalıştım ve olmadı. Bir kere daha denedim. Bir kere daha. Ve en sonunda açıldı! Büyük bir rahat nefes vermiştim. Wc'de kimse kalmamıştı! Hayır,hayır düşündüğüm şey olamaz değil mi? Yok canım! Market kapanmıştı! Birisinin bana haber vermesi lazım'dı!! Wc'den dışarı çıktım ve marketin kapısına vurmaya başladım "kimse yok mu!" Hiçbir şekilde ses duymadım. "Kimse yok mu!?" "Burada insan var insan!!" "İnsan bir wclere bakar belki bir insan vardır hayvanlar!!" İlk günden başıma gelenlere bak. Allahım!! Ben ne günah işledim?" Diye söylendim. Heryer karanlık olduğu için hiçbirşey göremiyordum. Yavaş yavaş yavaş adım atmaya başladım, nereye gittiğimi bilmiyordum. "Personel harici girilmez" kapısıyla karşılaştım. Beyaz bir renkle yazıldığı için kendini her türlü belli ediyordu. Kapıyı yavaşça açıp içeri girdim ve gördüklerimin karşısında kalakaldım. Ben burasını çok farklı sanıyordum! Karşımda bir asansör duruyordu ve ben, dururmuydum? Tabiiki hayır! Belki dışarıya çıkılıyordur? Bu fırsatı kaçıramazdım. Asansöre bindim ve sadece alt kata inme tuşu vardı. Bastım ve asansör hareketlendi, aşağıya indiğimde karşımda 4 tane köpekten başka birşey yoktu. Ben korkudan altıma kaçıracakken, onlar bana havlamaya başladı. Yani bir markete köpek neden koyarsın ki?? Neyse ki bağlılardı, bağlı olmasalar bayılırdım herhalde. Hızla köpeklerin ortasından ürke ürke geçtim, karşımda bir tane kapı duruyordu. Kapıyı yavaşça araladığımda sohbet eden 4 tane adam, 3 tane kadın koltuklara oturmuş önemli bir konu hakkında konuşuyorlardı, onları kapı aralığından gözükmeden dinlemeye başladım. "Tahmin ettiğim kadarıyla salgın başlayacak." Dedi alnına kadar gelen kahverengi saçları ve upuzun boyu olan kumral adam. "Hayır! Ne yapacağız!! Bizim elimizden ne gelecek?!" "Buna bir şekilde son vermeliyiz." Sonrasında pürüzsüz simsiyah saçları olan kadın konuştu. "Bizim görevimiz insanları tehlikeden korumak, bunuda bir şekilde başarmamız lazım, Doruk." Demek endişelenen adamın ismi Doruk'tu. "Bizim hayatımız sokaklarda geçti. Yavuz'u bunun yüzünden kaybettik! Sizide kaybetmeyi kaldıramam!" Ben bu konuşmadan hiçbirşey çıkaramadım. Bunlar neden bahsediyorlardı! Neyi başarmışlardı! Bir anda ortaya atlıyacaktım en sonunda kendimi tuttum. Sakin olmam lazım'dı. Dinlemeye devam ettim. Upuzun platin sarı saçları olan kadın konuştu. "Doruk, dayanmalısın kardeşim! Biz nasıl dayanıyorsak seninde güçlü olman lazım anladın mı beni!?" Gözlerinden bir yaş süzüldü. "Tamam! Tamam!" Konuşmayı bitirip önlerinde ki asansöre binmişlerdi. Ben ise kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yasladım. Bundan sadece birşey çıkarmıştım. Bu market göründüğü kadar masum değildi. Ne işler karıştırıyorlardı? Hemen kapıyı açıp asansöre bindim bir kat daha aşağıya indim ve onları takip etmeye başladım. Takip ederken telefonumu çıkardım ve saate baktım. 10:26 Benim buraya kapanıp kısılmamdan sadece yarım saat geçmişti. Burada o kadar saat ne yapacaktım? Düşünmelerden uzaklaşıp takip etmeye devam ettim ve sonunda ışıkları açık bir yere gelmiştik. Burası, burası inanılmazdı birsürü insan vardı. Bazıları bilgisayarda birşeylerle uğraşıyordu bazıları ise ayakta birşeyler yapıyordu. Takip etmeyi bıraktım çünkü hemen fark edilirdim. Onlar içeri girer girmez herkes boynunu eğip selam vermişti. Pürüzsüz saçları olan kadın "Selam millet!" Diye bağırdı gülümseyerek. Ben anlamıyordum. Bu marketin içinde neler dönüyordu? Birsürü insanlar sabahtan akşama kadar buradamı kalıyordu? Peki, bunlar kimdi? Bunların cevabını bir an önce almazsam meraktan çatlardım herhalde. Ortaya çıkıp soracak değildim. Işığa doğru gitmeye başlamıştım ki arkamdan bir ses duydum. Yakalanmışmıydım? Bana seslenmemişti değil mi? İlk bölümü nasıl buldunuzz? Sizce bunlar kim? Alina yakalandımı? Diğer bölümde görüşmek üzere.
|
0% |