@bewen_ustalar
|
Bazen insanlar ın yaptığı hatalar, hayatınızı değiştirecek derecede kötü ve acı verebilecek kadarda düşüncesiz davranışlar oluyordu. Hayatta her şey geçicidir ve buna insanlarda dahildir. Birisine çok değer verecek kadar bağlanmayın aksi halde bu sizin en büyük hatanız o olur. Çocuk aklı ermez bazı şeylere. Benim küçükken masum hayallerim ve fark edemediğim, masum yüzler... Hani nerede o bana onu hatırlatan anılar, masum ağaçlar. Bazı şeyler geçici demiştim değilmi? İşte buda geçici, aynı onun masum çocukluk halleri, hayalleri, düşünceleri gibi... Kalp sevdiği insanlar tarafından ihanete dayanamaz, bazı insanlarda empati kuramadığı için bizim acımızı umursamazlar. Fark ettikleri zaman ise iş işten geçmiştir çünkü onların bıraktığı izler, yaralar 'özür dilerim' diyince merhem, ilaç olmuyor. Bunu fark etmek için büyümemize gerek olmadığını, daha ben 11 yaşında iken öğrendim oysa daha çocuktum ve çok ta masum, küçüktüm. Benim en yakın arkadaşımın beni etrafımdaki herkesi ben den uzaklaştırdığı zaman ve en önemlisi ise ben den bir parça olan, kardeşim gibi gördüğüm kişiyi intihar gibi kötü bir işe katması idi. Bir zamanlar zeynep, ben, alya, kübra, dörtlü hiç ayrılmayan, mahallenin yaramazları olarak bilinen, en iyi arkadaş olarak bilinen kızlardık biz. Aramızdan iki kişi gitmeden önce... Biz dörtlü olarak çok iyi anlaşırdık, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Ne mi oldu peki o guruba? Biri melek oldu diğeri ise hayatımız da asla unutamiyacağımız kâbus umuz oldu Ahşap yazlık evi, yaz ayına küstüğümüz yer en önemlisi orası hayatımızdan bir parça olan kübra yı aldı, hayatımıızn kâbusu ise zeyneb oldu orada, o yerde, o güzelliğini hep izlediğimiz denizin kumsalı... Suçluluk gine kapladı her yerimi, belkide o gün zeynebi yanımdan göndermeseydim, o anda onun kötü düşüncelerini fark etseydim... Belkide bunlar yaşanmicaktı ve kübra daha 11 yaşında iken hayattan göç etmi çekti. zeyneb, nedenini bilmiyorum ama kafasında bizim hakkımızda kötü düşünceler vardı. Ailesi de iyi değildi zaten, hem ailesi, hem de düşünceleri... O gün kübra yı bizim hep gittiğimiz, oturduğumuz, oyunlar oynadığımız kumsalda, o çok sevdiğimiz deniz de boğmuştu ön bir yaşındaki bir çocuk nasıl yapardı böyle bir şeyi? Nasıl bir insana, arkadaşına, bir çocuğa kıyardı? Bilmiyorum, ama o yapmıştı... Bugün ise kübra nın öldüğü gündü, mezarını ziyarete gittikten sonra, boğulduğu, hayatının sonunun olduğu sahile kumsala gittik, kalbimde ki acı dinmek bilmiyordu, göz yaşlarım tutamayacağım kadar doluyor ve her seferinde birer birer düşüyordu yanağıma ise sıcaklık bırakıyordu. kalbim sıkışıyor, yorgunluk hissi beni ele geçiriyor, hislerini kayıp etmiş bir insan gibi oturuyordum. Yüzümde ne bir gülümseme, ne de bir parıltı vardı. Onu kaybedeli 10 yıl oluyordu ve her bu ay, bu gün buradaydım sadece akşama kadar oturuyor ve göz yaşlarımla beraber içimi, deniz dalgaları ile beraber alıp götürsün diye ufak bir umutla bekliyor, oturuyordum. Çaresizlik belki de buydu, arkadaşın için hiç bir şey yapamamak... "Beren, bartu abi seni bekliyor, hadi gidelim." Yüzümde bir mimik bile oynamazken alya'ya baktım, başımı sağa sola salladım. "Gitmek istemiyorum alya, belki de içimdeki yangını deniz alıp götürür." Alya dolmuş gözleri ile bana baktı, içimdekini acıyı, yangını, özlemi anlıyordu çünkü oda aynısını yaşıyordu. Beklemediğim bir anda bana sımsıkı sarıldı başı omzumdaydı, kolları ise belimdeydi. "Beren, belkide içindeki acıyı deniz in almasını umut edeceğine hayatına bakmalısın, yaşamalısın, senin hep yanında olan bir abin, ikizin, ablan, annen, baban, ben varım ve şunu bilki seni hiç bir şekilde, hiç birimiz yarı yolda bırakmayacağız. Anlıyorum seni özlüyorsun, ben de özlüyorum ama hayatımıza devam etmemiz lazım. Şimdi lütfen ayağı kalk ve eve gidelim, lütfen beren." Göz yaşlarım istemsizce tekrardan yanağımı ısıtırken iç çektim. Haklıydı. Hayatıma devam etmem lazımdı... "Geliyorum..." 💋💋💋 Yatağımda alya ile yatıyorduk, o uyumuştu ama benim gözüme uyku bile girmiyordu çünkü eyer uyursam her zaman olduğu gibi gıne o kâbusu görücektim bunu da istemiyordum. Yavaşça, alya'yı uyandırmadan kalktım yataktan, komidinin üstünde olan telefonumu alıp saat'e baktım. Saat 04.32'idi çok geç olmuştu ve bu yüzden uyuma kararı aldım. Kabuslarımdan kaçmamalıydım daha ne kadar kaçabilirsin ki dimi? Şu anlık sadece uyumak, uykunun kollarına kendimi bırakmak istiyorum ve umarım yarınım bembeyaz bir sayfa gibi güzel başlar çünkü ağlamak aerıı istemiyorum kendimi aynanın karşısında çökmüş görmek istemiyorum... Ve işte o an uyku beni çağırdı... 💋💋💋 "senin yüzünden!" "sen durdursaydın o an belkide ölmicekti arkadaşın!" "bence onun yu erine sen ölmeliydin!" "beynin algılayamıyormu! Sen tam bir canı sin!" "O gün zeynebi durdurmadığın, uyarmadığın ın için hayatın boyunca pişmanlık duymalısın!" Nefes nefese ve ter içinde sıçradım yataktan, elim hızla çarpan kalbime gitti, gine o kabusları görüyordum, gine anılarım canlanıyordu... Kübra öldükten sonra bana denilen bütün sözler, bütün küfürler, iftiralar, benim çocukluğumun travması -şu yaşıma kadar bile hala bitmedi- karanlık, tenha sokaklarıydı... Alya'yı uyandırmadan kalktım yerimden ve ayaklarımın gittiği yere, abimin odasına gittim. Kapıyı yavaşça, ses çıkartmadan, açtım. Abim uyuyordu, tabi şimdi söyliyeyim belki komik gelir belki gelmez ama... Abim silahına sarılmış bir şekilde yatıyordu. Hafif, sessizce güldüm, yanına gittim ve sımsıkı sarıldım, gözlerimi kapattığım an kafamda bir silah hissettim... Korku ile yerimden sıçradım. Abim ise şaşkınca bana bakıyordu, yanıma geldi, silahını yere bıraktı. "Beren, kızım bir insanın odasına böyle girilir mi, hırsız sandım valla geberticektim." Abim'in tavrına güldüm sonra tekrardan sarıldım. "Seninle uyumak için geldim, ölmek için değil valla canımı seviyorum." Abim dediğime güldü, iç çekti. "Hadi gel yanıma uyuyalım, madem yanıma geldin." Hemen abimin yanına yattım ve ona sımsıkı sarıldım, kafamı abimin boynuna gömdüm. "İyi geceler öküzüm..."
"İyi geceler güzelim..."
|
0% |