Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4.BÖLÜM - ÜSTEĞMEN

@betulokssuz

"Ece!" Açmadım gözlerimi. Eve geldiğim gibi yattım. Ağrılarım vardı, uyku en iyi ilaçtı böyle zamanlarda. "Ece!"

"Uyuyorum."

"Nasıl cevap veriyorsun?" Gözlerimi araladım. Yatağın boş yanına oturmuş, yüzüme yüzüme bakıyordu.

"Ne istiyorsun?"

"Konuşmak."

"Yorgunum. Uyumak istiyorum."

"İyi misin?"

"Sana ne ya? Def ol git başımdan."

"İyi be, ne halin varsa gör." Bunu söyleyip yatağa uzandı yorganı kaldırmadan. Gözlerini kapatıp sesli soludu.

"Senin gitmen gereken bir yer yok mu? Evde olmak için erken bir saat."

"Susar mısın yorgunum, uyuyacağım."

"Koltuğa git o zaman. Hadi, kış."

Benden tarafa döndü. Elini yüzünün altına koydu ama açmadı gözlerini. Mavilerini örten göz kapaklarına baktım. Simsiyah sık kirpiklerine baktım ve eş değer kaşlarına, aynı düzeyde kirli sakallarına. Yüzünün tek rengi mavi gözleriymiş, onu çekici yapan onlarmış.

"Aptalmış" diye mırıldandım. O gözlerini açarken ben kapattım.

"Hı! Ne? Kim?"

"Uyuyorum."

"Kimmiş aptal?"

"Kimmiş?" diyerek salağa yattım.

"Ece! Aptalmış dedin duydum."

"Uyusana sen be! Uyumayacaksan kalk."

"Söylesene" diyerek kolumu tutup sarstı. Kıkırdadım. "Merak ettim." Hâlâ sallıyordu. "Ece! Ece! Ce e!" deyince sesli güldüm dudaklarımı aralayarak. "Tatlıymış" deyince gözlerimi açtım. "Yakalandın" deyince ellerimi yüzüme kapayıp gülmeye devam ettim. "Hadi ya."

"Beni rahat bırak."

"Ece, hadi seninle bir anlaşma yapalım."

"Yaptık ya zaten."

"Onu demiyorum. Tamam bir tane daha diyelim. Arkadaş olalım. Gittiği yere evli kalacağız dedik, bu süreyi arkadaş olarak geçirip birbirimize kolaylık sağlayalım, ne diyorsun?"

Ellerimi çenemin altına kadar indirdim. Gözlerim gözlerine bakarken bunu düşündüm. Olurdu aslında. Arkadaş olmak onunla, güzel olabilirdi.

" Tamam. "

" Sohbet edelim. Birbirimize sorular soralım. "

" Sor hadi, merak ettiğin bir şeyler var herhalde."

"Benim yok da, senin varsa sor."

"Anlatmak istiyorsan anlat İnanç, yorma beni."

"Tamam. Gördüğün şey yanlış anlayacak bir şey değil."

"Kimdi peki?"

"Aptaldı" deyince tebessüm ettim. "Birbirimizi çok uzun zamandır tanıyoruz ve hayatlarımız bir anda değişti. Ben bunu kabul edemiyorum."

"Bu anlaşılır."

"Değil mi ama?"

"Peşini bırakmak zor mu?"

"Kanıma dokunuyor diyelim."

"Benimle evli olman da onun kanına dokunmuş olabilir."

"Bende ona kızıyorum ya, hiç dokunmamış. Bunu fırsat bilmiş ve evlenmiş."

"Aa!" dedim ifadesiz. Bir anda gülmeye başladı.

"Sağ ol ya. Aa ha, iyiymiş. Senin var mı peki sevdiğin biri?"

"Vardı."

"Ne oldu peki?"

"Bitti."

"Nasıl?"

"İkizim öldüğünde beni teselli edecek tek bir söz bile söylemedi. Aramadı hiç."

"Hayvaaaan!" deyince yine güldüm. Beni güldürüyordu. "Duygusuz enayi."

"Kendi kendine bitti. Öyle uzun uzadıya bir şey değildi. Tanıştık, konuştuk, hoşlandık ve bitti bu kadar."

"Bitirmek zor oldu mu?"

"Benim değerimi benden başka kimse bilmez İnanç, bende değerimi kimse için kaybedemem. Tamam öleceğim ama değerli öleceğim. İkizimden sonra hasta oldum, bak bu da değer. Beni herkes dışlayabilir, istemediğimi hissedince kapıya yakın otururum hiç önemli değil. Sığacak bir yerim yok ama gireceğim mezar benim olacak. Bana evleri dar edenler mezarımı kazacaklar. Bak bu da değer. Toprak değerimi bilir, insan bilmesin hiç önemli değil. "

" Özür dilerim. "

" Niçin? "

" Katlanamadığımı söylediğim için. "

" Hiç önemli değil. Burada da ölmemem gerektiğini biliyorum. Durumum kötüleştiğinde hastaneye yatacağım ve orada öleceğim. Parasını verip yattığım hastanede. Boş ver İnanç. Hayat birinin ardından acı çekerek yaşanmıyor. Sende seni istemeyen insanlar için kendini yıpratma. Sağlığından olduğunda çektiğin acı sana sarılmayacak. Yaşamak için babana bile ihtiyacın yok, el kızı değerini bilmez ailen bilmezken. Ailen seni sevmiyorsa sevgiyi dışarda aramak yapılan en büyük yanlışlardandır. Birine zaafını gösterince sana şefkat gösterecek sanma, seni nasıl yıkacağını biliyor olacak. Benim sarılacak kimsem yok ama senin var. Sana değer veren ailen var, sadece farkında değilsin. "

Gözlerimden süzülen yaşlar yastığı ıslatırken yüzüme bakmaya devam ediyordu.

" İyileşmeyi istiyorsun değil mi? "

" Çok güzel bir işim var, buna devam etmek, uzun yıllar keman çalmayı öğretmek için neler vermezdim. Tamda yapmak istediğim şeyi bulmuştum."

Burukça tebessüm etti. Kapı açıldı o an.

"Ay çocuklar özür dilerim."

"Gel anne gel, sohbet ediyorduk." Kapatmak üzere olduğu kapıyı geri açtı.

"Yaa! Allah muhabbetinizi arttırsın" diyerek yanıma geldi. Yavaşça doğruldum. "Al kızım."

İlaç saatimdi ve o bunu özenle takip eder oldu hastaneden beri. Kendisi minik ama etkisi büyük hapı ağzıma atıp birkaç yudum suyla yuttum. Ateşim var mı diye baktı.

"Acıktın mı kızım? Hiçbir şey yemedin."

"Midem bulanıyor anne, uyuyacağım."

"Bir kase çorba getireyim, mideni rahatlatır. Az tuzlu, az yağlı yaptım senin gibi." Güldüm.

"Zahmet olmasın sana."

"Saçmalama. Seninle yemek yapmayı özledim, bir an önce kendini topla. Kendi kendime konuşuyorum gene. Bu oğlan da evde, hayret bir şey."

"Ana, bir dur allasen. Çıkar giderim ha!"

"Hıh koş." Telefonu çaldı. Hâlâ yattığı için bir hayli zor çıkardı telefonu ama arayan her kimse fırladı ayağa.

"Efendim... Evet... Tabi tabi. Tamam." Telefonu kapattı. "Ben işe gidiyorum" deyince başımı sağ omzuma doğru yatırdım hayret ifadesiyle.

"Mesai saatlerini mi karıştırdın?" Beni duyunca dönüp benim aksi önüme, sol omuzuna yatırdı başını.

"Sen ne iş yaptığımı sanıyorsun?"

"Çalıştığını düşünmüyorum. Sen çalışıyor muydun?"

Yüzünü ekşitti.

"Bu ne ama artık. Cümle cihan biliyor benim ne olduğumu, sen bilmiyor musun?"

"Bilmiyorum."

"Sana yazıklar olsun" diyerek dolaba gitti. Oradan üstüne deri ceketini aldı. "Yarın sabah boşanıyoruz" deyince kıkır kıkır güldüm. "Terbiyesiz." Kınayan yüzle bakarak çıktı odadan. Asiye anne de gülüyordu haline.

"Asker" deyince gülüşüm şaşkınlıkla değişti.

"Ne?"

"Üsteğmen. Görevden uzaklaştırıldı dört ay önce, daha tam olarak görevine dönmüş değil. Sivil çalışıyor şu anda."

"Ben bunu bilmiyordum yalnız."

"Herkes bilir aslında."

Ben ilgilenmediğim için hiç sormadım bile. Uğraşacak daha önemli bir kendim olduğundan duymamışım eğer biri söylemişse bile.

"Ben boş gezenin boş kalfası diye düşündüm kendi kendime" diyerek geri yattım. "Aman canım" diyerek yumdum gözlerimi. "Geçim derdim mi var benim." Odanın kapısı tekrar kapandığında Asiye annenin de çıktığını anladım. "Adam askermiş. Benim eski konuştuğumda öyle." Kendi kendime fısıldayıp kıkırdadım. "Sus Ece sus. Uyu başın tuttu senin."

 

Loading...
0%