@beyazmelek
|
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım. Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, kendi yolumu çizdiğimde anladım. Bir tek yaşayarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil... Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım... Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, aşk peşinden neden yalın ayak koştuğunu anladım. Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, neden hiç ağlamadığını anladım... Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım... Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş, çok acıttığında anladım... Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, gözyaşlarıyla birlikte Sevinçler terk ettiğinde anladım... Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet , yüreğini elime koyduğunda anladım.. "Sana ihtiyacım var, gel !" diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana "git" dediğimde anladım... Biri sana "git " dediğinde , "kalmak istiyorum" diyebilmekmiş sevmek, git dediklerinde gittiğimde anladım... Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.. Özür dilemek değil, " affet beni" diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım... Ve gurur , kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış , yüreğimde Sevgi bulduğumda anladım.. Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece Umut edermiş bir gün affedilmeyi, beni affetmesini ölürcesine istediğim de almadım.. Sevgi emekmiş, emekse vazgeçmeyecek kadar , ama Özgür bırakacak kadar sevmekmiş...
CAN YÜCEL
Berdan ağanın davetinden beri bir hafta geçmişti. Özgür o günden sonra bir daha rüyayı görmemişti. Ama neden bir türlü aklımdan çıkaramıyordu. Ne oluyordu ona... Neden sürekli onu düşünüyordu. Üstelik karşısındaki evli bir kadınken .. günlerdir 1 gram uyumamıştı. Migreni'nin tavan yaptığı zamanlardaydı . Bu siktiğimin ağrısı neden geçmiyordu delirmek üzereydi. Gözünü her kapattığında onun ağlayarak kucağına atladığını görüyor. Sonra ona sarıldığını saçlarından gelen mis kokuyu düşünüyordu. Uyumak için yatağını uzandı ve üzerini kapattı. Yarım saatlik bir uğraşın içinde bir sağa bir sola döndü. En sonunda uyanamayacağını anlayıp yorganı üzerinden fırlatıp ayağa kalktı. "Sİkerler böyle işi." Yavaş adımlarla dışarıya çıkıp Bir sigara yaktı. Sigara içerken yine mis kokulu kızın saçlarına dalmıştı. Sanki yanan sigara değil oydu. Ne olacaktı ne yapacaktı böyle. O kadına ulaşamazdı ki. Ona aşık mıydı yoksa ondan hoşlanıyor muydu gelip geçici bir heves miydi bunu henüz bilmiyordu. Az ileride nöbet tutan zülküf'ü görmüştü. Ayar oluyordu bu ite. Acaba bu iti öldürürse kaç yıl yerdi. Askerliği biter miydi ? ya da birkaç yıl yatıp çıkar mıydı. . Ne diyordu amına koyayım iyice kafayı yemeye başlamıştı. Saçma sapan şeyler düşünüyordu. Madem bu iti öldüremiyordu o da askerliği boyunca onu bezdirip canını okurdu . " Lan Zülküf gel buraya!". Zülküf arkasını döndü komutanını görünce hemen koşup yanına gitti. "Emredersiniz komutanım". dEdi. "Uyuyor muydun lan sen nöbet esnasında." dedi. " Estağfurullah komutanım ne uyuması." dedi. " Şimdi de bana yalancı mı diyorsun lan sen!" . "Estağfurullah komutanım öyle bir şey demedim." "Anlaşılan sen ceza almayı özlemişsin. Yat yere 50 şınav çekeceksin." "Ama komutanım." " Atmış olduğu ulan! Tek kelime edersen sabaha kadar burada sana şınav çektiririm." "Emredersiniz komutanım." dedi . Yine başlamıştı Zülküfün mesai. Zülküf yere yattı ve şınav çekmeye başladı. Ulan bu sınav neden bitmiyordu sürekli bir deydiler. Orada Zülküf ne kadar şınav çekti bilmiyordu ama anasını siktikleri kesindi. Tabii ki bu kadar şey Özgür'ün içini soğutmaya yetmemişti. Şimdi kendini de sikicekti . Neyin siniriydi ulan bu. Özgür o sinirle zülküf'ü bırakıp tekrar odasına döndü. Zülküf bitmişti artık ne nöbet tutacak hali kalmıştı ne de oturacak. Yine yapmıştı yapacağını ayı boğan. Boşuna bu adama ayı boğan demiyordu izbandut gibi herifti. Her bir pazusu kafası gibiydi bir vursaydı onu Allah'ına kavuştururdu. Nefret ediyordu bu adamdan onunla sorunu neydi bir türlü anlayamamıştı. Neyse ki izbandut herif imana gelmişti de ona izin vermişti. Nöbet değişimine gitmişlerdi. Onun yerine Osman nöbet tutacaktı gidip osman'ı uyandırması gerekiyordu. Koğuşa girdiğinde Osman Sare serpil'e uyuyordu . Hele kafire bak nasıl da hayvan gibi horul horul horluyordu. Osman'a yaklaşık şap diye bir tane alnının ortasına geçirdi. " Kalk lan azıcık Allah'ı zikret.!" dedi. Osman yerinden sıçrayarak uyandı. Bu sefer kafasını ranzaya vurmamıştı." Ne oluyor amına koyduğum böyle insan mı uyandırılır." dedi. "Kalk lan hayvan izbandut herif canımı çıkarttı sabahtan beri nöbet değişimine gideceksin." Tamam demişti Osman. Zülküf'ün kendini yatağa atlasıyla uyuması biri olmuştu o kadar yorgundu ki...
Berdan Ağa'nın davetinden bu yana tam bir hafta geçmişti. O günden beri Rüya özgür'ü bir daha görmemişti ama hala olanlar aklına geldiği zaman çok utanıyordu. Tabii bunu sevgili arkadaşı sevgi de destekliyordu çünkü onu her gördüğü zaman hunharca gülüyordu. Allah'ım ne yapsın da bu kız nerelere gitsindi böyle bir rezillik nasıl geçerdi. O da bu olayı unutmak hiç görmemek istiyordu ama olayın ortasında olduğu için zat-ı Muharrem unutamıyordu. Özgür'ü bir daha gördüğünde yüzüne nasıl bakacaktı ya da ne diyecekti. Utancından kardeşini bile görmeye gidemiyordu. Aslında bir ara düşünmüştü kardeşini ziyarete gitse kıymalı börek yapıp orada özgür'e de ikram edip ona hem teşekkür edip hem de özür dileseydi olur muydu ki. Ama ya Özgür gülüp onunla dalga geçerse o zaman ne yapacaktı . O an onları düşünecek vakitte değil de ama şu anda utançtan evi sırtlanmak üzereydi. Ah be kızım dedi iç sesi sen neden böyle saçmalıklar yapıyorsun sürekli. Ben de böyle olsun istemezdim herhalde dedi iç sesine . Düşündü taşındı sonunda bir karar verdi. Hafta sonu bir akşam yemeği hazırlayacaktı kardeşi ve komutanı da çağırıp bu şekilde ondan hem özür dileyip hem teşekkür etmiş olacaktı. Evet bence bu çok iyi bir fikirdi. Bugün hafta sonuydu ve Rüya kardeşiyle konuşup onu ve komutanını yemeğe davet etmişti tabii ki Osman da geliyordu osmansız olmazdı. Şimdi akşam için hazırlık yapması gerekiyordu. Öncelikle kardeşinin en sevdiği kıymalı böreği hazırlamıştı daha sonra içli köfte et pilav salata çorba türlü türlü şeyler hazırladı. En sonunda da bir baklava açtı ve mis gibi bir sofra sizleri bekliyordu. İşte bu dedi iç sesi senin anan baban da mı aşçıydı be kızım maşallah bu ne marifet. Kendi kendine iltifat etmesi hoşuna gitmişti ay tabii ki ben diye havalara girmeden de edemedi. Şimdi gidip üstünü değiştirecek ve misafirlerinin gelmesini bekleyecekti.
🫶🫶🫶
Ablası Zülküf ' ü aramıştı bugün onu ve komutanı yemeğe davet etmek istediğini söylemişti. Neden bu izbandutu yemeğe davet ediyordu ki olan olmuştu. Bu adamı hiç sevmiyordu ama ablasının ısrarları üzerine onu kırmamak için gidip komutana bunu söyleyecekti. Zülküf Özgür'ün odasının önünde durdu ve kapıyı tıklattı iki defa. İçeriden "gir" sesini duyana kadar bekledi. Bir sesini duyduktan sonra kapıyı açtığı içeriye girdi. Özgür kafasını dosyalara gömmüş çalışıyordu kafasını kaldırıp içeriye girenin kim olduğunu bile bakmadı. "Komutanım" diyen zülküf'ün sesini duyunca hızla kafasını kaldırdıp zülke baktı. "Yine mi sen lan ne var bu sefer ne istiyorsun?" "Şey diyecektim komutanım" "Ne diyeceksen de ulan seni görünce sinirlerim bozuluyor."dedi .Zülküf korka korka olsa da konuştu. "Ablam komutanım bugün sizi yemeğe çağırıyor teşekkür babında." " Senin ablan kim ulan?" "Rüya komutanım Rüya akalın benim ablam." Dur bir dakika o ne demişti Rüya Akalın benim ablam. Aynı kelime defalarca kez beyninde tekrar ediyordu Rüya Akalın benim ablam. Ne yani bu zir zopla Rüya kardeş miydi evli değiller miydi . Kardeşiydi yani kardeşi. Özgür öksürür gibi sesler çıkartarak boğazını temizledi. Ablasıydı buna inanamıyordu. Acaba bir an yanlışımı duydum diye düşündü. "Rüya senin ablan mı?" Diye sordu. Ama hala inanmiyordu. Boşuna dövmüştü desene bu piç kurusunu. Boşuna eziyet etmişti. Neyse ileride yapacaklarının telafisi olurdu artık. 5 Dakikalık bir sessizlikten sonra 'ne diyeyim komutanım ablama?" dedi Zülküf."tamam dedi Özgür çıkabilirsin." Özgür'ün içine şu anda anlamsız bir umut doğmuştu. Artık hoşlanabilir miydi bu kadından. Neden çağırmıştı ki bugün onu yemeye. Liseli ergenlere döndük amına koyayım bune heyecan dedi kendi kendine... Hazırlanmak için odasına döndü.
✏️✏️✏️
Nihayet akşam yemek vakti gelmişti Rüya çok heyecanlıydı ve biraz da utanıyordu . Özgür'ü ilk gördüğü zaman ona ne demeliydi. Biraz sonra kapı çalmıştı. Hemen koştu ve kapıyı açmak üzere kapının arkasında durdu . Kapının arkasında bir boy aynası bulunuyordu kapıyı açmadan önce boy aynasından bir kendi üzerine baktı. Evet güzelim dedi ve kapıyı açtı. Kapıyı açınca karşısında kardeşi Zülküf , arkadaşı Osman ve özgür duruyordu aman yarabbim bu nasıl bir yakışıklılıktı ilk defa onu sivil kıyafetler içerisinde görüyordu. Daha önce Ankara'da da görmüştü ama o zaman karanlıktı ne yüzünü tam seçebilmişti ne de üzerindeki kıyafetleri ama şu anda ayan beyan her detayını görüyordu. İçindeki arsız Rüya tekrar konuşmaya başladı aman ya Rabb'im bu dehşetül vahşet varlık da nedir böyle. Ya Rabb'im kurban olduğum böyle şeyler yaratırken bizi hiç mi düşünmedin. Ya Rabbim maşallah dağlara taşlara dedi. Tabiki bu kısmı dışından söylemiş olmalı ki. ""Özgür efendim anlamadım dedi." İçindeki arsız Rüya efendim değil kölen olurum diyordu. Yuh kızım bu ne hız senden hızlısı mezarda dedi kendi kendine. "Yok bir şey buyurun dedi." Herkes içeriye geçtikten sonra sevgi ile tanıştılar bir tanışma merasiminden sonra yemek başına oturdular. Özgür yine rüya'nın karşısına oturmuştu. Özgür aslında yemek yemeyi çok seven bir adamdı. Yemek konusunda da çok seçiciydi. Yemekleri genel hatlarıyla baktığı zaman lezzetli görünüyordu ama tabii ki tadım yapıp öyle karar verecekti. Kıymalı börek mi vardı sofrada kıymalı böreğe bayılırdı . Zaten geçen sefer Zülküf 'ü yerken gördüğü zaman canı çok istemişti. Bak o olayı düşününce yine sinirlenmişti zülküfe. Hayvan nasıl da yemişti tüm börekleri tıkıştırmıştı ağzına neyse ki sonunda boğulmuştu da Özgür'ün keyfi yerine gelmişti. Kıymalı börekten bir tane alıp ağzıma attı. Bunu gerçekten omu yapmıştı böyle bir lezzet olabilir miydi. Annesi duymasında ama en az annesi kadar güzel yemek yapıyordu. Sonunda yemekler yenmiş sofra toplanmıştı Rüya Çay koymuş ve yanında baklava ikramıyla birlikte oturup sohbet ediyorlardı. O arada Osman banyonun yerini sormuştu. " İleride sağda dedi rüya." Osman banyoya gidip abdest almış daha sonra içeriye geldiğinde. Rüya'ya seccade olup olmadığını sormuştu. Neden herkes ona uzaylı görmüş gibi bakıyordu. Özgür dahil hepsinin yüzünde bir şok ifadesi vardı. Altı üstü bir seccade istemişti bunda bu kadar şaşıracak ne vardı ki.. Zülküf:" Felak , Nas salın üzerime tövbe bismillah imana mı geldi içine bir şey mi kaçtı söyle kardeşim iyi misin dedi." " Oğlum sen daha Sübhaneke okumayı bilmiyorsun nasıl namaz kılacaksın dinsiz imansız bağri namazdan soğutma bizi dedi." "Kes lan dedi." Osman "Bir kere ben sübhaneke'yi ezberledim." Şimdi özgür ve Zülküf daha büyük bir şoktaydı. Rüya ve sevgi ise henüz olayın ne olduğunu tam anlayabilmiş değildi. "Oku ulan" dedi Zülküf. " Okurum oğlum. Sübhaneke allahümme ve bihamdik ve Tebareke kesmük ve teâlâ ceddük ve celle senâük ve la ilahe gayrük." dedi. Zülküf şu an uzaylı görmüş gibi osman'a bakıyordu. Ya o kadar imansız demişti ki çocuk sonunda gidip sübhaneke'yi ezberlemişti. "Helal lan osi dedi." Bu arada Sevgi bir seccade bulup getirmişti. Osman'a uzattı. Bu arada Osman acaba kıble hangi tarafta diye düşünüyordu. Tam kıbleyi soracaktı ki o arada Özgür :" kıble pencereye doğru çapraz dur." dedi. Osman ve Zülküf aynı anda:" siz nereden biliyorsunuz komutanım." Diye sordu şaşırarak. Özgür kızgınlıkla" o ne demek lan oradan bakınca imansız birine mi benziyorum."dedi"Osman mıyım ben ." "Estağfurullah komutanım,"dedi Zülküf hızlıca . "Siz de kıbleyi biliyorsanız cemaat olalım diyecektim."dedi ensesini kaşıyarak. İyice saçmalamaya başlamıştı Osman bu ortamdan sıyrılmak için hemen seccadesini aldı ve namaz kılmaya koştu. Zülküf hala saçmalamaya devam ediyordu."son izin günün olmasını ister gibi bir halin var zülküf'cüğüm." dedi Özgür her kelimeyi bastırarak. "Emredersiniz komutanım." Deyip susmuştu Zülküf. " Sabır salın üzerime" demişti Özgür ne diyordu iyice bu pezevenk zülküfe benzemişti. Ya sabır dedi kendi kendine. Bu arada biraz daha sohbet etmişlerdi. Rüya köy okulu için yapılacak yardımlardan bahsediyordu. Onlara okulun içini yenileyecek temizleyecek kimselerin olmadığından bahsedince Özgür gönüllü olarak onlara yardım edebileceklerini söylemişti. Bu rüyayı gerçekten çok mutlu etmişti. Yarın tekrar buluşmak için sözleştiler.
|
0% |