Yeni Üyelik
34.
Bölüm

33.BÖLÜM - ŞARTLI TAHLİYE

@betulokssuz

Son haftalarda cumartesi mesaisi koyan sevgili patronumuz kendisinin sebep olduğu usulsüzleri telafi ederken bizleri de yaktı. Ben mi yaptım kardeşim kağıt gibi binaları, kendin çalış da diyemiyorsun. Gece yarış da var ama biz çalışıyoruz. Şirket içi çalan telefonumu açtım.

"Evet." Masanın üstünde ki projeleri işaretliyordum. Güçlendirme yapılacak binalar bunlar.

"Deniz, bir ziyaretçin var."

"Gönder Orhan abi, müsaitim."

"Asansöre binemem, merdiven de çıkamam dedi."

"Allah Allah, kim gelen?"

"Taksici çocuğun babası."

"Hemen geliyorum."

İşimi bırakıp telefonlarımı alarak odadan çıktım. Oğuzhan abisini beklerken patlayacağım nefesleri veriyordu.

"N'ber?"

"Sıkıldım ya."

"Çıkmadı mı daha?"

"Yok. Az bekle diye diye öğle yemeği geçti. Millet yemeğini yedi döndü, biz hâlâ çıkamadık."

"Geldim geldim." Tebessüm ederek asansörün düğmesine bastım. Gelen asansöre binip zemin katın düğmesine bastım. Abi kardeş didişiyorlardı. Zemine indiğimizde bekleme alanında gördüm Cemal amcayı.

"Ne bu ben asansöre binemem, merdiven çıkamam allasen?" diyerek gidip önce elini öptüm.

"Kızım yaşlıyım ben" dediğinde sarıldık.

"Hoş geldin. Ne içersin?"

"Bir acı kahveni içerim."

"Orhan abi bize iki kahve. Demirhan, Cemal amcam. Cemali'nin babası."

"Aa hoş geldiniz." El sıkıştılar.

"Hoş bulduk çocuğum, iyisiniz inşallah."

"Hamd olsun. Ben gidiyorum Deniz."

"Tamam, afiyet olsun." Cemal amcamı alarak koltuklara geçtik. "Ne iyi ettin de geldin. Seni gördüğüme sevindim. İyi misin?"

"İyiyim kızım çok şükür. Kusura kalma, bir meramım var."

"Ne kusuru, aşk olsun. Hayırdır inşallah." Orhan abi bize iki kahve getirdi. "Teşekkür ederiz."

"Afiyet olsun."

"Anlat bakalım amcacım."

"Ah nerden başlasam. Benim oğlan iki gün önce Asım'la sürtüşmüş." Asım abi durağın sahibi. "Taksiyi elinden almış, bizim oğlanı da postalamış."

"Derdi neymiş?"

"Meğerse Cemali, her akşam bir kadını işinden alır, evine bırakırmış. Az buz da yol değilmiş."

"Ya!"

"Sordum ama bana söylemedi. Kadını sordum soruşturdum. Of'lu bir kızcağız. Bir yetim çocuğu varmış. Akşamın geç vaktinde de otobüste sürünmesin diye benim oğlan götürdü zaar."

"Ne varmış bunda canım. Kadına kıza yardım etmeyecekse bu memleket erkek yaşamasın o zaman."

"Hay sen çok yaşa. Bilirsin benim kız da kocasını bırakıp geldi, iki çocuğuyla. Ben elimden geleni yaparım da etim budum belli. Kıza çalışma dedi, evde çocuklarına bakıyor. Ben zaten şeker hastasıyım, işe giremiyorum. Belediyenin çöp işlerinde imece usulü çalışıyorum biliyorsun. Cemali iki gündür evde ama işi bulamadığından asabi asabi geziyor. Bir şoförlük bilir zaten, başka işin ceremesini çekemez o. Ocağına düştüm yavrum. "

" Bana neden daha söylememiş deli ya. Sıkma canını, ben hallederim. İyi ettin bana gelmekle. "

Orhan abi geldi yanımıza.

" Kusura bakmayın kulak misafiri oldum. Deniz bizim servis şoförü emekliye ayrılıyor, yerine alacağım şoför adaylarına bakıyordum ama isterse Cemali gelsin. "

" Aaaa doğru "diyerek telefonu aldım. Cemali'yi aradım hemen. Uzun uzun çaldı. Tam cevapsız olacak derken açtı.

"Söyle bal."

"Nerdesin tatlım?"

"Yalaka gibi orda burda."

"Hemen şirkete, yanıma geliyorsun."

"Hayrola, bir durum mu var?"

"Var var mağara adamım benim, koş."

"Yirmi dakikaya oradayım."

Telefonu kapattım.

"Tamamdır amcacım, gerisini ben hallederim."

"Hay Allah senden razı olsun güzel kızım benim. Allah ne muradın varsa versin."

"Amin."

"Allah sevdiğine kavuştursun." Utandım. Hami hiç aklımdan çıkmıyor.

"Amin."

Dua almak dünyanın en güzel şeyiydi. Düşünsene, biri dua ediyor sana, sonra Allah hiç ummadığın anda o duanın karşılığını veriyor. Allah duayla yaşayan, sevdiğimiz herkese değil sadece, bütün insanlığa dua eden insanlar çıkarsın karşımıza. Amin.

" Ben gideyim, beni görmesin."

"Tamam amcacım, kolay gelsin sana."

"Sağ ol canım kızım." Cemal amcamı yolcu edip geri oturdum. Saate baktım, benim ki çalışıyordu ama herhalde yoğun olduğundan aramadı daha diye düşünürken şak. Aradı.

"Efendim."

"Ne vefasız bir yarsın yav. İnsan bir arayıp halimi hatırımı sorar."

"Bir görüşmem vardı böceğim, ondan. Yoksa tam aramadı derken aradın."

"Yaparım öyle şeyler. Müşteri geldi üst üste ondan arayamadım yavrum, yoksa burnumda tütüyorsun zalım. Sen ne yapıyorsun?"

"Bende biraz ara verdim. Dört proje incelemesi yaptım, gelsin Demirhan'ın kafasına atacağım."

"At, de bu ne rezillik terbiyesiz. Kepaze de oğa, kepaze... Heh" dedi başka tarafa."Baba yemin ediyorum boşayacağım seni ya. Benim kapatmam lazım."

"Tamam canım."

"Akşam seni alacağım."

"Tamam."

"Seni seviyorum."

"Bende seni."

"Ney?"

"Of Hami ya. Bende seni seviyorum." Bunu söylerken yağ gibi eriyip, şekilden şekile girmem peki.

"Ağzını burnunu yiyeceğim, kapat" dedi kapattı. Serseri sevgilim. Cemali geldi o sırada.

"Canım burdayım." Sesime dönüp bana doğru gelmeye başladı.

"Hayırdır çiçeğim?" Kısaca sarıldık.

"Hayır hayır. Otur bakalım. Ne yapıyorsun?"

"Ne yapayım gülüm, iş arıyorum."

"Bana niye söylemedin?"

"Şoförlük yaparım çünkü ben. Başka iş bilmem."

"Ben sana şoförlükte bulurdum Cemali."

"Ne bileyim kızım ya. Kafam hafif bozuk."

"Anlat bakalım."

"Asım abiyle birbirimize girdik."

"Neden?"

"Ya bizim burada, tekstilde çalışan bir hanım arkadaş var."

"Kari bayani yani?"

"Yapma şunu. Neyse işte bir mesai sonrası denk geldim. Gece vakti, rahatsız ediyordu birileri. Kız da şey eşini kaybetmiş, bir çocuğu var. Neyse aldım arabaya, evine bıraktım. Telefonumu verdim mesaiye kaldığında mutlaka ara diye. Bir iki böyle oldu. Ben evine bırakıyorum falan. Asım abinin kulağına gitmiş, taksi onun sonuçta. Verdi veriştirdi. S#kerim dedim işini, attım anahtarı çıktım ama iki gündür iş arıyorum yok. Kafayı yiyeceğim Deniz. İhtiyacı olan birine de yardım eli uzatamıyoruz. Lan benim bacım da aynı durumda. Hadi ben çalışmasına izin vermiyor da evde ama ya çalıyor olsa? Ya aynısı benim bacımın başına da gelse, katil olurum oğlum ben. Kanıma dokundu işte. Okumamışlık fena bir şey ya. Tek bildiğim iş bu ama onun da belli başlı kriterleri var. "

" Yemişim kriterini oğlum. Burada şoföre ihtiyacımız varmış. Bizim bir servisimiz var, arabası olmayan, evi uzakta olan birkaç çalışanımız için. Şoför abi emekliye ayrılıyor, gel sen şoförümüz ol. Hem o hanım arkadaşı da mesaiye kaldığı zamanlarda evine götürürsün, ben konuşurum Demirhan'la."

" Valla! "

"Valla. "

" Ehliyet büyütmek lazım. "

" Sen onu da yap, masraflarını şirket karşılar. "

"Canımsın, tamam kabul ettim."

"Çok sevindim. Bir daha bir şeye ihtiyacın olduğunda önce bana gel. Koca şirket sahibiyim oğlum ben, sizlere bir faydası dokunamayacaksa satarım ya."

"Tamam şampiyon sakin ol, yaparsın ben biliyorum. Sağ ol canım benim. İyi ki varsın."

"Hadi çık insan hakları sana yardımcı olsun. Bende işime döneyim."

"Kolay gelsin bal."

Odama çıkıp kaldığım yerden devam ettim zülme. Daha incelenecek bir sürü proje vardı.

*

Şirketin önünde Cemali'yle sohbet ediyorduk. Şimdi şoför abiyle yola çıkacak, insanları nerden alıp, nereye bırakacağını öğrenecekti. Hafta içinde evrak yaptıracak, sonra ehliyet için kayıt olacaktı. Benim ki basmış geliyordu. Arabayı bağırta bağırta gelip önümüzde durdu.

"Ne güzel yaratmışsın çiftedir beni. Görünce aşık oldum eyledi deli." Arabadan indi. "Gülünce gözlerini. Saçının her telini. Tutunca ellerini ölesim gelir. Ölesim gelir. Allah Allah, Allah Allah bu nasıl sevmek. Allah Allah, Allah Allah bu nasıl gülmek. Bu nasıl sevmek. Bu nasıl gülmek. İnsan değil bu. Sanki bir melek" deyip yanıma geldi. Elimi tutup beni kolunun altında döndürdükten sonra bağrına bastı. Çok güzel seviliyordum ben.

"Beni şımartıyorsun."

"Çünkü ben seviyorum, ben!" diye bağırdı yüzüme doğru.

"Bağırma" diyerek etrafa baktım.

"Hadi hadi gidelim. Yemek yiyelim baş başa."

"Anneme haber vereyim." Telefonumu çıkardım. Annemi arayıp kulağıma koyduğumda Demirhan çıktı.

"Efendim."

"Anne ben Hami'yle yemeğe gidiyorum. Beni bekleme."

"Hayatta olmaz. Dünya kadar yemek yaptım. Hemen eve gel, hemen."

"Of anne ya. Niye dünya kadar yapıyorsun, gencim ben."

"Deniz her şeyi bahane edip eve erken gelmemek için yapıyorsun biliyorum. Topla arkadaşlarını buraya gel."

"Ama benim gece işim vardı biliyorsun, onun için de çıkamayacak mıyım?"

"Ona bakacağız. Şimdi eve gel, gece gider misin, gitmez misin düşünürüm."

Telefonu kapattı.

"Ne oldu?"

"Veto yedik annemden. Bize gidiyoruz, yoksa mümkün değil gece bırakmaz."

"Biz niye baş başa kalamıyoruz şu an? Ulan biz sevgili olmadan önce yüzünü daha çok görüyordum."

"Söylenme."

Arabaya gidip kapımı açtı.

"Bizim yere gider miyiz gece?"

"Ne yapacağız?"

"Neler neler. Neler neler."

Gülüşerek düştük yola. Bizim mahalleye geldiğimizde arabayı park edip indik. Annem balkonda yollarımı bekliyordu.

"Geldim anne, burdayım."

"Kız ne bağırıyorsun sokak ortasında" dedi kızarak. Bu kadının bu huyları beni delirtecek. Sokakta bağırma, bacak bacak üstüne atma, dondurma yeme, o kadar sesli gülme. Ne yaptınız bu kadına vicdansızlar.

"Bir şey lazım mı?"

"Bunu eve gelmeden sorman gerekmiyor muydu?"

"Doğru."

"Şapşal. Bir şey lazım değil, gelin."

Bir ses yükseldi bizim sokaktan. Hami'yle arkamızı döndük.

"Seni orospu seni" diyordu karşı komşum olan Fatoş abla aşağıdan gelirken. Kocası da peşi sıra geliyordu. "Memlekette altına yatmadığı kalmadı, utanmaz, rezil."

"Fatoş ablacım ne oldu?"

"Ah Deniz ah. Seni Allah kurtarmış güzelim, Allah."

"Sus Fatoş!"

"Ne susacağım ayol. Yasemin, kocama mesaj çekmiş!"

"Ne!" dedik Hami'yle aynı anda.

"Gittim saçını başını yoldum yellozun. İsmet abin tutmayacaktı yerlerde sürüyecektim onu." İsmet abi başını iki yana sallıyordu.

"Gel komşum gel, yemek yiyelim" dedi annem.

"Rezil ettin beni aleme."

"İsmet, hatanın büyüğü sende. Durduk yere iyilik yapacağın tuttu. Alemin yuvasını yıkana iyilik yapılır mı?"

"Bağırma bağırma, çık eve şamarı yiyeceksin şimdi." Apartmanın kapısını açıp buyur ettim insanları. Bize çıktık hep birlikte. Fatoş abla hâlâ söylenirken masaya tabak ekledim. İsmet abi öyle olmadığını söylüyordu ama kadınız biz, tehlikeyi hissederiz. İsmet abiden telefonu istedim, mesaja bakmak için. Açtı verdi. Şöyle yazıyordu.

- İsmet Bey, biliyorum çok fazla oldum ama bana biraz para verir misiniz? Çok zorda olmasam istemezdim.

Yüzümü ekşittim. Fatoş abla yüzümü gördü.

"Bak, bak gördün mü? Kızın yüzü nasıl da değişti. Sonu gelmez bunun. Borcumu ödemeyemem der, sonra -"

"Sus sus, Allah seni ne yapmasın. Rezil olduk Fatoş."

"Hâlâ sus diyor delireceğim."

"Sakin ol Fatoş, bir su iç. Sen niye canını sıkıyorsun. Densiz biri işte." Canım anam ya, tanımıyor ya.

"Ah Bergüzar, senin kızının yuvasını yıktı o."

"Yuva demeyelim de ona" dedi Hami ters ters bakarak. "İsmet abi sen ne yapıyorsun ya?"

"Vallahi kötü bir niyetim yoktu. Varsa iki gözüm önüme aksın. İşe girdi benim lokantada. Bir iki gün oldu daha. Sonra da bu oldu."

"Kız, kocanın ne suçu var?" diye bu seferde Fatoş ablayı azarladı.

"Yedirmem ben kocamı. Yolda mı buldum canım." Bizi topluca güldürdü.

İsmet abi, "Yav ben senin üstüne gül koklar mıyım salak. Sen yetiyon ya bana. Hem canıma, hem imanıma" diyerek karısının da gönlünü almış oldu. "Ben evdekine yeri geliyor tahammül edemiyorum, sokaktakini ne yapayım ya. Deli misin, kafayı mı yedin kız."

Çok tatlılar. Böyle anlaşmak da var. Karı iltifat yerine koyup mutlu oldu. Bu kadar.

"İlahi siz, buyurun hadi. Ağzınızın tadı kaçmasın" diyen annemle masaya oturduk.

*

Yediği birkaç lokmayı boğazına dizen babası yüzünden erken kalktı Hami.

"Ne var baba ya zır zır" diyerek arabasına bindi.

"Eve gel eve."

"Geleceğim acelen ne?"

"Çabuk ol Hami." La havle diyerek kapanan telefonu kenara koyup direksiyonu çevirerek gaza bastı. Eve giderken her şeyden bihaberdi. Bazen kader hiçte beklemediğimiz bir yerden bulur bizi. Belki öyle olmaz diyerek verilen, çocuklarının kaderlerine biçer babaların. Çocuğum için diyen aileler bilmez ne büyük kötülük ettiğini bazen.

Kapıdan içeriye girdiğinde evde misafir olduğu belliydi kapıda duran arabadan. Salona girdiğinde bir ufak daraldı nefesi. Gürhan Onurlu vardı salonda.

"Ne oluyor lan burada?"

"Sonunda karşılaştık delikanlı."

"Baba!"

"Otur oğlum. Konuşacağız."

"Ne konuşacağız ya? Ne işi bu dolandırıcının burada? Sen bu adamı evimize nasıl sokarsın baba?"

"Ben olmasam, sen nasıl kendi evine girecektin peki?" dedi Gürhan Onurlu. Annesi ve babası normal olmayan bir sessizlik içindeydi.

"Ne diyorsun lan sen?" Adamın üstüne yürürken babası önüne geçti.

"Seni hapisten çıkarmak için bir seçim yapmam gerekti. Bende ondan...rica ettim."

"Rica ettin?"

"Senin için."

"Ya bırak baba, ben bu adamı öldürecektim. Sende gittin ondan sağ kaldığı için beni çıkarmasını mı rica ettin? Ne karşılığında, para mı? Kaç para? Fiyatını söyle lan?"

"Para değilmiş" dedi Zennur. "Biz kaç para istersen veririz dedik ama o hesaba katmadığımız bir şeyle geldi."

"Ne? Ne istiyorsun Onursuz?"

"Büyük kızım Hamide'yle evleneceksin" deyince Hami alayla güldü. "Şartlı tahliyeyi benim sayemde aldın delikanlı. Şartım bu, kızımla evleneceksin. Bir haftan yok!"

Gürhan Bey son söyleyip çekip giderken Hami karnına ağrılar girerken babasına baktı.

"Baba ben Deniz'i seviyorum. Onunla evlenme hayalleri kuruyorum. Bana bunu yapmayacaksın değil mi?"

"Başka çarem yok!" deyince başından aşağı kaynar sular döküldü sanki. "Özgürlüğünü satın almak için ne gerekiyorsa yaparım Hami."

"Yapma baba. Başka bir çaresi vardır."

"Yok işte yok. Gittin adamın evini bastın, haneye tecavüz. Adama silah çektin, oğlunu vurdun. Kasten adam yaralama. Tehditler ettin, elinde ses kaydı var. Yıllarca hapis yatmana nasıl razı olurum oğlum? Elimin kolumun erişmediği o dört duvar arasına seni nasıl gönderirim? Seyfettin'e gittim, sordum. Aynı şeyleri söyledi. Gürhan mağdur olduğu için bir şikayetinde daha içeriden çıkamazsın. "

" Beni öylece o adamın kızıyla evlendirecek misin? "

" Başka bir yolu olsaydı, denemez miydim? Biz herkesten fazla istiyoruz senin Deniz'le evlenmeni ama durum bu. "

*

Çok hırslı bir adamdı Gürhan. Amacına giden yolda asla engel tanımıyordu. Şimdi Deniz'i sıkıştırmıştı. Ona başka bir seçenek yoktu. Paşa paşa razı olacaktı şirketen vazgeçmeye.

" İşte geldim. "Arkasını döndüğünde Deniz'le karşılaştı." Ne istiyorsun? "

" Ben basit adamın Deniz. "

" Hı, öyle mi? "

" Şirketten vazgeçeceksin. "

" Allah Allah. "

" Tabi çalışmaya da devam edeceksin, o kadar iş insanını ben bir araya getiremem bir daha. "

" Peki, ben niçin yapacağım bunu?"

"Sevdiğin adam için."

"Ne diyorsun lan sen?"

"Hami bizi şikayetimizi geri çektiğimiz için çıktı. Ya sen şirketten vazgeçeceksin o özgür kalsın diye, ya da Hami kızımla evlenecek özgür kalmak için. Seçim senin küçük kız. Karar vermek için bir haftan yok."

Loading...
0%