@bevinkcicek
|
Uçağa binip evime geçeli saatler oldu. Ozan bana evimde sakince beklememi söylemişti fakat ben bekleyemiyordum. Benim gibi küçük ihtimaller Sara’yı bulmuştu. Ben şanslıydım çünkü teoremime güvenim tamdı ve bu beni küçük ihtimallerden kurtardı. Telefon rehberime girerek Ozan’ı aradım direkt telefonu açtı. “Sana beklemen gerektiğini söylemiştim Hera. Sen yorgunsun ve ben senin yorulmanı istemiyorum. O güzel beynini makale ve buluşlarına yor olur mu tatlım?”diyen sesiyle yumuşadığımı hissettim. Sanki bütün yükler üzerimden kalktı. “Şu an Albert’in durumu ne?”diye sordum. “Stabil. ”demekle yetindi sadece. “Senin formülüne ve saatine ihtiyacımız olabilir.”dedi Ozan, biliyordum bu hiç istemeyeceği bir şeydi ama yapmak zorunda kalabilirdi. “Senin yaptığın bir saat vardı onu kullan Ozan.” “Hatırlatmak isterim ki benim saatimi ben yerde bilinçsizce yatarken bir hanfendi almıştı.”dedi imayla. “Peki, ihtiyaç olduğu zaman araman yeterli. ”dedikten sonra telefonu kapadım. Çalışma odama girdikten sonra en son ki çalışmalarımı devam ettirmeye çalıştım fakat nedense bir türlü odaklanamıyordum. Yıllardır hayalini kurduğum mesleğimi yapıyordum şu an o yüzden sakin olup odaklanmam gerekiyordu. Sakin ol,dedi,içses. Şu an en kolay yapabileceğim şeyi yaptım bitmiş bir deneyi gözlemlemek... Deneyin sonuçlarına baktığımda hipotezimin doğru olduğunu gördüm. Çok çabaladığım deneyde sonunda hipotezimi onaylamıştım. Şimdi ise hatalı yaptığım zaman kavramıyla ilgili düzeneğime bakacaktım. Nerede hata yapmıştım ben sahi? Sıfıra yakın ihtimale getirmiştim fakat neden sıfır olmamıştı? Belki bu çok imkansız bir şeydi... Ya da insanlar o küçük ihtimallere düşecek kadar şansızlardır belki... “Senin suçun değildi ,Hera.”demişti Ozan. Bunu hatırlamak biraz daha beni rahatlatıp odaklanmamı sağlamıştı. Düzeneğimi yeniden gözden geçirirken herhangi bir hata görememiştim. Peki,o zaman sorun neydi? Bu formülün keşfedilip kötüye kullanılması mıydı? Yoksa formülüm Murphy yasalarına mı takılmıştı? Bana göre bu formül kötüye kullanılırsa felaket olurdu sonu. Bu formülü Ozan’ı kurtarmak için kullanmıştım ilk sonra Nikolas ve Sara derken daha çok bilinmeyene düştüm... Bilinmeyenleri çözmeliydim tıpkı birkaç tane denklem çözüyormuş gibi. Bu benim en iyi yaptığım şeydi sadece odaklanmam gerekiyordu. Odaklan o zaman kızım,dedi,içses Tam başka bir konunun üzerine yoğunlaşmışken Ozan aradı. “Hera!”dedi durgun ve hafif üzüntülü bir sesle. “Ne oldu Ozan? Benim formülüme ve saatime mı ihtiyacın var?” “Benim ihtiyacım yok. Arkadaşının sana ve senin yardımına ihtiyacı var.”dediğinde geliyorum diyip telefonu kapadım. Siyah bir takım giyerek hastaneye gitmek için arabama bindim. Ozan’ın attığı konum çokta uzak sayılmazdı. Trafikte fazla yok gibiydi o yüzden daha erken vardım hedefime. Sara beni görür görmez bana sarıldı. “Gelmişsin.”diyen Sara’ya baktım. Yüzü ağlamaktan şişmişti. “Ağlama artık.”dedim gözyaşlarını elimin tersiyle silerken. “O Nikolas’ı görmek istemiyorum ama yüzsüz bir biçimde hastaneye geldi. Ben onu tanıyamıyorum artık biliyor musun Hera? Çok canım yandı.”dedi duygusuz bir sesle. “Biliyorum. Zamanında seni işinden alıkoyan oydu değil mi?”diye sorduğumda şaşkınca bana baktı. “Ben zaman yolcusuyum her şeyi bilirim.”dediğimde hiç şaşırmadı. “Keşke onu hiç kurtarmasaydım.”dedi pişmanlığı yüzünden okunuyordu. “Hayatındaki keşkeleri sil ve yerine iyi kileri koy olur mu,Sara?” “Olur.”dedikten sonra bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. “Albert’in güvenini paramparça ettim yıllar önce. O bana potansiyelim olduğunu söylerken ben bir aptal gibi aşkın peşinden gittim, söyle şimdi bu bir geri zekâlılık değil mi?”dedi öfkeyle. “Hayır, o şu an uyanık olsaydı bunların doğru olmadığını söylerdi. Hem sana kırılsa bile seni tekrar meslektaşı olmanı kabul etmiş, Sara.”dedim ona iyice sarılarak. “Sen benim kurtarıcı meleğimsin.”dedikten sonra bana minnettarım bakışı attı. Birkaç dakika sonra Ozan’ı gördüm. Bana gelmemi söyleyen bir el hareketi yaptı. Ozan’ın olduğu yöne gittim. “Gel,”dedi emir veren bir sesle. “Albert burada.”dediğinde sesinin olduğu yöne baktığımda Albert’i gördüm. “Sara’yı kurtardığın için sana minnettarım Albert.”dedim fısıltıyla.“Ozan ile seni kurtaracağız.” Onun beyaz saatini ona verdim. “Görev bittikten sonra onu bana vermen şartı ile sana veriyorum.”dedim sadece. “Peki. ”dedikten sonra uzattığım saati taktı. “Hazır mısın ortak?” dediğimde bakışları bana döndü ve dudakları hafifçe kıvrıldı. “Ben hep hazırım.”dedikten sonra Sara’nın Ozan’a söylediği zamana ayarladık. Albert ile Sara mesaiyi bitirdikten sonra norm iki insan gibi çıkmışlardı. Nikolas’ı Sara’yı hedef alırken gördüğüm gibi Ozan'a haber verdim. Ozan ile bir güzel Nikolas’ı etkisiz hale getirdikten sonra kalan işlemleri Ozan’a bırakmıştım. Herhâlde gruba teslim edecekti Nikolas’ı. Sara’ya yakalanmamam gerekiyordu çünkü bu işleri daha çok mahvederdi. Ozan geri geldiğinde ona sarıldım. “Başardık mı?”dedim zorlukla. “Başardık ama konuşmak için kendini yorma olur mu?”dediğinde başımı onaylar biçimde salladım. Gerekli ayarlamaları yaptıktan sonra İtalya tatilinde yüzdüğümüz zamana ayarladık zamanı. Artık Sara’nın başı dertte değildi. Ondan beyaz saati alıp çantama koydum. Kendi saatimi çıkarıp sandalyeden kalkarak tekrar gölete girdik. “Yarına kadar zamanımız var eğlenmek için. Yarın sabah otel rezervasyonu bitiyor.”dedi Ozan. “Evet, dinlenelim biraz.”dedikten sonra yüzmeye odaklandım. “Sonra ise sana yardımcı olacağım. Formülünde eksiklikler varsa birlikte tamamlarız ama şimdi kendimize zaman ayıralım. ”dedi bana yetişmeye çalışırken. Sonunda yarışmada bana yetişti. “Hızlanmışsın afferin. ”dedim dağılan saçlarını okşarken. 30 dakika yüzdükten sonra biraz güneşlendik ve yönümüzü otele doğru çevirdik. Otele geldiğimizde akşam yemeğini yemek için yemek salonuna oturduk. “Herhâlde ben bir pizza yerim. Sen ne yiyeceksin Ozan?” “Aynısından yiyeceğim.” Yemek isteğimizi garsona söyledikten sonra bekledik pizzanın gelmesini. Pizzalarımız geldikten sonra klasik müzik eşliğinde pizzalarımızı yemeye başladık. “Klasik müzik eşliğinde akşam yemeği yemek planlarımız arasında değildi ama çok hoş bir sürpriz olduğu aşikar. Tıpkı senin benim hayatımdaki en güzel sürpriz olman gibi.”dedi kulaklarıma doğru. “Hep böyle güzel şeyler söylersiniz sonrası hep yoksunuz. Siz ne kadar sağlamsınız acaba Ozan Bey? ”dedim alayla. “Sadık olmasam yıllarca seni düşünür müydüm? Gerçi haklısın benim sevgim kalbini kırdı, üzdü ve benden nefret etmene neden oldu fakat sen bensiz de yapamadın. Söyle, şimdi yıldızım hangi yoldan gitmeliyim? Sen benim kuzey yıldızımsın. Bana yön gösterecek tek kişi şu ana kadar sendin ve hep sen kalacaksın. ”dediğinde kalbim tekledi. Pizzayı bitirdikten sonra gidecektim fakat müsaade etmedi. “Klasik müzik eşliğinde dans edelim mi Hera? ”diye sordu. “Olur. ”dedikten sonra iki eli belimi buldu. Ellerimi boynuna doladıktan sonra şarkı eşliğinde uyumlu bir şekilde dans ettik. “Niye o kadar şey yaşayıp birden kendimi seninle dans ederken buluyorum ben?”dediğimde yüzünde aptal bir sırıtış oluştu. “Bilmem belki ben bir efsane olduğum içindir. ”dediğinde bu egosunu sinir olmadım değil. “Ego vurdu ama asıl efsane benim aslan.” “Söyleyin onlara kraliçe geri döndü. ”dediğinde hafifçe gülümsedim. “Tıpkı kraliçeler gibi kendimi zirveye çıkarıyorum işte, Ozan. Sen bunu istememiş miydin?” “İstemiştim fakat hep kraliçe olduğunu unutmuşum, Hera Altındağ. Al tacını düşünmüşsün.”dediğinde kalbim küt küt atmaya başladı. “Geçmişteki hayatlarımıza bakabiliriz istersen.”dediğimde inanmayarak bana baktı. “Nasıl olacak bu Hera? Bu seni tehlikeye sokmaz değil mi?” “Hayır, sokmaz çünkü geçmiş hayatlarımızda hatırlamadığımız veya sevmediğimiz izler bırakabilir. Eğer bu izlere ulaşabilirsen herhangi bir ipucu da bulabilirsin. ”dediğimde ona mantıklı gelmiş olacak ki bir şey söylemedi. “Bunu benim çalışma odamda deneyebiliriz. Bu bizim düşünce deneyimiz olsun mu? Biz deney yapmayı severiz biliyorsun. ”dediğinde iki dans müziği bitirmiştik bile çoktan. “Olur, ”dedikten sonra hafifçe ona göz kırptım. “O zaman senin ofisinde ikimizin yaptığı bir deney olsun bu.” “Anlaştıysak odalara geçme zamanı. İyi geceler, Hera Altındağ.” “İyi geceler Ozan Çağlayan. ”dedikten sonra odama geçtim. Yatağıma uzandıktan sonra gözlerimi kapadım. Gözlerimi açtıktan sonra kalkıp valizimi hazırlamaya başladım. Valizin içinden v yakası olan bir elbise çıkardım. Yaka kısmı, kolları ve elbisenin alt kısmında beyaz kısımları olan siyah bir elbiseydi. Elbiseyi giydikten sonra aynaya baktığımda üzerime tam oturmuştu. Bana eski tarz yakışıyordu demek. Valizimi kapatarak aşağı indiğimde çoktan hazırlanmış olan Ozan’ı gördüm. Saçları her zamankinden daha fazla dağılmıştı ve bu onu olduğundan daha fazla karizmatik göstermişti. Üzerine siyah bir takım elbise giydiğinde daha çok karizmatikti benim gözümde. “Hadi gidelim.”dedim uzattığı koluna girerek. Arabamıza bindik güzelce. Havalimanına geldiğimizde arabayı yine aynı yere bıraktık araba ancak birkaç güne Amerika’daki havalimanına gelirdi. Uçak biletlerimizi gerekli yerden teslim aldıktan sonra uçağı beklemeye başladık. Uçak geldiğinde uçağa bindikten sonra biletteki numaraya göre oturduk. “İtalya’ya iş gezisi için geldik ve işimizi çok güzel hallettik. Hera burada seninle çok güzel anılar yarattık kendimize.”dedi bana güzel güzel bakarken. “Bir dakikalığına harika Juliet oldum bebeğim. ”dediğimde gülümsedi. “Kimse neden benim Romeo halimden bahsetmiyor?”dediğinde bu sefer ben kahkaha attım. “Evet, ikimizde çok iyi oyunculuk sergiledik bence.”dediğimde başını aşağı yukarı salladı. Bu mevzudan başka bir konu konuşmadık ve sadece manzarayı izledik... “Geldik Hera.”dediğinde uçak tam uçuş pistine iniş yapmıştı. Ozan ayağa kalkmasını ardından ben ayağa kalktım ve diğer insanlarla birlikte uçaktan yavaş yavaş indik. Havalimanında bavullarımızı aldığımız sırada Sara ile Albert’i gördük. “Hoş geldin Hera.”dedi Sara yanıma gelip bana sarılırken. “Hoş buldum ama beni böyle ağırlamaya gerek yoktu. Albert ile sen laboratuvarda dursaydınız.”dedim sarılmasına sıkıca karşılık verirken. “Profesör Alexander kuralları konusunda çok katı bu yüzden 20 saat dolduğu gibi laboratuvarı boşalttık.”dediğinde onun bu haline gülmek istedim fakat gelemezdim çünkü başıma gelme olasılığı vardı. “Albert ile iyi arkadaş olmuşsunuz.”dedim ima dolu bir sesle. “Albert’i eskiden beri tanıyorum. Çok iyi bir çalışma arkadaşı ve bana nazik davranıyor. Bu hoşuma gidiyor,Hera biliyor musun? Kimse için artık ödün vermeyeceğim.”dediğinde onunla gurur duyduğumu hissetmiştim. “İşte benim kızım.”dedim gururla. Ozan ile Albert bir şeyler konuşurken biz Sara ile onların dedikodusunu yapıyorduk. Albert ile Ozan bavulları alarak Albert’in arabasına taşıdılar. En ilginci ise dün olanlarla alakalı hiçbir şeyi hatırlamıyordu Sara. Formülüm işe mi yaramıştı yoksa? Onu bulan düşük ihtimaller yok muydum artık? Onu bu hallere sokan Nikolas’tı. O gidince paradoks çözülmüştü ve zaman yeni paradoksa neden olmasın diye dün olanları Sara’ya unutturmuştu. Düzelttiğimiz için Albert ile mesai sonrası çıkıp kahve içmişlerdi rahat rahat. Sara adına sevinmiştim bu konuda. Sara ile hemen arka koltuğa oturduk. Albert ve Ozan öndeki koltuklara yerleştiğine göre harekete geçebilirdik. Albert önce Sara’yı evine bıraktı sonra beni Ozan ile birlikte Ozan’ın evine bıraktı. Bugün deneyleri evde yapmaya karar vermiştik Ozan ile. Bugünkü deneyimiz fiziksel değildi çünkü asıl deneyimizi ruhsal ve zihinsel olarak yapacaktık. Kahve makinesinden iki adet filtre kahve aldıktan sonra onun ofisine geçtik. Kitaplara elimi değdirdiğimde gizli geçit açıldı. Ozan ile yavaş yavaş merdivenleri indikten sonra tekli koltuklara tünedik. “Hazır mısın Hera?”diye sordu kahvesinin son yudumunu içerken. “Ben hep hazırım.”dedim kahvemin son yudumunu içtikten sonra. İkimizde sessizleştik. “Marie Hanım duydum ki laboratuvara ilginiz varmış. Benim laboratuvarımda deney yapmanıza izin veriyorum.”dediğinde kendimi iyi hissetmiştim çünkü bizi yargılayıp üniversite okumamız engel olanlara karşı pes etmeyip istediğim ilimle uğraşabilecektim böylece. Laboratuvarda birçok deney yaptık beraber Pierre ile. Değişik bir madde bulmuştuk Pierre ile. “Bunun adı ne olsun Marie?”diye sordu Pierre. “Radyum. ”dedim hemen. “Radyum. ”diyerek onayladı beni. Bir akşam yemeğine davet edildik Pierre ile bu yıl eşimin ödül alacağı seneydi. Bensiz ödül almayacağını söyleyerek en azından orada bulunmamı istemesi hoşuma gitmişti. Pierre ile güzel bir akşam yemeği yemiştik tam eve dönüyorduk ki birden Pierre’yi yerde gördüm. Talihsiz kaza sonucu yerdeydi. Nabzına baktığımda ise nabzının durduğunu anladım. Pierre ölmüştü fakat ben ağlayamamıştım... “Eğer bana bir şey olursa olsun devam etmelisin,Marie.”demişti bana Pierre. Onun için sözümü tutmalıydım. Kayınçolarım gelip bana destek olmaya çalıştıklarında zorda olsa ağlayabilmiştim. Fransa büyük bir insanı kaybetmişti. Ben büyük bir adamı kaybetmekten öte hayat arkadaşımı kaybetmiştim... Aniden irkilerek uyandım. Önceki hayatımda yine mi bilim insanıydım ben? Buna şaşırmıştım. Bazı anıları hatırlayamasam bile bir şeyi çok net hatırlıyordum önceki hayatımda o talihsiz bir kaza sonucu ölüyordu. Ozan aniden düşünce halinden çıktı. “Şu an bu deneyi bitirebiliriz.”dedi durgun halime endişelenerek. Bana bir bardak su uzattı. Uzattığı suyu kana kana içtim. “İyi misin?”diye sordu. “İyiyim.”dedim sadece. “Ben dünyalar tatlısı bir hanfendi gördüm. Onunla yeni bir madde bulup isim veriyorduk hatta adı radyumdu.”dediğinde bu söylediği şey bana tanıdık gelmişti. “Fakat sonrası zihnimden silindi.” İyi ki Ozan hatırlamıyordu. İyi ki fazla bağlantı kuramamıştı. “Biz o zamanda iki bilim insanıymışız baksana. ”dedi gülümseyerek. “Evet,o zaman bile büyük insanlarmışız Ozan.”dedikten sonra ayağa kalktım. Ayağa kalkmamla birlikte hemen ayağa kalktı. Gizli geçitten tekrar odaya geçtik. “Sen her zaman benim yolumdun, Hera ve ben seni yine buldum. Yüzyıllar geçse seni yine bulurum...”dediğinde kalbim yine hızlandı. “Kalbimin yönünü sana gösteren bir ışık mıyım ben?”diye sordum gerçekten merak ettiğim için. “Evet, hatta ondan daha fazlasın direkt yaşam kaynağısın.” dediğinde gülümsedim çünkü fazlası ile kalbimi çalmıştı. “Senin ile her evrende zekiymişiz o zaman benim yıldız haritam sensin.”dedim odadan salona geçerken. “Bugünkü düşünce deneyi sonuçlarımız neler?” “Ben küçük detayları hatırlamıyorum fakat o an sanki önceki hayatımı yaşıyormuş gibi oldum Ozan.”dediğimde yüzü değişti çünkü son anda kötüleştiğimi fark etmişti. “Önceki gördüğün imgeler ve benden uzak durma çabaların geçmişteki hayatındaki izlerden dolayı olabilir mi?”dediğinde mantıklı gelmiş olmalıydı ki şu an düşünme halindeydim. Belki o yüzden sürekli onu koruma çabasındaydım. “Bilmiyorum, Ozan kafam çok karışık.” “Yani bu deneyden şunu çıkarabilir miyiz? Geçmişte kalbinde iz bırakan bir şey farklı bir hayatta yaşandığında sanki daha önce yaşamış gibi hissedersin çünkü bunu gerçekten yaşarsın, Hera. Yani küçük bir iz böle sana geçmişten bir parçayı hafıza sarayında hatırlatabilir. ”dediğinde onaylar biçimde başımı salladım. Ozan’ın telefonu çaldığında arayan Profesör olmalıydı. “Efendim Profesör Alexander.”dedi ciddiyetle. Profesör yine bir görev vermiş olmalı ki bakışları bana döndü. “Peki,kaç yıl sürecek?” Yıl dediğine göre önemli bir görev olmalıydı. “Ne! ”dedi ve bir an duraksadı Ozan. “6 yıllığına göreve mi gideceğiz? Bizi araştırmacı olarak uzay istasyonuna mı göndereceksiniz?”dediğinde şaşkınlık içinde ona baktım. “Tamam, hazırlanacağız.”dedikten sonra telefonu kapadı Ozan. Bakışları yeniden bana döndü. “Birkaç gün sonra göreve gideceğiz. Uzaya gidip bize verilen araştırmaları yapacağız.”dediğinde anladığımı göstermek için hafifçe başımı salladım. “Yıldızları ve Dünyayı göreceğiz öyle mi?”dediğimde gülümsedi. “Yanımdaki bir yıldız ile diğer yıldızları ve gezegeni görmeye gideceğiz. Ailelerimizi çağırdım. Yarın senin evine seni istemeye geleceğiz.”dediğinde afalladım. “Hatta şu an gelmiş olmalılar. Birkaç gün önce sana çaktırmadan aramıştım aslında ve dün gece uçağa bindiler.” “Ozan benim bundan niye haberim yok?” “Çünkü sürpriz olmasına istedim. Senin hayatımdaki en güzel sürpriz olman gibi.”dediğinde gülümsedim. Kızdığım anda bile beni yumuşatmayı beceriyordu. “Senden nefret ediyorum.”dedim öfkeyle. “Ben de seni seviyorum.”dedi şu an onu yerin dibine sokmam gerekiyordu fakat bir şey yapamadım. “Araba geldiği için ona binip gelecekler. Ben bunu aylar öncesinden planlayıp onlara yedek bir anahtar vermiştim.”dediğinde ters ters baktım fakat bana hala saf numarası yapıyordu. “Saf numarası yapmak seni benim elimden kurtarmaz.”dedim kükreyerek. “Kurtarır, ”dediği sırada araba gelmişti. Bu onun arabasıydı. “İyi insan lafının üzerine gelirmiş.”dediğinde kapı çalmıştı. Çalan kapıyı açtığımda ailelerimizi gördüm. O annesine ve babasına sarıldıktan sonra benimkilerin elini öptü. İçeri geçtiğimizde ailelerimiz evin genişliğini inceledi. “Merak ediyorsanız benim evim daha güzel.”dedim Ozan’a gıcıklık olsun diye. “Hayır, benimki daha güzel.”dedi inatla. “Eyvah! ”diyen annemin sesini duydum.Bu sesi duymam beni güldürdü. “Odanızı hazırladım.”dedi Ozan. “Geç oldu evime gideyim artık.”dediğimde bütün misafirlerin bakışı bana döndü. “Biz buradayız kızım. Eminim Ozan’ın sana özel kalacak bir odası vardır.”dedi Melike abla. Burada kalmak istemiyordum fakat lanet olsun ki Ozan’ın bana özel bir odası vardı hatta benim için bir gardıropta yerleştirmişti odaya. “Peki, kalayım iki ailemin yanında.”dediğimde hafifçe gülümsediler. “Aileniz tabi Hera kızım. ”dedi Melike teyze. Yorgunluktan dolayı Ozan’ın gösterdiği odalara gittiler. “Senin odanı göstereyim mi?”dedi Ozan. “Hayır,biliyorum.”dedikten sonra benim için olan gardırop yaptırdığı odaya gittim. Gardırobu açtığımda söz için bir sürü elbise gördüm fakat en çok kırmızı elbiseyi beğenmiştim. Bu elbise yıllar önce giydiğim elbiseyi çok andırıyordu. “Hera o baktığın elbise yıllar önceki elbiseyle aynı model.”dedi Ozan. Arkama döndüğümde ise onu gördüm. “Sen bunu yapmayacak kadar unutkansın. Heleki ben senin umurunda değildim ki... Nasıl hatırladın?”dedim şaşkınlıkla. “Seninle ilgili hiçbir detayı unutmayacağımı söylemiştim.Senin sevdiğini düşündüğüm için odayı kırmızı ve pembe elbiselerle doldurdum.”dediğinde gülümsedim. “Şu gülüşünü görmek hoşuma gidiyor.”dedikten sonra odadan çıktı. O odadan çıktıktan sonra kapımı kilitleyip uyku moduna geçtim. Sabah olduğunda kilitlediğim kapıyı açtıktan sonra Ozan’ın bize hazırlamış olduğu kahvaltıdan yaptık. Ozan,ben ve ailemi arabayla evime bıraktı. Ailem evime girdiğimde şaşkınlıkla evi incelediler. “Bize anlattığın kadar var kızım.”dedi annem. “Aslında yapacak pek bir şey yok.”dedim ailem evimdeki tekli koltuklara kurulurken. Kapı çaldığında bana gelenin o istediğim elbise olduğunu gördüm. Ozan onu bir notla kapıma göndermişti. Sevgili Hera, 24.07.2024 Bu elbiseye ne kadar çok baktığını gördüm. O gün seninle konuşmamış olmama çok kızdığını biliyorum ve bunu telafi etmek için sana bu güzel elbiseyi hediye ediyorum. Nişanımızda bunu giy, olur mu? Seni Hep Sevecek Olan Ozan Onun mektubunu okumak beni duygulandırmıştı. “Hera iyi misin?”diye sordu annem ilgiyle. “İyiyim anne. Sadece gözüme onun mektubu kaçtı.”dediğimde elimdeki mektubu alıp okudu. Annemin de duygulandığını gördüm. “Çok ince düşünmüş.”dedi duygusal bir şekilde. “Onu ben adam ettim.”dediğimde annem gururla bana bakıyordu. “Biliyordum kızım bor gün zengin olup kurduğun hayalleri gerçekleştireceğini...”dediğinde daha çok duygusallaştım. Annemlere odasını gösterdim. Odama girip elimdeki sıfır kollu kırmızı elbisemi giydikten sonra dışarı çıktım. Çoktan hazırlanmış olan annem beni görünce duygulandı. “Çok güzel olmuşsun. Makyaj yapalım mı sana?”diye sorduğunda başımı sallamakla yetindim. Azıcık fondöteni yüzüme iyice sürdükten sonra dudaklarıma kırmızı bir ruj sürdüm. “Şimdi oldu.”dedi gülümseyerek. Annem, ben ve babam onları bekliyorduk. Kapı çaldığında çık heyecanlanmama rağmen açtım. “Hoş geldiniz.”dedim minik tebessümümle. “Hoş bulduk.”dedi Melike teyze. İçeri geçtiklerinde Melike teyze annemle el sıkıştı. Babam ise Ozan’ın babası ile el sıkıştı. Ozan bana sarılarak kokumu içine çekti. “Bu akşam boyunca benden uzak durmalısın.”dediğimde yüzüme saf bir şekilde baktı. “Bu çok zor.” Ozan ailesinin yanına oturduktan sonra kahveleri yapmaya başladım. Kahve piştiğinde annem yanıma gelerek damadın kahvesine tuz koydu. Herkesin kahvesini servis ettikten sonra tuzlu kahveyi Ozan’a verdim. Ozan hızlıca belli etmeden kahveyi içti. Annemle ben fark ettirmeden bu duruma kıkırdadık. “Malum ziyaret sebebimiz belli.”dedi Ozan’ın babası söze başlayarak. “Allah’ın emri peygamberin kavliyle kızınızı oğluma istiyorum.”dedikten sonra oklar babama döndü. “Gençler birbirini görmüş,sevmiş ve bunu münasip gördülerse bize de vermek düşer.”dedi babam fakat bunu bizi deli etmek istercesine yavaş yavaş söyledi. Ozan babamın beni ona vermesine sevinerek, beni kucağına alarak beni etrafında döndürdü. Babam boğazını temizleyince beni kucağından indirdi. Ozan’ın babası nişan yüzüklerimizi uzattı. Ozan’ın parmağına yüzüğü taktıktan sonra Ozan da benim parmağıma yüzük taktı. Babam makasla kurdeleyi kestikten sonra büyük bir alkış koptu. Artık Ozan ile resmen nişanlıydık. Birkaç Gün Sonra Ailemizi ülkeye dönmeleri için uçağa bindirdikten sonra görev yerine gitmek için eve döndük. Fazla ağırlık yapmayacak şekilde kendimize bir çanta yaparak NASA’ya gittik. “Hoş geldiniz Profesör Hera Hanım ve Profesör Ozan Bey.”dedi adının Sera olduğunu öğrendiğimiz kadın. “Roketimizin fırlatılmasına 10 dakika var.”dediğinde çoktan roketi binmiştik. “6 yıl boyunca araştırma yapmaya hazır mısınız?”dedi Sera. “Hazırım.”dedik Ozan ile aynı anda. “Son 5,4,3,2 ve 1...”dedikten sonra roket fırlatıldı. Cam kenarında olmak hoşuma gitmişti çünkü manzarayı izlemeyi hep severdim. Ne kadar geçtiğini anlamadım bu uzay zamanında. “Biz neredeyiz?”dedim Sera’ya. “Fazla bir şey kalmadı istasyona. ”dediğinde şu an Dünya’ya bakıyordum. Dünya’nın her yerini görebiliyordum. Geçmişteki hayallerden biri de uzay uçuşu yapmaktı. “Bir hayalin daha gerçekleşti.”dedi Ozan. “Evet, ben bütün hayallerimi gerçekleştirdim.”dedim Ozan’a yanımda olduğu için minnetle bakarken. “Geldik.”dedi Sera. Uzay giysilerimin giydikten sonra yavaşça yer çekimi az olan ya da hiç olmayan bir yerde havalandık. İstasyona vardıktan sonra uzay giysilerini çıkarıp ortak salonda buluştuk. Sera bizim araştırma konumundan bahsetti. 6 yıl yetecek kadar oksijenimiz vardı ve burada hayatımızı sürdürebilecektik. Ozan ile araştırmaların üzerine yoğunlaşmıştık şu iki yıl boyunca. Sera ile kalan problemleri araştırıyorduk. Patates ve birkaç ürünü uzayda yetiştirmeye çalışıyorduk. Dinlenmek için görüş alanına gidiyor Dünya’yı ve yıldızları izliyorduk. “Bunlar kara delik. ”dedi Ozan. Fakat gösterdiği kara delik çok uzaktaydı fakat görebiliyorduk. Bu güzel manzarayı fotoğrafladım hemen. “Kaldı 4 yıl.”dedim Ozan’ın elini tutarak. Bir taraftan ise yıldızlara bakıyordum. “2 yılda birçok araştırma yaptık ve hepsi bizim lehimize sonuçlandı. Patates ve diğer ürünleri burada yetiştirmek Sera ile senin görevin.”dedi Ozan. “Evet,bunlar çok büyük başarılar. Belki bu yüzden bizi seçti Profesör Alexander.”dediğimde bana baktı. “Belki yıldız haritası gibi olup herkese yön gösterdiğimiz için bizi seçti.”dediğinde gülümsedim. “Evet, Ozan.” 4 Yıl Sonra Dünya’ya ineli neredeyse bir hafta oluyordu. Ozan ile ben tam bir haftadır konuşmuyorduk fakat Türkiye’ye dönecektik. Ozan ile düğünümüzü orada yapmaya karar vermiştik. Ailemiz bizim için çoktan tamamlamıştı bütün hazırlıkları... Bir Gün Sonra Ozan ile bindiğimiz uçaktan indikten bir gün sonra düğün yapacağımız yerde ailemizle buluştuk. Babam'ın koluna girdikten sonra yürümeye başladım. Beni Ozan’ın kollarına teslim etti. Ozan ile ‘Thousand Years’ şarkısı ile yürüdük salonda. Kuzenim arkamdaki gelinliği tutuyor,alkışlar eşliğinde yürüyordum ve bundan açıkçası mutluydum. Nikah memuru geldi. “Siz Hera Altındağ Ozan Çağlayan’ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?”diye sordu memur. “Evet!”diye bağırdım. “Siz Ozan Çağlayan Hera Altındağ'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?”dedi memur. “Evet!”dedi Ozan. Şahitler de onayladıktan sonra resmen evlenmiştik. Ozan’ın ayağına bastım. Birkaç Yıl Sonra Ozan ile ortak kullandığımız laboratuvarda yeni çalışmamız üzerinde çalışıyordum ki kucağında kızımız Eftelya ile gelmişti. Onun için yaptırdığı önlüğü ona giydirmişti. “Kızımız tıpkı bizim gibi önemli bir insan olacak.”dedim 4 yaşındaki minicik şirin kızıma bakarken. Gelecekteki Hera'nın bahsettiği teoremi yazmıştım. Benimki haklı çıkmıştı. “Eftelya benim güzel kızım.”dedim Ozan’ın kucağında rahat olan kızıma bakarken. Kahverengi saçları,benim rengimde gözleri ve babası gibi burnu vardı. Ozan ile Hera’nın yapamadığını Eftelya yapacaktı. Eftelya’yı sevgiyle kucakladım. “Benim kızım bilim insanı olacak.”dediğimde minik Eftalim gülümsedi. “Seni ödül için çağırıyorlar.”dedi Ozan en sonunda. “Ne ödülü?”dedim Ozan’a. “Teoreminde haklıydın Hera. Bugün 2037 yılı fizik ödülü alacak 3 kişiden birisin.”dedi gururla bana bakarken. Kızımızı kucağına aldı. Ödül törenine gelmiştik. Ozan kucağındaki Eftelya ile beni izliyordu. Ödül alma anında bir konuşma yapmak istedim. “Öncelikle merhaba. Ben bugün genç bir kızın hayallerini gerçekleştirmedim sadece. Bana inanan ve destek olan öğretmenlerim izliyorsanız size teşekkür ederim. Benimle ortaokuldayken burada olacağımızı söyleyen ve şu an beni izleyen eşim Ozan Çağlayan sana da teşekkür ederim. Bilimin geçen yıllarda daha çok gelişeceğine şüphem yok.”diyip ödülümle birlikte sahneden indiğimde büyük bir alkış koptu. Ozan ile eve gittiğimde hala duygusal bir şekilde bana bakıyordu. “İyi ki yanımdasın Hera. Biz beraber olduğumuz sürece her şeyi başaracağız ve kızımızla birlikte bilimsel araştırmalar yapacağız. Seni seviyorum.”dedi yanağıma öpücük kondururken. “Ben de seni seviyorum.”
|
0% |