Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8.BÖLÜM - SENİN EVİN YOK MU?

@betulokssuz

Dumanlı bir başım vardı benim de artık. Bende herkes gibi oldum. Bir hesapsız sevdanın açtığı çukura gömüyorum ellerimi. Hiç elim değmedi ona oysa. Kalbimi avuçlayıp söküp atmak geliyordu içimden gece olunca. Hâlâ bir hayli gecezedeydim. Gündüz hissetmediğim, boşverdiğim şeyler gece olunca tepeme biniyordu. Evlenmiş onunla! Hiç zaman kaybetmemiş, evlenmiş. Saygısız, bencil bir insanmış ve ben henüz fark ediyordum.

Çok hastaydım. Başım ağrıyordu, boğazım yanıyordu ve canım çıkacakmış gibi hissediyordum. Ağlayıp tıkanıyordum bir yandan. Nefes alamaz oluyordum. Şubat soğuğunda pencere açıktı ama yine de nefes alamıyorum. Aldığım nefesler ciğerime yetişmiyordu sanki. Öksürük krizi tuttuğunda pencerenin önünde, nefes almaya çalışırken popomun üstüne düştüm ve sanki planlıymış gibi bu Demirhan koşup geldi.

"İyi misin?" diye sordu kollarımın altından tutmuş yüzüme bakarken. Yaşlı gözlerimle yüzüne baktım ve bu anda hiç kimse yok diye ona tutundum. Yakasını tuttum.

"Nefes alamıyorum" dedim korkuyla. Titriyor, deli gibi öksürüyordum. Bir kolunu bacaklarımın altına sardı. Beni ayağa kaldırdığında yakasını daha sıkı tutarak göğsüne sığdım. Ölmek de hiç kolay değilmiş meğer. Nefes alamadığım her an ölecekmiş gibi geliyor ama olmuyordu. Yatağa bıraktı beni.

"Hemşireye haber vereyim" deyip gidecekken asıldım yakasına. Elime baktı, sonra yüzüme. Elimin üstüne elini koyduğunda avucunun içinde küçücük kalmıştı elim. "Hemen geleceğim."

"Nefes...alamıyorum."

"Anladım. Bunun için haber vereceğim" dedi elimi yavaşça yakasından indirirken. Gözlerimiz birbirine bakarken uzaklaştı benden. Seri bir şekilde odadan çıkarken elimi göğsüme koydum. Ciğerlerim patlayacaktı sanki öksürmekten. Demirhan hemşireyle geri gelmişti. Hemşire oksijen maskesi taktı ağzıma. Tüpü açtığında öksürmeye devam ediyordum. Çok üşüyordum, çok korkuyordum ve hislerimde nefret ediyordum. Kendimi sevmiyordum, ki benim pek kendimi sevdiğim söylenemezdi.

Oksijen içimi biraz rahatlatırken yavaşça uzandım. Yorgundum, halim yoktu, mecalim hiç olmadı. Bazen neden yaşıyorum diye düşünmeye başlıyor, bütün anlamı kaybediyordum.

Bir bilirkişiye göre dünyaya gelirken sözleşmeyle geliyormuşuz aslında. Yaşayacağımız hayatı kabul ederek geliyormuşuz. Özgür ruhumuzun bedene hapsolmasına izin veriyor, sonra da dünyada neden burada olduğumuzu bulmaya çalışarak zaman geçiriyormuşuz. İşi biten gidiyormuş. Defalarca farklı bedenlerde, farkı hayatlarda yaşadığımız da söyleniyordu. Amacını bulunca kendini bulmuş olurmuş insan.

İnsan neden yaşayacağı acıları kabul eder? Allah kuluna neden eziyet etsin ki? Neydi günahımız mesela da sürekli bedel ödüyoruz? Neydi bizim hayatta ki amacımız sahi? Böylesi yalnızlığı kimse istemez. Anne bu dünyaya gelirken bir vesileyse bize, neden onu çok seviyor, neden deli gibi özlüyoruz? Neden burnumuzun direği sızlıyor anne deyince? Neden terk ediyor bizi anneler? Neden onlarda bizi çok sevmiyor? Seven gider mi ki? Herkes gider mi?

Gözyaşlarımı silmeye yetişemiyordum. Bir dayanak arıyordum. Çünkü hastalık düşkünlüktür ve bir yardım eli ister insan.

"Arkadaşın nerde senin? Niye yalnız bıraktılar seni?"

"Herkesin işi gücü var Demirhan Bey."

"İyi de böyle de yalnız bırakmak hoş olmamış."

"Olsun, önemli değil."

"Amcan falan da yok. Kuzum senin ailen yok mu?"

Gözyaşlarıma birkaç kova daha eklendi. Başımı iki yana salladım. Böyle bir anda aile sorulmaz mesela? Kendime çok üzülüyordum. Kapı vuruldu, eş zamanlı açıldı. Başını uzatan yüzü görünce gözlerim açıldı.

"Deniz!" diyerek üstüme gelen adamı görünce doğrulup geriye kaçırdım kendimi. "Sana ne oldu?" Demirhan beni korumaya alırken Tufan'ın daha fazla yaklaşmasına engel oldu.

"Ne işin var senin burada?" diye sordum maskeyi çıkarmaya çalışırken. Demirhan engel olmak için yine elimi tutarak maskeyi ağzıma sabitledi.

"Seni görmeye gittim evine, babaannen hastanede dedi." Bize baktı anlam vermeye çalışırken. "Sen kimsin?" diye sordu Demirhan'a.

"Asıl sen kimsin?" dedi o da.

"Tufan ben, kocasıyım!"

"Eski" diye bağırdım. "Ne saçmalıyorsun Tufan? Kafayı mı yedin sen? Çık dışarı. Sen yolunu şaşırdın herhalde."

"Konuşabilir miyiz Deniz, yalnız!"

"Def ol git Tufan!"

"Deniz'i duydun" dedi Demirhan elimi avcunun içine alırken. Tufan ellerimize baktı bir süre. Diğer elimi Demirhan'ın bileğine sardım. Yüzümü çevirirken gelen öksürüğü bıraktım. Tufan üstelemeyip giderken Demirhan sandalyeye oturup yüzüme serilen saçlarımı kenara çekti.

"Su ister misin?" Başımı salladım. Ellerimiz ayrıldığında bana bir bardak su koydu. Maskeyi kenara çekip verdiği suyu içtim zorla. "Uyumaya çalış" dedi örtüyü açarak. Yatağa geri uzanıp maskeyi ağzıma geri koydum.

Kalbimde koca bir ağırlıkla yumdum gözlerimi ama ağlamaya devam ediyordu içim. Bedenim sallanırken kendime acıyordum. Midem ağzıma gelince doğruldum. Öğürmeye başladığımda hızla maskeyi çıkarıp yataktan kalktım. Banyoya gidip klozete bıraktım Tufan'ın gelişiyle tufan çıkardığı içimi. Demirhan yanıma gelince elimi yüzüne koyarak bakmaması için çevirdim.

"Bakma!"

"Saçmalama" diyerek elimi tutup yüzünden indirdi. Ciğerlerimden gelen salgı acı acı çıkarken güçsüz düştüm. Bir yerde bitecekti ve bitti. Suyu açtığında bir eliyle belimi tutuyordu. Yüzümü yıkadı. Başımı göğsüne dayamıştım. Gücüm kırıldı, çok kırgınım bugün.

"Ağzını aç Deniz" dediğini duysamda baygınlık halindeydim. "Deniz, gözlerini aç." Canım cesedimi ayrıldı sanki. Uyuştum. Sadece duyuyor, istemsiz bir şekilde tepkisizdim. "Hemşire" diye bağırdı. "Hemşire." Yine kucağındaydım. "Hemşire!" Yatağa kondum yine. Tansiyonumun hızlı çıkışı ve hızlı düşüşü yapmıştı beni böyle.

Çok sevmemeli, birine körü körüne bağlanmamalıydı kimse. Sonuç böyle olursa neden diye sormak aptallık olur çünkü. Beni bu denli yatağa düşüren Tufan oldu. Adı gibi hayatıma bir girişi oldu, aynı şekilde çıkışı ama her şeyin aslında hayatımdan çıkışıyla başlaması. Yaşadığımın yarısı benden, yarısı ondandı. İnsan tercihlerinin sonuçlarını yaşardı. Bir seçim hakkın olsa da, seçenek daima ikidir.

Bende tercihimin sonuçlarını yaşıyordum. Hayatımın altını üstüne getirdim. Onun suçuydu ama. Rezil bir düşünceyle beni istediler, sonra gönlüm kendini ortaya attı. Aslında anlamam gerekirdi. Birden bire ne oldu da beni istiyorsun demeliydim ama diyemedim, heyecanlıydım. Çünkü onu uzun zamandır seviyordum. Hayalleriyle uyuyordum ve sandım ki hayallerim gerçek oluyor.

Alt üst olan hayatım şimdi bir hastane odasında yerden kalkmaya çalışıyor. Tufan'la evlenmeden önce badirelere karşı nasıl bir savunma mekanizmam vardı hatırlamıyordum. Nasıl yıkılmadım onca zaman bilmiyordum. Ondan öncesi vardı ve ondan sonrası. Şimdi ben düştüğüm yerden neye tutunup kalkacağım bilmiyordum. Artık hiçbir şey yoktu gözümden. Ne okul, ne yaşama hevesi, ne gelecek planları. Hiçbir şey yok sanki. Hayatım bitmiş gibi, sanki yaşarken bitmedi mümkünmüş gibi.

Gecenin bir vakti uyandım. Demirhan sandalyede uyuyordu ve zannediyorum ben uyanınca uyanmak için tutuyordu elimi. Ciğerlerim açılmıştı. Elimi öyle usulca çektim ki elinin içinden asla uyanmadı. Yatağın diğer tarafından kalkıp uzun hırkamı aldım yatağın ucundan. Gidip hırkamı üstüne serdim tüy hafifliğinde. Lavaboya gittim sonra.Tuvaletimi yaptım ve korka korka sifonu çektim. İnşallah uyanmamıştır.

Ellerimi sabunlayıp yıkadıktan sonra odaya geçtim. Yatağa yatıp bilinçli bir şekilde uyumak için kapattım gözlerimi ama bir şey oldu. Solumun üstüne dönerek açtım gözlerimi. Tepemde yanan tek ışıkta onu izledim.

Neden burada olduğunu sordum kendime? Benim arkadaşlarımın bir hayatı var, ondan uzun uzun kalamaz yanımda, ben izin vermem bir kere ama o neden? Burada, bu rahatsız sandalyenin üstünde neden uyuyor mesela? Evine gidebilir, onun sorumluluğu değilim hoş. Ben kimsenin sorumluluğu değilim, ailemden sonra olmadım. Hastayım ve o burada. Bana yardım ediyor, ya da ne bileyim işte. Neden yani? Beni yeni tanıyor, eh pekte iyi anlaşıyoruz denemez. Hem hoşlanmıyor benden, malum şirketine ortak olduğum ortaya çıktı. Katı sureti var, kızgın bir ifade ve donuk bakışlar.

Neden buradasın Demirhan Onurlu? Senin evin yok mu? Ailen, sevdiğin bir kız, en olmadı burada yadırgaman gereken rahat bir yatağın. Senin evin yok mu da, hasta bir kızın yanındasın? Hemde o kızın yanında kimse yokken. Sen her çalışanın başında böyle bekler misin? Bak bunu her şeyden çok merak ettim şimdi...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%