(1 HAFTA ÖNCE)

"Komutanım"

"Yine ne oldu Efe"

Gideceğimiz mağara istikametine doğru bir kaç saattir yürüyorduk. 1 defa kısa bir mola vermiş ve yolumuza devam etmiştik. Efe yola çıktığımız an itibarinden beri Alpay komutana bir şeyler söyleyerek bezdirmeye çalışıyordu.

6 aydır dağlarda it avlıyorduk. Son 1 haftamız kalmıştı. Her gün bize gönderilen istihbarata göre bir mağara ya da kurulmuş bir teşkilata doğru gidiyor ve o noktayı temizleyerek geri dönüyorduk. Bugün sabah saatlerine aldığımız istihbarata göre bir mağaranın içinde köyden kaçırılmış çocukların saklandığına dair bilgi verilmişti bize.

"Siz ne zaman evleneceksiniz?" Efenin ani bir şekilde sorduğu soruyla beraber attığım adımlarım duraksadı. Sadece ben değil bütün tim durmuş ve Efeye bakıyordu.

1 yıl öncesinde karargahta bazı dedikodular dönmeye başladı. Alpay komutanın beni sevdiğine karşı. Dedikodular doğruydu. Alpay komutan beni sevdiğini yüzüme karşı hiç bir zaman söylememişti fakat ben de dahil olmak üzere bütün karargah biliyordu. Karşılıksız bir sevgiydi onunkisi. Sevgisini içinde besliyor ve benim duygularıma saygı duyuyordu.

Benim Alpaya karşı hiç bir zaman bu yönlü bir düşüncem, bakış açım olmamıştı. Benim için bir dost ve aileden başka bir şey değildi.

"Gerzek gerzek konuşup benim canımı sıkma Efe"

Efe'nin gözleri bir an benim üzerime düştü. Kızgın bakışlarımı ona gönderdikten sonra önüme dönerek yürümeye devam ettim.

Üzerimde olan gözleri hissediyordum ama arkama bile bakmadan gidiyordum. Bir kaç saniye sonra tek başıma yürümeye devam ederken tim de yanıma gelmişti.

"Komutanım ne kadar yolumuz kaldı?"

"2 kilometre kadar yolumuz kaldı. Mağaranın yakınında konumlanacağız. Efe , Akif abi ve İbrahim siz konumlandığımız noktada kalarak mağaranın çevresini temizleyeceksiniz. Bige , ben ve Melih beraber mağaraya gireceğiz. Anlaşılmayan bir şey var mı?"

"Yok komutanım "

Tim alpay komutanın dediklerini onayladıktan sonra mağaranın yakınlarında bir yere tönedik.

"Görüşü olan"

Alpay komutanın sorusuyla hemen İbrahim atladı.

"Benim var komutanım"

"Söyle"

"Mağaranın girişinde 2 adam , sağ kanadında 4, sol kanadında da 6 it var komutanım "

Alpay komutan ibrahimi onayladıktan sonra elimde olan dürbünle mağaranın etrafına bakmaya başladım. Ortalama 2-3 kilometre ötedeki bir çalılığın sallandığını görmemle dikkat kesildim. Çalılığın arkasında bir hayvan olamazdı. Hemen ötesinde siyah bir şey gördüm. Tam net göremesem dahi onun bir silah olduğu gayet açıktı. Emin olmak için dürbünün ayarını düzeltip çevreye de bakmaya başladım. Tam Alpay komutana seslenecekken gördüğüm şeyle açmış olduğum dudaklarımı geri kapattım. Arazinin içine 2 tane büyük pikap girmişti. İçindekilerin de kim olduğu belliydi.

"Komutanım arazi içine 2 büyük pikap girdi. Aynı şekilde mağaranın 2-3 km uzağında bir çalılık sallanıyor. Silahlı olan bir it saklanıyor."

Dürbünden pikapa bakmaya devam ederken kapılar açıldı ve bir ton it sürüsü inmeye başladı. Sayıca bizden kat ve kat fazlaydılar.

Biz 6 kişiydik.

Onlar ise 20 kişiden fazlalardı.

Biz Türk Askeriydik onlar ise bir it'ten fazlası değildi.