Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3.BÖLÜM - APTAL KALP

@betulokssuz

Uyandığımda yine yoğun bakımdaydım. Tam karşımda kalan camın ardında bana bakan gözlerle kalbim hızlandı. Cihazlar ötmeye başladı. Doktorum kısa sürede yanıma ulaştı.

"Ece! İyi misin?" diyor, kalp ritmime, kan basıncıma bakıyordu. Biz kalp atışlarımı hızlandırmak için bir sürü yöntem denedik ama bu olan mucize gibiydi.

"İyiyim."

"Kalbin hızlı bir şekilde kan pompalıyor Ece. Vücut sıcaklığın normal, kalp atışların inanılmaz. Detaylı tahlil yaptım sonuçları görünce daha net bir şeyler söyleyeceğim ama nasıl oldu bu?"

"Eşim elimi tutunca oldu" dediğimde gülüşünü son anda tuttu.

"Heyecan!"

"Bilinçsiz bir şekilde kalbimi hızlandırdı hocam."

"Bu harika. Eğer bu atışlar devam ederse mucizeler mümkün."

Güldüm.

"Ölmeye hazırdım oysa."

"Sus bakayım. İlaçlı serum takacağım. Kan zehirlenmesi olası."

"Tamam ama hocam, bundan eşime bahsetmesek!?"

"Sen nasıl istersen. Eşini yanına alacağım, çünkü bir süre daha kalp atışlarının tekrar etmesini istiyorum." Başımı salladım. "Güzel oldu, güzel."

Doktorum giderken gözlerim İnanç'taydı. Doktorumla konuştu, sonra yanıma gelmek için steril şeyler giyerek yanıma geldi.

"Nasılsın?"

"İyiyim" dedim tebessüm ederek.

"Gül gül, altıma sıçtım ben ama sen gül."

"Bir şey yok İnanç, gayet iyiyim."

"Ne bu? Ne hastalığı?"

"Bende kalp yavaşlaması var" dediğimde yine yanıma oturdu. Maviş maviş yüzüme bakıyordu. Sustum, böyle bakacak mı?

"Eee!" deyince kendime geldim.

"Öyle işte. İflas ediyordu."

"Artık etmiyor mu?"

"Bilmem. Bakacağız."

"Babana haber verelim mi?"

"Hayır" dedim keskin bir sesle. "Onun bilmesine gerek yok."

"Bilmiyor muydu?" Başımı iki yana salladım. "Sen bunu nasıl saklıyorsun Ece!" deyince bir ses geldi, boğazıma dayandı. Hoş bir his. "Öyle birden ölünce ne olacağını sanıyorsun?"

"Öleceğimi sanıyorum. Bu o kadar kötü bir şey değil."

"Ne zaman oldu bu?"

"İkizim vurulduğunda başladı. Sonra da bir daha hiç düzelmedi."

"Ah ikizin tabi. Sen ikizsin, bir yarının olması lazım değil mi?"

"Öyle olduğunu anladığımda defalarca ölümden döndüm. Tek yumurta ikiziyiz bir de biz. Onsuz yaşamak hiç kolay değil."

"Anladım."

"İnanç hayatını zorlaştırdığımın farkındayım. Ben hâlâ ölüm riski olan biriyim. Senden tek ricam ben bu hastalıktan ölünce, beni bağışlaman."

"Efendim" diye fırladı ayağa. "Kadavra olarak mı?"

"Hı hı!"

"Yapamam ben böyle bir şey."

"Bir imza."

"Bana böyle bir sorumluluk yükleyemezsin. Babanın evinde kalsaydın o zaman. Hiç beni bağlamaz. Ölürsen gömerim o kadar."

"Çok vicdansızsın."

"Bana vicdansız diyene bak. Ölüm döşeğindesin sen. Bana bu yaptığın nitelikli dolandırıcılık."

"Ay canım benim" dedim alayla. "Ölüyordun zaten aşkından. Bana bak, ben ölünce doktorum sana evrakları verecek imzalayacaksın o kadar."

"Ya bir yürü git" diyerek giderken gülmeye başladım. "Akıllısı beni bulmaz delisi götümün dibinden ayrılmaz. Bağışlayacakmışın, başka derdin? Manyağa bak" deyip çıktı.

O gün yaşadığım bir anlık bir heyecandı ama bir daha kalp atışlarım normalin altına hiç düşmedi. On beş gün kaldığım hastaneden çıktığımda risk devam ediyordu. Bunun bir kurtuluş olduğunu söylemek güçtü ama biraz daha zamanım var gibi.

Eve geldiğimde yat yat diyen kimseyi dinlemedim. Hazırlandım, okula gidecektim. Merdivenleri koşa koşa inerken kalbim duracak korkusu yoktu içimden.

"Koşma koşma" dedi Asiye annem.

"Ben iyiyim anne. Okula gidiyorum."

"Kızım hastaneden yeni çıktın, yatman lazım."

"Olmaz. On yedi gündür okula gitmedim."

"Ben bırakırım seni" dedi İnanç.

"Aa kocacım, sen zahmet etme ben giderim."

"Sus, düş önüme" deyince topuğumun üstüne dönüp düştüm önüne. Onun arabasına bindik. Ben kemerimi takarken o telefonunu akıllı ekrana bağlıyordu. Gözlerim açılmıştı sanki ve onun ne kadar yakışıklı olduğunu görüyordum. Kafasını çevirince göz göze geldik.

"Ne?" dedi huysuz.

"Hiç" deyip önüme döndüm. Ben ölümden döndüm ama hâlâ birbirimizi sevmiyoruz bakın. Yola çıktığımızda müzik açıyordu bir yandan.

"Bu akşama babana gideceksin."

"Sen?"

"Benim ne işim var orada?"

"Kocamsın İnanç!"

"Ece sen şaşırdın herhalde biz gerçekten evli değiliz."

"Ama bunu kimse bilmiyor."

"Başıma iş çıkarma."

"Çıkardım bile. Benimle geliyorsun İnanç."

"Bana emir verme" dedi yüzünü ekşitip dişini sıkarak. Gülüşümü tuttum. "Bak bak nasıl gülüyor. Sen ölmüyor muydun ya?"

"Vazgeçtim."

"İyi bok yedin."

Artık umurumda mı dünya. Sallaaa...

*

Keman eğitimini tamamlayan öğrencilerimin konseri için hazırlıklar başlıyordu. Konser salonunda ayarlamalar yaparken çocuklar son ses Sefo açmış dans ediyordu. Ben besteleri sıraya koyuyordum.

" Al bakalım" dedi Deniz bana kahve getirirken. Onu çölde su bulmuş gibi kaptım.

"Ah çok teşekkür ederim." Kahve içmeyi unutmuş olabilirdim. Bazen çok canım isterse iki yudum o kadardı ama şimdi koca bir kupa kahveyi tadını çıkara çıkara içecektim. Konferans salonu koltuğunu açarak oturdum.

"I don't care" dediğimde çocuğum gidip şarkıyı açtı. Sıra sıra dizildiler. Bilenler kemanı alırken kızlarım söylemek için hazırlandı. Müthiş mini konser izlerken gitar hocamız Tanju Bey gelip yanıma oturdu.

"Hocam!"

"Hocam" diyerek karşılık verdim.

"Dans için hazır mıyız?"

"Tabi ki." Konserde biz dans edecektik. Tango bebeğim. Bu okulda dans partneri deyince de Tanju yani. Kemanı konuşturan öğrencilerimi alkışladım.

"İnsan aylarca emek verdiği şeyin sonuçlarını alınca bir gurur doluyor" dediğinde başımı salladım. Her biri öğrettiğim şeyi o kadar güzel öğrenmişlerdi ki, bir de kendilerini katıyorlardı. Tadından yenmez bir gururdu bu.

İşim bittiğinde babama gittim taksiyle. Sabah İnanç bıraktığı için arabam evdeydi. Öyle yemeğe falan kalmadım. Babam beni gördü, ben onu gördüm derken az biraz vakit geçirdik o kadar. Babam bana ait değildi, benim babam değilmiş gibi. Sadece baba. Çok seviyorum ama, benim sevdiğimin yarısı kadar bile sevse beni hayatım çok daha güzel olabilirdi.

Taksiyle eve doğru giderken yol üstünde İnanç'ı gördüm.

"Yavaşlasana Cemali" dediğimde taksi en az hıza inerken pür dikkat izledim. Sahil kesiminde, tamda kaldırımın üstünde bir kadın onunla kavga ediyordu. İnanç durmuş dinliyordu. "Cemali!"

"Bilmiyorum" dedi direkt.

"Senin bilmediğin şey yok, uydurma. Kim o kadın?"

"Çocukluk arkadaşı" dedi.

"Ee?"

"Sana kadar sevdalıydılar birbirlerine. İnanç seninle evlenince, kız da başkasıyla evlendi."

"Aa!" Ben bunu bilmiyordum. Gerçi ben yaşadığım yerde pek bir şey bilmem. Kadını çileden çıkarmışa benziyordu.

"Devam edelim." Taksi hızlanırken İnanç'la göz göze geldik. Camım açıktı ve beni net bir şekilde gördü. Bu yöne doğru bir adım attığında ben çoktan uzaklaşmıştım. Kalbime çiviler saplandı eş zamanlı.

Ne aptaldım. Elbette sevdiği vardı. Benim kalbimde kimse yok diye onu da öyle mi sandım? Gerçekten acınacak haldeyim.

 

İnstagram - betulokssuz vs blkzpriv

 

Loading...
0%