Yeni Üyelik
22.
Bölüm

21.BÖLÜM - KOLAY OLMAYACAK

@betulokssuz

Bir yanardağ kadar kızgındı. Hami kendine güvenen, çokça da gözü kara bir adamdı ama bana sevdalanalı yüzü hiç gülmedi. Çünkü benim gönlüm zaten birini seviyordu.

"Hami!" dedi Buse ona doğru giderken. Bu nefes almama yaradı. "Hoş geldin."

"Hoş buldum Buse, kafen hayırlı olsun." Gözleri ivedilikle bendeydi.

"Sağ ol canım. Geçmiş olsun."

"Geçti çok şükür." Boğaz sesi çıkardı.

"Gel otur. Deniz'in doğum gününü kutluyoruz."

"Buna yetişmek için çok uğraştım" diyerek bana doğru gelmeye başladı. "N'ber?" dedi önümde durarak.

"İyi" dedim omuzlarımı kaldırarak. "Sen?"

"İyi bende, iyi" dedi kafa sallayarak. Korkuyorum ama insafsız ama hiç belli etmem korktuğumu. Her zaman ki gibi dikine dik giderim. O Karadeniz'liyse, bende öyleyim. Benim de damarım var, hiç atmadı ama ona atar. Ona nazım geçer çünkü.

"Hediyeni aldım."

"Ben hediye kabul etmiyorum Hami!"

"Başka şansın yok ki Deniz! Ben sana hediye aldum, sende bunu kabul et ki çıkacak olan fırtına da tarumar olma canuna yanduğum."

Derin bir nefes aldım.

"Peki Hami, peki. Geçmiş olsun."

"Ziyaretime gelmedin?!"

"Almadılar beni!"

"Geldin yani?"

"Herhalde yani."

"İyi bu, iyi."

"Otur hadi."

"Yok gidiyorum."

"Nereye gidiyorsun?"

"İşlerim var?"

"Ne işi hemen?"

"Sağa ne da?!"

"Hami!" diye çıkıştım dişlerimi sıkarak. Ela gözleri kızarıktı. Çok kızmış belli, sinirden kime ne yaptı kim bilir. Başını solumdan eğdi kaşlarını çatarak.

"Deniz!"

"Hı!"

"Bu dolandırıcının burada ne işi var?" deyince başımı Demirhan'a, sonra Hami'ye çevirdim. "On aydır yokum lan ben" dedi yüzüme yüzüme. "Sen ömürlük delirttin beni ya."

"Ben sana hiçbir şey yapmadım, kendi kendine hallenme. Ayrıca o ortağım."

"Neyin?" dedi duymamış gibi yüzüme eğilerek. Gülüşümü tuttum.

"Ortağım."

"Ne dedin ne?"

"Ortağım!"

"Ne ortağı, ne ortağı? Ne zaman ortak oldunuz siz? Şimdi mi aklına gelmiş bu soyadı onurlu ama kendileri asla onurlu olmayan adamların senin şirketin sahibi olduğun? Bunlar amcanla dalavere yapıp şirketi satın almadılar mı? Ne ortağı Deniz?"

"Sen biliyordun yani?" dediğim anda geri çekilerek düzeltti bu öfkeden şekilden şekle giren yüzünü. "Biliyordun! Ben daha yeni öğrendim Hami. Yüzde otuz hissemi aldık Seyfettin amcamla birlikte amcamdan. Ama sen bunu bayağıdır biliyordun öyle mi?"

"Bayağı değil de!"

"Vay be! Demek ki sen bile -"

"Öyle deme!"

"Sen bile benim kandırılmama sesini çıkarmadın öyle mi?"

"Öyle değil! Öyle değil yavrum, öyle değil."

"Def ol lan buradan."

"Açıklayabilirim."

"Ben dinlemek istiyor muyum?"

"Deniz -"

"Kaybol!"

"Hadi Hami, hadi abi" de Selo.

"Konuşacağız. Nasılsa buradayım artık."

Konuşa konuşa çıkarken ağlama sesi çıkararak dönüp telefonumu aldım.

"Tufan'ı vuracak."

Cemali - "On ay nefes almak için çok kısa bir zaman Allah''ım." Tufan'ı arıyordum. Hayır ona doğru giden deli bir kurşun var, beynini parçalar haberi olsun. Açmadı koca kafalı. İbo'yu aradım.

"Deniz'im bende seni arayacaktım. Doğ-"

"Sağ ol sağ ol. Hami çıkmış İbo, şu an Tufan'a doğru deli bir tufanla gidiyor."

"Hadi ya. Tamam canım, bende." Onu İbo tutar işte, onu İbo dizginler.

Bekir - "Kızım bırak sıksın. Toptan kurtulursun."

"Öyle deme Bekir. Özünde iyidir biliyorsun."

"E ayarlayayım seni gülüm" deyince kahkaha attık. O ayarlı çünkü, ayarlı olmayan benim.

"Salak. Git tut şunu sende."

"Bana ne oğlum ya."

"O senin için -"

"Tamam be öf" diyerek kalktı. Hami'nin ona da bir iyiliği dokundu. Gülçin'i ailesi Bekir'e vermeyince Hami'yle birlikte kaçırdılar. Abileri bıçak salladığında Hami kolundan yaralanmıştı. Cemali'yi alarak peşlerinden giderken Tufan'ı aradım tekrar. Bok çukuruna girdi zaar.

"Efendim" dedi son anda.

"Nerdesin Tufan?"

"Rize!"

"He oh. Hami çıkmış!"

"Boku yedik anasını satayım. İyi tamam."

"Dikkat et."

"Bulamaz beni şimdi. Buradan İstanbul'a gidiyorum. Birkaç gün yokum."

"Tamam. Ben onu sakinleştiririm o sıra. Dönerken haberdar et beni."

"Benim için endişeleniyorsun!"

"He tabi canım, ne demezsin. Ben Hami'yi düşünüyorum Tufan, sen belanı istediğin yerden bulabilirsin" deyip kapattım. Manyak mı ne? İyice kafayı yedi.

*

Saat gece üç falan. Ben Sezen dinliyor, hâlâ proje çiziyordum. Sokağa giren büyük araba sesi açık kapılarım içeriye girince kafamı kaldırdım.

"Bu saatte?" diyerek masadan kalkıp balkona çıktım. Bir de ne göreyim? Hami aracın kepçesine çıkmış balkonuma doğru süzülüyor. "Nabaysın?"

"Sana hediyeni getirdim."

"Kim istedi senden bunu? Ne yapıyorsun bu saatte Hami? İnsanları uyandıracaksın."

"Olmaz bir şey." Kepçede beyaz bir şey var. Mobilyaya benziyor ama değil.

"Bu ne?"

"Görürsün. Aç kapıyı çocuk gelsin yardıma."

"Te allam ya." Gidip otomatiğe basarak kapıyı açtım. Hami'nin arkadaşı çıkıp merdivenleri geldi. "Hoş geldin Salih."

"Hoş buldum yenge, n'ber?"

"İyi yengesi kurban, geç içeriye."

Hep böyle söylediği bende hep böyle söylüyordum. Salona geçip kepçeden aldıkları şeyi içeriye soktular. Hami salonuma baktı.

"Vay evin güzelmiş."

"Teşekkür ederim." Onun beğenmesi hoşuma gitti. Her şeyi beğenmez çünkü, çok gıcık bir insan kendisi.

"Deniz!" dedi komşum. Hemen balkona çıktım. "Ne oluyor kızım?"

"Bir şey yok abla. Çocuklar hediyemi getirdi. Geç oldu biliyorum. Kusura bakmayın, hemen gidecekler."

Kepçe aracı ne zaman evden çıktığını bilemediğim Salih'le birlikte giderken salona geçtim.

"Bu ne?" Hami kapağını açtığında ağzım ayrıldı. "Piyano mu aldın bana?"

"Evet. Doğum günün kutlu olsun sevduğum. Güle güle kullan."

Kısa bir an nutkum tutuldu ama çok hoşuma gitmişti.

"Teşekkür ederim Hami."

"Ne oldu, duygulandın mı sen?"

"Biraz. Sen bunu unutmamışsın."

"Sana dair bir şeyi unutmam mümkün mü benim?"

Başımı iki yana salladım tebessüm ederek. Mümkün değildi.

"Şu on ay sende bunu da değiştirmedi değil mi?"

"Beni bilirsin Deniz. Seni çok özledim ama çok kırıldım sana. Bir gün unutmayı düşündüm, tamam dedim ya bitti buraya kadar. Ne zamana kadar onu sevmeye devam edeceğim ki? Her gün ama her gün seni sevdiğimi biliyor, bana beni sevmediğini söylüyorsun ve bende bir yüzsüz gibi sevmeye devam ediyorum. Bu sana son hediyem Deniz, bu bile isteye benim sana son gelişim. Rastgele karşılaşırız belki, o zaman da merhaba merhaba. Onun dışında sana eyvallah. "

" Olgunluk! "

" Kırgınlık! "

" Açıklayabilirim. "

" Bu sevdiğim seni bana geri verir mi? Benim masumane hislerimi kirlettiğin gerçeğini değiştirir mi? Hadi evlenmemiş olsaydın neyse de, hayallerimi darağacına asmışsın ben yokken. Yokluğumu fırsat bilmiş, gidip onunla evlenmişsin. Ne kadar öfkeli olduğumu bilirsin Deniz, hissedersin. Benden kaçar gibi yaptın bunu, kendimi boktan hissettim sağ ol. İğrenç bir insanım di' mi? Çünkü bunun başka bir açıklaması olamaz. "

" Haklısın. "

" Ne üzücü bir son benim için. Onu sevdiğini söyledin de hiç ciddiye almamıştım. Benden kurtulmak için yapıyorsun sandım. Anlamak çok ağır oldu Deniz, bir şeyi anlamak benim için, hemde seni anlamak o hiç güzel değil. O herifi öldüreceğim ama ne olursa olsun seni unutacağım artık. Ölüyormuşum gibi gelse bile bana. Gözlerimi kapatınca gözlerimin içine düşse bile yüzün. Seni görmediğim şu on ayda deli dönmüş olsam da, çıkınca önce seni görmeye geleceğim desem de hiçbir anlamı kalmadı. Çıktığım o demir kapının önünde öldürdün beni. S#kmişim yaralarımı, senin aldığın yarayı ne yapacağım? Ben yokken seni üzmüşler, ben ne yapacağım? Ben yokken seni değiştirmişler Deniz, ne yapacağım? Seni kaybetmişim ben ne yapacağım? Bir ihtimaldin, ihtimalleri katletmişsin sen, ben ne yapacağım? "

" Hami! "

" Gözlerin değişmiş, bakışların değişmiş Deniz. On ay bu kadar büyümek için az güzelim, ne yaptılar sana? Elimi uzattığım her an tuttum seni. Şimdi bir nefes kadar yakın olsan bile kilometrelerce uzaklaşmayı nasıl başardın benden? Nasıl yaptın bunu? "

" Sana söylemek istedim ama beni içeriye almadılar. "

Başını salladı.

" Senin canın sağ olsun. "

Kapıdan çıkıp giderken içime ağır darbeler yiyordum. Ben Tufan'ı sevmenin bedelini ödedim, o da beni sevmenin. İşin en beter yanı ise üşüdüm. Bedenim titrerken dizlerimin üstüne çöktüm. Çok haklıydı. Başkalarına bela olsa da, benim ona çok müsaitti başım ama belası bana değildi. Hami sevmeyi bilseydim muhteşem sevgili olurdu. Ben onu da doğru yapamadım. Neyi doğru yaptım ki? Bir aptal gibi yemin etmiş adamla nikah masasına oturdum her şeyi bile bile. Kimseyi suçlayamam ama Hami yapar. Tek suçlu benim çünkü.

Bak yine ne kadar güzel söylüyor Sezen; Kolay olmayacak elbet üzüleceğiz. Mutlaka bir iz bırakacak.

Tufan yüzümde ki çocuksu masumiyeti götürdü ve bunu hemen fark etti Hami. Gerçekten sevmişti beni. Bunu anlamak mı ağırdı, yoksa çok geç ciddiye almak mı?

 

Loading...
0%